SEVAL
www.sevalduban.com
http://blip.tv/file/1429348
parayı esas alan bu sistemin içinde daima borçlu doğup borçlu öleceğimize, dolayısıyla modern çağın köleleri olarak refaha ve hayalini kurduğumuz uygarlık seviyesine ulaşamayacağımıza dikkat çeken bir belgeseldir.
köleleri uyutmak, eblehleştirmek ve sistemin sürekliliğini sağlamak için dinlerden ve militarizmden yakamızı kurtarmamız gerektiğini savlarken laflarını sakınmadan söylemelerini, mevcut sistemi makul bulanların düşünce yapısını "geri kalmış bir bilinç düzeyi" olarak tanımlamalarını takdir ediyorum. kafası az çok çalışan insan dinlerin sisteme hizmet eden şer odakları olduğunu ve askerlik kavramı var oldukça yeni silahlar üretileceğini, savaşlar çıkacağını, acılar, sefaletler çekileceğini bilir. zeitgeist addendum bu gerçekleri sade ve net bir biçimde anlatmakta, sistemi pembe bulutlar içinde görenlere de sağlam bir tokat akşetmekte. ne var ki, yarı ütopik "the venus project" haricinde sistemin nasıl çökertilebileceğine dair etkili bir tez ileri sürememişler. belgeselin öncelikli amacı elbette insanları bilgilendirmek olmalıdır ve bu amacını başarıyla yerine getirmiştir. fakat, belgeseli beraberce izleyen üç arkadaş olarak dikkat ettik ki üçümüz de askerliğimizi tıpış tıpış yapıp gelmişiz, paraya tapan patronların şirketlerinde işe girmişiz. nüfusun büyük çoğunluğunun dinlere inandığını ve askerliği kutsal bir görev olarak kabul ettiğini de düşünecek olursak, dönen dümenin farkında olan az sayıda insanın bile çarkın dışına çıkamaması ciddi derecede cesaret kırıcıdır.
kurtuluşu teknolojide gören venüsçüler, insanoğlunun geleceği için bence biraz fazla iyimserler. mevcut kaynakların efektif kullanımıyla ve teknolojinin salt insan faydası için geliştirilmesiyle yeryüzündeki her ferdin refah içinde yaşayabileceğine ben de katılıyorum. ama unutulmasın ki, teknolojinin insanları sindirmek için kullanılması çok daha basit ve etkilidir. neticede, bizler modern çağın köleleriysek, birileri bizi köle etmek istediği içindir. bu yüzden, teknoloji insanın kurtuluşuna ve refahına hizmet ettiği kadar, köleleşmesine de hizmet etmektedir. zira elinde güç olan insan teknolojinin nimetlerinden daha fazla faydalanır. kısacası, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, teknolojiyi başkasının şakağına dayayıp "benim için çalışacaksın ulan" diyecek hastalıklı zihniyet mevcut olduğu sürece, sistem ister para tabanlı olsun, ister nohut tabanlı olsun, değişen bir şey olmayacaktır. bu yüzden, sistem kendi kendini yiyip çökse bile yerine geçecek sistemin insanoğlunu refaha kavuşturması mümkün gözükmüyor. zira insanoğlu kendi yarattığı şeylerin kölesi olduğunu anlayıp bu durumdan kurtulmak için çaba gösterecek bilinç düzeyinden henüz çok uzak. insanoğlu hala dinlere tapınıyor, hala politikacıların peşinden koşuyor, hepimize yetecek olan kaynaklar için hala savaşıyor...
zeitgeist addendum'da ipuçları verilen çözümlerden henüz çok uzağız; devrimden çok uzağız. ama evrim hala sürüyor...
daha fazla bilgi için:
http://www.zeitgeistmovie.com
parayı esas alan bu sistemin içinde daima borçlu doğup borçlu öleceğimize, dolayısıyla modern çağın köleleri olarak refaha ve hayalini kurduğumuz uygarlık seviyesine ulaşamayacağımıza dikkat çeken bir belgeseldir.
köleleri uyutmak, eblehleştirmek ve sistemin sürekliliğini sağlamak için dinlerden ve militarizmden yakamızı kurtarmamız gerektiğini savlarken laflarını sakınmadan söylemelerini, mevcut sistemi makul bulanların düşünce yapısını "geri kalmış bir bilinç düzeyi" olarak tanımlamalarını takdir ediyorum. kafası az çok çalışan insan dinlerin sisteme hizmet eden şer odakları olduğunu ve askerlik kavramı var oldukça yeni silahlar üretileceğini, savaşlar çıkacağını, acılar, sefaletler çekileceğini bilir. zeitgeist addendum bu gerçekleri sade ve net bir biçimde anlatmakta, sistemi pembe bulutlar içinde görenlere de sağlam bir tokat akşetmekte. ne var ki, yarı ütopik "the venus project" haricinde sistemin nasıl çökertilebileceğine dair etkili bir tez ileri sürememişler. belgeselin öncelikli amacı elbette insanları bilgilendirmek olmalıdır ve bu amacını başarıyla yerine getirmiştir. fakat, belgeseli beraberce izleyen üç arkadaş olarak dikkat ettik ki üçümüz de askerliğimizi tıpış tıpış yapıp gelmişiz, paraya tapan patronların şirketlerinde işe girmişiz. nüfusun büyük çoğunluğunun dinlere inandığını ve askerliği kutsal bir görev olarak kabul ettiğini de düşünecek olursak, dönen dümenin farkında olan az sayıda insanın bile çarkın dışına çıkamaması ciddi derecede cesaret kırıcıdır.
kurtuluşu teknolojide gören venüsçüler, insanoğlunun geleceği için bence biraz fazla iyimserler. mevcut kaynakların efektif kullanımıyla ve teknolojinin salt insan faydası için geliştirilmesiyle yeryüzündeki her ferdin refah içinde yaşayabileceğine ben de katılıyorum. ama unutulmasın ki, teknolojinin insanları sindirmek için kullanılması çok daha basit ve etkilidir. neticede, bizler modern çağın köleleriysek, birileri bizi köle etmek istediği içindir. bu yüzden, teknoloji insanın kurtuluşuna ve refahına hizmet ettiği kadar, köleleşmesine de hizmet etmektedir. zira elinde güç olan insan teknolojinin nimetlerinden daha fazla faydalanır. kısacası, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, teknolojiyi başkasının şakağına dayayıp "benim için çalışacaksın ulan" diyecek hastalıklı zihniyet mevcut olduğu sürece, sistem ister para tabanlı olsun, ister nohut tabanlı olsun, değişen bir şey olmayacaktır. bu yüzden, sistem kendi kendini yiyip çökse bile yerine geçecek sistemin insanoğlunu refaha kavuşturması mümkün gözükmüyor. zira insanoğlu kendi yarattığı şeylerin kölesi olduğunu anlayıp bu durumdan kurtulmak için çaba gösterecek bilinç düzeyinden henüz çok uzak. insanoğlu hala dinlere tapınıyor, hala politikacıların peşinden koşuyor, hepimize yetecek olan kaynaklar için hala savaşıyor...
zeitgeist addendum'da ipuçları verilen çözümlerden henüz çok uzağız; devrimden çok uzağız. ama evrim hala sürüyor...
daha fazla bilgi için:
http://www.zeitgeistmovie.com