Türkiye'nin Dağları

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan VitaEsMorte Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 20
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 84,768

VitaEsMorte

Zirve
Mesajlar
2,896
Tepkime Puanı
39
AĞRI DAĞI


Yüksekliği: 5137m.

Tipi: Volkanik

Bulunduğu il: Ağrı, Iğdır.

Çıkış yolları: Eli Köyü, Çevirme Köyü, Yenidoğan Köyü, Aralık - Ahora çukuru...

Iğdır İli'nin güneyinde, Doğubayazıt'ın 15km. kadar kuzeydoğusundadır. Iğdır ovasından 4000m.yi geçen bir kot farkıyla yükselen Ağrı Dağı, Türkiye ve Avrupa kıtasının en yükseği ve dünyanın da ikinci en büyük volkanik dağı unvânına sâhiptir. Düşük nem miktârına sâhip ve açık havalarda Ermenistan, Nahçıvan, Azerbeycan ve İran toprakları ile Van, Kars, Bitlis yörelerinden görülebilen bir büyüklüktedir. Târihte; Ağrı veya Eğri Dağ olarak isimlendirilen bu volkan, yabancı kaynaklarda ise Ararat olarak geçer. Urartulardan beri farklı isimler ile adlandırılan Ağrı Dağı'na, Ermenîler Masis, İran coğrafyacılarının da kullandığı gibi Farsça olarak Kûh-i Nuh, Arap dağcılar ise Cebel-el Hâris, Küçük Ağrı'ya da Cebel-el Havayris derler. Dinî kitaplarda ismi Nuh Tûfanı ile geçer ve Ararat isminin Nuh efsânesinden geldiği belirtilir. İsâ'nın doğumundan önce Ortadoğu târihinin en geleneksel kaynağı olarak kabûl edilerek Hz.Mûsâ tarafından yazıldığı ileri sürülen "Eski Ahid" (Tevrat) 'in beş kitabından ilki olan "Tekvin"de Ararat şöyle geçmektedir; "Ve gemi yedinci ayda, ayın onyedinci gününde Ararat Dağları üzerine oturdu." (bkz. 8.Bap 4.Âyet) Kur'an-ı Kerim'de ise, "Gemi, Cûdî üzerine oturdu..." (bkz. Hûd Sûresi 44.Âyet) olarak belirtilmektedir. Sümer destanlarından dünyaca meşhur olan Gılgamış Destânı, 5000 sene önceki bir tûfandan söz etmekte ve bu tûfandaki geminin Nisip (Cûdî) Dağı'na oturduğunu yazmaktadır. Târih boyunca dağın çevresindeki yörede çok farklı milletler varlıklarını sürdürmüştür. Ağrı Dağı etekleri ve çevresinde yaşayan Hitit Uygarlığı'nın, İ.Ö.1340'tan sonra Doğu Anadolu Bölgesindeki etkinliklerini yitirmeleriyle ortaya çıkan krallıklardan biri olan Hurriler İ.Ö.1200 senesine kadar bölgede yaşamışlardır. İ.Ö.1200-600 yılları arasında ise, ismine ilk kez İ.Ö. XIII. asırdan kalan Âsur kaynaklarında rastlanan, Urartu'lar yerleşmiştir. Ardından Roma'lılar, Bizans'lılar, Selçuklu'lar ve Osmanlı İmparatorluğu bölgede hüküm sürmüştür.

Dağ, güneydoğu yönünde aynı kaynağın farklı bir damarı olarak 3896m. yüksekliğe ulaşan ikinci bir volkan yaratmıştır ki bu da Küçük Ağrı olarak isimlendirilir. Yüksekliği Kaçkar ve Erciyes dağlarından sadece 20-25m. kadar farkı olan K. Ağrı, yanında 5000m.yi aşan B. Ağrı Dağı'na daha da görkemli bir hâl verir. Meşhur seyyah Marco Polo'nun şahsî yazılarında Ağrı Dağı için "hiç bir zaman çıkılamayacak bir dağ" diye bahsedilmektedir. Bu görkemli görünüşü sebebiyle dağın çevresinde yaşayan yerli halk da, ulaşılamaz olarak görülen o zirveye bugüne kadar kimsenin ulaşabildiğine inanmamaktadır. Bu yanlış inanış hâlen günümüzde de devam etmektedir. Büyük ve küçük Ağrı Dağı aynı taban üzerinde yükselir ve 2512m. yüksekliğindeki Serdarbulak Geçidi ile ayrılır. Her iki dağın toplam çevre uzunluğu 128km. olup 1,188km2lik bir taban üzerinde yükselir. 40km.ye yaklaşan çaptaki dar bir alandan birden bire 5000m.yi aşan bir yükselti ve çevresinde onu kapatabilecek başka bir yüksekliğin olmaması sebebiyle zirvesine ulaşanlara çok zengin bir manzara ile göz ziyafeti yaşatır. Açık havalarda 400km. çapında bir araziyi görebilmeniz mümkündür. 4 Ülkenin sınırlarının birleştiği bir alanda odak noktası gibi yükselen Ağrı Dağı'ndan; Van Gölü ve yöresi de dâhil olmak üzere Doğu Anadolu yaylalarının büyük bir bölümünü, Gürcistan'ın Kafkas'lara değin uzanan geniş bir kesimini ve İran'ın Ûrmiye Gölü'nü görebilirsiniz.

Ağrı Dağı'nın doruğu toktağan kar tabakası ile kaplıdır. Binlerce senelik bir târihe sahip olan bu buzul, 300m.ye yaklaşan kalınlığı ile 5km. çapında bir genişliğe sâhiptir. Yaklaşık 10km2'lik bir alanı kaplayan boyutu ile Türkiye'nin en büyük buzuludur. Bu geniş ve kalın buz örtüsü doruk sahasını tamamıyla örttüğü için krater ağzı görülemediği gibi nerede olduğu da bilinememektedir. Dağın kuzey yönünde uzanan buzul dilimine, dağın ilk tırmanışı gerçekleştiren dağcının ismi olan "Parrot Buzulu" adı verilmiştir. Târihte, Nuh Tûfanı'ndan sonra zirveye oturan Nuh'un gemisindeki bütün hayvan çiftleri, yerli inanışa göre dağın kuzey yönünde bulunan Ahora (Ahura, Ahuri) köyünden dünyaya yayılmıştır. Günümüzden 162 sene önce, 20 Haziran 1840 sabahında meydana gelen devâsa büyüklükteki bir heyelan sonucunda, dağın kuzeydoğu yamacı kayarak Aziz Yâkup Vâdisi ile birlikte Ahora köyünü çamur, taş ve kayalarla örtmüştür. Açılan bu devâsa boyuttaki çukur ise Ahora Çukuru olarak isimlendirilmektedir. Bu köyün yakınlarında ise şimdi Yenidoğan köyü bulunmaktadır. Ağrı Dağı, bölge dağlık alanları çayır ve meraları ile birçok memeli hayvana da ev sahipliği yapmaktadır. Bunlar arasında ayı (Ursus artos), kurt (Canis lupus), tilki (Vulpes vulpes), vaşak (Lynx lynx), yaban koyunu (Ovis gmelinii), yaban keçisi (Capra aegagrus), çengel boynuzlu dağ keçisi (Rupicapra rupicapra), yaban domuzu (Sus scrofa), dağ tavşanı (Lepuz capensis), Arap tavşanı (Allactaga williamsi), porsuk (Meles meles) ve kaya sansarı (Martes foina) gibi türler bulunmaktadır. Tamamıyla volkanik bir yapıya sâhip olan dağın yaklaşık 4000 metresine kadar olan kısmı bazalt, daha sonraki yükseklikler andezit lavlarından oluşmuştur. Dağın üst kesimlerinde eriyen buzul suları, çok kısa bir mesâfede geçirimli kayalar ile derinlere sızdığından dolayı, dağın eteklerinde özellikle de yaz mevsimlerinde ciddi anlamda su bulunmamaktadır. Yazın yapılacak tırmanışlarda yüksek miktarda su taşınması tavsiye edilir. Ayrıca, dağın güneybatı yönüne tekâmül eden 3200m. yükseklikteki yeşil kampta bâzı seneler temmuz ayının ortalarına kadar su bulabilme imkânı olsa da, bu târihten sonra kesinlikle su görülmez. 4200m. kampında ise, öğlen saatlerine kadar buzulların kısmî kesimlerinin, sâdece güneşli havalardaki ısınmaları sonucunda meydana gelen erimeler ile su bulabilmek mümkün olsa da, güneş battıktan sonra âni soğuma netîcesi ile sular tekrar donar. Ağrı Dağı'nda kış mevsiminde yağan karlardan, 3000m.nin alt kesimlerinin baharla birlikte gelen ısınma sonucunda erimesiyle 21 farklı türde binlerce çiçek açar. Ancak, birbirinden farklı çeşitli renklerdeki bu çiçekler, sebebi bilinmemekle birlikte karakteristik olarak kokusuzdur.

Eski târihlerde genelde Nuh'un gemisi hakkında bilgiye ulaşabilmek gâyesiyle yapılan Ağrı Dağı tırmanışlarda ise ilkler; 9 Ekim 1829 târihinde dağın ilk çıkışını gerçekleştiren, dönüşünde Nuh'un gemisinin bulunabileceği 200 adım çapında bir düzlükten söz eden Prof. Dr. Friedrich Von J.Parrot kayıtlardaki ilk dağcıdır. 5 yıl sonra 1834 senesinde Rus Spaski Antomonof, 1845 senesinde dağın günümüze kadar saklanan ilk bilimsel çizimlerini yapan Alman Hermann Abich ve arkadaşı Wagner, 1850 de Rus ekibi lideri olarak dağa tekrar tırmanmak için gelen Hermann Abish ve Rus Kochko, Kanikovf, Eleksandrovf olmuştur. İlk Türk tırmanışı ise 1854 senesinde Osmanlı İmp. Subayı ve bir grup eğitimli asker tarafından gerçekleştirilmiştir. 1856 senesinde İngiliz Seymour, 1876 da 4000 metre yükseklikte lav yığınları arasına sıkışmış, dört ayak uzunluğunda ve beş inç kalınlığında yontulmuş bir tahta parçası gördüğünü iddia eden İngiliz James Bryce'ın ardından Fırat Nehri'nin kaynağını araştırmak üzere 1883'te dağa tırmanan Kudüs Başdiyakosu Dr. Nûri, geminin orta bölümünün buza gömülü olduğunu, çok kalın ağaçlardan yapıldığını ve koyu kırmızı renkteki kalasların 30cm. uzunluğundaki çivilerle çakıldığını bildiriyordu. Bu açıklamalardan esinlenen bir grup Belçika'lı zengin Nuh'un Gemisi'ni aramak üzere bir keşif gezisi düzenlemeye çalıştılar. Gemi parçalar hâlinde taşınarak Amerika'ya 1893 Chicago Müzâyedesi'ne gönderilecekti. Fakat, Osmanlı Hükümeti bu konuya sert ve kesin bir kararla karşı çıktığı için tasarıdan vazgeçildi (Bkz.Navara, "L'expedition au Mount Ararat",). Ardından bütün bu iddiaları araştırmak üzere yine aynı târihte dağa tırmanarak büyük bölümünü araştıran ve hiçbir kalıntıya rastlamadıklarını îtiraf eden Hasan Paşa ve beraberindeki erlerden sonra 1949 senesinde Birleşik Devletlerden Dr. Smith, 1952 senesinde Fransız ekibi Navarra ve Riquer ve 8 Ağustos 1957'de Muzaffer Erol Gez, Kâzım Naz, Dr.Bozkurt Ergör ve Dennys Hills zirveye çıkan ilk ekipler olmuştur. Prof. Dr.Abdül Mecit Doğru ve Muzaffer Erol Gez, yüksek irtifâda insan fizyolojisi üzerine Türkiye'de bilimsel anlamda ilk tıbbî araştırmaları yaptıkları sırada, Ağrı zirvesinde 3 gün kalarak kırılması güç bir rekora imza atmışlardır. İlk solo tırmanış Ertuğrul Melikoğlu, ilk kış tırmanışı ise 21 Şubat 1970 târihinde Dr. Bozkurt Ergör tarafından gerçekleştirilmiştir. En fazla katılımcı ile gerçekleştirilen tırmanış ise, iki bölüm hâlinde toplam 197 dağcı ile T.Dağcılık Federasyonu'nun düzenlediği 2002 Uluslararası Ağrı Dağı Tırmanışı olmuştur (İ. Meydan.2002). B.Ağrı Dağı zirvesine bugüne kadar kuzey yüzünden ve kış şartlarında hiçbir bölgesinden solo olarak ulaşılamamıştır.

Dağ 16,864ft.lik boyutuyla yüksek irtifâ dağcılığı için vazgeçilmez bir tırmanışa sâhiptir. Ağrı Dağı 5137m.lik zirve tırmanışı ile, 5671m.lik İran'da ki Demavent (Damavant) Dağı'ndan daha zordur. Tırmanış için en uygun zaman, temmuz, ağustos ve eylül aylarıdır. B. Ağrı ve K. Ağrı dağlarında izne tâbi olan tırmanışlar, sâdece Doğubeyazıt Topçatan ve Eli Köyü güzergâhından olmak şartıyla dağın Doğubeyazıt sınırları içinde kalan cephesinden, ve Iğdır Yenidoğan Köyü ile Cehennemdere Vâdisinin sağ tarafından Küp Gölü rotasıyla yapılmaktadır. Fakat dağın bu iki rotası dışında, zirveye giden üç farklı yol daha vardır. Zirveye giden en kolay yol ise, Doğubeyazıt üzerinden Eli köyü rotasıdır. Bu rota diğer yollara nazaran daha kısa ve emniyetlidir. Kuzey yolu ise Ahuri çukuru ile yüksek kot farkından dolayı çok zordur ve Küp gölü üzerinden geçer. 2100m.deki Eli köyünde yaşayanlar, yazın 3000m.deki yaylalarda ikâmet etmektedir. Eli köyüne kadar araçlarla gelindikten sonra yaklaşık 6 saatlik bir tırmanış ile 3200m.deki yeşil kampa, yüksek irtifâdan kaynaklanan dağ hastalıkları hâriç tutularak hiçbir tırmanış sorunuyla karşılaşılmaksızın rahat bir şekilde ulaşılır. 4200 kampına ulaşmak için gidilen yol ise 3200 kampına kadar olan yoldan daha diktir. Fakat buna karşın daha kısa sürede ulaşılır. Parkur tırmanış hızına bağlı olarak 4 ilâ 6 saat sürer. 3200m. kampı bir gecede yaklaşık 150 çadırı barındırabilecek imkâna sâhipken, 4200 kampı en fazla 25 çadır büyüklüğündedir. Tırmanış boyunca dağın görülmeyen tarafında kalan K. Ağrı bu kamp alanında kendisini gösterir. 4200 kampının güneyindeki Şeytan çukuru olarak isimlendirilen keskin yamaçtaki kayalıkların görülmeyen tarafında zirve için su tedâriği yapmak mümkündür. Kamp alanından zirveye gitmek için gece hazırlıkların tamamlanması ve sabahın çok erken saatlerinde tırmanışa başlanılması gerekmektedir. Ağrı Dağı'nda karakteristik olarak öğlene doğru bulut toplanması, tırmanışları çoğu zaman engelleyen bir durum yaratır. Zirve çanağı 5137m.lik Atatürk ve 5122m.lik İnönü tepelerinden oluşur ve 5000 yaylası kuzey yöndedir.

a3yj1.jpg


a19vz1.jpg


a20kw4.jpg
 

Etiketler
Erciyes Dağı

ERCİYES DAĞI


Yüksekliği: 3917m.

Tipi: Volkanik.

Bulunduğu il: Kayseri.

Çıkış yolları: Hacılar, Hisarcık.

Kayseri İli'nin 20km. güneyinde 4.zamanda sönmüş bir volkan dağı olan Erciyes Dağı'nın ismi, Ahmet Nazif Efendi'nin Mir'at-ı Kayseriyye'sinde anlatıldığına göre eski Göreme hattının (Kayseri, Sivas yönü) Kapadokya krallarından birisinin oğlu olduğu târihi rivâyetlerde peygamberlerden "Circis" aleyhisselâma nispet edilerek Circis kelimesinden veya Rumca beyaz anlamına gelen "Erkiyos" tan türediği tahmin edilmektedir. Anadolu'da Kayseri İli çevresine yerleşen Türk boylarından Koman'lar, Erkat'lar, Ercas'lar ve Müşkil'lerin isimlerinden de bahsedilir. Koman'ların Komana ismiyle anılan şehirlerini kurmuş oldukları gibi Erkat'ların da Erkilet'i kurdukları ifâde edilmektedir. Ercas'lar ile de Erciyes arasında bir bağ kurulmaya çalışılır ve eteklerinde akan meşhur Müşker Suyu'nun ismini Müşkil'lerden almış olabileceği belirtilir. Bir başka kaynağa göre de, dağın zirvesine çıkan yol üzerinde ki Tekirderbent Köyü'nde bulunarak Kayseri müzesi'ne götürülen Hitit (Eti) hiyeroglif kitâbesinde Orta Anadolu'nun en yüksek dağı olarak geçen dağın ismi "Harkasos" şeklinde yazılı olup beyaz dağ anlamına gelmektedir. Bu ismi eski Grek ve Roma'lılar "Argaios" olarak yazmışlardır. Erciyes Dağı 3917m.lik yüksekliği ile İç Anadolu bölgesinin birinci, Türkiye'nin 5. büyük dağı unvânına sâhiptir. Târihte Erciyes Dağı; Erciyas, Erciyaş olarak da isimlendirilmiştir. Dağın doğusunda 2628m.lik Koç dağı, kuzeyinde ise 2423m.Beyyudu, 2509m.Barut Dağı (Lifos) ve 2909m.Oğlakkıran gibi tepeler mevcuttur.

Yerli halkın çobanları, avcılar ve Osmanlı imparatorluğu'nda ki gezginlerin tırmanış kayıtları olmadığından ne yazık ki Erciyes Dağı'nın ilk çıkışı, 1837 senesinde W.J. Hamilton’un yaptığı tırmanış olarak kabûl edilir. İlk Türk tırmanışı ise 28 Ağustos 1924 târihinde "Miralay Cemil Cahit Toydemir" tarafından gerçekleştirilmiştir. Zirveye ulaşmak için Hacılar üzerinden gidilen yol, Aksuyurdu üzerinden 2800 metre râkımdaki Sütdonduran yaylasına varılır. Gece burada yapılan konaklamadan sonra 3917m.lik zirveye görülen yol üzerinden ulaşılır. Hisarcık yolu ise, Kayseri şehir merkezinden Develi ilçesine giden yol takip edilerek, 2215m.lik oteller mevkiinden itibâren sol tarafta görülen sırt boyunca ilerlenilir ve Hörgüç kayanın altından geçerek zirveye ulaşılır. Oteller mevkiinden itibâren sırt solda kalacak şekilde çanağın içinden Şeytanderesi yoluyla da zirveye ulaşmak mümkündür. 2770 metredeki kayak telesiyejinin en son noktasından sonra kamp yeri olan 3000 metre yükseklikteki Çobanini'ne kış şartlarında yapılan bir yürüyüşle yaklaşık 2,5-3 saatte varılır. Zirve tırmanışı genellikle Çobanini'nden sonra mola taşına kadar 1 ilâ 1,5 saat sürer. Mola taşı tam olarak Şeytanderesi'nin ağzındadır. Buradan itibâren küçük zirve için yapılan tırmanış yaklaşık 2,5-3 saatlik ciddi bir zaman alır. Kış mevsiminde Şeytan deresinde yüksek seviyede çığ tehlikesi riski vardır. Bahar aylarında ise taş düşmeleri yüzünden ( bilhassa Mayıs, Haziran aylarında) kask kullanılması gerekir. Kamp alanı Şeytanderesi'nin hemen altına kurulabileceği gibi çanakta herhangi bir düzlükte de olabilir. İnce kanallarla vâsıtasıyla eriyen kar suları toplamaya çalışılarak yazın 2800m.lerde su tedariği yapmak da mümkündür. Dağın kuzey yönünde 700 metrelik bir buzul, Kayseri yönüne doğru uzanır. Yaz mevsiminde çobanların taşlardan yaptıkları barınaklar rüzgârsız bir gece geçirmek için ideal yerlerdir. Sırt rotası üzerinde de kamp yerleri mevcuttur, fakat gün içindeki rüzgâr gece fırtınaya dönüşerek çadır patlatabilir. Kötü hava şartlarında çadırdan uzaklaşamayacağınız durumlarda su sorunu sırt rotasında daha fazla artar. Buradaki kamp yerleri zirve dönüşünü sırt rotasından gerçekleştirirken kötü havaya yakalananlar için daha iyidir. Mecit Hoca'nın çığ altında kalarak hâyâtını kaybettiği Şeytanderesi yolu ise diğer rotalara oranla daha diktir. Kış mevsiminde Türkiye'nin en tehlikeli dağlarından biri olan Erciyes Dağı'nda bir kış tırmanışı için, çığ eğitimi almış olmanın da faydası vardır. Zirve, Karlıboyun olarak isimlendirilen bir sırt ile büyük ve küçük olmak üzere iki bölüm hâline gelmiş olan, birbirine çok yakın iki kayalıktan meydana gelir. Büyük zirve çürük kaya yapısı ile küçük zirveye oranla daha tehlikeli olduğundan küçük zirveye yapılan tırmanışlar, zirve olarak da kabûl edilebilmektedir.

resimjs0.jpg


erciyes2se4.jpg


erciyes03za5.jpg


erciyesml5.jpg
 

Kaçkar Dağları

KAÇKAR DAĞLARI


Yüksekliği: 3932m.

Tipi: Tektonik.

Bulunduğu il: Rize, Erzurum, Artvin.

Çıkış yolları: Çamlıhemşin Ayder Yaylası, Yusufeli.

Zirvesi, üç ilin sınırlarının kesiştiği bir noktada yer alan Kaçkar Dağı'na düzenlenen tırmanışların hemen hemen hepsi Rize il sınırları içerisinden gerçekleştirilir. Türkiye'nin en kuzeydeki ve en büyük sıradağ kütlesinin en yüksek zirvesidir. Dünyada sâdece üç yerde deniz kenarında oturarak 4000m.lik yüksek dağ kütleleri seyredilebilmekte, bunlardan biriside Rize sâhillerinde bulunmaktadır. Kaçkar Dağları 2100 çeşit bitki faunasıyla dünyada koruma altına alınmış öncelikli 200 bölgeden (W.W.A.) birisidir. Bu denli egzotik bir tırmanış özelliği ile Kaçkar Dağı Türkiye'nin en tabii güzelliklerine sâhip dağıdır.

Ayder yaylası üzerinden Aşağı Kavrun ve 2 saatlik bir yürüyüş ile Yukarı Kavrun yaylalarını tâkip ederek Boğaçayırı (Öküzyatağı) ismi verilen 2900 metre yükseklikteki kamp yerine ulaşılır. Yukarı Kavrun yaylasından bu noktadaki kamp yeri yürüyüş hızı ile yaklaşık 3 saat sürer. Kamp alanından zirve ise 8 ilâ 10 saatlik bir tırmanış gerektirir. Kaçkar büyük buzulu, kamp alanından zirve yönündeki çarşağın içinden 3000m. irtifâdan sonra çıkarak boğaza doğru gider. Buzulun yanından kapı olarak isimlendirilen kesim geçilerek yapılan tırmanışla 3932m.lik zirveye ulaşılabilir. Tırmanışı çok kolay olmadığı gibi kendi yüksekliğine sahip diğer dağlardan daha zor ve tehlikelidir. Yusufeli tarafındaki rota ise Kaşbaş üzerinden Dilberdüzü ile zirveye giden yoldur. Bu yol kuzey yamaca göre daha kolaydır. Rize İli'nin Pazar İlçesi'nden Çamlıhemşin'e, veya doğrudan Ayder Yaylası'na kalkan dolmuşlar vâsıtasıyla turistik ve tabiî güzelliklere sâhip Ayder Yaylası'na ulaşabilirsiniz. 1000m.nin altında olan bu yayladan yukarıya doğru gidilen yol tâkip edilerek birkaç saatlik bir yürüyüşle Aşağı Kavrun (Kavran veya Kavron olarak da isimlendirilir) yaylasına varılır. Yol, tropikâl ormanlarla eşdeğer yoğunluğundaki bitki topluluklarının aralarından geçer ve Türkiye'de bir eşi dâhi bulunmayan bu orman, bünyesinde sayısız vahşî hayvan barındırır. Yürüyüş esnâsında Ayder Yaylası'ndan çıktığınız yolda Yukarı Kavrun Yaylası üzerinden Kaçkar Büyük Buzulu'na ulaşmayı hesaplarken doğal güzellikleri daha uzun yaşamak maksadıyla yol üzerinde konaklamayı düşünürseniz eğer, gece duyacağınız yaban domuzu, kurt, ayı ve vaşak seslerini çok yakından duyabilme ve hattâ görebilme şansınız vardır. Yusufeli, Barhal, Yaylalar (Hevek), Olgunlar, Meretet rotası takip edilerek tırmanılır. Kaçkar Zirvesi'nin güney rotasından çıkışı ise, Erzurum tarafından gerçekleştirilir. Yusufeli İlçesi ve Olgunlar'a ulaşım yörenin araçları ile yapılabilmektedir. Yusufeli, Barhal, Yaylalar (Hevek köyü olarak da isimlendirilir) ve Olgunlar üzerinden Dilberdüzü kamp alanına ulaşılarak Meretet rotası takip edilerek zirveye tırmanılır. Yaylalar köyünden ana kamp yeri olan 3000 metre râkımdaki Dilberdüzü mevkii ağır yükle yürüyerek 5 saatte ulaşılır. Fakat ulaşılan bu kamp yerinden zirve görülemez. Zirveyi görebilmek için kamp sahasının güney ve güneybatı yönlerindeki tepelere yaklaşık 30 dakikalık bir tırmanış yapmak gerekir.

Kaçkar Zirvesi ile bölgenin diğer dağlarına yapılacak tırmanışlar için en uygun mevsim ağustos ve eylül aylarıdır. Doğu Karadeniz Dağları bünyesinde 3500 metrenin üzerinde 100 den fazla zirve barındırarak Türkiye'nin en yüksek sıradağ kütlesidir. 3932m. Kaçkar T, 3860m. Sönmez T, 3791m. Yalçınlar T, 3760m. Geztepe, 3720m. Karaca T, 3711m. Ülker T, 3710m. Verçenik bu zirvelerin bâzılarıdır. Silsilenin genel yapısı, granit, siyanit, granodiorit ve andezit taşlardan oluşan bir yapıya sahiptir. Şiddetli akarsu ve buzul aşındırmaları sonucunda sert bir görünüm kazanmıştır. Bölgenin ve Türkiye'nin en tehlikeli dağı sayılabilecek Verçenik (Varşambak, Üçdoruk) tırmanışı için 4 saatlik bir mesâfede bulunan Ortaköy'ü tâkiben Çat Köyü üzerinden kamp yerine ulaşılır. Türkiye'nin en tehlikeli ve zor dağlarından birisi olarak kabûl edilen Kaçkar zirvesi için malzemeli ve eğitimli bir şekilde tırmanılması gerekir. Kış şartlarında aşırı yağan kar miktârı ile kapanan yayla yolları, dağda kalınacak gün sayısını arttırmasından dolayı yiyecek tedarikinin iyi şekilde yapılması gerekir. Yaz mevsiminin en kuru sezonunda dâhi yağışsız geçmeyen bir haftaya, ancak 5 yılda bir rastlanır. Çok sık gelen bulut, az miktarda yağış bırakmaz. Şiddetli ve sağanak yağışın çok sık görüldüğü bu iklimde tırmanış sırasında yağış olmaması durumunda bile yoğun bulut üzerinizdeki kıyâfetleri ıslatabilir. Bu sebeple kuru kıyafet ve yağmurluk bulundurulması önemlidir.

450pxkackardagifromnorthhorysb6.jpg


1010115aimgmv1.jpg


kackar2sl3.jpg


denizgolu1oy9.jpg
 

Aladağlar

ALADAĞLAR

Niğdeye 65 km mesafedeki Çamardı ilçesi sınırlarında yer alır. Aladağlar Orta Toroslarda 1024 km2’lik bir yer kaplar. 50 km uzunlukta ve 24-30 km genişliğindedir.Bir kıvrım Dağı olan Aladağlar,ortalama 3500 m yükseklikte birçok zirveden oluşmaktadır. Ecemiş Vadisi ile Kayseri sınırlarında yer alan Barazama Vadisi arasında yer alır.Güney ve Doğu yönünde uzanırlar.Yüksek ve kıvrım özelliği taşıyan Aladağların:En Kuzeyde yer alan Demirkazık Grubunda:Demirkazık(Aladağların en yüksek tepesidir.3756 m yüksekliğindeki zirvenin klasik rotasının yanında Doğu ve Kuzeyden çıkılan değişik rotaları bulunur.)Küçük Demirkazık Zirvesi bulunur.Orta kısmında yer alan Yedi Göller Grubunda:Kızılkaya(3725 m)ve Emler(Engin Tepe)Güneyde bulunan Kaldı Grubunun en yüksek tepesi Kaldı(3688m yükseklikte olan zirve Aladağların ikinci yüksek zirvesidir.Üzerinde bir buzul ve buzulun ucunda küçük bir buzul(sirk)gölü bulunur.Bu kısımda 3500 m lik bir çok zirve bulunmaktadır.(Alaca,Lahit Kaya,Güzeller vb..)Güney Doğuda bulunan Torasan Grubunun en yüksek tepesi Vay Vay Dağıdır 3565 m).

Aladağlar orman örtüsü bakımından zengin değildir.Ormanlık Alanlara:Emli Vadisi ve Yedi Göllerden aşağıda kalan Hacer Boğazında rastlanır.Alpin Bitki kuşağı içinde yer alan Aladağların bitki örtüsü zengin ve ilginçtir.Çeşitli dağ çiçekleri içinde en önemlisi Kardelen’dir.Soğan köklü bitki,soğanı ile birlikte sökülüp başka ülkelere yasal olmayan yollardan kaçırıldığı için tükenme tehlikesi ile karşı karşıyadır.Koruma altına alınıp,sökülmesi yasaklanmıştır.Yörede yaşan av hayvanları içinde en önemlileri Dağ Keçisi,Ur Kekliği,Çil Keklik,Vaşak,Kurt,Tilki ve Tavşandır.Aladağlar yöresinde Dağ Kartalları da bulunur.

Bütün Toroslarda olduğu gibi Aladağlar’ın su kaynağı bulunan yörelerinde Göçerler(Yörükler)yaşamaktadır.Çeşitli obalarda hayvan yetiştirerek,halı,kilim, çorap gibi el ürünlerini turistlere satmaktadırlar.

Aladağlar akarsu yönünden fakirdir.Kar ve buz erimesi sonucu oluşan birkaç önemsiz dere dışında önemli akarsular yoktur.

Aladağlar dağ gezintileri,dağ yürüyüşleri(Trekking)için Torosların en uygun bölümüdür.Demirkazık Köyünde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünce işletilen 85 yataklı bir Dağ Evi ile hemen yanında inşası yeni bitmiş olan ikinci bir modern Dağcılık Okulu ve Oteli bulunur.Rezervasyon yaptırarak kalmak mümkündür.

Dağ Evlerinde kalarak;Dağ Evinin hemen yanındaki patika takip edilerek kuzeye bir saatlik mesafede bulunan Sokulu Pınar’a yürümek mümkündür.Parkurda su kaynakları bulunur.Dağ evine 500 m mesafedeki Karamık Boğazı (ÇatalBoğaz) dört saatlik bir yürüyüş parkurudur.Yürüyüşçüler, matara ve yiyecek götürerek uzun yürüyüşler yapabilirler.Bir başka parkur da Dağ Evinin Kuzeyindeki Patika takip edilerek sonra kuzeye dönüp Arpalık Yaylasına dört saatlik bir yürüyüş yapılabilir.Dönüş aynı yoldan olduğu gibi,Karamık Boğazının Arpalığa açılan kısmından da yapılabilir.Arpalıkta su kaynağı vardır.Karamık Boğazının,Arpalığa açılan kısmında 20 m lik dik bir parkurun dikkatlice geçilmesi ve taş düşme olasılığına karşı dikkatli olmak gerekir.

Dipsiz Göl Parkuru:Karamık Boğazı veya Arpalık Parkurundan devam ederek Küçük Demirkazığın Kuzeyinden dolanıp,Dipsiz Göl e ulaşılabilir.Kapı denilen bölgede su kaynağı vardır.Yürüyüş 8-10 saat süreceği için,yiyecek ve su yeterli miktarda taşınıp,güneş yanıkları için tedbir alınmalıdır.


out9tc6.jpg


aladaglarfk0.jpg


sulaganev1.jpg


ala30zl5.jpg


800pxdemirkazikcrestofaladagmountainsinnigdeturkeybl0.jpg
 

Hasan Dağı

HASAN DAĞI


Yüksekliği: 3268m.

Tipi: Volkanik.

Bulunduğu il: Aksaray, Niğde .

Çıkış Yolları: Karkın, Helvadere, Yukarıdikmen, Taşpınar, Uluören.

7626 km2'lik yüzölçümünde 6 ilçe (Ağaçören, Eskil, Gülağaç, Güzelyurt, Ortaköy, Sarıyahşi) ile 191 köy ve kasabası bulunan Aksaray İli'nin 30km. kadar G.G.D. yönünde simetrik bir huni şeklinde yükselen, sönmüş bir volkan dağı olan Hasan Dağı; ismini, târihte o yörede yaşamış bir evliyâ olan Hasan Dede'nin ölümünden sonra mezarının bu dağın zirvesine konmasıyla almıştır. İç Anadolu bölgesinin en görkemli dağlarından biri olarak kabûl edilmesi, çevresinde ondan daha büyük dağların bulunmamasından kaynaklanır. Zirvedeki krater çukuru dağa uzaktan bakıldığında dâhi çok net bir şekilde görülebilmektedir. Nem oranı düşük ve açık havalarda, Konya şehir merkezi çevresindeki dağlardan da görülebilir. Toplam büyüklüğü 1500 km2'yi geçen Tuz Gölü'nün yanında yükselerek 3000m.lik manzarası ile açık olan batı yönünde, akşam saatlerinde kırmızı ışığın tonlarında çok güzel görüntülere imkân verir. Hasan Dağı eteklerinde alt ve üst kısım hâlinde meşe, orta kısım ise bir kuşak hâlinde dağ kavağı ağaçları görülür. Çevrenin tabiî bitki örtüsü bozkır bitkileridir. İklim; kışları soğuk ve sert, yazları ise yağaış azlığı sebebiyle kuraktır.

Eski ismi Harlıdere, târihte ise Nora olarak isimlendirilmiş olan Helvadere'den dağ evine giden yol, veya inşaat hâlindeki astım hastanesine ve yaylaya gidilen toprak yoldan dağa doğru sapılarak taşlıklı geniş bir patika ile vâdi içindeki kamp alanına varılabilir. Vâdinin her iki yanı da kuraktır ve gri rengiyle çok uzak mesâfelerden bile seçilebilir. Kamp alanının bulunduğu vâdinin devamında, bacalar olarak isimlendirilen mevkiinin 150m.kadar ilerisinde vâdi tabanı seviyesinde en kurak mevsimlerde dâhi su bulmak mümkündür. Zirvesine ulaşmak için pek çok yol vardır. Herhangi bir teknik tırmanış zorluğuyla karşılaşılmaksızın iyi bir tempo ile rahat bir rotadan günübirlik olarak dâhi zirveye ulaşmak mümkündür. En kolay yol, dağın doğu yamacındaki çarşak saha tarafından gerçekleştirilir. Karsız mevsimlerde iniş, zaman zaman tehlikeli olabilir. Dağ sâdece Yılankar rotası ile, bugüne kadar bilinen 4 kişinin hayâtını kaybetmesine sebep olmuştur. Dik kayalık kısımlardan günün belirli saatlerinde taş düşmeleri de görülebilir. Kış mevsiminde zeminin karla örtülmesi ile birlikte dik ve uzun yamaçların rüzgâra açık olan kısımları kimi zaman buz hâlini alabilir. Bu ihtimâller göz önünde bulundurarak krampon ve buz kazması alınmalıdır. Karşılaşılabilecek bir diğer sorun ise yükseklikten meydana gelebilecek muhtemel dağ hastalıkları olabilir. Ancak bunlar baş ağrısı ve mîde bulantısından farklı şeyler olmayacaktır. Zirve çanağı (veya krater ağzı olarak da isimlendirilir) çok eski tarihlerde bir göle sahip olsa da günümüzde kurak bir çukurdur. Zirve, krater çukurunun güney yönünde yükselir ve birkaç adım kenarında 5 çadır sığabilecek büyüklükte kamp alanları vardır. Açık havalarda; zirveden Melendiz, Erciyes, Aladağlar, Bolkarlar ve Karacadağ rahat bir şekilde görülebilir.

portfolyo82lj1.jpg

G. Atamer

erciyesdu6.jpg


23d036ns0.jpg


800pxhasanmountainbysadag1.jpg


800pxvulkanhasanbagifa2.jpg
 



Uludağ

ULUDAĞ


Bursa ili sınırları içinde, 2543 m yüksekliği ile Türkiye'nin en büyük kış ve doğa sporları merkezi olan dağ.Evliya Çelebi seyahatnamesinde bu dağdan CEBELİ RUHBAN diye söz eder. Ayrıca halk arasında KEŞİŞ dağı olarakta bilinir. Homeros Uludağ'a Olympos Misios veya Bithynik Olymp diyordu, Truva savaşları, Apollon ve diğer Yunan tanrıları tarafından buradan izleniyordu. Antik çağda Uludağ, ilk hristiyan keşişlerin inzivaya çekildikleri yerleşim yerlerinden biridir.

Marmara bölgesinin en yüksek dağı. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan Uludağ'ın uzunluğu 40 km'yi bulur. Genişliği ise 15-20 km'dir. Toplu ve heybetli bir görünüşe sahip olan bu dağın Bursa'ya bakan yamaçları kademeli, güneye Orhaneli'ne bakan tarafları ise düz ve daha diktir. En yüksek noktası Kartaltepe'de 2543 m'dir. Dağın kuzey tarafında Sarıalan, Kirazlı, Kadı, Sobra yaylaları vardır.

Uludağ'ın yüksek yerlerinde eski buzullara ait izlere raslanmaktadır. Karatepe'nin kuzeyindeki Aynalıgöl, Karagöl ve Kilimligöl buzul gölleri bu izlerin en önemlileridir. Bu göllerin mavi berrak suları, hemen aşağısında başlayan yemyeşil çam ormanları, yükseklerdeki beyaz kar yığınları buraların güzelliğine güzellik katmaktadır.

Etrafındaki çöküntü sahalarının cevresinde yükselen Uludağ'da tabakalar arasında yer yer maden ve maden damar yataklarına rastlanmaktadır. Türkiye'nin önemli volfram yatakları buradadır. İklimi, yüksek dağ özelliğindedir. Yükseklere çıkıldıkça kar yağışı ve miktarı fazlalaşır. Yüksekliğe bağlı olarak da ısı azalır. Dağın doruk noktasındaki karlar yaz kış erimez. Bazı yerlerde kar kalınlığı iki metrenin üzerine çıkmaktadır. Uludağ'dan kaynaklanan derin vadiler içindeki pekçok dere, Nilüfer Çayı ile Göksu'ya ulaşırlar.

Uludağ modern dağ tesisleri, teleferiği Bursa'nın hemen yanında olması ile dağ ve kış turizminin merkezi olmuştur.Türkiyenin en büyük kayak merkezidir.Yol durumunun uygunluğu, her mevsim kar bulunması, eşsiz manzaraları buraya turist çekmektedir. Dağın doruk noktasından açık havada İstanbul, Marmara ve civar yakın yerlerin görünmesi buraya ayrı bir özellik vermektedir. Doğu, kuzey eteklerinin Bursa Ovasına yakın yerlerinde sıcak su kaynaklarının bulunmasından burada kaplıcalar meydana gelmiştir. Bursa'nın Çekirge semtindeki bu kaplıcalar pekçok hastalığa şifa olmaktadır.

Bitkisel zenginlik bakımından ender yerlerden biridir. Mart ayında alt kademelerde başlayan uyanma, yaz boyunca zirvede devam etmektedir. Özellikle orman kuşağının üzerinde yer alan ve pek çok kişi tarafından kıraç olarak bilinen dağda, çok zengin ve bu bölgeye özgü nadir bitki türleri yayılış göstermektedir.

350 m den itibaren: defne, zeytin, katran ardıcı, fındık, laden, funda, kızılçam, maki ve çalılık alanlar, 350-700 m arası: kestane, akçakesme, erguvan, koca yemiş, dağ çileği, zeytin, katırtırnağı, Girit ladeni, mazı meşesi, gürgen, kızılcık, alıç, geyikdikeni, sırımbağı, yabani defne, karaağaç, kayın, titrek kavak, karaçam, 700-1000 m arası: kestane, kayın, sapsız meşe, titrek kavak, karaçam, yabani kızılcık, alıç, geyikdikeni, muşmula, 1000-1050 metreden itibaren: kayın ormanları 1500 metreye kadar ulaşır. 1500-2100 m arası: Uludağ göknarı, bodur ardıç, yaban mersini, ayı üzümü, yabani gül, geyik dikeni, çoban üzümü, söğüt, karaçam, kayın, gürgen, titrek kavak, sırımbağı, yoğurtotu, kekik , bitotu, misk soğanı, hindiba, bahar yıldızı, çok çiçekli gelincik, yabani elma.

Karaçam ormanları arasında sarıçam, 2100 m den sonra bodur ardıçlar, 2300 m kadar otsu türler ile temsil edilen Alpin bitkiler hakimdir. Dağın etek bölümlerinde meşe, kestane, çınar, ceviz ağaçlarına, 300-400 m kadar olan kısımda Akdeniz bitkilerine daha yukarlarda nemli orman bitkilerine rastlanır.

Dağın iklimi alt kademelerden zirveye doğru kademeli değişimler göstermektedir. Alt kademelerdeki Akdeniz iklim tipi, zirveye doğru nemli mikro termik iklim tipine dönüşürken, kışları yüksek rakımlarda buzlu iklim görülür. Doğu Akdeniz iklim grubunun birinci familyasında yer almaktadır. Kar yağışlı günler yıllık 66,7 gün, kar ile örtülü günler yıllık 179,2 gündür.

uludag15jw0.jpg


uludagmu6.jpg
 

Nemrut Dağı

NEMRUT DAĞI

Doğu ve Batı Medeniyetlerinin, 2150 m. yükseklikte muhteşem bir piramitteki kesişme noktası, Dünyanın sekizinci harikası Nemrut, Yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO Dünya Kültür Mirasında yer almaktadır.

Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, dünyanın en muhteşem gündoğumu ve gün batışının seyredilebildiği yer olmasıyla da ilgi çekmektedir. Her yıl binlerce insan gündoğumu ve gün batışını seyretmek için Nemrut Dağına gelmektedir.

UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak ilan edilen Nemrut Dağı, çevresindeki Kommagene Uygarlığı eserleri ile birlikte ülkenin önemli Milli Parklarından biridir. Nemrut Dağındaki dev heykeller ve tümülüs, Arsameia (Eski Kale), Yeni Kale, Karakuş Tepesi ve Cendere Köprüsü Milli Park sınırları içerisinde yer alıyor.

Tarihçe

İki bin yıldır güneşin doğuşunu ve batışını 2150 m. yükseklikte izleyen dev heykellerin sırrının çözülmesi için Kommagene Uygarlığı'nın keşfine gitmek gerekir.

Nemrut Dağı'nın Kraliyet Akademisi tarafından araştırma yapmak üzere bölgeye gönderilen genç bilim adamı Otto Punchtein başkanlığındaki ekip, Nemrut Dağı'nın tepesindeki tümülüs ve tümülüsün doğu ve batı yanlarında oluşturulmuş teraslar üzerindeki devasa heykeller ve çeşitli kabartmalardan oluşan eserler üzerinde çalışır. Uzun çalışmalar sonunda Grekçe yazılı kitabeyi çözen Punchstein, bu eserlerin Kommagene Uygarlığı'na ait olduğunu ve Kommagene Kralı I. Antiochos tarafından yaptırıldığını keşfeder. Antiochos'un ağzından yazılan kitabe, Nemrut Dağı'nın sırrını ve Antiochos'un yasalarını içermektedir.

Kommagene Uygarlığının ortaya çıkmasını sağlayan kazılar, Nemrut Dağı'ndan başka Arsameia, Samsat ve Fırat Havzasında gerçekleştirilmiştir. Bölgede yapılan kazılarda ortaya çıkartılan taşınabilir eserler müzelerde, geri kalanları da Milli Park Alanı içerisinde korumaya alınmıştır.

Kommagene Krallığı

Yunanca "Genler Topluluğu" anlamına gelen Kommagene, ismiyle bağdaşırcasına, Grek ve Pers uygarlıklarının inanç, kültür ve geleneklerinin bütünleştiği güçlü bir krallıktır. Toros Dağlarındaki çeşitli yolların birleştiği noktada bulunan antik Kommagene Krallığı, Suriye'nin Kuzeyi, Hatay, Pınarbaşı, Kuzey Toroslar ve doğuda Fırat Nehri'nin çevrelediği verimli topraklarda yer almıştır. Tarıma ve hayvancılığa elverişli ve ekonomik önemi yüksek sedir ağacı ormanlarını barındıran Kommagene topraklarının, ilk çağlardan beri yerleşim alanı olarak kullanıldığı civardaki mağara ve arkeolojik buluntulardan anlaşılmaktadır.

Antik dünyanın küçük ancak güçlü ülkesi Kommagene, baba tarafı Pers Krallarından "Krallar Kralı olarak anılan Darius'a ile, anne tarafı Makedonya Hükümdarı Büyük İskender ile akraba olan bir prensin oğlu Mithradates Kallinikos tarafından, İ.Ö. 109 yılında bağımsız bir krallık olarak kurulmuştur. Farklı topluluklardan meydana gelen ve ayrı inanç ve kültürlere sahip Kommageneliler arasındaki birliği sağlamak konusunda büyük başarı sağlayan Mithradates Kallinikos, tanrılarla olan bağını kuvvetlendireceği ve böylece ulusunu barış içerisinde yaşatacağı inancıyla ülkesinin çeşitli yerlerinde tapınaklar yaptırmıştır.

İklim

Kahta ilçe sınırlarındaki Nemrut Dağında karasal iklim özellikleri görülmektedir. İlçe sınırlarındaki Atatürk Baraj gölü nedeniyle, iklim yapısı önemli bir ölçüde değişikliğe uğrayarak Akdeniz iklimi ile benzerlik göstermeye başlamıştır. Ancak yaz ortasında bile, Nemrut Dağında gün doğumu oldukça soğuk olur.

nemrutws5.jpg


nemrut07Apollo.jpg


p149vf2.jpg


adszde9.jpg
 

Ynt: Türkiye'nin Dağları

Büyük ve Küçük Ağrı Dağı, Erciyes Dağı, Hasan Dağı ve Bitlis Nemrut Dağı pek kaynakta belirtildiği üzere sönmüş değil, uykuda olan yanardağlardır.

Yine Uludağ bazı kaynaklarda belirtilebildiği üzere volkanik bir dağ değildir. Magmanın baskı yapması sonucu oluşan, plütonik ve derinlik kayaçlar oluşan bir kütledir.
 

Cilo Dağı

CİLO DAĞI

Hakkari dağlarının en yüksek kütlesini oluşturan Cilo Dağı Güneydoğu Torosların doğu uzantısıdır. Buzul Dağı olan Cilo Dağı, III.dönem (Tersiyer) (65-2,5 milyon yıl önce) ortaya çıkmıştır. Yaklaşık 3.500-4.000 m. yüksekliğinde olup, Türkiye’nin ikinci yüksek doruğu buradaki Ulu Doruk veya Reşko Tepesi’dir (4.135).

Cilo Dağı çeşitli gerilmeler ve binmeler sonucunda kıvrılmış, kırılmış, bu nedenle de yöreye engebeli bir yapı kazandırmıştır. III.dönemin sonlarında yanardağ etkinlikleri ile karmaşık bir özellik kazanmıştır. Ayrıca bu dağlar batıda Büyük Zap Suyu, güneyde Şemdinli Suyu, doğu ve kuzeydoğuda da Nehil Suyu tarafından derin biçimde yarılmıştır. Bunun sonucu olarak da yer yer 1.000 m.ye ulaşan sarp vadiler meydana gelmiştir. Cilo Dağı güneydoğuya ve doğuya doğru da alçalmaktadır.

Kış aylarında yoğun kar yağışı nedeniyle karın kalınlığı 2-3 m.yi geçmektedir. Buzul yönünden de Türkiye’nin en zengin dağıdır. Bugün burada 21 vadi buzulu bulunmaktadır. Dağın yüksek yaylaları göçer aşiretleri için sayfiye işlevi görmektedir. Dağın aşağı yamaçlarında çok seyrek meşe ağaçları dışında yoğun bir bitki örtüsüne rastlanmaz. Kış turizmi yönünden önemli olup, Varagöz Vadisi ile Sat Gölü yakınlarında tarih öncesi çağlardan kalma resimlere rastlanmıştır.

cilozk2.jpg


cilopic2go1.jpg


89wn9.jpg
 

Bey Dağları

BEY DAĞLARI


Bey Dağları Antalya ilinin sınırları içinde Toros Dağlarının batı uzantılarından biridir. Yükseklikleri 600-3086m aralarında değişen bu Dağ grubu Antalya Körfezinin, kuzeyden güneye doğru körfeze paralel olarak uzanır, ve tam anlamıyla düzgün bir sıra-dağdır. Trebenna, Neapolis, Kelbessos, Onobara, Typallia, Kithanaura gibi pekçok antik kent ve yüzlerce antik çiftlik ve garnizon tespit edilmiş ve sırasıyla yayınlanmaktadır. Bey Dağları kalıntıları doğu Likya ve GB Pisidia kültür bölgelerini kapsar.

Kızlar Sivrisi
Kızlar Sivrisi 3086 m. ile en yüksek doruğudur. Bu doruğa tırmanmak isteyen Dağcılar Antalya- Elmalı yolu üzerinden Sedir ormanlarıyla kaplı Çamçukuru Vadisine ve ordanda doruğa doğru yol alırlar. Dağa tırmanış bir günde başarılabilir.

Tahtalı Dağı
Yüksekligi 2360m varan Tahtalı Dağı Kemerin batısında bulunur ve ilginç yamaçlarla süslüdür. 2000m yüksekliğine kadar Çam ve karışık ağaçlı ormanlar ile kaplıdır. Tahtalı Dağı'na tırmanmak isteyen Dağcılar Soğukpınar'dan başlarlar ve Akdeniz'i gören sırtlar üzerinden tırmanarak eşsiz manzaralara tanık olurlar.

Yılın 300 günü havanın açık olduğu dağa bir günde zirve yapılabiliyor. Bey Dağları'nda ayrıca yamaç paraşütü yapak isterseniz ve iyi bir hava yakalarsınız muhteşem bir manzarayla karşılaşırsınız. Bunun dışında Bey Dağları önemli bir dağcılık merkezi olmanın yanında önemli bir kış turizm merkezidir.

doga1uv5.jpg


tahtali3bgv7.jpg


tahtali4bgs5.jpg
 



Süphan Dağı

SÜPHAN DAĞI


Van Gölü’nün kuzeybatı kenarında yer alır.Yüksekliği 4058 m Olan bu volkanik dağ hem kaldera hem de koni içeren zirvesiyle jeolojik açıdan ilginç bir yapı gösterir. Krater çukuru 3750 m. yükseltide ve yaklaşık 750 m. çapındadır. Süphan dağının son etkinliği sırasında oluşan parazit koni (Sandık Tepesi) krater çukurunun kuzey kenarındadır. 4058 metrelik zirve de bu koninin üzerinde yer alır. Bu tepenin içerisinde 3 adet göl bulunur. Dağın tepe kısmında bugünkü kar sınırı olan 3.900 metreden başlayan birkaç buzul gelişmiştir. Konumu Doğu Anadolu'da Van gölünün kuzeyinde Adilcevaz - Erciş ve Patnos arasında yükselir. Tırmanış Zamanı Tırmanış için en uygun zaman Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül aylarıdır. Özellikleri Sönmüş bir volkan olan Süphan dağı, Anadolu'nun üçüncü yüksek doruğudur. Doruk bir örtü buzulu ile kaplıdır.

Süphan dağına genellikle doğu yüzünden tırmanış yapılır. Tırmanış, sırasında Van gölü her an birbirinden değişik ve güzel görüntüler sunar. Doruk tırmanışına Aydınlar köyünden başlanır. Buraya 6-7 km. uzaklıkta ve 2500 m. yükseklikte Şekerpınarı yada Süphan yaylasında kamp kurulur, kamp yerinden doruğa tırmanış ve dönüş, 8-10 saatlik bir zaman alır.

Süphan Dağı günümüzden birkaç milyon yıl önce aktivite göstermeye başlamıştır. En aktif dönemi günümüzden 400 bin- 10 bin yıl öncesine rastlar. Dağdan alınan örnekler üzerinde yapılan radyometrik yaş tayinleri 10 bin yıl öncesine kadar aktif olduğunu göstermiştir. Bu tarihten sonra dağda her hangi bir aktivite izine rastlanmamıştır.

Tipik bir strato volkan olan dağ, lavlar, sünger taşları ve küllerin birikmesiyle oluşmuştur.

Sütey Yaylası: yer yer genç alüvyonlarla kaplı 2000 metreyi aşan yükseltiye sahip volkanik bir platodur. Tabanında bahar mevsiminde karlarında erimesiyle geçici bir göl oluşur. (Cil Gölü). Sütey yaylası geniş çayır ve meralarıyla eskiden beri hayvancılık açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Solibey Yaylası, Dumanlı Yaylası, Salaburi Yaylası, Taravank Yaylası, At Yaylası, Büyük Süphan Yaylası, Bendi Yaylası, Kadıköy Yaylası, Livint Yaylası Diğer önemli yaylalarıdır. Bu yaylalar içersinde Sütey Yaylası büyük bir öneme sahiptir. Hayvancılık alanındaki öneminin yanı sıra av sporları ve bünyesin de barındırdığı yaban hayatı ve eşsiz bitki örtüsü, ilçe ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır. Bu özellikleriyle tam bir doğal park görünümüne sahip yayla, yürüyüş ve piknik alanı olarak ta kullanılabilir bir niteliktedir

zireklisuphan3ig3.jpg


zireklisuphanvm2.jpg


suphan2vm3.jpg


gelenler03su6.jpg
 

Bolkar Dağları

BOLKAR DAĞLARI

Türkiye'nin birbirinden güzel dağları içinde Toroslar'ın yeri bir başka. Alp Dağları'nın Türkiye'de güney kanadını oluşturan Toros Dağları, güneybatıda Reşadiye'den başlayıp Anadolu'nun güney kıyılarına paralel olarak uzandıktan sonra, doğuda İran'ın Zagros Dağları'na bağlanıyor. Bir tatil vakti, yönünüzü denizden dağlara çevirmeye karar verdiyseniz, önerimiz Orta Toroslar'daki Bolkar Dağları'nı görmeniz.

Batıda Taşeli platosu ile sınırlanan Bolkar Dağları, üç bin metreyi aşan birçok zirveler yapıp alçalarak, doğuda Ecemiş Koridoru adıyla bilinen kanyona kadar uzanır. Akdeniz ile İç Anadolu arasında bulunduğundan dağın güney ve kuzey bölgelerinde iklim özellikleri görülür. Bu özellik, Bolkarlar'ın çok zengin bir bitki örtüsüne sahip olmasının başlıca nedeni. Güney yüzü Akdeniz'den gelen nemli rüzgarları tuttuğundan, Toros sediri, karaçam, köknar ve ardıç ağırlık olmak üzere, dağ iki bin metre yüksekliğe kadar sık ormanlarla kaplı. Otsu bitkiler cenneti Bolkarlar'ın kuzeyinde, Akdeniz'in etkileri görülmez, iklim daha soğuk, bitkiler ise daha farklı.

Torosların tüm özelliklerini taşıyan Bolkar Dağları'nda yaşam, ilkbaharda karların erimesiyle başlar. Isınan havayla birlikte binbir çiçek sarar dağı; kar suyu içmiş otlar yeşerir, boy atar. İşte, bu dönemde civar köyler, çobanlar tutarak küçükbş hayvanlarını taze ot yemesi için dağlara gönderir. Yolculuk günlerce sürer. Derin vadiler, dereler, sarp kayalar aşılır. Yaylada, pınarlar ve buzul göllerinin kenarında son bulur yolculuk.

Çobanlar dağlardayken, taştan kulübelerde konaklarlar. Her türlü hava koşulunda yaşamlarını sürdürmeye alışıktır onlar. Tabii, ayaz geceleri sağ salim atlatmalarını sağlayan kepenekleri unutmamalı. Yöre çobanları, bu giysiyle ünlü. Geçmiş yıllarda Bolkarlar, göçlerin binlerce hayvanla, aylarca kıl çadırlarda konaklayarak yaşadıkları dağlardı. Göçerlerin gerçek yurduydu dağlar. Öyle ki, birçok eski yörük mezarını görmek halen mümkün buralarda. Bolkar yaylalarının en ünlülerinden olan Meydan, bugün de dağcıların bilinen kamp noktası. Meydan'dayken çevreyi iyi gözlemlerseniz sözünü ettiğimiz mezarları görebilirsiniz.

Bolkar Dağları'nın üzerinde üç bin metreyi aşan birçok zirve bulunuyor. Bunlardan Medetsiz, 3.524 metre ile aralarında en yüksek olanı. Medetsiz'e çıkmak için ilk önce Maden Köyü veya Meydan Yaylası'na ulaşmak gerekiyor. Meydan'a ise Darboğaz veya Maden köylerinden ulaşılabilinir.

Meydan, Bolkar Dağları'nı tam anlamıyla görmek isteyenler için çok iyi bir kamp noktası. Meydan'a yaklaşık kırk beş dakika uzaklıkta, güneybatıda bulunan Karagöl (2.650 metre), olağanüstü güzellikte bir buzul gölü. İyi bir kamp noktası da olan Karagöl'e haziran ayında gidilirse sarı ağırlıklı olmak üzere rengarenk çiçeklerin gölü çepeçevre kuşattığı görülür. Yüksek karlı zirvelerle çevreli Karagöl unutulmaz güzelliktedir. Batı yönünde onbeş dakika kadar yürüyünce, diğer bir buzul gölü olan Çinili'ye rastlanır. Sarp kayalıkların içinde lacivert suyu ile ürkütücü, ama bir o kadar da çekicidir Çinili. Vadi boyunca yaklaşık iki saatlik yürüyüşle Karagedik'e ulaşıp Karatepe'ye (3.266 metre) vardığınızda, Bolkar Dağları'nın unutulmaz panoramalarından biri karşınıza çıkar.

Bolkar Dağları çiçekleri, buzul gölleri, yüksek zirveler ve kırsal yaşama yaptığı evsahipliği ile Türkiye'nin en güzel sıradağlarındandır.

Bolkar Dağları Trekking ve kış sporları açısından oldukça caziptir. Özellikle 7 Km'yi bulan doğal pistiyle tur kayağına ilgi duyanları memnun etmektedir Bolkar Dağları İçel ile olan sınırlarımızı belirler Alp-Himalaya kuşağında olan bu dağlar Kalker ve Mermer dağın temelini oluşturur. bu özelliğinden dolayı geçit vermez bir yapıya sahiptirler Bolkar dağlarının en yüksek Doruğu 3524 metre yüksekliğindeki Medetsiz Tepesidir

Bu dağlarda İklim kışları oldukça serttir. yılın 6-7 ayı karlarla kaplıdır. İlkbahar ve Yaz aylarında bile Gece ve Gündüz arasındaki ısı farklılığı önemli düzeydedir. Doğu Akdenize bakan Güney kısımları Kuzeye göre daha ılımandır.

Bolkar Dağlarına tırmanış Genellikle, Ulukışla ilçesi 'nin dağ eteklerindeki Darboğaz kasabası ve kassabanın 8 Km yukarısındaki Meydan bölgesinden başlamaktadır. Bu bölgeye özgü dağ çiçekleriyle bir tepe ardından çıkıveren dağ gölleriyle Bolkarlar Dağ ve Doğa yürüyüşleri için oldukça elverişlidir.

Bolkar Dağlarında Bitki Örtüsü

Bolkar Dağlarının Güneyi bitki örtüsü bakımından zengindir. Kıyıya doğru inildikçe makiler yerini ormanlara bırakır Bunun tersine kuzey Kesimi bitki örtüsü bakımından Fakirdir. İç kesimlerde Bozkır tipi bitkeler hakimdir. Ayrıca Bolkarlar'a özgü bitkilere ve kır çiçeklerine sıkça rastlamak mümkündür. Bolkarlar'ın güney kesimlerinde yaban hayatı bakımından çok zengindir. Bu bölgede yaban keçisi, Yaban Domuzu, Kurt, Tilki, ayı gibi yaban hayvanlarına ve kuş türlerine rastlanır.


dagbolkareg8.jpg


mbolkar1ys5.jpg


bolkarmountainla5.jpg
 

Ilgaz Dağları

ILGAZ DAĞLARI

Ilgaz Dağları, Batı Karadeniz Bölgesi'nde bulunan sıradağlardır. Kuzeyinde Araç, Gökırmak, güneyde Ulusu-Devrez Çayı oluklarıyla çevrilmiştir. Ilgaz Dağları Filyos Irmağı'na dökülen Soğanlı Çayı'nın Boyalı Pazar'da meydana getirdiği dirsek yakınından başlayarak, doğuda Kızılırmak'ın kazdığı vadiye kadar devam eder. Batı-güneybatı ile doğu-kuzeydoğu yönünde kesintisiz olarak devam eder. Ilgaz Dağları'nın uzunluğu 140 ile 150 km olup genişliği 30 ile 40 km kadardır. Ilgaz Dağı'nın en yüksek doruğu Kastamonu'nun 30 km kadar güneyindeki Büyük Hacettepe'sidir(2587 m). Diğer yüksek tepesi ise orta bölümde olup, 2530 m yüksekliğindeki Çatal Ilgaz Tepesi'dir. Çok daha dik olan güney yamaçları Kuzey Anadolu fay sistemi ile boydan boya kesilen Ilgaz Dağları, kuzey ve güneydeki tektonik kökenli tersiyer havzalarını ayırır. Jeolojik yapısı karmaşıktır.

Dağın güney yamaçları meşeliklerle kaplıdır. Kuzey yamaçlarının yüksek kısımlarında ise nem serinden hoşlanan kayın ağaçları, daha aşağılarda ise boyları 30-40 m'ye ulaşan ladin ve köknar ağaçları çoğunluktadır.

Ilgaz Dağları'nın yıl boyu akışlı suları ve zengin bitki örtüsünün oluşturduğu şartlar, aşırı avlanmaya rağmen nesillerini devam ettiren geyik, karaca, ayı, yaban domuzu, kurt, tilki, tavşan, keklik gibi yabani hayvanlara uygun yaşama ortamı oluşturmaktadır.

Yılın altı ayında karlarla kaplı olan Ilgaz Dağları, kış sporları imkanlarına da sahiptir. Ilgaz Dağı, kış sporları ve turizmi bakımından son dönemlerde önemini artmıştır. Yapılan tesisler ve oteller bunu sağlamıştır. Bu otellerden biri olan Ilgaz Doruk Otel'in de konaklama imkanlarıyla birlikte kayakçılar için mekanik tesisler ve pistler mevcuttur. Ilgaz dağı Doruk Mevkii'nin güney ve kuzey yamaçlarında yer alan ve birbirlerine çok yakın olan tesisler, Milli Park sınırları içerisinde kalmakta ve iki İlin insanlarının yanı sıra, başta Ankara olmak üzere çevre illerden gelenlere hizmet vermektedir.

Yurdumuz orkide bakımından Avrupa ve Ortadoğu'nun en zengin ülkelerinden biridir. Türkiye'de 24 cinse ait orkide bulunmaktadır. Bunların çoğu mevsiminde gezildiğinde Ilgaz Dağlarında görülebilir. Orkidenin yumrularından salep elde edilmektedir. Her yıl salep elde edilmek üzere aşırı derecede ve bilinçsizce orkide toplanması bu güzel bitkilerin varlığını sona erdirmek üzeredir. İyi bir koruma ile son derece güzel ve gösterişli bu bitkiler gelecek nesillere ve araştırma kurumlarına açık bir inceleme alanı olacaktır.

Kış Sporları Milli parkın bir önemli kaynağı da kış sporlarıdır. Ilgaz Dağı kış sporları açısından ülke düzeyinde önem taşıyan bir kaynak niteliğindedir. Ilgaz Dağı kayak merkezinde 900 metre uzunluğunda çift sandalyeli telesiyej, 2 km uzunluğunda bir teleski ile 250 metre uzunluğunda da bir baby liftten oluşan mekanik tesisler yanı sıra 100 yatak kapasiteli Köy Hizmetleri Tesisleri, 115 yatak kapasiteli Dağ Başı Otel mevcuttur. Ayrıca devre mülk şeklinde yapılan Ilgaz Mountain resort Ilgaz Dağı Milli Parkı sınırları içerisindedir. Yurdumuz orkide bakımından Avrupa ve Ortadoğu'nun en zengin ülkelerinden biridir. Türkiye'de 24 cinse ait orkide bulunmaktadır. Bunların çoğu mevsiminde gezildiğinde Ilgaz Dağlarında görülebilir. Orkidenin yumrularından salep elde edilmektedir. Her yıl salep elde edilmek üzere aşırı derecede ve bilinçsizce orkide toplanması bu güzel bitkilerin varlığını sona erdirmek üzeredir. İyi bir koruma ile son derece güzel ve gösterişli bu bitkiler gelecek nesillere ve araştırma kurumlarına açık bir inceleme alanı olacaktır.

Kış Sporları Milli parkın bir önemli kaynağı da kış sporlarıdır. Ilgaz Dağı kış sporları açısından ülke düzeyinde önem taşıyan bir kaynak niteliğindedir. Ilgaz Dağı kayak merkezinde 900 metre uzunluğunda çift sandalyeli telesiyej, 2 km uzunluğunda bir teleski ile 250 metre uzunluğunda da bir baby liftten oluşan mekanik tesisler yanı sıra 100 yatak kapasiteli Köy Hizmetleri Tesisleri, 115 yatak kapasiteli Dağ Başı Otel mevcuttur. Ayrıca devre mülk şeklinde yapılan Ilgaz Mountain resort Ilgaz Dağı Milli Parkı sınırları içerisindedir.

15ku8.jpg


11gr2.jpg


17ee6.jpg


34uh1.jpg
 

Munzur Dağları

MUNZUR DAĞLARI


Munzur Dağları, Tunceli'nin kuzeybatısı, kuzeyi ve kuzeydoğusunda çok zor geçit veren sıralar halinde 130 km. boyunca uzanmaktadır. 25-30 km. arasında değişen çok geniş bir taban üzerine oturan Munzur Dağlarının doruklarında yükselti genellikle 3000 metrenin üzerindedir. Munzur Dağlarının Tunceli sınırları içerisinde kalan bölümünde en önemli dorukları batıdan doğuya Biçare Dağı (3111 m.), Ziyaret Tepe (3071 m.) ve Akbaba Tepesidir. (3463 m.)

Munzur Dağları, dik bir biçimde Ovacık çöküntü alanına inmektedir. Bu kesim Mercan Dağları olarak da bilinmektedir. 1400 metre yükseltili Ovacık'tan sonra, 2800-3000 metreye çıkan yükselti kuşağında çok dik yamaçlar bulunmakta ve bu yamaçlardan kuzeye doğru açılan havza tabanlarına inilmektedir. Havza tabanlarıyla havzaları birbirinden ayıran yüksek sırtlar, yaz aylarında yöre halkının yaylak alanlarını oluşturmaktadır.

Güney yamaçlarında yer yer rastlanan meşe ve ardıç toplulukları dışında hemen tümüyle çıplak olan Munzur Dağlarının 2700 metreden yüksek kesimleri sürekli karlarla kaplıdır ve kış aylarında yüksek ve sarp geçitler kapanmaktadır. Bu geçitlerin en önemlileri yükseltileri 3000 metreye yaklaşan Mercan ve Kemah geçitleridir.

Munzur Dağlarına tırmanış için en uygun zaman 15 Haziran, 30 Ağustos tarihleri arasıdır. Munzur Dağlarının Akbaba doruğuna ulaşmak için Ovacık'ın kuzeyinden Mercan deresini izlemek gerekir. Doruk tırmanışı için her dağcı kendi tekniğine göre çıkış yolu seçer.Özellikleri Kalker kayalardan oluşan bu dağlar çok arızalı ve dişli doruklu bir topografya sunarlar. Üzerinde çok sayıda göller yer yer kalıcı karlar görülür. Genellikle dağ çayırları ile örtülüdür.


dsci0021xa4.jpg


1gw5.jpg


erzincanmunzurgalleryfulldt4.jpg


munzurzl0.jpg
 

Murat Dağı

MURAT DAĞI


Denizden yüksekliği Kartaltepe'de 2312 m.ye ulaşan Murat Dağı, Gediz'in doğusunda yer alır ve ilçeye 30 km. uzaklıktadır. Gür bir orman örtüsü ile kaplı olan dağ, Antik Çağ'da Ana Tanrıça Kybele'nin kutsal mekanı idi. Daha sonra Hristiyanlığın dini merkezlerinden biri olarak kutsallık niteliğini devam ettirdi. O çağlarda Dindymon adıyla anılan dağ 1313 de burada şehit düşen Murat Gazi'den aldı.

Çok zengin bir bitki çeşidinin yetiştiği Murat Dağı bu yönü ile de dikkati çekmekte, özellikle ilkbahar ve yaz mevsimlerinde şifalı ot meraklılarının akınına uğramaktadır.

Özetle Murat Dağı, hem tarih araştırmacıları, hem de doğa bilimcileri ve meraklıları için gerçek bir araştırma alanıdır. Dağın insanları çeken bir diğer özelliği ise, büyüleyici doğa güzelliğinin yanı sıra, yazın kavurucu sıcaklarındaki serin havası ve içimine doyum olmayan soğuk kaynak sularıdır.
Stresle başa çıkmanın en iyi yolunun, doğ ile bütünleşmekten geçtiği de, otoritelerce kabul ve destek görüyor. Yayla turizmi diye, adlandırılan bu tür bir dinleme için Murat Dağı, eşi bulunmaz bir örnek oluşturuyor. Dağda, Gediz Belediyesi'nce işletilen villa ve kamping tipi konaklama ve sosyal tesisleri çağdaş bir anlayışla hizmet sunuyor.

Murat Dağı, aynı zamanda bir termal turizm merkezi olmasıyla da yurt çapında haklı bir üne sahiptir. (Bakanlar Kurulunun 18 Mart 1987 gün ve 11608 sayılı kararı) dağın 1450 m. yüksekliğindeki kaplıcanın romatizma, deri, kadın hastalıkları, sinir ve kas yorgunluğu ile sinir hastalıklarına faydalı olduğu bilinmektedir.

32hs9.jpg


4jf7.jpg


13pp4.jpg


25mw2.jpg


6dh3.jpg
 



Palandöken Dağı

PALANDÖKEN DAĞI

Erzurum ili Türkiye'nin en yüksek ve soğuk illerinden biridir. Sert kara iklimi hüküm sürer. Erzurum neredeyse yılın 5 ayı karlarla örtülüdür. Palandöken dağı normal kış koşullarında 2-3 metre kar yağışı almaktadır. Erzurum’da hakim rüzgar yönü güney ve batı yönlerindedir.

Palandöken, Erzurum ilinde bulunan 3185 m. yüksekliğindeki tektonik tipte bir dağımızdır. Palandöken dağı Doğu Batı yönünde uzanır. Palandöken dağı 1950 m. yükseklikteki Erzurum’un 10 km. kadar güneyinde yer alan zirvesiyle çevredeki en yüksek dağdır.

Palandöken’de kış turizmi için kapsamlı bir proje olan Erzurum-Palandöken Kış sporları ve Turizm Master Planı çalışması yapılmış ve Palandöken’in kış sporları merkezi niteliğine sahip olduğu tespit edilmiştir.

Palandöken dağı dağcılık sporu açısından da dik parkurları ve sert kış şartlarında ilgi çekmektedir. Teknik tırmanış açısından herhangi bir zorluğa sahip olmamasına rağmen kış mevsiminde diğer 3000'liklerde de olduğu gibi her türlü ihtimâl göz önünde bulundurularak, o şekilde teknik malzeme ile tırmanılmalıdır. Dağın bâzı dik parkurları, yöresel olarak kışların aşırı sert geçmesinden dolayı tehlikeli olabilir. Erzurum şehir merkezinden 3271m.lik zirveye giden en iyi ve en rahat yol kayak merkezinden geçer. Erzurum şehir merkezine yaklaşık 4 km. mesâfede olan 2100m. rakımdaki oteller mevkiinde her türlü ihtiyaç giderilebilecek imkânlar bulunmaktadır.Palandöken dağında jandarma 24 saat görev yamaktadır. Palandöken dağının Büyükejder olarak adlandırılan zirvesine Palandöken Kayak Merkezinden geçilerek ulaşılabildiği gibi, Palandöken dağının güney yamacında bulunan Başköy’den de ulaşılmaktadır. Palandöken dağının zirvesinde bir kafeterya bulunmaktadır.

1226863229262a6ab3bbpo3.jpg


wagggggggggib5.jpg


palandokendaglarizk3.gif
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,435
Mesajlar
1,517,931
Kayıtlı Üye Sayımız
172,085
Kaydolan Son Üyemiz
Ertuğrul Ocaktan

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst