Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan pesehodka Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 17
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 10,489

pesehodka

Işık kalbinden eksik olmasın
Mesajlar
616
Tepkime Puanı
1
Yer
Tekirdağ
Hepsi birer masal kahramanı gibi; sevimli, biraz çılgın, çalışkan, hayranlık uyandıran adamlar... Kimi akademisyen, kimi kalp cerrahı, kimi yazılımcı, kimi çizer, kimi avukat; ama hepsi ok ve yay sevdalısı... Beş yıl önce kurdukları Kemankeş Grubu, büyümüş enstitü olmuş: Kemankeş Türk Okçuluğu Enstitüsü. Çekirdek kadro 15 kişiden oluşuyor; ama yüzden fazla üyeleri var.



Gündüzleri işe gidip gece evde ok yapıyorlar, el yazmalarının, minyatürlerin izini sürüp kitap çeviriyorlar. Hem öğrenci hem öğretmenler. Ok atarken Sa'd bin Ebi Vakkas gibi diz çöküp "Ya Hak" diye haykırıyorlar. Biri onları 'Robin Hood'a benzetirse, 'Tozkoparan İskender'i hatırlatıyorlar. Tek hedefleri, ok atmanın hedefi vurmaktan öte bir anlam taşıdığını göstermek.

Türk okçuluğu emin ellerde, gönlümüz ferah olsun, avukatından yazılımcısına, akademisyeninden kalp cerrahına yüzden fazla hoş ve 'deli' adam, neredeyse kendi mesleklerini bir kenara bırakıp Türk okçuluğunu diriltmeye çalışıyor. Bir kısmının hikâyesi Türkiye Okçuluk Federasyonu'na dayanıyor. Türk atış stiliyle uzaktan yakından ilgisi olmayan Anglosakson kökenli okçuluk yaptıklarını fark ettiklerinde başlıyor huzursuzluk, sorular soruları takip ediyor: "Atalarımız nasıl atıyormuş bu oku? Onların yaylarında boynuz varmış, nişangâhları yokmuş, nasıl oluyormuş bu iş?" Sonra Dr. Ünsal Yücel'in 'Türk Okçuluğu' adlı kitabı geçiyor ellerine ve şimşek çakıyor: "Orada gördük ki adımız okçu milletmiş zaten. Ok atmak hedefi vurmaktan öte bir şeymiş."

Kemankeş grubu işte böyle doğdu, "Ben küçükken ok yapıp atardım." diyen geldi, sonra bütün bir hayat ok ve yay oldu. 15 kişilik çekirdek kadro, Türk okçuluğunun hem pratiğini hem teorisini el yordamıyla çözdü ve zorlu geçen beş yılın ardından bir enstitü kurdu: Kemankeş Türk Okçuluğu Enstitüsü... Başkan M. Adnan Mehel ve genel koordinatör Metin Ateş ile konuştuk ve gördük ki 'bizim okçuluk' dinle, sanatla, felsefeyle sarmalanmış bir ata sporudur, masalsı, estetik bir yanı vardır, 'kalp ağrısı'na da sırt ağrısına da iyi gelir.


Pirimiz Sa'd Bin Ebi Vakkas

Bizim kemankeşler hayli mütevazılar. Yazma eserleri, minyatürleri tarayarak, kitaplar çevirerek, kişisel arşivlerden fotoğraflar araştırarak ve öğrendiklerini uygulayarak bu işin uzmanı olmuşlar; ama yine de diyorlar ki: "O döneme gidebilseydik şimdi, tekkenin kapısından kovarlardı bizi, seyirci olarak bile almazlardı." Edebi muhafaza etmek Türk okçuluğunun olmazsa olmazı, bugün Okmeydanı'nda artık sadece kalıntılarını görebileceğiniz Atıcılar Tekkesi'nin girişinde 'Edep yahu" yazar, çıkışında ise 'Hiç'... Metin Ateş de, grubun birçok üyesi gibi Türkiye Okçuluk Federasyonu'ndan ayrıldığı için soruyoruz: "Nedir farkınız? Ok ve yayın ve atış tekniğinin benzemeyişi midir yalnızca?" Malzeme ve tekniğin farklı olmasıaanı önemsiyor Ateş; oku atalarının tuttuğu gibi tutabilmek, yayı onların çektiği gibi çekebilmek için az çaba harcamamış; ama yine de bu spor etrafında dönen hayatla daha ilgili görünüyor. "Kemankeşlerin piri, Efendimiz'in övgüsüne mazhar olan "Sa'd bin Ebi Vakkas'tır." diyor. "Biz bugün, tıpkı onun gibi, sağ dizimiz ve sağ ayağımız yerde olacak şekilde atış yaparız, hadisler aklımızdadır, bir sünneti yerine getirdiğimizi biliriz."

Tozkoparan İskender Robin Hood'a karşı

Ok ve yay nerede ortaya çıkarsa çıksın dikkat çekiyor. Koca koca adamlar bile yitik oyuncaklarını bulmuş gibi heyecan duyuyor. Hele çocuklar hemen atlıyor: "Abi Malkoçoğlu musun sen?" "Kara Murat gibi ok atabilir misin?" Cüneyt Arkın benzetmesine 'Eyvallah' diyor Metin Ateş, ama Robin Hood'a benzetildiğinde tavrını ortaya koyuyor: "Bırakın o İngiliz eşkıyasını. Siz, Tozkoparan İskender'i tanır mısınız onu söyleyin?" Tozkoparan kim? Ulaşılabilecek en uzun mesafeye atış yapmış bir yeniçeri. Yaşadığı dönemde bir yıldız gibi yaşamış, bir yay ustası ve bir ok ustası sadece onun için çalışmış.

Okçu olmak isteyene kapımız açık

Okçuluk kolaymış gibi görünüyor. Nedir ki? Yayı çekip oku bırakıyorsun? Ama değil işte, birçok hevesli, ilk talimlerden sonra görünmez oluyor. Gündüz avukat, gece ok ustası kemankeş Adnan Mehel; "Öğrenmek isteyen olursa, gönüllü olarak öğretiriz." diyor "Yeter ki öğrenci niyetinde ciddî olsun, bu spor daha çok kişiye ulaşsın, biz kendi ok ve yayımızı bile kullandırırız." Adnan Bey, okçuluğun sağlık üzerindeki etkisine de dikkat çekiyor: "Ok atmak, yaş ilerledikçe ortaya çıkan kamburluğu ve yanlış oturmadan kaynaklanan sırt ağrılarını önler. Keman çalan bir arkadaşımız kemankeş oldu ki sırt ağrısı gitsin. Dik yürümek isteyen bayanlar için de uygun bir spor." Ok var, yay var da, yer yok. Haftada bir kez buluşup antrenman yapan kemankeşlerin en büyük sorunu, ok atabilecekleri güvenli bir mekândan mahrum olmak... Kışları Maltepe'de bir stadyumun alt katına, yazları Kağıthane Belediyesi'nin tahsis ettiği çimlik alana, bazen de Belgrad Ormanları'na gidiliyor; ama daha merkezî bir yerde, daha güvenli bir alana ihtiyaç var.
114 yıl aradan sonra Okmeydanı'nda ok atacaklar
Kemankeş grubu, bugün saat 14.00'te Okmeydanı'ndaki Atıcılar Tekkesi'nde çok özel bir gösteri yapacak. Fatih Sultan Mehmet'in okçulara vakfettiği; ancak şimdi üzerinde yedi kaçak mahallenin yükseldiği Okmeydanı'nda 1895 yılından bu yana ilk kez oklar havada uçuşacak. Fethin hemen ardından kurulan ve dinî bir niteliği olmamasına rağmen tekke ve zaviyelerle birlikte kapatılan Atıcılar Tekkesi aynı zamanda dünyanın ilk spor tesisi... 556 yıl önce ilk ok atışının yapıldığı tekkede bugün, Osmanlı dönemini yansıtan kaftanlar ve zırhlarla ok atışı yapacak kemankeşleri görmek isterseniz, elinizi çabuk tutun, Kulaksız mezarlığının bitişiğindeki alana doğru yürüyün.

***


'Kepaze olmak' ve 'çile çekmek' okçuluk terimleridir
Kepaze, okçuluğa heves edenlerin kaslarını güçlendirmek için çok değil, yalnızca bin gün kadar çekmek zorunda olduğu yayın ismi. Ok atmaya yaramadığı, boşu boşuna çekildiği için, kepaze olmak deyimine ilham vermiş. Tesadüfe bakın ki, çekilen kirişin ismi çile... Okçu adaylarını ıstıraplı bir başlangıç bekliyor anlayacağınız, ilk günlerde çile çekip duracaklar, mütemadiyen yaya asılıp kepaze olacaklar.

***


Gül koklayan Fatih'in elindeki zihkire dikkat!
Kemankeşler başparmaklarında 'zihkir' adında irice bir yüzük taşıyor. Ok atışını kolaylaştıran zihkir, aynı zamanda bahadırlığa işaret ediyor. Gül koklayan Fatih minyatüründe, Fatih'in parmağındaki zihkire de dikkat buyurun lütfen, çağ açıp çağ kapatan sultan, bahçıvanlığın yanı sıra zihkir de yapıyormuş meğer.

ÜLKÜ ÖZEL AKAGÜNDÜZ

Ok01


Ok02
 

Etiketler
Ynt: Türk Okçulu?u Yaydan Ç?kmak ?stiyor

Iyi gunler paylasim isin tesekkur ediyorum.
Izmirde atalarimizdan yadigar okculugu ogrenebilmezin bir yolu yordami varmidir?
 

Ynt: Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

Yeniliklerin zor kabul gördüğü ülkemizde, böylesi zahmetli, uğraş gerektiren bir çaba içersine girebilme cesareti gösteren ve gördüğüm kadarıyla da uzun bir zaman yılmadan sürdürebilmiş olan 'Kemankeş' topluluğunu bu başarılarından ve çabalarından ötürü tebrik etmek isterim. Uzun zamandır aklımda İstanbul'da ilk ziyaret edeceğim ekip.
 


Ynt: Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

Ankara'da bu sanatı öğrenebileceğim bir yer var mı ?
 



Ynt: Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

Uzun zamandır Okçuluk konusunda araştırma yapıyorum. Gerçekten bu spor'a çok meraklıyım hatta babam zamanında Rus'lardan bir tane almıştı. Tam profesyonel'di ve 15 yaşlarındaydım onunla 10 metreden eski bir oba'nın duvarına yaptığım atışı ıskalamıştım. Tabi bu beni yıldırmadı. inşallah yakında bir yay alıcam. Beni üzen şey forumda bu konuya kimsenin fazla ilgi göstermiyor oluşu. Ata sporumuza bu kadar yabancı oluşumuz çok kötü. Biz köyümüzde çocukken fındık ağacı ve don lastiğinden yay yapar yine fındık dallarından yaptığımız oklarla birbirimizi kovalardık. Bir başlayanın bir daha zor bırakabileceği bir spor dalı olduğunu düşünüyorum.
 

Ynt: Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

Kargagakdedi' Alıntı:
Uzun zamandır Okçuluk konusunda araştırma yapıyorum. Gerçekten bu spor'a çok meraklıyım hatta babam zamanında Rus'lardan bir tane almıştı. Tam profesyonel'di ve 15 yaşlarındaydım onunla 10 metreden eski bir oba'nın duvarına yaptığım atışı ıskalamıştım. Tabi bu beni yıldırmadı. inşallah yakında bir yay alıcam. Beni üzen şey forumda bu konuya kimsenin fazla ilgi göstermiyor oluşu. Ata sporumuza bu kadar yabancı oluşumuz çok kötü. Biz köyümüzde çocukken fındık ağacı ve don lastiğinden yay yapar yine fındık dallarından yaptığımız oklarla birbirimizi kovalardık. Bir başlayanın bir daha zor bırakabileceği bir spor dalı olduğunu düşünüyorum.

sözlerinize katılmamk mümkün değil yalnız şu da varki bu gibi sporlar gerçeten astrınımik fiyatlara mal oluyor
neden anlamıyorum ama öle ve biraz da hoca eksikliği var
burada herşey para ile dönüyor. Bizim memlekette de spor okulların hepsinde vardı okçuluk
ama asıl suç sanırım bizde
biz hep birinin bizi itmesini bekliyoruz
neden biz yapmıyoruz meselaaa...
 

Ynt: Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

Aslında hiç fena fikir değil , işin ilmini öğrenip bu konuda eğitim verecek konuma gelinebilir. Okçulukla iligili resmi olarak antrenörlük lisansı alabileceğimiz kurslar açılıyor mu ?
 

Ynt: Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

Şimdi araştırma yaptım. Federason 6-10 Şubat rahilerinde Ankara'da 1. kademe kursu açmış. Bu yıl kaçırdık . Seneye mutlaka alıcam o lisansı .
 




Ynt: Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

Forumda bu tür etkinlikler ve kurslar için konular açılıp bildirilse aslında hiç fena olmaz.
 

Ynt: Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=33285.msg549334#msg549334
bu nasıl
 

Ynt: Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

pesehodka' Alıntı:
http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=33285.msg549334#msg549334
bu nasıl

japonyanın simgesi samuraylarla özdeşmiş olan üstün kılıç teknikleri zamanla yok olmuş 19.yy da bunları toparlayarak 'kendo' adında kültürlerini dejenere olmaktan kıl payı kurtarmışlardı.okullarda judo ve kendoyu zorunlu ders halıne getırerek insanların kendine olan güvenlerini ve milli benliklerini korumayı başardılar.ama japonlar kadar iyi kılıç kullanan türkler zira-ozamanlar en dayanıklı kılıç türk ocaklarında işlenmekteydi- tersi bi durumla karşılaşıp cenk sanatından uzaklaşmıştır.Kuzgun Akademisi sağolsun bu konuda çalışmalar yapmakta ve bunu yaklaşık 5ay kadar once farketme imkanım oldu.umarım ki ankarada olan merkezlerinden istanbula da açarak gençleri bihassa daha fazla olmakla birlikte türk kültürünü korumaya teşvik etme imkanı bulabilirler.bu arada kendo türkiye de yapılmakta olup beyoğlu ve daha başka yerlerde eğitim vermektedir.2-3 ay kadar once de bi turnuva düzenlemişlerdi.
 

Ynt: Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

hornblower' Alıntı:
japonyanın simgesi samuraylarla özdeşmiş olan üstün kılıç teknikleri zamanla yok olmuş 19.yy da bunları toparlayarak 'kendo' adında kültürlerini dejenere olmaktan kıl payı kurtarmışlardı.okullarda judo ve kendoyu zorunlu ders halıne getırerek insanların kendine olan güvenlerini ve milli benliklerini korumayı başardılar.ama japonlar kadar iyi kılıç kullanan türkler zira-ozamanlar en dayanıklı kılıç türk ocaklarında işlenmekteydi- tersi bi durumla karşılaşıp cenk sanatından uzaklaşmıştır.Kuzgun Akademisi sağolsun bu konuda çalışmalar yapmakta ve bunu yaklaşık 5ay kadar once farketme imkanım oldu.umarım ki ankarada olan merkezlerinden istanbula da açarak gençleri bihassa daha fazla olmakla birlikte türk kültürünü korumaya teşvik etme imkanı bulabilirler.bu arada kendo türkiye de yapılmakta olup beyoğlu ve daha başka yerlerde eğitim vermektedir.2-3 ay kadar once de bi turnuva düzenlemişlerdi.

Merhaba,

Türkler japonlar kadar değil japonların çok üstünde kılıç kullanıyorlarmış :smiley: . Bu işler tamamen ne kadar para yatırdığınızla ilgili, işin içinde olmayanlar için, reklamına, tanıtımına en çok para yatırlılan o işin en iyisidir. Böyle bakmakta da haksız değiliz elbette, bize ne sunulursa onun içinden seçiyoruz. Japon kılıcı çok iyi bir örnek, savaşlardan sonra yarış, ticari ve kültür pazarına döndüğünde uzak doğu parasını spora, batı ise kültür ve sanata yatırdı, o yüzden bugün dövüş sanatı, kılıç, sopa değince çin, japonya, kültür sanat değince avrupa geliyor akla. Dünyayı kasıp kavuran japon kılıcı Katana ! . Gerçek tarihte japon kılıcının farklı bir kültüre karşı başarı gösterdiği bir tek savaşa sahip olmadığını biliyormuydunuz ? ! Kendi içlerinde aşiretler arasında, katana - katanaya karşı savaşmış, efsanevi kahramanlar doğmuş ama başarı bumudur. Türk kılıcı tarih boyunca bir çok farklı kültürden silahla karşılaşmış ve başarısını çok kez kanıtlamıştır, ateşli silahlar öncesi en çok toprak veren silahlar, roma kısa kılıcı ve türk kılıcıdır. Tarihler ilgili bir objeyi değerlendirirken yerinde ve zamanında değerlendirmek lazım. Ama bizde bu yok. Hayatı filmlerden öğrenen bir toplum olduk, atalarımızdan değil o nedenlede sahip olunan değerler çok az malesef..

Biz türk kılıcı çalışmalarına başladık fakat bunu tarih ve ateşli silahlar öncesi dönemlere olan ilgilimizden dolayı yapıyoruz. İnşallah bu çalışmalar sonunda bağımsız bir kılıç sistemimiz oluşucak..
 

Ynt: Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

Türk kılıcı hakkında söyledikleriniz çok doğru, Osmanlı'da Suriye çeliği adı verilen {literatürde damascus olarak biliniyor} karbon ve çelik karışımı dünyanın en kaliteli savaş, yani kılıç çeliği idi. Kırılmayacak kadar esnek, bükülmeyecek kadar sert. 16 yy Gibi bu sanat unutuldu, 20.yy da Amerike'dan bir ekip çalışıp bu tekniği çözdüler.

Japon katanalarının en kıymetlileri suriye çeliğinden yapılmış olanlardır.

Damascus çeliği demir ve karbonun kat kat 300 ile 500 kat dövülerek ortaya çıkan en kılıç için en mukavemetli çeliktir.

Bende de bir Suriye çeliğinden bir bıçak var, inanın insan bakmaya doyamıyor.

Sevgiler ve saygılarımla,
 



Ynt: Türk Okçuluğu Yaydan Çıkmak İstiyor

bir fotoğrafını koyabilir misiniz? gerçekten çok merak ettim.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,383
Mesajlar
1,517,445
Kayıtlı Üye Sayımız
172,041
Kaydolan Son Üyemiz
İsmail.s

SON KONULAR



Geri
Üst