Türk Dil Bayramı

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan behicefe Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 1
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 1,741

behicefe

Zirve
Mesajlar
1,395
Tepkime Puanı
1
Yer
aydın-koçarlı
TÜRK DİL BAYRAMI (26 Eylül)

İstanbul’da Dolmabahçe Sarayında toplanan Birinci Türk Dil Kurultayının açılış günü olan 26 Eylül, Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır.

Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kültür kurumlarından biri olan Türk Dil Kurumu 69 yıl önce, 12 Temmuz 1932′de kurulmuştu. Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nde dil ve tarih, Atatürk’ün en çok önem verdiği olgulardı. Önce 1931′de Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti kuruldu. Uluslaşmanın en önemli temellerinden bir diğeri de dil idi. Bunun bilincinde olan ulu önder Atatürk, 11 Temmuz 1932 gecesi sofrasında bulunanlara “Dil işlerini düşünmek zamanı gelmiştir. Ne dersiniz?” diye sorar. Oradakilerin bu düşünceye katılması üzerine “Öyle ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeş bir dil cemiyeti kuralım. Adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun.” diyerek Türk Dil Kurumunun temellerini atar. Ertesi gün Samih Rifat, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadri İçişleri Bakanlığına başvururlar. Sonradan adı Türk Dil Kurumuna çevrilecek olan Türk Dili Tetkik Cemiyeti kurulur.

Cemiyetin kuruluşuyla birlikte başlayan çalışmalar sürerken, Türk Dil Kurultayının hazırlıkları da başlamıştır. Bu coşku ve heyecan içerisinde Türk Dil Kurultayı toplanır. Kurultaya çok sayıda bilim adamı, gazeteci, yazar, devlet adamı ve sanatçı katılır. Atatürk, Kurultayı baştan sona kadar izlemiştir. Türkçenin gelişmesi, özleşmesi, zenginleşmesi yolunda Türk Dil Kurultaylarının çok önemli yeri vardır.

————————————————————————————————————————-

BİR YAZI

DİL BAYRAMI, TÜRKÇENİN DRAMI

***
ATATÜRK’ÜN 26 Eylül 1932′de “1. Türk Dil Kurultayı”nı toplamasını her yıl “Dil Bayramı” olarak kutluyoruz. Bu sene de Türk Dil Kurumu (TDK), Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın katıldığı toplantılar düzenledi.

1930′ların ilk yarısında “tasfiyecilik” yani yabancı kökenli kelimeleri temizleyerek “arı Türkçe” yaratma politikası uygulanıyordu.

İsveç Veliahtı Gustaf Adolf’u 3 Kasım 1932′de Çankaya’da kabul eden Atatürk, bu ziyaretten “tükel üzgü bir kıvanç” duyduğunu anlatıyordu:
“Avrupa’nın iki bitim ucunda yerlerini berkiten uluslarımız, ataç özlüklerinin tüm ıssıları olarak, baysak, önürme, uygunluk kıldacıları olmuş bulunuyorlar.”

Konuşma İngilizceye çevrildiği için Gustaf anlamış, ama Türklerin anlaması mümkün müydü? İsmet Paşa defterine “Kimse kimseyi anlamıyor” diye yazıyordu.

***
ATATÜRK de Falih Rıfkı’ya “Dili bir çıkmaza sokmuşuzdur” diyor, kendisinin kurtaracağını, “dilde ve musikide inkılâp olmayacağını” söylüyordu. Devlet radyosunda Türk müziği üzerindeki yasak kalkıyordu. “Güneş Dil” teorisi uydurularak zaten bütün dillerin Türkçeden çıktığı, “tasfiyeciliğe” gerek olmadığı anlatılıyordu.

İngiliz Kralı Edward’ın ülkemizi ziyareti konusunda Atatürk, 1 Kasım 1936′da Meclis’i açış nutkunda şöyle konuşuyordu:
“Mesut hadiseler olarak, Majeste Sekizinci Edward’ın mütenekkiren ziyaretini ve Montrö Mukavelesi’nin derpiş ettiği vichile tatbika başlandığını zikretmeliyim. Bu ziyaretin milletimizin temayülâtına uygun olarak fiilen inkişaf etmekte olan samimi münasebetlerimizde hayırlı tesirine şüphe yoktur.”

Bugün gençler maalesef Ata’nın bu iki konuşmasını da anlamazlar! Bizdeki dil faciasının resmidir bu!

***
FALİH Rıfkı, Atatürk’ü anlamak için en ’sahih’ kaynaklardan biridir. Atatürk’ün aşırılıkları deneyerek doğruyu bulduğunu yazar. Atatürk’ün sağduyusu ve pragmatik zekâsı…

Kelime ırkçılığının bir kültür kıyımı olduğunu gören Atatürk, artık kelime ayıklayıp kelime uydurmayı bırakarak, doğru bir kararla, ‘terimler’ üzerinde çalışmaya başlamıştı.

Ama Atatürk’ü tarih içinde tecrübelerinin bütünlüğüyle değil, seçilmiş sözlerinden örülü bir ‘dogmatizm’ olarak anlayanlar, onun 1930′ların ilk yarısındaki konuşmalarına dayanarak “tasfiyeciliği” sürdürdüler; hem de TDK’yı ‘kullanmak’ suretiyle!

Ve Türkçe fakirleşti… Muallim Naci’nin 1891′de basılan “Lügat”inde 25 bin kelime, 1914 basımlı Ali Seyyid’in “Kamus - ı Osmani”sinde 30 bin kelime vardı. TDK ise, Türkçeyi on beş yıl sözlüksüz bıraktıktan sonra, 1945′te ancak “yaklaşık 20 bin kelimelik” bir sözlük yayımlayabildi!

***
Prof. GEOFREY Lewis İngilizce “Türk Dil Reformu, Felaketli bir Başarı” adlı akademik eserinde, bu “dil mühendisliği” yüzünden yeni Türk nesillerinin Halide Edip, Reşat Nuri gibi Türkçenin büyük ustalarının dilini bile kaybettiğini esefle anlatır. (Oxford University Press)
Türk tarihi uzmanı Prof. Christopher Neuman “Amaç Tanzimat, Araç Tarih” adlı kitabında, “bir bakıma ırkçı olan… bir dil politikasına kurban gitmiş Türkçenin makus talihi”ni hüzünle belirtir. (Tarih Vakfı yayını).

Bir Fransız rahatça Moliere’i, bir Azeri rahatça Fuzuli’yi okur. Bizim yeni nesillere Ömer Seyfettin ‘ağır’ geliyor!
Bu kültürsüzleşmedir.
Cumhurbaşkanı Sayın Sezer, “Büyük Taarruz”a “Büyük Saldırı” demeyi içine sindirebilir mi? Taarruz, tecavüz, hücum; hepsi “saldırı” olup çıktı.

Anadolu’yu bin yılda vatanlaştırdığımız gibi, bin yılda fethettiğimiz bütün kelime ve kavramlar bizim milli kültür hazinemizdir. Onlarla dil zenginliğimizi koruyarak, asıl çağın ortaya çıkardığı yeni kavramlara Türkçe karşılık üretmekle uğraşmalıyız.

Taha AKYOY-Milliyet Gazetesi Yazarı

————————————————————————————————————————-

GÜZEL SÖZLER

Atatürk Diyor ki!

* Türk demek, dil demektir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.

* Kesin olarak bilinmelidir ki, Türk ulusunun ulusal dili ve bengi, bütün yaşamında egemen ve temel olacaktır.

* Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet örgütümüzün dikkatli, ilgili olmasını isteriz.

* Dilin zengin ve ulusal almaşı, ulusal duyguların gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil bilinçli olarak işlensin.

* Ulusal duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin ulusal ve zengin olması, ulusal duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, bilinçle işlensin. - 2 Eylül 1932

* Türk demek, dil demektir. Ulusun çok açık niteliklerinden birisi de dildir. Her şeyden Önce ve kesinlikle Türkçe konuşulmalıdır. - 1932

* Türkçe konuşmayan bir insan; Türk harsına, Türk topluluğuna bağlılığım iddia öderse, buna inanmak doğru olmaz.

* Türk affının kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet örgütümüzün, dikkatli, ilgili olmasını isteriz. - Kasım 1937

* Ülkesini, yüksek bağımsızlığım korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. - 1 Kasım 1932

——————————————————————————————————————–

ŞİİRLER

TÜRKÇEMİZ

Çok küçük yaştan beri
Bir dil konuşuyoruz,
Bu dil bizim varımız
Onu çok seviyoruz.

Çağlar boyu ne oldu
Dilimiz unutuldu,
Atatürk’ün emriyle
Güzel Türkçe kuruldu.

Annemiz bize güldü
Bu dilin gücü ile
Acımız sevincimiz
Anlam buldu bu dille.

Atıldı dilimizden
Güzel olmayan sözler,
Yeni alfabemizle
Tüm ulus okuryazar.

Türkçeyi sevmeliyiz
Anadilimizdir o,
Güzel kullanmalıyız
Bizi biz yapandır o.

Sait KIRKGÖZLÜ
 

Etiketler
Ynt: Türk Dil Bayramı

Türk Tarih Kurumu, Türk tarihinin ilk kaynaklardan araştırılması amacıyla Atatürk’ün direktifiyle 1931 yılında kurulan araştırma kurumudur. 21 Eylül 1940 gün ve 2/14556 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesiyle kamu yararına çalışan dernekler arasına alınan Türk Tarih Kurumu, 11 Ağustos 1983 gün ve 2876[1] sayılı yasa ile T.C. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'na bağlı bir kuruluş durumuna gelmiştir. Anayasanın ilgili maddesi ise şöyledir :

Madde 134. - Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak amacıyla; Atatürk'ün manevî himayelerinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde, Başbakanlığa bağlı; Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezinden oluşan, kamu tüzelkişiliğine sahip "Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu" kurulur.
Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu için Atatürk'ün vasiyetnamesinde belirtilen mali menfaatler saklı olup kendilerine tahsis edilir.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun; kuruluşu, organları, çalışma usulleri ve özlük işleri ile kuruluşuna dahil kurumlar üzerindeki yetkileri kanunla düzenlenir.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,383
Mesajlar
1,517,440
Kayıtlı Üye Sayımız
172,041
Kaydolan Son Üyemiz
İsmail.s

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst