Tatar,denilince aklımıza elmacık kemikleri şişik,çekik gözlü insanlar gelirse de Tataristan’da bahsettiğim yüz görünümü nadirdir.Neden böyle derseniz o zaman biraz tarihin derinliklerine bakmak gerekiyor…
Onogurlardan(=on oğuz boyu) inen bir Türk topluluğu olarak kabul edilen Bulgarların adına ilk olarak 482 yılında rastlanır.Bulgar kelimesi, Türkçe bulgamak(=birbirine karıştırmak) fiilinden türemiştir.Dolayısıyla Bulgarlar birkaç Türk boyunun karışmasından ortaya çıkmışlardır.Büyük Hun İmparatorluğu zamanında Karadeniz’in kuzeyinde yaşadıkları tahmin edilen Bulgarlar,Hun İmparatorluğu dağıldıktan sonra Kutrigurlar ve Utrigurlar diye iki ayrı grup halinde bu kez Göktürk Kağanlığı’na bağlı olarak yaşamışlardır.630’da Göktürk Kağanlığı’nın fetret devrine girmesi üzerine Büyük Bulgar Devleti’ni kurmuşlarsa da bu devletin 665’ten sonra komşuları olan ve museviliği seçen Türklerin kurduğu Hazar Hakanlığı tarafından parçalanması üzerine Bulgarlar batıya ve kuzeye göç etmişlerdir.Kağan Asparuk komutasında batıya gidenler slav kültürü ve hıristiyanlığın etkisi altına girip Tuna Nehri havzasında bugünkü Bulgaristan’ın temelini teşkil edecek olan Tuna Bulgar İmparatorluğu'nu, kuzeye gidenler de İdil-Bulgar devletini kurmuşlar ve 922 yılında İslamiyet’i resmen kabul etmişlerdir. Devletleri, Tuna Bulgarları gibi güçlü olmasa da müslümanlığı seçerek bölgede farklılaşarak milliyetlerini korumayı başardıkları gibi islam devletleri ve ruslarla iyi münasebetler kurup onlarla yaptıkları ticaret sayesinde zengin olmuşlardır. Bu iki devleti de kuran Türklerin ataları bugünkü Tatarlar ve Çuvaşlar olarak kabul edilmektedir.Zaten bugün Tataristan olarak adlandırılan bölge de 1922 yılına kadar Bulgaristan olarak anılmaktaymış. İdil Bulgarları,965’e kadar Hazarlara bağlı kaldıktan sonra 965-1237 arasında 272 yıl müstakil kalmış,1237’de Moğollar tarafından yıkıldıktan sonra 163 yıl da Altın-Orda Hanlığı’na bağlı kalmışlardır.Bu hanlığa da Timurlenk 1400'lerde son verince hakim olduğu bölgelerde Kazan,Kırım, Kasım,Astrahan,Sibir Hanlıkları ve bağımsız Nogay Uruğları ortaya çıkmıştır.Cengiz Han’ın torunu olan Uluğ Muhammed Han tarafından kurulan Kazan Hanlığı kısa sürede 750.000 kilometrekare gibi büyük bir alana ulaşsa da 1521’de Osmanlı Devleti’ne bağlı Kırım Hanlığı tarafından ele geçirildi.Bundan sonra 31 yıl boyunca Osmanlı tarafından atanan hanların yönettiği hanlık, 1552'de,IV.İvan(=Ива́н четвёртый Василиьевич=İvan Çetverti Vasileviç) yönetimindeki rusların eline geçti.İşte bu tarih bölgedeki Türk ırkı ve İslam açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur.Bu tarihe kadar sadece Kiev Knezliği olarak varlıklarını sürdüren ruslar,birkaç defa yıkmaya teşebbüs ettikleri,fakat yıkamadıkları Kazan Hanlığı’nı,Korkunç İvan zamanında işgal etmeye muvaffak olmuşlardır. Tabii bu olayda Ruslara yardım eden Şah Ali,halkına yaptığı hainliğin boyutunu Ruslar Kazan şehrini yerle bir edince anlayacak ancak çok geç kalmış olacaktır.
Özellikle rus tarihçiler Fatih’in 1453’te İstanbul’u fethederek Ortodoks Bizans devletini yıkmasına karşılık rusların 99 yıl sonra Müslüman ve Türk Kazan Hanlığı’nı yıkmalarını geç gelen bir cevap olarak yorumlamışlar ve bu olaya kanlı rövanş(=кровавый реванш= Kravavıy revanş)adını vermişlerdir.Gerçekten de Ruslar Kazan şehri ve civarında yaşayan yaklaşık 200.000 tatardan erkeklerin çoğunu öldürmüş çocuk ve kadınları da rus prenslerinin emrine köle olarak vermişlerdir.