Osmanlı'da Elçillikler

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Vakanüvis Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 3
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 1,936

Vakanüvis

Kamp I
Mesajlar
171
Tepkime Puanı
4
Yaş
55
Yer
Aydın
Üçüncü Selim dönemine kadar yurtdışında daimi Osmanlı elçilikleri yoktu. Herhangi bir mesele olduğunda Osmanlı elçileri ilgili devlete gider ve işleri bittikten sonra geri dönerlerdi.

KILIÇLA SELAMLAMA

Osmanlı elçileri, yabancı ülke topraklarına girdikten sonra belirlenen güzergâh üzerinden yollarına devam ederlerdi. Her ne kadar gittikleri ülke tarafından kendilerinin emniyeti için asker, mihmandar ve tercüman tayin olunmuşsa da davranışlarında son derece bağımsız idiler. Maiyetlerine verilen tercümanların nasıl davranacaklarından askerlerin nasıl selama durmaları gerektiğine kadar her şeyi kendi anlayışları doğrultusunda düzenlerler ve aksi davranışların zuhuru halinde derhal müdahale ederek gerekli tavırları sergilerlerdi. Osmanlı elçilerinin emniyetlerini temin için yabancı devlet tarafından refakatlerine verilen askerlerin kılıçlarını çekerek selama durmalarından rahatsız olup, derhal müdahale etmişlerdi. 1748'de Viyana'ya gönderilen Osmanlı elçisi Mustafa Hatti Efendi'nin ve 1739'da Avusturya ile sınırın çizilmesine katılan Ebu Sehl Numan Efendi, böyle bir hadise yaşamış ve duruma müdahale edip sorunu çözmüşlerdi.

Mehmet Emnî Paşa da 1740'ta Rusya topraklarına girdikten sonra Rus askerlerinin yalınkılıç selam durmasından, çadırı etrafında nöbet tutmalarından, trampet ve boru çalmalarından hoşlanmamış ve bu uygulamaları kaldırtmıştı. Osmanlı elçisi o kadar etkiliydi ki çariçenin çocuğu olduğu haberini alan Ruslar, Mehmet Emnî'den izin almadan bu durumu kutlamak için top bile atamamışlardı. Rus topraklarında bir süre yol alan Osmanlı elçilik heyeti Petersburg'a nehir yolundan gitmek için gemiye bindiği zaman bir sürprizle karşılaşmıştı. Gemide haçlı bayrakları asılıydı. Osmanlı elçisi, bunun üzerine bu duruma müdahale edip, gemideki haçlı bayraklarını indirtmişti.

DEVLET GURURU

Diplomasi ile alakalı eserler incelendiğinde, Osmanlı Devleti'nin muhatabı olan devlet diplomatları da her fırsatta diplomat muhatabını taciz etmeyi ve onun şahsında devletinin gururu ve onuru ile oynamayı denemek istemişler fakat hemen her defasında Osmanlı diplomatlarının tavizsiz tavırları karşısında niyetlerine nail olamamışlardı.
Sınırlarda yapılan elçi mübadelelerinde dikkat edilen husus, ilk hareketi veya ziyareti yapmamak ve muhatabını ayağına getirmek ve böylece de devletini yabancı devletler nezdinde temsil ederken onurunu da korumaktı. Mesela, 1748'de Avusturya'ya elçi olarak giden Mustafa Hatti Efendi, Dalya isimli şehre geldiklerinde, kendisini karşılamaya gelmeyip konağına çağıran o bölgenin generali Gaudagni Ascanus'un tüm ısrar ve tehditlerine rağmen yanına gitmemişti.
1739'dan sonra Rusya ile sınır çizimi görüşmelerine katılan Ahmet Meramî Efendi, Rus generali Repnin Vasile'nin ilk ziyareti kimin yapacağı ve Azak kalesinin yıkımının ağırdan alınması gibi konulardaki tavırlarına çok kararlı cevaplar vermiş ve görüşmeyi istediği şekilde sonuçlandırmıştı.

OSMANLI ELÇİLİKLERİ

Osmanlı İmparatorluğu Üçüncü Selim'e kadar diğer devletlere daimi elçi göndermemişti. Avrupa devletleriyle ilişkileri bunların İstanbul'da bulunan elçileri vasıtasıyla yürütülürdü. Ancak dışa­rıda elçi bulunmaması yüzünden Avrupa hakkında sağlıklı bilgi alınamıyordu.
Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa, Avrupa'yı tanımak gerek­tiğini fark eden ilk Osmanlı sadrazamıydı. Avrupa devletlerinin İstanbul'daki elçileri ile düzenli ilişki kurdu. Ayrıca Osmanlı tari­hinde ilk kez Avrupa devletlerine elçi gönderdi. Elçiler sadece askeri ve ticari antlaşma yapmaya gitmemişlerdi. Avrupalı dev­letlerin askeri gücü ve devlet yapısı ile ilgili bilgi edineceklerdi. İbrahim Paşa Viyana'ya (1719), Yirmisekiz Mehmed Çelebi Pa­ris'e (1720-1721), Nişli Mehmed Ağa Moskova'ya (1722-1723) elçi olarak gittiler. Bu elçiler gittikleri yerde gördüklerini anlatan raporlar hazırlayarak sadrazama sundular.
Üçüncü Selim döneminde Avrupa'daki Osmanlı çıkarlarını korumak için Avrupa'nın önemli merkezlerinde devamlı kalacak ikametgâh elçilikleri açıldı. İlk ikametgâh elçiliği 1793'te Londra'ya açıldı ve ilk elçi Yusuf Agâh Efendi'ydi.

OSMANLI DİPLOMASİSİ
Türkler'in savaşta kazanıp ma­sada kaybettiği klişe haline gelmiş bir sözdür. Sanki Türkler hiç diplomasiden anlamıyor, saflıkları ve bilgisizlikleri yüzünden Avrupalı diplomatlar tarafından kandırılıyor gibi anlatılır. Os­manlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında bazı savaşlarda galip gelinmesine rağmen yapılan antlaşma­lardan kayıpla çıkılmıştır. Ancak bunun sebebi Os­manlı diplo­matlarının maharetsizliği değil, İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devletlerin baskılarıdır.
Osmanlı tarihi boyunca yapılan antlaşmalar, görüşme sü­reçleri ve uygulamaları ile birlikte iyi incelenirse çok maharetli diplomatların olduğu ve birçok antlaşmanın Osmanlı lehine neticelendirildiği görülür.
Rektör olduktan kısa bir süre sonra üniversitesini 15-20 yıl önce kurulmuş birçok üniversiteyle aynı seviyeye getiren Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Ali İbrahim Savaş'ın Osmanlı Diplomasisi, Mustafa Hattî Efendi'nin Viyana Sefaretnamesi ve Tedbirat-ı Pesendide isimli eserlerinde Osmanlı diplomasisinin bilmediğimiz birçok yönüne ve Osmanlı elçilerinin gittikleri ülkelerde Osmanlı devlet vakurunu nasıl koruduklarına dair birçok örnek vardır.

OSMANLI ELÇİLERİNİN HATIRALARI

Osmanlı elçilerinin elçilik görevlerine dair yazdıkları eserlere "sefaretnâme" adı verilir. Osmanlı elçilerinin yazdığı ilk elçilik raporu Fatih döneminde Avusturya'ya elçi olarak giden Hacı Zağanos'a aittir. Lale devrinden sonra Osmanlı elçilerinin çoğu elçiliklerine dair sefaretname hazırlamışlardır. Osmanlı elçilerinin yazdığı sefaretnâmeler arasında en fazla üzerinde durulan eser Yirmisekiz Mehmed Çelebi'nin 1720-1721 tarihli Fransa Sefaretnâmesi'dir. Eser edebî ve tarihî kıymetinin yanı sıra, Osmanlı toplum hayatına yaptığı tesir açısından da önemlidir. Bu sefaretnâme, Osmanlı İmparatorluğu'nun Batı'ya bakışının değişmesinde önemli rol oynamıştır.


Erhan Afyoncu
tarihçi, akademisyen
 

Etiketler
Ynt: Osmanlı'da Elçillikler

Vakanüvis' Alıntı:
Türkler'in savaşta kazanıp ma­sada kaybettiği klişe haline gelmiş bir sözdür. Sanki Türkler hiç diplomasiden anlamıyor, saflıkları ve bilgisizlikleri yüzünden Avrupalı diplomatlar tarafından kandırılıyor gibi anlatılır. Os­manlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında bazı savaşlarda galip gelinmesine rağmen yapılan antlaşma­lardan kayıpla çıkılmıştır. Ancak bunun sebebi Os­manlı diplo­matlarının maharetsizliği değil, İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devletlerin baskılarıdır.

Erhan Afyoncu
tarihçi, akademisyen


Türklerin savaşta kazanıp masada kaybettiği doğrudur ama bu problemin neden kaynaklandığı hususundaki açıklamalar yetersizdir. Türkler savaş alanlarında olduğu gibi masa başında da kazanmayı bilirler ancak yıllar boyunca savaşı yapan Türkler ama Masaya Türkler adına oturanlar devşirmeler oldu. Savaşı kazandık ama bizim adımıza pazarlığa oturan devşirmeler masadan zararla kalkmamıza sebep oldu.
Uşi antlaşmasında bizim adımıza masaya oturan Naradonkyan'ın İtalyanlara "Ne isterseniz verecek durumdayız" diyerek onların daha fazla taviz koparmalarına yardımcı olduğu yaygın bilinen örneklerden sadece birtanesidir.
Kalıcı elçilikler kurulduktan sonra maalesef dışişlerinde bizi temsil edenler tamamen devşirmeler olmuştur ve Cumhuriyet tarihinde de büyük oranda bu gelenek devam etmiştir.
 

Ynt: Osmanlı'da Elçillikler

ben mete hocama katılıyorum osmanlıdan bugüe heğ sorun d evşirmelerden kaynaklı olmuştur size yakın tarihden örnekse kemal derviş gibi birisini gösterebilirim ülkeyi s anki sihirli kılıcla kurtaracak gibi geldi çok daha berbat halde bıraktı :smiley:)
 

Ynt: Osmanlı'da Elçillikler


Osmanlı lehine çalışan büyükelçi



SirHenryLayard


Sir Henry Layard Nisan 1877’de Britanya kraliçesinin büyükelçisi olarak İstanbul’a tayin edildi. Başbakan Gladstone’un liberalleri Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan topraklarındaki ayaklanmaları yeterince alkışlamış, hatta daha ötesine geçmişlerdi. Şimdi ise Rusya ile savaşın arifesinde muhafazakar bir hükümet iş başındaydı. Layard bu Türk karşıtı politikanın sona erişini temsil ediyordu


II. Abdülhamid onu severdi
Başbakan Benjamin Disraeli’nin pro-Türk politikası Britanya İmparatorluğu’nun menfaatleriyle uyumluydu. Hiç şüphesiz Mithat Paşa gibi onu izleyen taraftarlarının beklentilerini karşılayan bir fiili destek olmasa da; savaşın sonunda İngiltere, Osmanlı’nın durumunu düzeltecek girişimlerde bulundu ve Ayastefenos Antlaşması’nın enkazını kısmen Berlin’de temizledi. Savaşın başlama zamanında Sinan Kuneralp’in girişte belirttiği gibi gökten inercesine Sir Henry Layard büyükelçi olarak tayin edildi.
Sir Henry Layard 19’uncu yüzyılın en ilginç kişiliklerindendir. Bilim dünyası onu Mezopotamya kazılarından tanıyor. Çivi yazısı önceden keşfedilmişti. Ama Asur’u Layard keşfetti. Hatta Mustafa Nuri Paşa’nın “abede-i iblis” adlı raporunu saymazsak, kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu’daki Yezidiler üzerinde bilim dünyasının ilk ciddi gözlemleri de Henry A. Layard’a aittir.
Büyükelçi Layard Mezopotamya’ya âşıktı ve bu bölgenin ancak Osmanlı İmparatorluğu içinde kalarak kalkınabileceğine ve abat olacağına inanıyordu. Nitekim Sultan II. Abdülhamid’e Mezopotamya’da inşa edilecek demiryolu ve su kanallarının yaratacağı büyük zenginlik ve kalkınmadan da Layard layihası diyebileceğimiz raporla o söz etmiştir. Bu rapordan, bölgede Alman nüfuzunun yer etmeye çalışmasından çok önce, Layard’ın uyanık girişimine örnek olarak “Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu” adlı çalışmamda sözünü etmiştim.
“Henry Layard’ın İstanbul Elçiliği” başlıklı çalışma ise merhum Prof. Yuluğ Tekin Kurat’a aittir. İngiltere’de yaptığı bu doktora çalışmasında Osmanlı İmparatorluğu nezdindeki bu ünlü büyükelçinin icraatı doğrusu ustalıkla çizilmiştir.

Her türlü arşiv belgesi derlendi
1878 Berlin Kongresi’nde Layard Osmanlı İmparatorluğu lehinde girişimleriyle tanınır, “Avrupa’nın çifte standartı” gibi bir terimi ilk
o kullanır. Fransız diplomat Fournier’nin ve Avusturya’nın Zichy’nin engellemelerine o mani olmaya çalışmıştır. Her halukarda Disraeli ve onun maiyetindeki Layard’ın Berlin kongresinde Osmanlı Balkan hakimiyetini destekledikleri ve ömrünün uzamasına katkıda bulundukları rahatlıkla ileri sürülebilir. Sultan Abdülhamid’in tuttuğu bir büyükelçiydi.
Kraliçe Victoria’nın İstanbul’daki büyükelçisi Sir Henry Layard’ın bu hizmeti 1877-1880 arasında sürdü. Bu müddet zarfında muhtelif konulardaki layiha ve notalar, büyükelçinin günlükleri, eşinin günlükleri, II. Abdülhamid hakkındaki görüşler, şehirdeki hayattan muhtelif diplomatik sorunlara ve imparatorluğun eyaletlerine ve etnik sorunlara ait meselelerle ilgili yayınlar; ama ön planda arşiv belgeleri Sinan Kuneralp tarafından derlenmiş bulunuyor.

SinanKuneralp


Sinan Kuneralp’in tarihe katkısı devam ediyor.


Prof. İlber Ortaylı'nın yazısından alıntıdır.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,414
Mesajlar
1,517,707
Kayıtlı Üye Sayımız
172,067
Kaydolan Son Üyemiz
Birkium

Çevrimiçi üyeler



Geri
Üst