bazılarınız bir kısmını biliyor ama biz sanayi deneyimlerimizi baştan sona aktarmak istedik.
arabayı kayseriden aldığımızda arabanın sahibi bize arabanın hararet ibresinin 90 derecenin üzerinde dolandığını ama sorun çıkarmadığını belirtti. Kayseri sanayisinde ustalara gösterdik, genelde arabanın bir sorunu olmadığı, yaşı gereği biraz yorgun olduğu söylendi. kayseriden henüz çıkmışken hararet göstergesi satıcının söylediği gibi yaklaşık 120 ye gelmişti. yola devam ettik, bir süre sonra hararet ibresinin maksimum dayanacağı yerin hemen altına geldiğini gördük. baktık ki su kaynatıyor. sonrası malum 40 km hızla antalya. uzun ve korkutucu bir yolculuk oldu, gece boyu bu şekilde seyahat ettik, yavaş yavaş..
antalyaya vardığımızda önceki arabamızın ustasına götürdük. kendisi bu arabalardan yeterince anlamadığını söyleyip bizi başka bir yere yönlendirdi.
gittiğimiz usta ise fan motorunun yerinden çıkık olduğunu ama kendisinin şu an müsait olmadığını belirtti. başka yere gidip fan motorunu düz bir şekilde kaynatarak monte ettirdik. hararet kısmen düştü. 2 gün sonra ortak bir arkadaşın tavsiyesiyle ilk önerilen ama müsait olmayan ustaya tekrar gittik. ortak arkaaşımızda olduğu için sağ olsun ilk gittiğimizden daha farklı bir ilgi gösterdi. fanı ne yaptırdığımızı sordu, başka bir sanayide düz bağlattığımızı söylediğimizde o da çok fazla ses çıkaracağını ve yakıtı fazla harcayacağını söyledi. bu saatten sonra onun düzeltilemeyeceğini ve yenisinin takılması gerektiini söyledi. bunun üzerine orjinal nissan fan siparişi verildi ve o takıldı. hararet nispeten düzeldi, 90 derecelerde gezindi. biz de bunun bu arabalar için normal olduğunu düşündük ve hararet sorunundan kurtulduk diye derin bir nefes aldık. ve gezenbilirin festivaline katılmak için kamp malzemelerimizi alıp düştük yola.
ankara ya yaklaştığımızda araba bir kaç defa tüpten benzine geçti. neden olduğunu öğrenmek için ankara sanayine girdiğimizde neyle karşı karşıya olduğumuzu henüz bilmiyorduk!!
yönlendirilen tüpçüye giderken birine adres sorduk ve o da bizi sanayide kendi dükkanının yanında olan arkadaşı bir ustaya kadar götürdü. bakan usta buji gözlerinden birinin çalışmadığını ama bunun bir tüp sorunu olduğunu asıl yönlendirildiğimiz tüpçüye gitmemiz gerektiğini söyledi. aynı sanayide o tüpçüyü bulduk. tüpçü küçük bir el bilgisayarı bağlayıp şöyle bir baktıktan sonra "bu motor sorunu" deyip herhangi bir açıklama yapmadan ve bize sormadan tüp bağlantı kablolarının hepsini kesti. arabanın motor sorunu var dedi ve kendi tanıdığı çok iyi motorcu olduğunu söyledi. yönlendirildiğimiz motorcu yarım saatlık bir inceleme sonucunda contanın yanık olduğunu yaklaşık 750 liraya bunu yapacağını ve ama arabayı 2 gün kendisine bırakmamız gerektiğini söyledi.
ama biz bu işten çok işkilendiğimiz için ( özellikle kabloların sorulmadan kesilmesinden dolayı) aynı sanayide ilk gittiğimiz ustaya geri döndük ve olanları anlattık ( tıpkı diğerlerine de her olanı anlattığımız gibi) . o ise arabanın motorunda hiçbirşey olmadığını, enjeksiyon bağlantısıyla ilgili bir sorun olduğunu bunun da tüp bağlantısından kaynaklandığını söyledi.. ve bize arabayı benzinle çalıştırıldığında tüm gözlerin normal çalıştığını gösterdi. bir tane enjeksiyonu temizledi ve kesilen tüp bağlantı kablolarını yeniden bağlanması için bizi aynı tüpçüye gönderdi. tüpçüye döndüğümüzde kablolar sadece elektirk bantıyla bantladı ve borcumuzu sorduğumuzda 30 lira versen olur denildi!! biz de ne için 30 lira istediğini sorduk. o da "kablo kesip bağlamakta bir sanattır" şeklinde bir açıklama yaptı.
yeni elektrik bantıyla bantlanmış kablolarımızla ankaradaki ilk ustamıza döndük. o lehim dökerek kabloları düzgünce bağladı.bu arada bujiler söküldü -
takıldı, kontroller yapıldı, bir iki denemeden sonra arabanın görünen sorununun kalktığını söyledi ( deneme aşamalarında tüpten benzine hiç atmadı tabi) ve biz aladağlar festivaline doğru tekrar ola koyulduk.
henüz ankarayı çıkmadan 2. buji kablosu yerinden atmış ve hararet tavan yapmıştı. yolda ayaküstü rastladığımız bir tamirci motorun havasının alınmadığı için hararet sorunu çıkmış olduğunu söyledi. biz bujiyi yerine taktık ve motorun biraz soğumasını bekledikten sonra yola devam ettik. hararet 100lerde dolaşıyordu. ankara kurtbağazı mevkiinde bu olay 3. defa başımıza geldi. bütün bujileri söküp tekrar taktık. daha 10 metre gitmeden araba durdu ve birdaha ilerlemedi çünkü bujileri doğru sıralamayla takmamıştık!!.. tüm bujiler şişti ve sanayiye gitmeden bujilerin sökülmesi mümkün değildi. ve biz ankaraya dönmek üzere kurtbuğazına çekici çağırmalıydık.( acaba çekiciyi boludan mı çağırsak diye düşünerek boloftan emre beyi aradık. ancak uzaklık fazla olduğundan masrafı kısmak amacıyla ankaraya karar kıldık. çekici, 350 liradan aşşağı kurtbağazından ankaraya araba çekmek için gelmeyeceğini mazotu karşılamadığını söyledi bizde iki duble kek! bunu yedik. 10 dakika sonra kandırılıyor olabileceğimiz aklımıza geldi bir tanıdık vasıtasıyla başka bir çekiciyle konuştuk.
memmuniyetle 200 liraya çekeceğini söyledi. bunun üzerine ilk çekiciyi tekrar aradık gelmemesini, yola çıktıysa bile ankaraya döndüğümüzde aldığı yol kadar parasını ödeyeceğimizi ve başka bir çekiciyle 200 liraya anlaştığımızı söyledik. hemen fiyatı düştü ve aynen şöyle söyledi "zaten iş yok bende 200 liraya gelirim" dedi. Aladağlardaki festivale yaklaşma hevesiyle çıktığımız yolda çekici üzerinde tekrar ankara'ya döndük. yaşadığımız her deneyim bizde farklı bir keyif yaratsa ve hiç bir şekilde duygumuzu bozmasa da çekici üzerinde seyehat etmenin yeri ayrıdır) oldukça keyifli bir yolculuk oldu; kamyon şöförleriyle yanyana, sıkışık akşamüstü ankara trafiğinde )
ankarada bujileri söktürüp - bağlatıp tekrar aladağlara doğru yöneldik. yolda hem tüpten benzine attı hem hararet yaptı. bunun üzerine hem motru soğutmak hem bujileri kontrol etmek için durduk. buji kablolarını sıradan kontrol ettiğimizde 2. bujinin yerinden çıkamayacak kadar sıkıştığını gördük ve biz gözlerden birinin zaman zaman çalışıp çalışmadığını motorun teklemesinden biliyorduk. Kızılcahamam'da bir ustaya göstermek istedik ama oradaki eleman bujiyi sökmekten çekindi ve kırılırsa yapamayacağını söyledi.. biz bu şekil yolumuza koyulup boluya kadar vardık.
Bolu'ya girdiğimizde gezenbilirden telefonunu aldığımız emre beyi aradık.[attachment=1][attachment=2][attachment=3][attachment=4]
sanırız ki Emre bey bolu'yu temsilen gönderilmiş bir iyiliksever. bizi her tanıştırdığı oldukça ilgili davrandı. biz kendimizi gerçekten orada huzurlu hissettik. güzel bir iki saat sohpetten sonra arabanın sorunlarıyla ilgili uğraşmaya başladık. bizi ilk iş tanıdığı tüp bağlantı uzmanına götürdü. oradan çıkan sonuç; zaman zaman çalıştığı, zaman zaman çalışmadığı. sorunun tüp sisteminin beyninde olduğunu, sorun yaptığı zaman yerinden çıkarıp taktığımızda düzeldiğini, parçanın değişmesi gerektiğini söyledi. neyse ki bir parça sorunuydu,- birinin arızayı tespit edebilmesi bile mutluluk veriyor!. daha sonra Emre bey motordaki gözlerin neden bazı zamanlarda çalışıp çalışmadığını ve hararet sebebini öğrenmek için BMW ustası (sayar oto) Mustafa beye götürdü.gerçekten buradan Mustafa beye, Murat beye ve Emre beye özel ilgilerinden dolayı teşekürlerimizi yineliyoruz. bizi bir günlük aladağ turuna yönlendirdiler ve oradaki deneyimlerimizi anlatmamızı dilediler. aladağa giderken çok zor bir yolculuk geçirdik, ertesi gün döndüğümüzde herşeyi anlattık. ve motor ölçümleri yapılmak üzere söküldü. contası yanık olduğu zaten teşhis edilmişti. silindir gömleği üzerinde küçük bir çizik olduğunu, silindir üst yüzeyinde orta gözde düşük bir kot farkı olduğunu ama çok önemli olmadığını söyledi. "İstersek bütün bunları memmuniyetle halledebileceklerini ama bu aracın bu motorla daha uzun süre gidebileceğini söyledi. orjinal bulamadığımız için, tayvan malı çakma bir contayla silidir üst kapak contasını değiştirip Murat usta motoru kapattı ve bu şekikde ne kadar randıman vereceğini bilemediğini söyledi. çakma contayla 3 ayda olur, 3 yılda...
ardından Murat ustayla nefis bir kartalkaya yolculuğu yapıp geri döndük.
1 ay boyunca hiç bir sorunumuz olmadı.
taki antalya'da aküyü şarj eden dinamo kömür sorunu çıkarıncaya kadar. antalyadaki usta şarj dinamosunu yerinden sökebilmek için motordan çıkan su borusunu çıkarmak zorunda kaldı ve motordaki su boşaldı. tamiri bitirdikten sonra tüm parçaları yerine montajladı.motora radyatörden yeni suyu dolduruldu, araba çalıştırıldı, denedi. herşey yolunda görünüyordu. sanayiden ayrıldık 5 dakika geçmeden hararetin 120nin üzerine çıkmış olduğunu gördük. hemen geri döndük motorun havasının alınmamış olduğunu ve bu nedenle hararet yaptığını sölediler ve aldılar havasını ( nasıl yaptıklarını halen öğrenebilmiş değiliz) tekrar yola çıktık 15-20 dakika sonra hararet yine yükselmişti. ama biz söz verdiğimiz üzere akyaka yoluna çıktık. korkuteli sanayinde contasının yanık olduğunu söylediler. severiz biz onun yanık contasını deyip yola devam ettik. 300km yi 11 saatte alarak akyakaya ulaştık..
bu arada tüpten benzine neden atıyormuş; sözkonusu tüp markasının yetkili servisi yaptığı ölçümden sonra basınç senrörünün zaman zaman çalışmadığını daha önce ıslanmış olabileceğini söyledi, sensörü değiştirdi ve tüple ilgili hiç bir sorunumuz kalmadı. hepsi hepsi bir şeymiş..!
sevdiklerimizi görüp, tek mercan balığımızı tutup geri dönüş yoluna koyulduk. bu arada feroza yanık contasıyla, arkasında içi dolu bir hameş römork ve üzerinde zodyak çekiyordu. antalyaya dönüş yolunu, gidişimizin yarı saatinde aldık.(sanırım arabayı anlamaya başladığımız an budur.. huyuna göre davranıp o haliyle randımanı bir üst seviyeye çıkardık) antalyaya vardığımızda bir kaç gün ne yapmamız gerektiğini düşündük. antalyada bu işe bir çözüm aramaktansa gezenbilirden çokça methini duyduğumuz rıdvan beye (sergen oto) gitmeye karar verdik. her ne kadar aracın oraya kadar yol alabileceğinden kuşku duysakta düştük istanbul yollarına. mümkün mertebe en yokuşsuz güzergahı seçip, uygun hızla yol aldık. tahminimizden çok daha önce istanbula vardık.
Rıdvan usta ilk olarak radyatöre baktı ve tıkandığı için radyatörcüye giderken yanında bizi de aldı ve radyatör açılırken bize konuyla ilgili güzel
açıklamalarda bulundu. radyatör tıkanık olduğundan suyun devri daim sırasında soğumadığını ve özellikle motorun içine yeni su konulduğunda radyatör tıkanıklığından kaynaklı bir hararet yükselmesi olduğunu diğer sorunların conta yanığının vs..nin hararet nedeniyle olduğunu söyledi. gerçektende radyatör 20 yıldır hiç açılmamış ve temizlenmemişti. Sonra contasını orjinali ile değiştirdi. piston üzerinde çok küçük bir kot farkı olduğunu, orjinal contanın bunu kapatacağını söyledi. debriyaj baskı balatası da değiştikten sonra yine bir feroza ustası olan kardeşinin eşliğinde küçük bir offroad heyecanı yaşadık.
[attachment=5]
Rıdvan ustanın yanına geri göndüğümüzde araba henüz ısınmamıştı bile. her zaman ortada durması gerektiğini sandığımız hararet ibresini en alt seviyelerde gördükçe şaşkınlığımız pekişti. arabayı bize teslim ettiğinde,ilk hareket ettirmek istediğimizde yeni debriyaja alışkın olmadığımız için muhtemelen kalkışta sorun yaşayacağımızı söyledi.
gerçektende yaşadık, çünkü kalkış sırasına avına hamle yapan bir avcı gibi atak ve çok rahat bir sistemle karşılaştık. motor üzerindeki tüm karmaşık kablo bağlatılarını düzeltmiş, fan motorunu ferozaya uygun devire getirmiş, radyatörü ve tamamen bitik debriyaj baskı balatasını, orjinal contasını; kısacası tüm bağlantı sistemini orjinal haline getirmişti. İstanbuldan Ankaraya dönerken hararet ibrensinin düşüklüğünden (neredeyse sürekli minimumda - tüm yol boyunca en zorlu yerlerde 40 dereceyi aşmadı..) arabanın üşütüp hasta olabileceğini düşündük
Huzrunuzda buradan Rıdvan ustaya ve biraderlerine gönülden teşekürlerimizi gönderiyoruz. herşeyi çok açık ve minimum maddi taleple yaptığı için müteşekkiriz zira diğer şehirlerde -Bolu hariç- ne çektiğimizi biz biliriz...
Allah razı olsun..
arabayı kayseriden aldığımızda arabanın sahibi bize arabanın hararet ibresinin 90 derecenin üzerinde dolandığını ama sorun çıkarmadığını belirtti. Kayseri sanayisinde ustalara gösterdik, genelde arabanın bir sorunu olmadığı, yaşı gereği biraz yorgun olduğu söylendi. kayseriden henüz çıkmışken hararet göstergesi satıcının söylediği gibi yaklaşık 120 ye gelmişti. yola devam ettik, bir süre sonra hararet ibresinin maksimum dayanacağı yerin hemen altına geldiğini gördük. baktık ki su kaynatıyor. sonrası malum 40 km hızla antalya. uzun ve korkutucu bir yolculuk oldu, gece boyu bu şekilde seyahat ettik, yavaş yavaş..
antalyaya vardığımızda önceki arabamızın ustasına götürdük. kendisi bu arabalardan yeterince anlamadığını söyleyip bizi başka bir yere yönlendirdi.
gittiğimiz usta ise fan motorunun yerinden çıkık olduğunu ama kendisinin şu an müsait olmadığını belirtti. başka yere gidip fan motorunu düz bir şekilde kaynatarak monte ettirdik. hararet kısmen düştü. 2 gün sonra ortak bir arkadaşın tavsiyesiyle ilk önerilen ama müsait olmayan ustaya tekrar gittik. ortak arkaaşımızda olduğu için sağ olsun ilk gittiğimizden daha farklı bir ilgi gösterdi. fanı ne yaptırdığımızı sordu, başka bir sanayide düz bağlattığımızı söylediğimizde o da çok fazla ses çıkaracağını ve yakıtı fazla harcayacağını söyledi. bu saatten sonra onun düzeltilemeyeceğini ve yenisinin takılması gerektiini söyledi. bunun üzerine orjinal nissan fan siparişi verildi ve o takıldı. hararet nispeten düzeldi, 90 derecelerde gezindi. biz de bunun bu arabalar için normal olduğunu düşündük ve hararet sorunundan kurtulduk diye derin bir nefes aldık. ve gezenbilirin festivaline katılmak için kamp malzemelerimizi alıp düştük yola.
ankara ya yaklaştığımızda araba bir kaç defa tüpten benzine geçti. neden olduğunu öğrenmek için ankara sanayine girdiğimizde neyle karşı karşıya olduğumuzu henüz bilmiyorduk!!
yönlendirilen tüpçüye giderken birine adres sorduk ve o da bizi sanayide kendi dükkanının yanında olan arkadaşı bir ustaya kadar götürdü. bakan usta buji gözlerinden birinin çalışmadığını ama bunun bir tüp sorunu olduğunu asıl yönlendirildiğimiz tüpçüye gitmemiz gerektiğini söyledi. aynı sanayide o tüpçüyü bulduk. tüpçü küçük bir el bilgisayarı bağlayıp şöyle bir baktıktan sonra "bu motor sorunu" deyip herhangi bir açıklama yapmadan ve bize sormadan tüp bağlantı kablolarının hepsini kesti. arabanın motor sorunu var dedi ve kendi tanıdığı çok iyi motorcu olduğunu söyledi. yönlendirildiğimiz motorcu yarım saatlık bir inceleme sonucunda contanın yanık olduğunu yaklaşık 750 liraya bunu yapacağını ve ama arabayı 2 gün kendisine bırakmamız gerektiğini söyledi.
ama biz bu işten çok işkilendiğimiz için ( özellikle kabloların sorulmadan kesilmesinden dolayı) aynı sanayide ilk gittiğimiz ustaya geri döndük ve olanları anlattık ( tıpkı diğerlerine de her olanı anlattığımız gibi) . o ise arabanın motorunda hiçbirşey olmadığını, enjeksiyon bağlantısıyla ilgili bir sorun olduğunu bunun da tüp bağlantısından kaynaklandığını söyledi.. ve bize arabayı benzinle çalıştırıldığında tüm gözlerin normal çalıştığını gösterdi. bir tane enjeksiyonu temizledi ve kesilen tüp bağlantı kablolarını yeniden bağlanması için bizi aynı tüpçüye gönderdi. tüpçüye döndüğümüzde kablolar sadece elektirk bantıyla bantladı ve borcumuzu sorduğumuzda 30 lira versen olur denildi!! biz de ne için 30 lira istediğini sorduk. o da "kablo kesip bağlamakta bir sanattır" şeklinde bir açıklama yaptı.
yeni elektrik bantıyla bantlanmış kablolarımızla ankaradaki ilk ustamıza döndük. o lehim dökerek kabloları düzgünce bağladı.bu arada bujiler söküldü -
takıldı, kontroller yapıldı, bir iki denemeden sonra arabanın görünen sorununun kalktığını söyledi ( deneme aşamalarında tüpten benzine hiç atmadı tabi) ve biz aladağlar festivaline doğru tekrar ola koyulduk.
henüz ankarayı çıkmadan 2. buji kablosu yerinden atmış ve hararet tavan yapmıştı. yolda ayaküstü rastladığımız bir tamirci motorun havasının alınmadığı için hararet sorunu çıkmış olduğunu söyledi. biz bujiyi yerine taktık ve motorun biraz soğumasını bekledikten sonra yola devam ettik. hararet 100lerde dolaşıyordu. ankara kurtbağazı mevkiinde bu olay 3. defa başımıza geldi. bütün bujileri söküp tekrar taktık. daha 10 metre gitmeden araba durdu ve birdaha ilerlemedi çünkü bujileri doğru sıralamayla takmamıştık!!.. tüm bujiler şişti ve sanayiye gitmeden bujilerin sökülmesi mümkün değildi. ve biz ankaraya dönmek üzere kurtbuğazına çekici çağırmalıydık.( acaba çekiciyi boludan mı çağırsak diye düşünerek boloftan emre beyi aradık. ancak uzaklık fazla olduğundan masrafı kısmak amacıyla ankaraya karar kıldık. çekici, 350 liradan aşşağı kurtbağazından ankaraya araba çekmek için gelmeyeceğini mazotu karşılamadığını söyledi bizde iki duble kek! bunu yedik. 10 dakika sonra kandırılıyor olabileceğimiz aklımıza geldi bir tanıdık vasıtasıyla başka bir çekiciyle konuştuk.
memmuniyetle 200 liraya çekeceğini söyledi. bunun üzerine ilk çekiciyi tekrar aradık gelmemesini, yola çıktıysa bile ankaraya döndüğümüzde aldığı yol kadar parasını ödeyeceğimizi ve başka bir çekiciyle 200 liraya anlaştığımızı söyledik. hemen fiyatı düştü ve aynen şöyle söyledi "zaten iş yok bende 200 liraya gelirim" dedi. Aladağlardaki festivale yaklaşma hevesiyle çıktığımız yolda çekici üzerinde tekrar ankara'ya döndük. yaşadığımız her deneyim bizde farklı bir keyif yaratsa ve hiç bir şekilde duygumuzu bozmasa da çekici üzerinde seyehat etmenin yeri ayrıdır) oldukça keyifli bir yolculuk oldu; kamyon şöförleriyle yanyana, sıkışık akşamüstü ankara trafiğinde )
ankarada bujileri söktürüp - bağlatıp tekrar aladağlara doğru yöneldik. yolda hem tüpten benzine attı hem hararet yaptı. bunun üzerine hem motru soğutmak hem bujileri kontrol etmek için durduk. buji kablolarını sıradan kontrol ettiğimizde 2. bujinin yerinden çıkamayacak kadar sıkıştığını gördük ve biz gözlerden birinin zaman zaman çalışıp çalışmadığını motorun teklemesinden biliyorduk. Kızılcahamam'da bir ustaya göstermek istedik ama oradaki eleman bujiyi sökmekten çekindi ve kırılırsa yapamayacağını söyledi.. biz bu şekil yolumuza koyulup boluya kadar vardık.
Bolu'ya girdiğimizde gezenbilirden telefonunu aldığımız emre beyi aradık.[attachment=1][attachment=2][attachment=3][attachment=4]
sanırız ki Emre bey bolu'yu temsilen gönderilmiş bir iyiliksever. bizi her tanıştırdığı oldukça ilgili davrandı. biz kendimizi gerçekten orada huzurlu hissettik. güzel bir iki saat sohpetten sonra arabanın sorunlarıyla ilgili uğraşmaya başladık. bizi ilk iş tanıdığı tüp bağlantı uzmanına götürdü. oradan çıkan sonuç; zaman zaman çalıştığı, zaman zaman çalışmadığı. sorunun tüp sisteminin beyninde olduğunu, sorun yaptığı zaman yerinden çıkarıp taktığımızda düzeldiğini, parçanın değişmesi gerektiğini söyledi. neyse ki bir parça sorunuydu,- birinin arızayı tespit edebilmesi bile mutluluk veriyor!. daha sonra Emre bey motordaki gözlerin neden bazı zamanlarda çalışıp çalışmadığını ve hararet sebebini öğrenmek için BMW ustası (sayar oto) Mustafa beye götürdü.gerçekten buradan Mustafa beye, Murat beye ve Emre beye özel ilgilerinden dolayı teşekürlerimizi yineliyoruz. bizi bir günlük aladağ turuna yönlendirdiler ve oradaki deneyimlerimizi anlatmamızı dilediler. aladağa giderken çok zor bir yolculuk geçirdik, ertesi gün döndüğümüzde herşeyi anlattık. ve motor ölçümleri yapılmak üzere söküldü. contası yanık olduğu zaten teşhis edilmişti. silindir gömleği üzerinde küçük bir çizik olduğunu, silindir üst yüzeyinde orta gözde düşük bir kot farkı olduğunu ama çok önemli olmadığını söyledi. "İstersek bütün bunları memmuniyetle halledebileceklerini ama bu aracın bu motorla daha uzun süre gidebileceğini söyledi. orjinal bulamadığımız için, tayvan malı çakma bir contayla silidir üst kapak contasını değiştirip Murat usta motoru kapattı ve bu şekikde ne kadar randıman vereceğini bilemediğini söyledi. çakma contayla 3 ayda olur, 3 yılda...
ardından Murat ustayla nefis bir kartalkaya yolculuğu yapıp geri döndük.
1 ay boyunca hiç bir sorunumuz olmadı.
taki antalya'da aküyü şarj eden dinamo kömür sorunu çıkarıncaya kadar. antalyadaki usta şarj dinamosunu yerinden sökebilmek için motordan çıkan su borusunu çıkarmak zorunda kaldı ve motordaki su boşaldı. tamiri bitirdikten sonra tüm parçaları yerine montajladı.motora radyatörden yeni suyu dolduruldu, araba çalıştırıldı, denedi. herşey yolunda görünüyordu. sanayiden ayrıldık 5 dakika geçmeden hararetin 120nin üzerine çıkmış olduğunu gördük. hemen geri döndük motorun havasının alınmamış olduğunu ve bu nedenle hararet yaptığını sölediler ve aldılar havasını ( nasıl yaptıklarını halen öğrenebilmiş değiliz) tekrar yola çıktık 15-20 dakika sonra hararet yine yükselmişti. ama biz söz verdiğimiz üzere akyaka yoluna çıktık. korkuteli sanayinde contasının yanık olduğunu söylediler. severiz biz onun yanık contasını deyip yola devam ettik. 300km yi 11 saatte alarak akyakaya ulaştık..
bu arada tüpten benzine neden atıyormuş; sözkonusu tüp markasının yetkili servisi yaptığı ölçümden sonra basınç senrörünün zaman zaman çalışmadığını daha önce ıslanmış olabileceğini söyledi, sensörü değiştirdi ve tüple ilgili hiç bir sorunumuz kalmadı. hepsi hepsi bir şeymiş..!
sevdiklerimizi görüp, tek mercan balığımızı tutup geri dönüş yoluna koyulduk. bu arada feroza yanık contasıyla, arkasında içi dolu bir hameş römork ve üzerinde zodyak çekiyordu. antalyaya dönüş yolunu, gidişimizin yarı saatinde aldık.(sanırım arabayı anlamaya başladığımız an budur.. huyuna göre davranıp o haliyle randımanı bir üst seviyeye çıkardık) antalyaya vardığımızda bir kaç gün ne yapmamız gerektiğini düşündük. antalyada bu işe bir çözüm aramaktansa gezenbilirden çokça methini duyduğumuz rıdvan beye (sergen oto) gitmeye karar verdik. her ne kadar aracın oraya kadar yol alabileceğinden kuşku duysakta düştük istanbul yollarına. mümkün mertebe en yokuşsuz güzergahı seçip, uygun hızla yol aldık. tahminimizden çok daha önce istanbula vardık.
Rıdvan usta ilk olarak radyatöre baktı ve tıkandığı için radyatörcüye giderken yanında bizi de aldı ve radyatör açılırken bize konuyla ilgili güzel
açıklamalarda bulundu. radyatör tıkanık olduğundan suyun devri daim sırasında soğumadığını ve özellikle motorun içine yeni su konulduğunda radyatör tıkanıklığından kaynaklı bir hararet yükselmesi olduğunu diğer sorunların conta yanığının vs..nin hararet nedeniyle olduğunu söyledi. gerçektende radyatör 20 yıldır hiç açılmamış ve temizlenmemişti. Sonra contasını orjinali ile değiştirdi. piston üzerinde çok küçük bir kot farkı olduğunu, orjinal contanın bunu kapatacağını söyledi. debriyaj baskı balatası da değiştikten sonra yine bir feroza ustası olan kardeşinin eşliğinde küçük bir offroad heyecanı yaşadık.
[attachment=5]
Rıdvan ustanın yanına geri göndüğümüzde araba henüz ısınmamıştı bile. her zaman ortada durması gerektiğini sandığımız hararet ibresini en alt seviyelerde gördükçe şaşkınlığımız pekişti. arabayı bize teslim ettiğinde,ilk hareket ettirmek istediğimizde yeni debriyaja alışkın olmadığımız için muhtemelen kalkışta sorun yaşayacağımızı söyledi.
gerçektende yaşadık, çünkü kalkış sırasına avına hamle yapan bir avcı gibi atak ve çok rahat bir sistemle karşılaştık. motor üzerindeki tüm karmaşık kablo bağlatılarını düzeltmiş, fan motorunu ferozaya uygun devire getirmiş, radyatörü ve tamamen bitik debriyaj baskı balatasını, orjinal contasını; kısacası tüm bağlantı sistemini orjinal haline getirmişti. İstanbuldan Ankaraya dönerken hararet ibrensinin düşüklüğünden (neredeyse sürekli minimumda - tüm yol boyunca en zorlu yerlerde 40 dereceyi aşmadı..) arabanın üşütüp hasta olabileceğini düşündük
Huzrunuzda buradan Rıdvan ustaya ve biraderlerine gönülden teşekürlerimizi gönderiyoruz. herşeyi çok açık ve minimum maddi taleple yaptığı için müteşekkiriz zira diğer şehirlerde -Bolu hariç- ne çektiğimizi biz biliriz...
Allah razı olsun..