Mısır Seyahati

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan sedakaya Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 5
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 7,725

sedakaya

Yeni Üye
Mesajlar
19
Tepkime Puanı
0
Web
sedacurgulkaya.blogspot.com
Kahire ... Gitmeden önce yaptığımız tüm araştırmalarda hep aynı şeyleri okuduk ya da duyduk onunla ilgili. Özellikle Sharm El Sheikh'ten sonra orada nasıl zaman geçireceğimizi düşünmüştük. Oysa dolu dolu geçirdiğimiz iki günün sonunda sevdik Kahire'yi. Hatta bir - iki gün daha kalabilmeyi istedik orada.

Kahire, oldukça büyük ve kalabalık bir şehir. Kahire'nin soldan sağa uzunluğu 240 km ve şehrin nüfusu yaklaşık 22 milyon. Şehir 5 ayrı bölgeden oluşuyor. Gize ve Heliopolis bölgeleri kent merkezinin dışında yer alıyor. İslami Kahire denilen bölge, şehrin en dikkat çekici bölgesi. Cezire ve Roda Adası ise Nil Nehri'nin şehre kazandırdığı güzelliklerden bir tanesi. Ve Eski Kahire (Koptik Kahire ) denilen bölge ise camilerin - sinagogların ve kiliselerin bir arada bulunduğu yer olarak ilginizi çekebilir.

Sharm El Sheikh - Kahire arası yaklaşık 500 km. Kahire'ye gelebilmek için Süveyş Kanalı'ndaki tünelden geçmek gerekiyor. Tünelin uzunluğu ise 3 km. Tünele girmeden önce çölün ortasında giden gemileri görmek fazlasıyla şaşırtıcı. Onlar üste yol alırken siz aşağıda tünelde yol alıyorsunuz. Mısır'da hala bir şehirden diğerine geçerken polis kontrolü var. Geçiş yapabilmek için gerekli evraklara almanız gereken imza sayısı ise 30'un üzerinde. Tur ile gittiğimiz için bu kontrollerden oldukça rahat geçtik. Yol boyunca 2 ayrı yerde mola verdik ve her ikisi de gerçekten kötü ama enteresandı. Düğün salonu görünümlü restaurant ve Süveyş Kanalı'nın tarihini anlatan yazı ve fotoğraflar ilgi çekiciydi. Turdaki insanların büyük bir iştahla kebapları yemeleri ise bizim için hayret verici oldu.


3710be4bd5619bf721647103aa913c9b.jpg


Kahire'ye akşam saatlerinde geldiğimiz için meşhur trafiğinden nasibimizi aldık malesef. İstanbul'daki de trafik mi diyebiliyorum artık. Kahire'deki ilk durağımız Enver Sedat'ın Anıt Mezarı oldu. Bu anıt mezar resmi ziyaretlerde ilk gidilen yermiş, bir nevi ülkemizdeki Anıtkabir gibi oluyor. Otelimiz Gize Bölgesi'nde olduğu için Piramitlere çok yakındı. Akşam yemeğimizi Mısır'ın meşhur restaurantlarından Felfela'da yedik. Tercihimiz bildik bir yemek olan Hamburger'den yana oldu ama karşımıza gelen şey bildiğimizden biraz farklıydı: Oldukça kalın ve lezzetli bir hamburger köftesi. Restaurant'ın çıkışında piramitlerin bir kısmını görme şansına sahip olabiliyorsunuz.

Otelimiz 4 yıldızlı Piramit Wiev Otel idi. Oldukça yeni bir otel olması ( ? ), odalarının kullanışlı, rahat olması, uydu tv sisteminde arap kanalları ve uluslararası haber kanallarının yanısıra tek Türkçe kanal TRT1 olması dışında kötü bir oteldi. Bu otelde kahvaltı bile edemedik. Yemek için istediğimiz peynirlerin tabak yerine çalışanın kollarına dizili olarak gelmesi ve bu peynirleri elleriyle tabaklara servis yapması yememek için en net sebep oldu bizim adımıza. Kahire'de de tur şirketinin düzenlediği hiçbir ekstra tura katılmayacağımız için saat 08.00' de taksiyle kendi turumuza başladık. İlk görülmesi gereken yer Mısır Piramitleri tabiki. 10 Mısır Pound'una gidebileceğimiz piramitlere taksi şöförünün polise vereceği 5 Mısır Pound'u rüşveti ekleyince 15 Mısır Pound'una gittik. Böylece rehberimizin söylediği ve bizim de gitmeden önce öğrendiğimiz bilgi yani burada işlerin rüşvet ve bahşişle döndüğü gerçeği ile karşılaşmış olduk.


a2ae3dd1d191d3db351297b19141a42e.jpg


Piramitler... Dünya'nın Yedi Harikası'ndan ayakta kalan tek yapılar: Büyük Piramit, Kefren Piramidi, Mikerinos ( Menkaure ) Piramidi, hemen onun yanındaki üç küçük Kraliçe Piramitleri ve Gize Platosu'nun bekçisi olan aslan biçimli Sfenks. İnsanoğlunun elleriyle yaptığı bu yapıları görmek ve onlara dokunmak oldukça heyecan vericiydi. Belki estetik anlamda bir şey yok ortada ama sonuç gerçekten de kusursuz olmuş bence. Piramitler geniş bir alanda yer alıyor. Yürüyerek hepsini yakından görme şansınız olabiliyor. Hatta her üçünü de bir arada görmek için yüksekte bir platoya kadar da yürüyebiliyorsunuz. Ama tabiki yürüdüğünüz yerler çöl. Yürümem derseniz deve ya da eşeklere binebilirsiniz. Zaten siz istemeseniz de her yerde onları görmeniz mümkün. Mısır'a gitmeden önce bize söylenen şeylerden biri de piramitlerde karşılacağımız can sıkıcı şeylerdi. Sürekli bir şeyler satmak ve fotoğraf çektirmek isteyen ya da deveye binmemiz için bizi bunaltan insanlarla karşılacağımızı düşünürken gördüklerimiz bizi fazlasıyla mutlu etti. Evet, böyle kişiler her yerde vardı ama inanın ülkemizde böyle kişilerle çok sık karşılaşmışızdır. Açıkçası fazla rahatsız edilmedik.

5edd285bf8bea76d61c46b58b44c5a78.jpg


Piramitlerin içerisine girip firavun odasını ve büyük dehlizi görebilirsiniz. İçerisinin epey küçük olması, girdikten sonra geri dönme şansımızın olmaması ve piramitlerin içerisinden çıkarılanların Kahire Müzesi'nde sergileniyor olması nedeniyle biz girmemeyi tercih ettik. Piramitlerle birlikte çektirdiğimiz komik ve ilginç fotoğraflar bize dinlenme fırsatı yarattı. Uzun bir yürüşten sonra Kefren Piramidi'nin hemen aşağısında bulunan Sfenks'e ulaşabilirsiniz. Bu yürüyüş sırasında Büyük Piramit'in güneyinde bulunan Güneş Teknesi Müzesi'ni göreceksiniz. Sfenks'in hemen önünde Sfenks Tapınağı'nın kalıntıları bulunuyor. Piramitlere girişin bedeli yetişkinler için 60 Mısır Pound'u, öğrenciler için ise 30 Mısır Pound'u. Sahip olduğunuz öğrenci kimliğini göstermeniz yeterli. Piramitlerde akşamları da ses ve ışık gösterileri oluyor. Çok fazla kayda değer bir şey yok aslında ama yine de insan merak ediyor. Yine yaptığımız araştırmalar neticesinde piramitlerin tam karşısında Pizza Hut olduğunu öğrendik. Hem pizzaları lezzetli, hem personeli güler yüzlü hem de terası var. Buradan rahatlıkla hem pizzanızı yeyip hem de gösteriyi seyredebilirsiniz. Ama tabiki bu seyrin ufak da olsa bir bedeli var: orada çalışanlara vereceğiniz bahşişler.

Piramitleri fotoğraflarda hep çölün ortasında görmüştüm. Etrafında hiçbir şey yoktu. Oysa gözlerimle gördüğüm piramitler şehrin hemen yanıbaşında ve biz karşısında pizza yiyebiliyoruz. Eğer bu dış etkenleri gözardı edebilir ve görmezden gelebilirseniz, piramitler sizi etkisi altına alabilir diye düşünüyorum. Ama yine de çok büyük beklentilere sahip olmayın.


9b859fe6b51a63b7333ac7090f82c5f5.jpg


Günümüzün yarısını piramitlere ayırdıktan sonra kalan yarısı için Kahire kent merkezindeki Kahire Müzesi'ne doğru yola koyulduk. Yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuk için ödediğimiz tutar pazarlıkla 25 Mısır Pound'u yani 7,-TL. Bizi müzeye götüren taksici Abd El Aziz Hamed nam-ı diğer Zizo ile ertesi gün için anlaştık. Zaten yol boyunca bize kısa bir panoramik şehir turu da attırdı Zizo. Gayet yeterli ingilizcesi ve sempatikliği ile gönlümüzü kazandı açıkçası.

Kahire Müzesi... Aslında orada değil yarım gün epey uzun bir zaman geçirebilirsiniz. Ama bizim gibi zamanınız kısıtlı ise biraz daha sıkıştırılmış bir tur yapmak zorundasınız. İki kez yer değiştiren müze 1902 yılında kendisi için yapılan bu binaya geçmiş. Dışarıdan oldukça dikkat çekici görünen binanın içi biraz karanlık ve havasız. Müzeye giriş yetşkinler için 60 Mısır Pound'u, öğrenciler için de 30 Mısır Pound'u. İçeriye kamera ve fotoğraf makinesi sokulması yasak. Girişte özel bir yere bırakabiliyorsunuz. Merak etmenize gerek yok, biz bıraktıklarımızı aynen geri aldık çıkışta. Müze 2 katlı ve oldukça büyük. İçerisinde 120.000'den fazla parça sergileniyor. Bodrumda ise 150.000 civarında eserin tutulduğu söyleniyor. Müzenin giriş katında sergilenenler belli bir kronolojik sırayı izliyor. Burada Eski, Orta, Yeni Krallık dönemi ile son döneme ait parçalar sergileniyor. Orta bölümde ise büyük anıtsal heykelleri görebilirsiniz. Üst kattaki parçalar ise konularına göre düzenlenmiş.

Burada özellikle görmeniz gereken yerler arasında Tutankhamon'un Galerileri, Firavun Mumya Salonu, Ka-Aper Heykeli ve Amarna Salonu bulunuyor. Firavun Mumyaları'na ait iki tane salon var, her iki salonda da 12 adet mumya var. Bu salonlara giriş bedeli yabancı yetişkinler için 100 Mısır Pound'u iken Araplar için bu tutar 10 Mısır Pound'u. Aynı şekilde yabancı öğrenciler için giriş bedeli 60 Mısır Pound'u iken Arap öğrenciler için bu ücret 5 Mısır Pound'u oluyor. Bizlerden çok da bir farkları yok malesef anlayış olarak. Firavun salonlarında en çok dikkat çeken ve bilinen mumya II. Ramses'in mumyası. Sarı saçlarından kalanlar bizi oldukça şaşırttı. Firavun mumyalarının dışında ücretsiz gezebileceğiniz hayvan mumyalarının bulunduğu odayı da görmeyi unutmayın. Tutankhamon'un altın maskı oldukça rağbet görüyor müzede. Sonuçta çocuk firavunun mezarından çıkarılan 1700 parçadan bir tanesi bu mask.

Biz müzede yaklaşık 4 saat zaman geçirdik. Belki bir 4 saat daha geçirebilirdik. İçeride görülecek çok fazla şey var çünkü. Müzeden sonra yine yürüyerek Nil Nehri'nin kenarına geldik. Nil Nehri'nin kolları şehrin merkezinde adaların oluşmasına sebep olmuş. Bunlardan biri de Cezire Adası. Buraya gitmek için köprülerden birinden geçmeniz gerekiyor. Bizce en güzeli ve kısası yolun her iki başından da arslanların bulunduğu Tahrir Köprüsü. Bu köprüden geçerek Kahire Kulesi'ne daha çabuk gidebilirsiniz. Cezire adasına bu köprüden geçtikten sonra Novotel'in önünden ilerlerseniz Kahire Kulesi'ne giden güzel ve yeşil sokağa ulaşabilirsiniz. Kahire Kulesi'nin yüksekliği 185 metre. Kentin düzlük olduğunu düşünürsek buradan görülebilecek manzaranın güzelliğini belirtmeye gerek yok sanırım. Hele bir de akşam üstü günbatımına yakın bir saatte çıkarsanız bizim gibi değmeyin keyfinize. Ama tabiki şehrin üzerindeki toz bulutları ne kadarını görmenize izin verir bilemiyorum. Kule, kafes biçimli ve tüp şeklinde inşa edilmiş. Asansörle çıkıp ardından iki katı merdivenle çıkmanız gerekiyor. Merdivenler oldukça dar sayılır ama çıkmanıza değer. Kuleye çıkış 70 Mısır Pound'u. İstediğiniz kadar kalabileceğiniz kulede bir de cafe bulunuyor. Ancak cafeye giderseniz kişi başı minumum 30 Mısır Pound'u ödeme zorunluluğu bulunuyor.


34c194679beabde0127bbf536356d3e9.jpg


Oldukça uzun ve yorucu bir gün geçirmemize rağmen güneş battıktan sonra Nil Nehri'nin ve kentin ışıklı halini görmemek ve akşam yemeği yememek olmazdı. Kentin en bilinen meydanlarından Tahrir Meydanı'na ulaştıktan sonra buradan Talaat Harb Caddesi'ne doğru ilerleyebilirsiniz. Bu cadde üzerinde Felfela Restaurant'ın fastfood kısmı var. Ama burayı geçtikten hemen sonra sağdaki ara sokakta asıl Felfela Restaurant'ı görebilirsiniz. Burada otantik Mısır yemeklerini yiyebileceğimiz söylense de biz yine Beefburger yemeyi tercih ettik. Mısır halkı oldukça yardımsever ve ilgili ama bunun altında muhakkak bir şey yatıyor, bunu sakın unutmayın. Bir Mısırlı'ya adres sorduğumuzda bizi neredeyse oraya kadar götürdü ama bu arada onun dükkanının önünden geçiyor olmamız bir tesadüf değildi. Laf cambazlığıyla bizi oturtup bir şeyler satmaya çalışması Kahire'deki ilk tufaya düşüşümüz oldu. Ama başarılı olmadığını belirteyim.

Akşam yemeğinden sonra yine yürüyerek Nil Nehri kenarına geldik. Amacımız sadece üçümüzün binebileceği bir felluka ( motorsuz küçük yelkenli ) kiralamak ve şehre Nil Nehri'nin ortasından bakmaktı. Amma velakin fellukaların yerine biraz büyükçe, kalabalık ve çok yüksek sesle Arap müzikleri çalan teknelerle karşılaştık. En sonunda otelimize dönmeye karar verdik. Ne de olsa yarın da uzun ve yorucu bir gün bizi bekliyordu. Ramses Hilton Oteli'nin önünde bir taksi durdurduk, daha doğrusu taksi durdu. Otelden çıkarken yanımıza otelin adresini gösteren kartı almıştık ( iyiki almışız ). Pazarlıkta anlaştık ve yola koyulduk. Bir süre sonra başka bir taksiciye Arapça bir şeyler söylediğini duyunca anladık ki otelin yerini bilmiyor. Ama artık çok geç kalmıştık. Bir müddet sonra otelimizin tepesindeki kırmızı ışıklandırmayı gördüm ve geldik diye düşünürken taksici başka birine daha sordu ve bir anda, ne olduğunu anlamadan kaybolduk. Bizce kaybolduk aslında, taksici gideceği yerden emindi çünkü. Bizi 3 ayrı otele götürdü. Bu otellere giderken ve nihayetinde kendi otelimize gelirken geçtiğimiz yolları hatırlamak dahi istemiyorum. Sadece ıssız ve karanlık olduğunu söylemem yeterli olur sanırım. Sonuçta yaklaşık 40 - 45 dakikalık bir yolculuktan sonra kendi otelimize ulaştık. Ve tabiki taksici bizden anlaştığımızdan çok daha yüksek bir tutar istedi. Kabul etmeyince bağırdı çağırdı, haram dedi ama parayı alamayınca son sürat gitti. Kahire'deki ikinci tufaya düşüşümüz de böyle oldu. Kahire'de yerel ve turistik olmak üzere iki türlü taksi var. Siyah renkte ve yıkık dökük olanlar yerel taksiler ve çoğu yeri bilmiyorlar. Bizim taksi de bunlardan biriydi. Bir de siyah beyaz damalı taksiler var. Gittiğinizde kafanız ve bedeniniz rahat bir şekilde gezmek istiyorsanız bu taksileri kullanmanız gerekiyor.

Kahire'de ilk günümüz yorucu ama kesinlikle etkileyici, eğlenceli ve maceralı geçti. Vücudumuza yapışan çöl kumu bile artık bizden bir şey oldu. Bugünün etkisiyle yarının heyecanını akşamdan duymaya başladık diyebilirim...

Kahire'de ilk gün derken ikinci ve son gün geliverdi hemen. Bugün gezilecek pek çok yerin olmasının yanısıra alışveriş yapmak için de son şansımızdı. Bir gün önceden anlaştığımız taksici Zizou, bizi otelimizden tam saatinde, 09.15'te aldı. Bir de Mısırlılar için dakik değil derler. Zizou, oldukça sempatik, konuşkan ve bilgili bir Mısırlı. Zaten bizim en büyük şansımız hem İngilizceyi hem de Kahire'yi iyi bilen bir taksici ile karşılaşmamız oldu.


7ac69ceef75d8f93c06c1d7f3a26f22a.jpg


Bugünün ilk durağı İslami Kahire Bölgesi'ndeki El - Kal'a yani Kahire Kalesi. Kaleye giriş 25 Mısır Pound'u, kalenin açılış saati ise 10.00 . Cuma günü Mısır'da resmi tatil olduğu için olsa gerek kabalık öğrenci grupları kaleye gelmiş. Kale, ilk olarak 1176 yılında Selahaddin Eyyubi tarafından kurulmuş. 3 bölümden oluşan kalenin içerisinde camiler ve müzeler bulunuyor. Kalenin en çok ziyaret edilen bölümü güney bölümü, yani girişten hemen sonraki bölümler. Buraya özellikle Mehmed Ali Paşa Camii'ni ve En - Nasır Muhammed Camii'ni görmek için geliniyor. Mehmed Ali Paşa camii, 19. yüzyıldan kalma ve Osmanlı üslubunda inşa edilmiş bir cami ve artık Kahire'nin simgesi haline gelmiş. En - Nasır Muhammed Camii ise Memlüklüler'den kalma ve minaresindeki İran çinilerinin Mısır'da başka bir benzeri bulunmamaktadır.

Camilerin avlusuna ve içerisine girebilmek için ayakkabılarınızı çıkartmanız gerekiyor. Eğer yanınızda yedek bir çorap ya da ayakkabılarınızın üzerine geçirebileceğiniz bir poşetiniz yoksa ya çıplak ayakla ya da mevcut çoraplarınızla yere basmak zorunda kalıyorsunuz. Biz çoraplarımızdan olduk. Mehmed Ali Paşa Camii'nin içerisi tek kelimeyle muhteşem. Kubbedeki çinilerin ve renklerin insanı etkilememesi mümkün değil. Camilerden sonra sırasıyla kale içerisindeki Polis Müzesi ve Askeri Müze'yi ziyaret ettik. Vaktimiz sınırlı olduğu için bu müzeleri oldukça çabuk gezdik. Kalenin kuzey bölümünde bulunan Süleyman Paşa Camii de görülmeye değer. Ayrıca kalenin sahip olduğu Kahire manzaralarına diyecek söz bulamıyorum. Buradan Sultan Hasan ve El - Rifai Camileri fazlasıyla dikkat çekiyor. Kaleye gelirken Mısır'da Ölüler Şehri olarak da adlandırılan ve yaklaşık 6 km lik bir alana sahip olan Kuzey Mezarlığı'ndan geçiyorsunuz. Burası oldukça ürpertici bir görünüme sahip. Yüzyıllar önce bu mezarlıkların üzerine ziyaretçilerin yiyip içebileceği ve konaklayabileceği odalar yapılmış. Ancak kentin evsizleri bu odalara yerleşmiş ve şu anda o bölgede yaklaşık 1 milyon insan yaşıyormuş. Bunu düşünmek bile insanı ürpertmeye yetiyor.

Kaleden ayrılıp doğru Roda Adası ve Eski Kahire'ye doğru yol aldık. Mısrü'l Kadime olarak bilinen bu eski bölümde Mısır Hristiyanlığı bölgesiyle ilgili pek çok kilise ve sinagog bulunmaktadır.Buraya aynı zamanda Kopt ya da Koptik Kahire de denilmektedir. Girişten itibaren sağ tarafta dükkanlar bulunuyor. Papirüs, magnet ve parfüm esansı alışverişimizi burada yaptık, biraz çabuk bir alışveriş oldu ama içimize sindi. Zaten yaptığınız alışveriş ve bunun için ödediğiniz para içinize sindiyse başka bir yerde aynı şeyi tekrar sormayın. Daha ucuz olabileceğini göreceksiniz, üzülürsünüz. Biz çerçeveli ve küçük boy papirüslerden almayı tercih ettik. Arkasında sertifikası olanlardan aldık, gerçek olanları böyleymiş çünkü. Boy boy ve farklı desenlerde çok fazla papirüs var. Beğendiğiniz papirüs için hemen pazarlığa başlayın yoksa işin içinden ve o dükkandan çıkamazsınız.

Koptik Kahire'de ilk ziyaret ettiğimiz yer girişten sonra yaklaşık 400 - 500 metre sonra solda yer alan Mar Girgis Kilisesi oldu. Buradan en çok merak ettiğimiz yer olan Kopt Müzesi'ne geçtik. Müzeye giriş 25 Mısır Pound'u ve içeriye kamera - fotoğraf makinesi sokmak yasak. Büyük bir kısmı 1947 yılında inşa edilen müzenin içerisinde kopt sanatının en güzel koleksiyonları bulunuyor. Müzenin özenle bezenmiş tavanları, pencereleri, bahçe avlusu, Çocuk İsa'yı emziren Meryem Ana tasvirleri, Kopt dokumaları ve Koptların 1600 yıllık Davud'un Mezmurlar Kitabı görülmeye değer. Kopt Müzesi'nden sonra sırada Bakire Meryem'e adanmış olan Sarkan Kilise var. Bu kilise, Babil'in Su Kapısı'nın üstüne yapıldığı için " Sarkan " Kilise olarak anılıyor. Kilisenin özellikle ön cephesi görülmeye değer. İkiz çan kuleleri bulunan kilisede cuma ve pazar sabahları halka açık ayinler yapılıyor. Ayrıca kilisenin içerisindeki fildişi kakma desenlerle süslü Mabet Panosu'nu da görmeyi sakın unutmayın.


Koptik Kahire'den ayrılarak tekrar İslami Kahire'ye doğru yol aldık. Orada gideceğimiz yer belli, biraz daha alışveriş yapmak için Kahire'nin ünlü Khan El - Khalili çarşısına gittik. Bize buranın İstanbul'daki Kapalı Çarşı'nın bir benzeri olduğu söylenmişti. Bu çarşı birkaç tane hanın çevresinde gelişmiş ve kapalı bir alan değil. Oldukça kalabalık bir çarşı. Açıkçası bana biraz Mahmutpaşa - Eminönü çarşıları gibi geldi. Ama turistik olduğu için biraz daha pahalı. Mısır'a gitmeden önce en çok söylenen şey sıkı pazarlık yapmamız, satıcıların söylediklerinin 1 / 10'u kadar fiyat teklif etmemiz ve eğer istediğimiz fiyata inmiyorlarsa da almak istediğimizi almadan oradan çıkmamızdı. Muhakkak kolumuzdan çekip tekrar pazarlığa başlayacakları ve sonunda kendi istediğimize yakın bir fiyattan o şeyi satın alabileceğimizdi. Biraz kısıtlı bir vaktimiz olduğundan çok hızlı gezdik dükkanları. Açıkçası bize söylenenlerin hiçbiriyle karşılaşmadık. Evet , fiyat düşüren oldu ama almıyoruz dediğimizde bizi geri çağıran olmadı. Hatta bir satıcı " siz Türksünüz diye bu kadar yüksek fiyat söylüyorum. Ne de olsa siz daha düşük fiyat söyleyecek, pazarlığınızı yapacaksınız " bile dedi. Pazarlık yapmak Mısır'da ticaretin içerisinde olan doğal bir şey. Ama bizler pek bu tarz pazarlıklara alışık olmadığımız için mi bilmiyorum birsüre sonra çok sıkıldım ve bunaldım. Hatta biraz sinirlendiğimi bile söyleyebilirim. Sonuçta birkaç parça şey satın aldık bizce uygun fiyatlara. Ama aldıklarımızı daha ucuza bulabileceğimiz yerlerin de olduğunu biliyorum. Yine de üzülmüyorum. Bizim pazarlık yetimiz bu kadarına yetti çünkü.


ecde785287b8f1d2b6377bc0b562956e.jpg


Khan El - Halili çarşısından sonra içeriye giriş saatinin geçtiğini bilmemize rağmen Sakkara'ya gittik. Burada Firavun Coser'in Kademeli Piramiti bulunuyor. Saat 16.00 gibi giriş kapandığı için uzaktan bakabildik. Oldukça geniş bir alandan bulunan piramitin çevresinde de pek çok görülmeye değer yer olduğunu okuduk. Bu bölge , Kahire'deki diğer bölgelere nazaran çok fazla yeşil. Zizou'dan aldığımız bilgiye göre bu bölgede yaklaşık 3 milyon palmiye ağacı varmış. Şöyle bir etrafa bakınca buna inanmamak mümkün değil aslında. Buraya gelmek için kullandığımız yolun ortasından oldukça pis bir kanal geçiyor. Ama kanalın içerisinde çocuklar ya da yetişkinler görmeniz mümkün. Burada iki Mısırlı kadın ve bir çocukla sohbet etme fırsatı bulduk. Fotoğraflarını da çektim ama tabiki bahşişlerini verdikten sonra. Dönüş yolunda gördüğümüz insan ve hayvan manzaraları çok ilginç geldi bize, hatta biraz uzak. Şehirde yaşayan insanlar olarak bu görüntüleri çok uzun zamandır görmüyoruz belki de ondandır. Burası da ülkenin fakir yerleşim bölgelerinden birisi belli ki.

ff180782422085500c71a19a3d989e30.jpg


Günün son gezisi tekrar Gize Piramitleri'ne oldu. Akşam yapılacak olan ses ve ışık gösterisini tam karşısındaki Pizza Hut'tan izlemeye gittik. Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi kayda değer bir şey yok ama yine de insan merak ediyor. Yaklaşık 1.5 saate yakın sürüyor gösteri. Biz 45 dakika kadar izledik. Sonra taksici için ayırdığımız paranın dışında kalan son paramızla Pizza Hut'ın yanındaki Khan El - Halili Market'ten alışveriş yaptık. Burada da fiyatlar oldukça yüksekten açıldı. İstediğimiz 2 tane biblo vardı. Tanesine 150 Mısır Pound'u dedi ve nihayetinde ikisini 150 Mısır Pound'una aldık. Aslında buradaki ürünler ve bu ürünlerin fiyatları Khan El - Halili Çarşısı ile hemen hemen aynı. Sizin için de bir alternatif olabilir ama pazarlığı sakın elden bırakmayın. İnmiyorsa da almadan gidin.

Ve sonunda otelimize döndük. Otele geldiğimizde Zizou'dan rica ettik ve onun mp3 player'ındaki arap müziklerini kendi bilgisayarımıza aktardık. Yine yorucu ama dolu dolu ve çok güzel bir gün geçirdik. Zizou ile anlaşmamız 150 Mısır Pound'u ödeme ve 10 Mısır Pound'u şöföre bahşiş şeklindeydi. Ama biz fazlasıyla memnun kaldığımız için kendisine 200 Mısır Pound'u yani yaklaşık 50 TL sı verdik. Ki bu parayı İstanbul'da sadece uzak bir mesafeye gidişe ödüyoruz. Bize üstünü vermeyi teklif etti. Bu da burada en çok şaşırdığımız şeylerden biri oldu. Mısır'da pek para üstü verme alışkanlığı yok. Genelde bozuk yok diyorlar. Sizlere biraz da Zizou'dan bahsetmek istiyorum. Ne de olsa kendisine bu konuda söz verdik. Asıl adı Abd El Aziz Hamed ama kendisi sıkı bir Zinedine Zidane hayranı olduğu için Zizou lakabını kullanıyor. Kullandığı taksi turist taksilerine göre pek konforlu değil ama yerel taksilerden çok daha iyi. Bu arada Mısır'da Fiat'ın kuş serisi araçlarından Şahin ve Doğan modeli ile Murat 131 model arabaları çok fazla görebilirsiniz, sakın şaşırmayın. Biz duygulandık bile. Zizou'ya arkadaşlarımıza kendisinin numarasını vereceğimize dair söz verdik. Ve gerçekten de Kahire'ye gidecek olanlara onu rahatlıkla tavsiye edebiliriz. İlgilenenler için Zizou'nun telefonu: 0101978182 ya da 0161839130

Ertesi sabah erkenden 3 saate yakın bir yolculuk yaparak İskenderiye'ye gittik. İskenderiye Akdeniz kıyısında yer alıyor. Tipik bir akdeniz şehri ama Mısır'ın etkileri burada da görülüyor. Şehrin yaklaşık 20 km lik bir sahil şeridi bulunuyor. Mısır'ın ikinci en büyük kenti. Büyük İskender tarafından kurulan şehir zamanında Roma ile rekabet edebilecek kadar gelişmiş bir şehirmiş. Zamanla bu önemi kaybolmuş olsa da hala içerisinde bu geçmişi görebilirsiniz. Yaklaşık 2 saat kaldığımız İskenderiye'de öncelikle görülmesi gereken yerle İskenderiye Kütüphanesi, Muntaza Sarayı, Yunan - Roma Müzesi ve yıkılan İskenderiye Feneri'nin yerine inşa edilen Kayıtbay Kalesi. İzmir'in 40 - 50 sene önceki halini anımsatan İskenderiye şimdilerde tipik bir liman şehri konumunda. Deniz genellikle dalgalı ve haremlik selamlık anlayışı burada da hakim olduğu için denize giren sayısı az. Hatta tramvaylar da ön vagonda kadınları, arka vagonda erkekleri görürseniz sakın şaşırmayın. Karı kocanın nasıl anlaştıklarına gelince; kendi aralarında oluşturdukları bir çeşit ıslıkla. Türkiye'ye dönüşümüz İskenderiye'deki Burg - El Arap Askeri Havaalanı'ndan oldu. Yine saatlerce bekleyeceğimizi düşünürken kolayca işlemlerimizi halletmek çok şaşıtıcı oldu. Kötü başlamıştık ama güzel bitirdik.


85e43141b195825f805709e3e06e70e3.jpg


Uçak kalktıktan sonra bakabilirseniz camdan aşağıya muhakkak bakın derim. İlginç ama çok güzel görünüyor sahil şeridi. Aşağıda görünen kırmızı renkteki kocaman gölün ne olduğunu düşünerek uzaklaştık oradan. 1 hafta sürdü bu gezimiz. Giderken çok uzun bir süre diye düşünüyordum. Dönerken de keşke birkaç gün daha kalabilseydik dedim. Bizim hikayemiz bu kadarmış demek ki. Ama ilk fırsatta bir kez daha görmek istiyoruz Mısır'ı. Bu gezi öncesi Dost Yayınevi'nin çıkarmış olduğu Mısır gezi rehberi kitabını almıştık. Önce fiyatı pahalı gelmişti ama oradayken ve döndükten sonra bu kitabın kıymetini çok daha iyi anladık. Mısır'a gitmeyi düşünenlere tavsiye ederim. D-R Kitabevlerinde 42.50 TL'ye bulabilirsiniz.

Çok uzun ve gizemli bir tarih yatıyor orada. Çok güzel ve etkileyici bir doğal akvaryum var orada. Söylenebilecek tüm olumsuzluklara rağmen kendisine hayran bıraktıran bir ülke Mısır. Onu görebilen ve onu bir nebze de olsa yaşayabilen şanslı insanlardan olduğumuzu düşünüyorum.

Sizin de bu şanslı insanlardan biri olmanız dileğiyle...
 

Etiketler

Ynt: Mısır Seyahati

Paylaşım için çok teşekkürler.
2 gün önce Piramit Wiev Otel le ,benimde anım oldu.
eğer tur programında varsa ,değiştirilse iyi olur,
kalınacak bir yer değil.
 


Ynt: Mısır Seyahati

slm seda hanım gerçekten çok güzel anlatmışsınız bende mısıra gittim ama hayatta bu kadar iyi ;anlatamam başka nerelere gittiniz bilgilerinide faydalanmak beni çok mutlu eder iyi gezmeler..
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,434
Mesajlar
1,517,912
Kayıtlı Üye Sayımız
172,080
Kaydolan Son Üyemiz
yusuf75

SON KONULAR



Geri
Üst