"Lütfen çekme abi,annem beni Erzurumda asker sanıyor.Buraya gönüllü gelenlerdenim.."deyip cudi dağından dönerken karşılaştığı gazeteciye konuştuğu ve bu haberin ajanslardan gazetelere düştüğü zaman neler hissettiniz.
Durun tahmin edeyim...Bu durumda sadece bir askerimizmi var sanıyorsunuz.Belki ailelerine bu yalanı söylemeleri için farklı gerekçeleri var.Belki kiminin annesi hasta,belki evhamlı,belki kişisel bir durum bu.
Yani o köylü ,işci,memur ,çocuklarının inceliğine bakarmısınız.Hem doğuya gönüllü gidip,vatanı için ölebilecek kadar gönlü büyük,hemde annesi için o durumda üzülecek kadar ince.
Bu sözler yüregime bugün biraz daha su serpti.Bugün biraz daha umutla doldum.Bugün bu vatan için oğlumu dahi kurban vermenin onur olduguna biraz daha inandım.
İşte bu yüzden açılım deyip hayal peşinde koşanlara,teröristleri alkışlayan insanlara ,askere köşe yazılarıyla saldıran gazetecilere,dini referans alarak sözde saldırılarda bulunan sinsilere ,emirleri farklı merkezlerden alan ve her an kaçmaya hazır biçimde havlayarak kuyrugunu bacak arasına almış köpeklere bir diyecegim var.
Mustafa Kemal i ve Cumhuriyetimizi yıkamayacaksınız...
İçinizi biraz daha ısıtacak bir metin yazacagım altta.Kim tarafından ve ne zaman yazıldığını kesinlikle biliyorsunuz.Saygılarımla.Selcuk Atahan.
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
Durun tahmin edeyim...Bu durumda sadece bir askerimizmi var sanıyorsunuz.Belki ailelerine bu yalanı söylemeleri için farklı gerekçeleri var.Belki kiminin annesi hasta,belki evhamlı,belki kişisel bir durum bu.
Yani o köylü ,işci,memur ,çocuklarının inceliğine bakarmısınız.Hem doğuya gönüllü gidip,vatanı için ölebilecek kadar gönlü büyük,hemde annesi için o durumda üzülecek kadar ince.
Bu sözler yüregime bugün biraz daha su serpti.Bugün biraz daha umutla doldum.Bugün bu vatan için oğlumu dahi kurban vermenin onur olduguna biraz daha inandım.
İşte bu yüzden açılım deyip hayal peşinde koşanlara,teröristleri alkışlayan insanlara ,askere köşe yazılarıyla saldıran gazetecilere,dini referans alarak sözde saldırılarda bulunan sinsilere ,emirleri farklı merkezlerden alan ve her an kaçmaya hazır biçimde havlayarak kuyrugunu bacak arasına almış köpeklere bir diyecegim var.
Mustafa Kemal i ve Cumhuriyetimizi yıkamayacaksınız...
İçinizi biraz daha ısıtacak bir metin yazacagım altta.Kim tarafından ve ne zaman yazıldığını kesinlikle biliyorsunuz.Saygılarımla.Selcuk Atahan.
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
