Kışın Iber Yarımadası

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan oralakbas Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 221
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 44,996
Oradan ana yolu geçip biraz doğuya yürüdüğümüzde San Jeronimo Manastırının ve Deniz Müzesinin olduğu meydana geldik.
Deniz Müzesini gezdik (kişi başı 6,5€). Burası dünyanın en büyük deniz müzelerinden biriymiş. Baktık bitecek gibi değil, biz de daha çok keşifler döneminin galerilerini gezdik, yakın tarihlerin denizciliği ile ilgili bölümleri atladık.
Çok uzun bir bilet kuyruğu olduğunu görünce Manastıra girmek istemedik. Girişi kişi başı 10€ imiş. Ünlü yazar Pessoa'nın mezarı da bu manastıra taşınmış. Pessoa’nın mezarını ziyaret edemeyişimize üzüldük ama Lizbon’da görmek istediğimiz diğer önemli yerleri yetiştirememekten de endişeliyiz. Belki başka gelişimizde :smiley:

B IMG 8080 B IMG 8081 B IMG 8082 B IMG 8085 B IMG 8086 B IMG 8087
 

Etiketler
Öğlen meşhur Belem pastanesine (Müze-Manastır bölgesinden yürüme mesafesinde) geldik. Muazzam kalabalıktı. Kapıda ‘400 kişilik yerimiz var’ yazıyordu, ama biz boş sandalye bulamadık. Oturmak için beklemek yerine paket servisi kuyruğuna girip 6'lı bir Belem pastası paketi aldık; yakınlardaki bir duvara ilişerek yedik.


C IMG 8088 C IMG 8089 C IMG 8090 C IMG 8091 C IMG 8106 C IMG 8107
 

Günün diğer yarısında Lizbon merkez’i dolaşmak istiyoruz. Bir gazete büfesinden (‘Kiosk’ diyorlar) bilet aldık. Satıcı günlük bilet almamızı tavsiye etti; 6,25€. Tramvay, metro, otobüs, funiküler ve asansörlerde 24 saat defalarca inip binmek için geçerli. Harika bir imkân.
İlk olarak tramvaya binip Ticaret Meydanı’na (Commercio Placa) gittik. Oradan Rossio Meydanı’na yürüdük. Meşhur sarı tramvaylara binerek şehir turu yaptık. Prazeres mezarlığına uğradık. Orayı gezdikten sonra tekrar tramvayla döndük. Bu arada hava hayli bulutlanmış, çoğu fotoğraf karanlık çıkıyor ama dert etmedik... Biz görmekten mutluyuz, hatırası eksik kalıversin, dedik :smiley:

D IMG 8108 D IMG 8109 D IMG 8110 D IMG 8111 D IMG 8113 D IMG 8114
 

Yolda Alfama bölgesinde seyir teraslarından birinde indik; Lizbon evlerinin çatıları ve uzakta nehir manzarası çok güzel görünüyor. Sonra tekrar tramvaya binip döndük… Rossio meydanı, Figueres meydanı, Chiado…
Eski Lizbon’u hayli turladık. Baixa’daki meşhur asansör ile yukarı çıktık. Lizbon panoramasından akşamüzeri fotoğrafları çektik.

E IMG 8115 E IMG 8116 E IMG 8117 E IMG 8121 E IMG 8128 E IMG 8131
 

Nihayet Garret Caddesinde merakla hoş bir kitapçıya dalmışken öğrendik ki burası ta 1732’de açılmış; Bertrand kitapçısı. Meğer dünyanın en eski çalışan kitapçısı olarak Guinness rekorları arasına da girmiş. Çok yorgunduk ama iyi ki buraya rastladık, deyip oyalandık; içeride keyifle odalara raflara bakındık, Pessoa kitabımızı aldık :smiley:
Bugün evden ayrılalı bir ay olmuş. Bize çok daha uzunmuş, hatta yıl olmuş gibi geliyor. Anlaşılan seyahat zamanın göreliliğini algılanır hale getiriyor :smiley:

F IMG 8137 F IMG 8138 F IMG 8139 F IMG 8140 F IMG 8141 F IMG 8142
 




Bu yolculuğa çıkmadan önce okuduğumuz kitaplardan biri ünlü Portekizli edebiyatçı Saramago’nun “Ricardo Reis’in Öldüğü Yıl” romanıydı. Kitap aslında yine ünlü bir Portekizli yazar olan Pessoa’nın karakterlerinden biri üzerinden Pessoa’ya saygılarını sunuyor; 1930’ların dekoru içindeki Lizbon’u anlatıyordu. Buraya gelişimiz biraz da Ricardo Reis’in izleğini sürmek için gibiydi ve hayranlıkla fark ettik ki Lizbon neredeyse 1930’ların aynı Lizbon idi.
Bugün günü ikiye böldük; Pessoa’nın izleği ve kaleyi görmek.
İlk olarak Rua Garret’in yukarısında, Chiado meydanında Cafe A Brasileira’yı bulduk. Burası önünde Pessoa heykelinin olduğu kafe. 'Orpheu' dergisini çıkardığı arkadaşları ile en çok buluştukları, saatler boyu konuşup tartıştıkları yermiş o yıllarda. Sonraki yıllarda da yine Salazar rejimi muhaliflerinin, entellektüellerin uğrak yeri olmuş.
Pessoa ile oturup kahvelerimizi içtik. Herkes sıraya girmiş bu heykelle resim çektiriyor… Pessoa hayranları bir nevi hacı oluyor :smiley:

IMG 8156 IMG 8157 IMG 8158 IMG 8159 IMG 8160 IMG 8161
 

Sonra Sao Pedro de Alcantara caddesinden yürüyerek başka bir seyir terasına çıktık. Kalenin manzarası şehrin kırmızı çatılarıyla birlikte buradan pek güzel görünüyor. Fotoğraflarımızı çektik. Yine imrenerek, bu memleketlerin şehirlerinde nasıl da iki adımda bir soluklanacak güzel meydanlar var böyle, diye düşündük.


IMG 8162 IMG 8163 IMG 8164 IMG 8166 IMG 8167 IMG 8168
 

Daha sonra tramvaya binip Pessoa'nın evini (Casa Fernando Pessoa) görmeye gittik. Caddeyi bulduk ama elimizdeki rehberlerde evin numarası yoktu. Hayli uzun bir caddeyi bir aşağı bir yukarı tabelaları okuya okuya yürümemiz icap etti. Sonunda bulduk, Rua Coelho da Rocha, No: 16 imiş. Pessoa aslında bu binanın sadece bir odasında yaşamış. Ömrünün son 15 yılını üç beş eşya ile döşeli o sade odada geçirmiş. Ancak vakıf onun anısına tüm binayı alıp restore ettirmiş, bir kısmını müze haline getirirken binanın bir tarafını da olduğu gibi kütüphane yapmışlar… özellikle kütüphanesi kalabalıktı; çok sayıda genç insan okuyor, çalışıyordu.

IMG 8173 IMG 8174 IMG 8175 IMG 8176 IMG 8177 IMG 8178
 

Pessoa’nın evinden ayrılınca kaleye gitmeye karar verdik. Dün bindiğimiz aynı tramvay… kaleden de geçiyor. Öğleden sonranın güneşinde güzel fotoğraflar çekeceğimizi umuyoruz. Derken, güzel güzel giderken yolda kaldık! Bir ambulans… herhalde çağrıldığı evin olduğu sokağa giremeyince caddede bırakmış aracı, tam tramvay yolunun üzerinde. Biraz bekledik, yolun açıldığı yok. İlginç olan tramvayın şoförü herhangi bir tepki vermiyor; sadece olağan bir sesle bir yerlerle telsizle konuştu, sonra beklemeye başladı. Bu olay buralarda her zaman olan türden bir şeymiş gibi sanki... Mecbur indik, yürümeye başladık, çünkü başka hiçbir araç da (taksi vb) yoldan gidemiyor. Sonunda kaleye giden başka bir tramvaya binebileceğimiz bir durağa geldik; ancak anladık ki o yol açılmadıkça zaten buraya da tramvay gelemeyecek. Biz de bu kez kaleye yürümeye karar verdik. Zorlu yokuşu dar sokaklardan yavaş yavaş tırmandık. Nihayet kalenin kapısına ulaştık. Gelgelelim, kale 18:00’de kapanıyormuş ve vardığımızda içeridekileri çıkarıyor, yeni gelenleri de almıyorlardı :( Kısmet değilmiş deyip, döndük.
Bugün yorgunluğumuz tavan yaptı aslında. Yarın Porto’ya doğru yola çıkmayı düşünüyorsak da yolda bir yerde mola verip dinlensek iyi olacak gibi.

IMG 8179 IMG 8180 IMG 8181 IMG 8182 IMG 8183 IMG 8184
 



24/01/2017, Salı, Lizbon'dan ayrılış
Dün akşam bir durum değerlendirmesi yaptık. Artık çok yorulduğumuzu, dinlenmezsek önümüzdeki yerleri bıkkınlıkla geçeceğimizi, rotayı da sadeleştirmemiz gerektiğini vs. konuştuk. Buna göre kuzey İspanya’ya yükselmekten vazgeçtik. Porto’dan sonra Salamanca üzerinden Madrit’e geçeceğiz. Sonra doğuya yönelip eve doğru yola koyulacağız. Bu hesapla bile eve dönüşümüz 3 haftayı bulacak.
Bu sabah son olarak da Saramago'nun müzesini gezmeye gittik. Yolculuğumuza esin kaynağı olan ‘Filin Yolculuğu’nun yazarı. Adına kurulmuş Vakıf merkezî bir yerde ilginç bir binayı müze haline getirmiş. Saramago hayranları için mutluluk verici bir yer. Çevrildiği bütün dillerden kitapları da sergileniyor. Türkçe olanları görmek hoştu. Elyazmalarını görmek de...
Böylece bizim için Lizbon tamamlandı… Bizim ‘Fil’ amacına ulaştı :smiley:
Yine tramvaya bindik; Lizbon caddelerini, binalarını son kez seyrederek dönüş yoluna düştük. Dikkatimizi şimdi daha çok çekiyor ki, çoğu bina elden geçmeyi bekliyor. Burası Avrupa'nın görece yoksul bir ülkesiymiş halen. Ama bu durum Lizbon'a güzelliğinden bir şey kaybettirmemiş, diye düşünüyoruz. Lizbon (ilk kez burada öğrendik) 1755 yılında yaşadığı ciddi bir depremde de yerle bir olmuşken toparlanmış, yine kalkar ayağa diyoruz :smiley:

20170124 113223 20170124 113231 20170124 113645 20170124 114450 20170124 114618 20170124 114738
 

Karavana dönüp 13:30 gibi Porto yoluna çıktık. Yol üstünde Condeixa kasabasında görünen bir karavan kampingi gözümüze kestirdik, orada gecelemeyi planlıyoruz. Bu kez otoyolu seçtik; 200 km.ye yakın yolumuz var. Yolda mazot da aldık; 1,340€/l.
Condeixa’ya yakın gişelerden çıktığımızda otoyola 23,5€ ödedik.
Condeixa’da peylediğimiz park alanına ulaştığımızda buranın bir marketin yanı başında ıssız bir park alanı olduğunu gördük. Duş-WC filan olduğu bilgisiyle gelmiştik; ancak sadece atık boşaltma yeri var. Çok beğenmedik. Atıklarımızı boşaltıp 13 km mesafedeki Coimbra’ya devam etmeye karar verdik. Nitekim akşamüzerine doğru Coimbra’nın girişinde, Mondego nehri kenarında harika bir park alanı bulduk; Parque do Choupalinho (40.199604°, -8.428962°). Burası aynı zamanda bir kürek okulunun arka bahçesiymiş; etraf ağaçlık, dingin. Su ve atık noktası var. Çok sayıda karavan da park etmiş. Memnuniyetle kalmaya karar verdik.

20170124 170900 20170124 171924 20170124 182037 20170124 182038 20170124 182213 20170124 182249
 


26/01/2017, Perşembe, Porto’ya doğru
Sabah kalktığımızda yağmur başlamıştı. Bütün yolculuğumuz boyunca aradaki hafif çiselemeleri saymaz isek bu ilk yağmur. Bugün Porto’ya gidiyoruz. 120 km yolumuz var.
Atıklarımızı boşaltıp suyumuzu doldurduktan sonra otoyola girdik. Yolda bir benzin istasyonunda mola verdik. Öncekiler gibi bunu da beğendik. Düzgün, bakımlı bir istasyondu. Tuvaleti temiz, kahve güzel. Kahvelerimizi alıp serbest wi-fi bulmuşken mesajlarımıza baktık. Porto yakınlarında otoyoldan çıktık; 12,5€ ödedik.

IMG 8200 IMG 8201 IMG 8202 IMG 8203 IMG 8204 IMG 8205
 

Porto’ya öğlen üzeri girdik. Oldukça dar sokaklarda, sıkışık bir trafikte ilerledik. CamperContact’dan peylediğimiz park alanına ulaştığımızda gördük ki, burası şehrin oldukça merkezi bir yeri ve dolu. Zar zor manevra yapıp oradan çıktık. Tomtom’dan tekrar park alanı aradığımızda nehir kenarında bir yeri gözümüze kestirdik ve oraya gittik. Nitekim gayet rahat bir park yeriymiş. Başka karavanlar da vardı. Sadece gecelemeye uygun ama olsun. Burada kalmaya karar verdik (41.148494°, -8.637020°). Batıya doğru bakınca Arrabida Köprüsü’ne (Ponte da Arrabida) çok yakınız. Tramvay ve otobüs yolu da yanı başımızdan geçiyor; önümüzde durak var; şehre ulaşım çok kolay. Çok yakında ise bir market mevcut.

IMG 8206 IMG 8207 IMG 8208 IMG 8209 IMG 8227 IMG 8228
 



Otobüs ile şehir merkezine gittik; bileti 1,9€. Şehir çok güzel. Ama yağmur yağıyordu ve dolaşmakta zorlandık. Tren istasyonunu ve merkezi meydanı yağmur altında olabildiğince dolaştık. Yağmur ara verdikçe fotoğraf çektik. İstasyon binası yağmurdan kaçanlarla olduğu kadar, görmeye gelenlerle de dolunca adım atacak yer kalmamıştı; çünkü bütün duvarları çok hoş resimlerle dolu olan bu bina turistlerin de çok ilgisini çeken yerlerden biriymiş.

IMG 8229 IMG 8230 IMG 8231 IMG 8232 IMG 8233 IMG 8234
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,425
Mesajlar
1,517,790
Kayıtlı Üye Sayımız
172,070
Kaydolan Son Üyemiz
cipokko

Çevrimiçi üyeler



Geri
Üst