Kene Isırması - Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan queensland Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 138
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 77,403

Etiketler
Ynt: Kene Isırması - Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

Peki hocam bir sualim var. Madem keneler evcil ve yabani hayvanlarda biliyoruzki çok çok görülüyor.Ve duyduğum kadarıyla bu canlıların kırım kongodan öldüklerini hiç duymadım bir veteriner olarak siz duydunuzmu. Diyiceksinizki o hayvanlar keneyi kurcalamıyor derilerinden koparmaya çalışamıyolar o yüzden yapışıp kaldığı hayvanların kanlarını emdikten sonra karnı doyunca kendi kendine çıkıyor ve hayvanlara bu yüzden bişey olmuyo diyosanız. Bu tezide şöyle çürütürüz. Bu hayvanlar hiçmi su birikintisine girmiyor kene nin nefes olamaması sonucu zehir bırakabilir. Bu hayvanlar hiçmi kaşınmıyor özellikle kenenin rahatsız ettiği bölgeyi tırmalayıp keneye bir şekilde zarar vermesinden dolayı zehiri zerk bırakamazmı. Tıp dünyası bu kenelerin yapıştığı hayvanlardaki bağışıklığın neden kaynaklandığını neden araştırmaz. Nedir bu hayvanlardaki keneye karşı bağışıklık hocam. Bu bilinen ve kenelerin yapıştığı hayvanların kanından bir panzehir yapılazmı???? Saygılarımla ,
 

Ynt: Kene Isırması - Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

Serdar, Yaşar bey mutlaka doğrusunu söyleyecektir ama sanırım hayvanlardaki bildiğimiz keneler bunlar olmayabilir .
 

Ynt: Kene Isırması - Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zati Vatansever, kırsal alanda yaşayanlarda keneden korunma yöntemlerinin bir alışkanlık haline gelemediğini belirterek, "Bunun temelinde 'bunlar bizim keneler, bir şey yapmaz' şeklindeki yerleşik inanç yatıyor" dedi.

Vatansever, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kenelerin, insan ve hayvanlara 200 kadar hastalık bulaştırabildiğ ini, bunlardan "Lyme hastalığı"nın ABD'de yılda 25 bin kadar vakanın ortaya çıkmasına neden olduğunu söyledi.

Yine keneler tarafından bulaştırılan "kene ensefaliti"nin Avrupa'da büyük sağlık sorunlarına yol açtığını anlatan Vatansever, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de birçok kene türü yaygın olarak bulunuyor. Bunlar insanlara Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsünü, Lyme boreliyozu, TBE'yi (kene kökenli ensefalit) ve benekli humma gibi birçok bakteriyel etkeni bulaştırabilme potansiyeline sahiptir. Ancak Türkiye'nin iklim koşulları ve coğrafik yapısı ele alındığında, KKKA virüsü ve bunu insanlara bulaştıran hyalomma marginatum marginatum adındaki kene ön plana çıkıyor. Bu kene, yaşam tarzı itibarıyla beslenebilmek için erişkin kenelerin konakları olan büyük evcil hayvanlar ve küçük yaban hayvanları ile yerden beslenen yavru kenelerin konakları olan kuşlara bağımlı olduğundan, yaban hayvanları ile sığır gibi evcil hayvanların ortak yaşama alanlarına sahip olduğu yerlerde bulunur. Yani, kene kırsal bölgededir ve orada bu kene ile temas halinde olan insanlar, çoğunlukla tarlada çalışanlar ve çobanlardır. Dolayısıyla bilinçlendirme çalışmalarında hedef kitlemiz de bunlar olmalıdır."

"Kene ısırması"nın yanlış bir söylem olduğunu, "kene tutması" ya da "tutunması"nın en doğru terim olduğunu bildiren Vatansever, "Kene yapışması da kabul edilebilir. Ancak kene ısırması veya kene sokması diye bir terim kullanılmamalı dır. Keneler biyolojileri gereği bir konağa tutunduklarında orada günlerce sabit olarak kalıp kan emer. Yani, sivrisinek gibi sokup saniyeler içinde beslenmesini bitirmez" bilgisini verdi.

Kenenin tutunduğu gün sağlık kuruluşlarında test yaptırmanın bir anlamı olmadığının altını çizen Vatansever, hastalığın ancak belirtilerin ortaya çıkmasından sonra teşhis edilebildiğine dikkati çekti.

Vatansever, "Her kene tutanın hastanelere hemen başvurması gereksiz iş yükü ve panik oluşturmaktan başka bir işe yaramaz" dedi. KKKA'nin Nisan aylarında görülmeye başladığını, Haziran'da doruğa ulaştığını, Ağustos'ta ise bittiğini kaydeden Vatansever, "Bu yıl için henüz geçmiş yıllara göre bir sayısal artıştan bahsedemeyiz" diye konuştu.

Keneleri tamamen ortadan kaldırmanın olanaksız olduğunu, dünyada öncelikle kenelerle bulaşan hastalıklar konusunda toplumsal bilincin geliştirilerek korunma yöntemlerinin benimsetilip önerildiğini vurgulayan Vatansever, "çünkü, insana kenenin teması kesildiğinde bu tip hastalıklar da görülmez olacaktır" görüşünü dile getirdi. Vatansever, bu amaçla alınması gereken önlemlerle ilgili şunlara dikkati çekti:

- Kenelerin vücuda girip tutunmasını engelleyecek şekilde giyinilmelidir. Paçaların çorapların içine sokulması, uzun kolu elbiseler giyilmesi bu önlemlerden biridir. Kenelerin kolay fark edilebilmesi için de açık renkli giysiler seçilmelidir.

- Kırsal alanlarda, özellikle tarlada çalışanların yüzde 0.5 permethrin ile muamele edilmiş elbiseler giymeleri son derece yararlıdır. Permethrin, böcek öldürücü bir ilaçtır. Memeli hayvanlar için zehirliliği son derece düşük olup, elbiseler üzerinde uzun süre kalıcı etkisi vardır. Bu şekilde muamele edilmiş elbiseler, kenelerin insanın üzerine gelmesini engellemez. Ancak keneler bu tip elbiselere temas ettiklerinde yavaş yavaş ilaçtan etkilenmeye başlar ve kısa süre sonra ölürler. İlacın kalıcı etkisinden dolayı bu şekilde muamele edilmiş elbiselerin koruyuculuğu haftalarca devam etmektedir. Eczanelerde satılan bu tip ilaçlar prospektüslerine göre kullanılmalıdır.

- Cilde dietil toluamid, DEET gibi böcek kovucu (repellent) ilaçlar sürülerek kenelerin tutunması 2-4 saat kadar engellenebilir. DEET'in en az yüzde 30 konsantrasyonda olması gerekir. Ancak, Türkiye'de bu konsantrasyonda DEET içeren bir preparat yok.

- Keneler genellikle hastalık etkenlerini deriye tutunduktan belli bir süre sonra vermeye başlar. Deride tutundukları süre ne kadar fazla olursa, o kadar fazla miktarda mikrop verebilirler. Bu nedenle vücudun sık aralıklarla kene yönünden kontrol edilmesi son derece önemlidir. Aynı şekilde akşam yatmadan önce yapılacak genel bir vücut muayenesi de gözden kaçmış kenelerin bulunmasına yardımcı olacaktır.

- Kırsal alanlarda hayvanlar üzerinde bulunan keneler el ile kopartılıp eziliyor. Özellikle kadınlar bunu süt sağımı sırasında, çocuklar ise eğlence için sıklıkla yapıyor. Kenelere çıplak el ile dokunmak, bilinen herhangi bir risk oluşturmaz. Ancak, bunların el ile sıkıştırılarak ezilmesi veya parçalanması, mikrop bulunması durumunda bunun derideki çatlaklar ya da görünmeyen açıklıklardan girerek hastalık oluşturmasına neden olur. Bu gibi davranışlardan kesinlikle kaçınmak gerekir. Ağır seyreden KKKA'nın bazen ölümle sonuçlanabildiğ ini belirten Vatansever, spesifik bir tedavisi olmayan hastalıkta destek tedavisinin önem kazandığını söyledi. Türkiye'nin bu konuda oldukça başarılı olduğunu ifade eden Vatansever, diğer ülkelerde yüzde 30-80 olan ölüm oranlarının ülkede yüzde 5 civarında seyrettiğini bildirdi.

Türkiye'de KKKA'dan ölümlerin ihmalden kaynaklandığını, genellikle kenenin tutunduğu kişilerin baş ağrısı ve ateş gibi belirtileri grip ya da soğuk algınlığı ile karıştırıp sağlık kurumlarına başvurmadıkları nı anlatan Vatansever, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ne yazık ki kırsal alanda yaşayan insanlarımızda keneden korunma yöntemleri bir alışkanlık haline gelemedi. Bunun temelinde 'bunlar bizim keneler, bir şey yapmaz' şeklindeki yerleşik inanç yatıyor. Son yıllarda bu biraz kırılmaya başladı. Ancak korunma yöntemlerinin, özellikle permetrin ile muamele edilmiş elbiselerin kullanılması hala beklenen düzeyde değil. Oysa bu, en etkili korunma yollarından biridir. Bunların kullanımının mutlaka sağlanması gerekir."

Vatansever, kene tutanların yapması gerekenlerle de şunlara işaret etti:

- Paniklememeli, hastalığa neden olan kenenin kendisi değildir, tükürük bezlerinde taşıdığı virüstür. Erken fark edip uygun şekilde çıkartılırsa hastalık riski çok düşük seviyede kalacaktır.

- Keneyi çıkartmak için bir sağlık kuruluşuna gitmeye gerek yok. Bu çok basit bir işlemdir ve herkes yapabilir. Önemli olan parçalanma olasılığına karşı elle kene arasında bir bariyer koyup, kenenin çıplak deriyle temasının engellenmesidir. Bu amaçla ince pens, eldiven, ağaç yaprağı kullanılabilir. Kene deriye tutunduğu en yakın bölgeden tutulup yavaş ve sabit bir kuvvetle çekilip çıkartılmalıdır. Keneye bu süre içinde uygulanacak baskı, kusma gibi refleksleri tetikleyecek nitelikte olmadığından korkmaya gerek yoktur.

- Kene çıkarmak amacıyla pamuk ipliği veya diş ipi de kullanılabilir. Kenenin deriye tutunduğu yerde ağız organelleri etrafına bir düğüm atılıp ip çekilerek çıkartılabilir. Kenenin ağız organellerinin (başının) kopup deri içinde kalması hastalık açısından bir risk oluşturmaz. Bunlar kitin (tırnak) yapısında organeller olup salgı bezi içermezler. Bu, bir ağaç kıymığı batmasından farklı değildir. Gerekirse bu aşamadan sonra doktor müdahalesi istenebilir.

- Kene çıkartıldıktan sonra uygun bir kap içinde çamaşır suyu veya bir böcek öldürücü ilaç ile öldürülebilir. Kene çıkartılmadan önce kesinlikle üzerine herhangi bir madde uygulanmamalı veya yakılmaya, kesilmeye çalışılmamalıdır.

- Kene çıkartıldıktan sonra tutunduğu bölge tentürdiyot veya benzeri bir antiseptikle temizlenebilir.

- Kenenin tutunma tarihi itibarıyla 10 gün boyunca ateş, baş ve eklem ağrısı, aşırı kırgınlık gibi belirtiler yönünden dikkatli olunmalıdır. Bunların oluşması durumunda hemen doktora başvurulup kene tutunma hikayesi bildirilmelidir.

- Gereksiz ve bazen de yanlış birçok açıklamadan dolayı çok büyük oranda bilgi kirliliği oluştu. Vatandaşlarımızın Sağlık Bakanlığının uyarıları çerçevesinde hareket etmesi en doğru yoldur. Bunun dışındaki açıklamalara kuşku ile yaklaşılmalıdır.

Vatansever, riskli bölgelerde evcil hayvanların yaz boyunca eş zamanlı olarak ilaçlanmasının artan kene sayısını azaltmak için gerekli olduğunu, ancak ilaç seçimine dikkat edilmesi, et ve sütte kalıntı bırakan ilaçların kullanılmaması gerektiğini vurguladı.

KKKA hastalığının genellikle ekolojik dengelerin bozulması sonucu ortaya çıktığını, son yıllarda Türkiye ile eş zamanlı Rusya'nın güneydeki federal eyaletlerinde (Hazar Denizi ile Karadeniz arasındaki bölge) geniş çaplı bir KKKA salgını bulunduğunu kaydeden Vatansever, "Bunda sosyoekonomik faktörlerin yanında son yıllarda sıkça anılmaya başlayan küresel ısınmanın da payı göz önünde bulundurulabilir. Keneler ısıya bağlı olduklarından özellikle ilkbahar ve sonbahardaki elverişli ısı düzeyleri popülasyonları nın artışında etkili olabilir" diye konuştu.

Türkiye'de hastalığın bu denli büyük boyutlarda ortaya çıkışına neden olan faktörlerin henüz tam olarak açıklanamadığını belirten Vatansever, ancak tarım alanlarının terk edilmesi, köyden kente göç, yayla yasakları, av yasağı, yaban hayvanı sayısının artışı, bitki örtüsü değişimi ve küresel ısınmanın incelenecek faktörler arasında olduğunu söyledi.
 

Ynt: Kene Isırması - Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

"KENE"NİN ÇIKARILMASI
Kan emen bir keneyi deriden söküp atmak hastalık bulaşma riskini artırdığından oldukça tehlikelidir. Çünkü çıkarılmaya çalışılan kene midesinde bulunan, mikrop ve bakterilerle dolu kanı tekrar geriye boşaltır.

Kene Penseti: Kenenin zararsızca çıkarılmasını sağlayan özel bir penset.

KenePenseti


Kene Kaşığı: Keneye bağlı hastalıkların en yaygın olduğu ülkelerden olan Amerika'da geliştirilmiş, keneyi döndürmeden kolayca ve güvenli bir şekilde çıkarmaya yarayan özel bir kaşık.

KeneKasigi


Elle Çıkarma: Kene'yi kesinlikle kendiniz çıkarmaya çalışmayın ve en kısa sürede uzman bir sağlık görevlisi tarafından çıkarılmasını sağlayın.
Eğer herhangi bir araç ya da doktor imkanı yoksa, el ile şu şekilde çıkarılmalıdır:

Bir parmağınızın ucunu biraz tükürük ile nemlendirin ve bu sekilde kenenin etrafında çok hafif bastırarak daireler çizin. Bir kaç dakika sonra kene kendiliğinden çıkacaktır. Kene kendini bırakır bırakmaz derhal tırnaklarınızın ucu ile tutarak alın, aksi takdirde kene baska bir yere tekrar yapışacaktır. Kene çıktıktan sonra ısırılan yeri alkol ile temizleyin. Eğer kene uzun süre yapışık kaldı ise derhal bir sağlık kuruluşuna başvurun kene ısırması ile geçen hastalıklarda tedaviye erken başlanılması hastalıktan kurtulma şansını artıracaktır.

Bunun dışında, keneyi çekmek, ezmek, alkol ya da başka bir sıvı ile çıkmasını sağlamak gibi herhangi bir fiziki ya da kimyevi yöntem uygulamayın ve en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna gidin ve uzman bir kişi tarafından ciltten çıkarılmasını sağlayın. Sakın unutmayın ki kene ölüme sebep olabilen bir parazittir.eğer çıkarmaya çalışırsanız kötü sonuçlara yol açar.
 




Ynt: Kene Isırması - Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

Merhaba kene konusunda kullanılacak hem ekolojik hem de geleneksel bir yöntem ; bizim köyde geçen yaz şahit oldum.

tabi ki kene ısırmadan tedbir almak en iyisi .Böyle bir durumda doktora başvurmak en akıllıcası ama dağlık bir köy veya bir kırsal alandaysanız; Keneyi çıkarmadan ısırdığı yerin etrafına veya keneye Katran yağı(suyu) sürünüz. Bu dağ köylülerinden rahatlıkla temin edilebilir.

Katran yağı o keneyi zehri ile beraber kurutup öldürüyor.Kendiliğinden vücuttan atılıyor.
 

Ynt: Kene Isırması - Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

Kırım-Kongo kanamalı ateşi, Afrika,Asya,Doğu Avrupa ve Orta doğu ülkelerinde görülen öldürücü bir viral hastalık. Bunyaviridae ailesinden Nairovirus türü içinde yer alan virüsünyol açtığı bu hastalık % 3-30 oranında ölümle neticeleniyor. Nairovirus’lerin 34 türü bulunuyor ve bunların sadece 3’ü insanlarda hastalığa yol açıyor. Virüsler, duyarlı hücreler üzerindeki alıcılara tutunuyor ve hücre içerisine alınıyorlar. Genetik yapısındaki farklılıklara göre virüs 8 alt gruba ayrılıyor. Türkiye’de elde
edilen virüsler, Rus ve Balkan virüs gruplarına %99 benzerlik gösteriyor.

Kırım-Kongo kanamalı ateşini insanlara keneler taşıyor. Hyalomma türünden keneler, özellikle de H. marginatum marginatum, hastalığın taşınmasında oldukça etkili. Dünya genelinde hastalığın görüldüğü bölgelerle bu kene türünün yaşam alanları örtüşüyor. Virüs taşıyan kenelerin ısırması sonucunda veya, hastalığa yakalanmış insanlarla temasa bağlı olarak hastalık bulaşabiliyor. Bugüne kadar,virüsle temas eden veya taşıyan hiçbir hayvanda hastalık tespit edilebilmiş değil. Keneleri taşıma olasılığı yüksek olan tavşan ve yaban domuzu sayısının çoğalması, o bölgede hastalığın artmasına yol açabiliyor.

Son yıllarda, hastalığı uzak ülkelere taşıyabilme özelliğine sahip olan göçmen kuşlar üzerinde araştırmalar yapılıyor. Kırım-Kongo kanamalı ateşi virüsüne ek olarak Bunyaviridae ailesinden Rift Vadisi ateşi ve hanta virüsleri biyoterörizm ajanları arasında sayılıyor. Hastalığın çok geniş bir coğrafi alanda görülebilmesi, yüksek ölüm riski ve virüsün biyoterorizm ajanı olarak kullanılabilme özelliği nedeniyle bu hastalık oldukça önemli bir sağlık sorunu kabul ediliyor.

İlk olarak 12. yüzyılda Tacikistan’da belirtileri görülen bu hastalığın klinik olarak tanımlanması 2. dünya savaşı sırasında Kırım’a giden 200 Rus askerinde görüldükten sonra yapılmış. Virüs, 1967 yılında yenidoğan farelerden elde edildi. Ülkemizde ilk olarak
2002 yılında görülen bu hastalık 500’den fazla kişide tespit edildi ve bunların 26’sı kaybedildi. Bu vakaların neredeyse %90 ını aktif çalışma yaşında olan, kene ısırığına maruz kalan, tarım ve hayvancılıkla uğraşan kişiler oluşturuyor. Hastalıktan ikinci sırada etkilenen grup ise sağlık çalışanları. Bu nedenle, Kırım-Kongo kanamalı ateşi olan hastalarla temas ederken mutlaka eldiven, uzun önlük, maske ve gözlük kullanılması öneriliyor. Hastalığın hava yoluyla geçtiğine ait henüz kesin bir kanıt bulunmuyor.

Bu virüs sadece insanlarda hastalığa yol açıyor. Bağışıklık sistemi ve damar hücrelerine saldıran virüsler, kendilerine karşı antikor salgılanmasını engelliyor ve damar hücrelerinde hasara yol açıyor. Virüsle temas eden her beş kişiden birinde hastalık görülüyor. Kenenin ısırması ile hastalık gelişmesi arasındaki süre, yani “kuluçka” dönemi 3-7 gün arasında. Kuluçka döneminden sonra, 41 °C’ye kadar yükselen ani ateş, başağrısı, kas ağrıları, baş dönmesi hastalığın ilk belirtileri. Ateş ortalama 4-5 gün sürüyor ve bu belirtilere ek olarak ishal, bulantı ve kusma görülüyor. Yüz, boyun ve göğüste kızarıklık, göz iltihapları da diğer belirtiler arasında sayılıyor. Genellikle 1-7 gün süren bu dönemden kanamalı dönem başlıyor. Kanama, büyük çoğunlukla hastalığın başlamasından sonraki 5-7 gün içerisinde gelişiyor. Kanamanın şiddetine göre ciltte küçük nokta
tarzındaki kızarıklıklar veya büyük morluklar görülüyor. Ağız içerisi, dişeti ve dudak kanamanın görüldüğü diğer yerler. Kanama en sık olarak sindirim sistemi, cinsel organlar, idrar yolları ve solunum yollarında oluyor. Dışkıda, idrarda veya balgamda kan görülmesi sık karşılaşılan bulgular arasında.Hastalığın son dönemi, yani “konvelesan” dönem, hastalığın görülmesinden 10-20 gün sonra başlıyor. Bu dönemde kalp ritminde değişim, geçici saç dökülmesi,solunum güçlüğü, görmede güçlük, işitme ve hafıza kaybı görülebiliyor. Kırım-Kongo kanamalı ateşinde en belirgin laboratuar bulgusu, trombosit sayısının düşmesi. Pıhtılaşmayı sağlayan trombositler önemli ölçüde azalıyor ve kanamalara yol açıyor. Beyaz kan hücrelerinin sayısı azalıyor ve AST, ALT gibi karaciğer enzimleri yükseliyor. Bu kan değerlerinde normale göre aşırı sapmalar, hastalığın kötü gidişine işaret ediyor. Eğer hastalık ölümle neticelenmezse, tam kan sayımı ve biyokimya testleri dahil olmak üzere tüm laboratuvar testleri
yaklaşık 5-9 günde normal sınırlara dönüyor.

Hastalığın erken teşhis ve tedavisi, özellikle yayılımın önlenmesi için oldukça gerekli. Kene ısırma öyküsü olan veya hastalığın sık görüldüğü kırsal bölgelerden gelen kişilerde ateş ve kas ağrıları varsa Kırım Kongo kanamalı ateşinden şüpheleniliyor. Tabi,
her kanaması veya ateşi olan kişiler bu hastalığa yakalanmış anlamına gelmiyor. Hastalık kısa seyirli olduğu için bu tür şikayetlere uzun süredir sahip olan kişilerde başka hastalıkları da akla getirmek gerekiyor. Kanda düşük trombosit ve akyuvar sayısı, yükselmiş karaciğer enzim düzeyleri teşhisi destekleyen laboratuvar bulguları arasında. Virüse karşı vücudun geliştirdiği
IgM ve IgG antikorları hastalığın başlamasından 7 gün sonra ELISA ve IFA testleriyle saptanabiliyor. Hastalığın en kesin ve hızlı teşhisi ise “ters transkriptaz-polimeraz zincir reaksiyonu” (RT-PCR) yöntemi ile mümkün oluyor. Bu yöntem son derece özgün, duyarlı ve hızlı sonuç veriyor.

Kırım-Kongo kanamalı ateşinde esas olarak destekleyici tedaviler uygulanıyor. Destekleyici tedavide, hastaya trombosit, taze donmuş plazma ve alyuvar solüsyonları veriliyor. Bu tedavinin sonuçları günde bir ya da iki kez tam kan sayımı yapılarak takip ediliyor. Olası kanama odaklarını gözlem altına almak, ülser hastalarına anti-ülser tedavisine başlamak ve kanamaların önlenmesi gibi koruyucu önlemlerin alınması da gerekiyor. Kişinin sıvı ve elektrolit dengesini gözetim altına almak ve korumak destekleyici tedavinin diğer hedeflerinden birisi. Etki mekanizması tam olarak bilinmese de, “ribavirin”, Kırım-Kongo kanamalı ateşinde halen kullanılabilecek tek anti-viral ilaç. Yeni ilaç adaylarından ribamidin ise ribavirinden 4,5-8 kat daha az etkili. Fareler üzerinde yapılan araştırmalar, ribavirin tedavisinin ölüm oranını önemli ölçüde azalttığı ve yaşam süresini uzattığını gösteriyor. İnsanlarda bu ilacın etkinliği tam olarak bilinmese de hastalığın teşhisi kesin olarak konulursa ilaca başlanması gerekebiliyor. Hafif seyreden vakalarda ribavirin önerilmiyor. Ancak, ağır seyirli vakalarda ilaç tedavisinin derhal başlatılması ve 10 gün süresince devam edilmesi öneriliyor. Bu hastalarda henüz ribavirine bağlı yan etki görülmüyor. İlacın gebelerde kullanımı ise sakıncalı. Son yıllarda, vücutta interferon üretimini arttıran ve “MxA” olarak tanımlanan bir ilaç üzerinde çalışmalar yapılyor. Bu ilacın virüste RNA sentezini engellediği belirtiliyor. Kırım-Kongo kanamalı ateşine karşı geliştirilmiş etkin bir aşı henüz piyasada bulunmuyor. Hastalığın yayılmasının önlenmesi ve erken teşhis Kırım-Kongo kanamalı ateşi ile mücadelenin temel unsurlarını oluşturuyor.

Doç. Dr. Ferda Şenel
Ankara Doktor Sami Ulus Çocuk Hastanesi
 

Ynt: Kene Isırması - Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

Kene kovucu spreylere dikkat edin!!!

ANKARA Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, kene kovucu spreylerin bebeklerden uzak tutulması gerektiğini belirtti ve "Hamileliğinin ilk 3 ayındakiler de kullanmamalı" dedi. Sprey, iç çamaşırlara kesinlikle sıkılmamalı ve Sağlık Bakanlığı onaylı olanlar kullanılmalı.
 

Ynt: Kene Isırması - Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

Sağlık
Bakanlığı kene ısırmasıyla oluşan, öldürücü Kırım Kongo Kanamalı Ateşi
Hastalığının risk haritasını çıkardı. Bakanlık, Kırım-Kongo Kanamalı
Ateşi hastalığının 2002 yılından itibaren Türkiye’de özellikle bahar ve
yaz aylarında görüldüğünü belirterek, vakaların çoğunlukla Orta Anadolu
ve Orta Karadeniz bölgesinde yoğunlaştığı, hastaların çok büyük bir
bölümünün ise, kırsal alanda yaşadığı, tarım ve hayvancılıkla uğraştığı
bildirildi.



Hastalık virüsünü taşıyan Hyalomma türü kenelerin
uygun yaşam alanlarına paralel olarak riskin arttığı bölgelerden söz
etmenin mümkün olduğunu kaydeden Sağlık Bakanlığı, hazırladığı risk
haritası ile, 2002 yılından bu tarafa Türkiye’de tespit edilen KKKA
insan vakalarının sürekli ikamet adreslerini koordinatlarına göre
işaretledi.





RİSK HARİTASINDA KELKİT VADİSİ BAŞTA

Risk
haritasında, hastalığın Kelkit vadisi başta olmak üzere Gümüşhane,
Tokat, Sivas, Amasya, Çorum Yozgat, Kastamonu ve Çankırı illerinde
yoğunlaştığı, diğer birkaç ilde ise tek vaka olarak çıktığı belirlendi.



ANİ BAŞLAYAN ATEŞ, BAŞ AĞRISI VE HALSİZLİĞE DİKKAT

Sağlık
Bakanlığı, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının, insanlarda ani
başlayan ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, kırıklık, halsizlik ve belirgin
iştahsızlık gibi belirtilerle ortaya çıktığını belirtti. Bakanlık
ayrıca hastalarda bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi
yakınmaların da görülebildiğini ifade ederek, daha sonradan bu
belirtilere vücudun çeşitli yerlerinde görülen kanamaların da eşlik
edebileceğini bildirdi.



YAPILMASI GEREKENLER

Kişisel korunmanın önemine işaret eden Sağlık Bakanlığı bu bağlamda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:



“-Kişisel
korunma önlemleri kapsamında hayvan kanı, dokusu veya hayvana ait diğer
vücut sıvıları ile temas sırasında gerekli korunma önlemleri
alınmalıdır.

-Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği
alanlarda bulunulması durumunda, vücut belirli aralıklarla kene
yönünden muayene edilmeli; yapışan keneler bir cımbızla, kenenin deriye
yapıştığı yerden tutulup çıkarılmalıdır.

-Korunma amaçlı olarak
giysilere uygulanabilen, repellent olarak bilinen kene
kovucular/öldürücüler ve cilde uygulanabilen kene kovucular dikkatli
bir şekilde kullanılmalıdır.
 



Ynt: Kene Isırması - Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

Merhaba arkadaşlar kırım kongo kanamalı ateşi ile ilgili olarak bir power point sunumu var ama buraya ekleyemedim isteyen arkadaşların mail adresine yollayabilirim yada site yönetimindeki arkadaşlar yardımcı olursa bu sayfadan bu sunumu tüm üyeler paylaşabilir.
 

Ynt: Kene Isırması - Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

Arkadaşlar ben bir şey öğrenmek istiyorum. aramızda kenelerle ilgili bilgisi olan arkadaşlarımız varsa onlara bu soruyu sormak istiyorum:
bir insan bir böcek tarafından veya kene tarafından ısırılmış olabilir.
ısırılan insanda kene yapısık kalmamışsa mesela çorap üzerinden ısırılmıs olabilir ve daha sonra çorap çıkarılınca kenede çıkmış olacak.
mutlaka kenenin ısırdıgı yerde bir iz bulunur. o iz nasıl olur?
diger böceklerin ısırması mesala şişme. kızarma morarma yapabilir.
kenede ısırdıgı yerde bir morarma kızarma veya şişme yaparmı?
ve kızarma veya morarma olursa, kızaran veya moraran alanın büyüklügü ortalama nedir?
 

Ynt: Kene Isırması - Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

yalınsak' Alıntı:
Merhaba arkadaşlar kırım kongo kanamalı ateşi ile ilgili olarak bir power point sunumu var ama buraya ekleyemedim isteyen arkadaşların mail adresine yollayabilirim yada site yönetimindeki arkadaşlar yardımcı olursa bu sayfadan bu sunumu tüm üyeler paylaşabilir.

Merhaba

ppt dosyasını farklı kaydetten, kayıt türü olarak "jpeg dosya değişim biçimi" seçip kayıt ederseniz. buraya sayfaları jpeg formatında rahat rahat yükleyebilirsiniz ;)
 






Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,425
Mesajlar
1,517,801
Kayıtlı Üye Sayımız
172,072
Kaydolan Son Üyemiz
egedeba

Çevrimiçi üyeler



Geri
Üst