Kemaliye

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan özlem Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 10
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 19,328

özlem

Kamp III
Mesajlar
825
Tepkime Puanı
21
İl merkezine 194 km. 1168 km2 yüzölçümü olan ilçenin 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusu 7.736'dır. Nüfusun 2243'ü İlçe merkezinde 5493'ü köylerde yaşamaktadır. İlçeye 62 köy ve 25 mezra bağlıdır. Keban baraj gölü kıyısında güzel bir vadi içerisinde kurulmuş ilçenin geçmişte Eğin olarak bilinen adı Atatürk'ün adından esinlenerek Kemaliye olarak değiştirilmiştir. İlçe merkezi ve bağlı yerleşim yerleri geleneksel yöre mimarisini ve dokusunu büyük ölçüde korumaktadır. Doğal güzellikleri ve zengin folklor ve el dokuma halıcılığı ile ünlü olan ilçede halı festivali düzenlenmektedir. Özgün mimari özellikteki Kemaliye evleri, karanlık kanyonları, taşyolu projesi, akarsuları, Keban barajı gölü ve doğal güzellikleriyle Kemaliye turizm alanında önemli potansiyele sahiptir.

Taşyolu projesi fikri Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. Yolun ilk açılma çalışmaları 1949 yılında kazma ve kürek gibi ilkel araçlarla başlatılmış, ancak başarılı olunamamıştır. Her Kemaliye'linin özlemi olan projenin yapımına devlet ve vatandaş işbirliği ile 1993 yılında yeniden başlanmıştır. Proje ile Kemaliye ilçesinin Fırat vadisini izleyerek en kısa yoldan Ankara ve İstanbul'a ulaşımının sağlanması amaçlanmış ve yol 220 km. kısalmıştır. Ayrıca 7 köyün ilçe merkezi ile ulaşımı sağlanmıştır. Taşyolu projesi tamamlanarak Karanlık Kanyon ile Divriği-Kemaliye ve Harput güzergahı turizme açılmıştır.

Kemaliye'nin dünyaca ünlü Eğin halıcılığının yeniden geliştirilmesi amacıyla Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulunda halıcılık bölümü açılmıştır. Kemaliye Köylere Hizmet Götürme Birliği, Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulu ve İlçe Halk Eğitim Merkezinin işbirliği ile halıcılığın geliştirilmesi ve turizmin hizmetine sunulması amaçlanmıştır.

Kemaliye evleri dünya kültür mirası listesine alınmıştır. ÇEKÜL Vakfının ilçede bölgeye hizmet vermek üzere bürosu açılmıştır. Kemaliye evlerinin özgün mimarisi korunarak turizmin hizmetine açılması çalışmaları devlet-vatandaş işbirliği ile devam etmektedir.

Kemaliye'ye 40 km. uzaklıkta olan Ocak köyü konuk evleri, hamamları, camileri, kütüphane ve okul gibi sosyal tesislerinin yanı sıra helikopter pisti, düzenli yapılaşması ve bakımlı asfalt yolları ile görülmeye değer bir Anadolu köyüdür. Ocak köyünde bulunan Hızır Abdal Türbesi Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerini yansıtmakta, kim tarafından hangi tarihte yapıldığı bilinmemektedir. Yaklaşık 700 yıl önce Hıdır Abdal'ın burada kurduğu tekkesinden Türk gücünün çevreye yayılmasında etkili hizmetleri olmuştur.

Kemaliye ilçesinin diğer tarihi yerleri; Endiçi Kalesi, Roma Mezarlığı, Pigan Kalıntıları, Hasgel Kalıntıları, Arsanias Kalıntıları, Topkapı Kalesi, Orta Cami, Kadıgölü ve Ala Mağarası'dır.

İlçenin arazisi tarıma elverişli değildir. Küçükbaş hayvancılıkta kıl keçisi beslenmekte ve arıcılık yapılmaktadır. İlçenin kalkınması turizm sektöründeki gelişmelerle mümkün olacaktır.

İlçenin hangi dönemde kurulduğu bilinmemektedir. Kemaliye yöresi, MS 4. yüzyıldan itibaren Bizans İmparatorluğu'nun topraklan içinde kalmış, 7. yüzyılda Müslüman Araplar'ın akınlarına uğramıştır. Türkler'in Anadolu'ya gelişleri ile Anadolu Selçukluları'nın, İlhanlı Devleti'nin ve Akkoyunluların egemenliği altına girdi. Çelebi Mehmed döneminde Osmanlı Devleti'ne bağlandı. Uzun süre Diyarbekir Eyaleti'nin Arapkir Livası'na bağlı bir kaza merkezi olarak yönetildi. 19. yüzyılda Mamuret ül-Aziz (Elaziz) Vilayeti'nin Harput Merkez Sancağı'na bağlı bir ilçedir. 1926'da Malatya'ya bağlı bir ilçe iken, 1938 yılında Erzincan iline bağlanmıştır. Geçmişte Eğin olarak bilinen ilçenin adı, Mustafa Kemal'in adından esinlenerek Kemaliye'ye çevrilmiştir.

İlçe merkezi ve bağlı diğer yerleşimleri geleneksel yöre mimarisini ve dokusunu büyük ölçüde korumaktadır. Yakın çevresindeki doğal güzellikleri ve zengin folkloruyla büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.

Halıcılığı ile ünlü olan ilçede, her yıl halı festivali düzenlenmektedir.

kemaliyeres.jpg


TARİHİ YERLER

Endiçi Kalesi

Aşutka köyü arazisindedir. İlk çağdan günümüze ulaşan yerleşim alanıdır.

Roma Mezarlığı

İlçenin güneyinde, Fırat nehrinin içindeki taşlar üzerindedir

Pigan Kalıntıları

İlçenin kuzeybatısındadır. Roma, Bizans, Selçuklu dönemlerine ait kalıntılar vardır.

Hasgel Kalıntıları

İlçenin doğu kesiminde, Roma döneminden günümüze ulaşan kalıntılardır.

Arsanias Kalıntıları

Kale, toplantı salonu ve kilise önemli yapılardır. Çoğu yıkık durumdadır. Kalıntılar Roma dönemine kadar uzanmaktadır.

Topkapı Kalesi

Dutluca köyü yakınındadır. Son cemaat yeri sonradan eklenmiştir. Minaresi Selçuklu özelliği gösterir. Mescit bölümü orijinal özelliğini korumuştur.

Orta Camii

Kadıgölü'nün kıyısında bulunan Orta Camii'nin, 17. ve 18. yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır. Dört ana ayak üzerine oturan kubbe, caminin tüm tabanına hakimdir.

Ayrıca ilçede; 1596 yılında Melik Ahmet Paşa tarafından yaptırılan Kışlacık Köyü Camii, 1305 tarihinde yaptırılan ve halen kullanılan Salihli Köyü Camii, 1641 yılında ilçe merkezinde yapılmış Taşdibi Camii, 1858 tarihinde Padişah Abdülmecid tarafından yaptırılan Yeşilyamaç Köyü Camii ve Başpınar Köyü Camii vardır.

Kadıgölü

Çeşitli efsanelere konu olan bir su kaynağıdır.

Ala Mağarası

İlçenin kuzeydoğusunda bulunan Ala Mağarasının içinde dehliz ve kanallar bulunmaktadır. Girişinde sızıntı olarak akan suyun, ala ve sedef hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.

Ocak Köyü (Hıdır Sultan Abdal Ocağı)

Çok eski yüzyıllarda, "Şeyhler" olarak bilinen köyün, günümüzdeki adı Ocak'tır. Ancak, köyün kurucusunun maneviyat dünyasına candan bağlı olanlar, bu isim yerine çoğunlukla Hıdır Abdal Sultan Ocağı ismini kullanırlar. Köy, ilçe merkezi Kemaliye'ye 40 km uzaklıktadır.

Konuk evleri, hamamları, camileri, kütüphanesi ve okulu gibi sosyal tesislerinin yanısıra müzesi, helikopter pisti, çeşmeleri, düzenli ve bakımlı yollan ile örnek ve görülmeye değer bir Anadolu köyüdür.

Hıdır AbdalTürbesi

Türbe, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin özelliklerinde yapılmıştır. Yapıya tümüyle taş işçiliği hakimdir. Yapılış tarihi ve kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Varlığı dönemin padişah fermanlarıyla tescil edilen, daha sonra 1925 yılında yürürlüğe konan bir yasa uyarınca kapatılan ve 24 yıl sonra yeniden açılan Hıdır Abdal Sultan Türbesi tarihe ışık tutan anıt bir eser olarak halkımızın ziyaretine açıktır.

Anadolu insanının "ermiş", "veli", "evliya" olarak nitelendirdiği kişilerden biri olan Hıdır Abdal, Hacı Bektaş Veli tarafından "Düşkünocağı" göreviyle onurlandırılmış ve onun manevi dünyasından feyz almıştır. Yaklaşık 700 yıl önce burada kurduğu tekkesinden, Türk gücünün çevreye yayılmasında etkili hizmetleri olmuştur.

kemaliyemapres.jpg
 

Etiketler
Tarihi Kemaliye Evleri


Kemaliye evleri, "Hımış" yapım tekniğindeki konut mimarisinin Doğu Anadolu eşiğindeki sınırında yer almaktadır. Bu yapım yönetimin özellikleri doğrultusunda ana kat düzeyine kadar ahşap hatıllı moloz taş,ana kat ve kaçak katı ise kerpiç dolgulu ahşap karkas olarak inşa edilmiştir. Benimsenen bu yapım yönetemine bağlı olarak da kullanılan gereçler taş, ahşap ve kerpiçtir.



Yapım yönetiminin seçiminde yerel yapı gereçlerinin yönlendiriciliği göz önüne alınarak, Kemaliye evlerinin bütünüyle taş yapılar olarak da karşımıza çıkması yadırganmayacak bir sonuç olabilirdi. Ancak, yerleşme çevresinin doğal gereci olan taşın yanısıra, evlerin yapıldığı dönemde uzak olarak nitelendirilebilecek alanlardan özellikle Refahiye ve Kemah'tan ahşabın getirilerek, yapımda yoğun bir biçimde kullanılmasında Fırat su yolu ana etken olarak gösterilebilir. Refahiye ormanlarından elde edilen 6.50-7.00 m. uzunluğundaki çam ve ceviz tomrukları Kemah'ta sallar haline getirilerek Fırat Nehri'ne bırakıldığı ve suyun akış yönü doğrultusunda Kemaliye'ye ulaştığı, keresteye çevirme işleminin ise ilçedeki marangozhanelerde yapıldığı yapı ustaları tarafından söylenmektedir. Ahşabın evlerde yoğun biçimde, hatta İstanbul dışında, hımış sisteminde yapılmış evlerde örneğini bilmediğimiz cephe kaplaması olarak kullanımını kanımızca yalnız sağlanabilme olanağı ile değil, halkın sosyal ve ekonomik düzeyi ile açıklamak zorunluluğu vardır. Evlerin yapım yıllarında İstanbul ile doğrudan ve süreklilik içeren ilişkilerin öncelikle ahşabın cephe kaplaması olarak seçilmesini etkilediğini, önemli bir sonuç olarak ortaya koymak gerekir.


Dergi 8


Kemaliye foto 13


Arazinin çok eğimli yapısı, yapılanma zorluğunun yanı sıra inşaat sürecindeki bazı güçlükleri de birlikte getirmiş olmalıdır. Bu bağlamda, taş duvar yapım yönteminin niteliği; yapının sağlamlığı ve arazi ile uyum açısından çok önemli olmuştur. Geleneksel Türk evindeki zemin katlarda taş duvar uygulama ilkesi, yukarıda sözü edilen zorunluluklara bağlı olarak Kemaliye evlerinde ana kat ve giderek dam düzeyine kadar yükselebilmekte, buna karşılık alt katın ön cephe yüzeylerinin de taş duvar yerine ahşap karkas olduğu örnekle ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle, özellikle yan cephelerde, işlevsel gerekliliğine göre inşa edilmiş taş duvar yüzeyleri ile ahşap karkas duvar yüzeyleri kesin düşey ve yatay sınırlarla ayrılmayan organik bir ilişki düzeni içindedirler.


21


17 1


Kemaliye foto 7


Yapıldığı dönemde yaşam, hizmet ve üretim mekânı olan Kemaliye evlerinin tasarım programım yönlendiren; sosyo-kültürel ve ekonomik konumunun belirlediği ilişkiler düzeni içinde, ailenin günlük yaşantısında tekrarladığı eylemler bütünü olmuştur.

Eğimli arazinin güç ve sınırlı yapılanma koşullan doğrultusunda, iki veya daha fazla katlar halinde/düşeyde gelişen evlerde; yapının eğim ile ilişkisine ve manzaraya yönlenmesine koşut olarak tek cephenin egemenliği söz konusudur. Genellikle ön cephe olarak tasarlanan bu cephenin simetriği olan arka cephe ise oturma birimlerinin yerleşimi için pek uygun olmayan bir konumdadır. Bu nedenle her kat planında, genellikle ön kesimde oturma birimleri, arka kesimde ise servis mekânları yer alır. Bunun yanı sıra arazinin eğimi, evlerin kaçak katı dışında her düzeyinin dış çevre ile doğrudan ilişkisini sağlamıştır. Aynı zamanda katların bağımsızlığını da olanaklı kılan bu durum, servis ve yaşama birimlerinin katlara birlikte dağılımını yönlendirici diğer bir etken olarak değerlendirilebilir.


Evapcaga


Kemaliye foto 3


03


Kemaliye evlerinin oturma birimleri arasında yer alan "Selamlık Odaları" işlevleri açısından ayrıca özellikler taşıyan mekânlardır. Bu mekânların; yapı bütünü içinde diğer mekânlarla birlikte örgütlenmesine karşın, kullanım olarak yalıtılma çabasının, işlevsel farklılaşmasına bağlanabileceği konusu bazı varsayımlarla açıklanabilir. Daha önce de değinildiği gibi ailenin genç erkeklerinin çoğunlukla kent merkezlerinde çalışmasıyla yaşamlarını, çevre dedikodularından uzak, evin içinde sürdürmeye özen gösteren hane kadınları için önemi artan mahremiyet olgusunun, selamlık oluşumunu zorunlu kıldığı düşünülebilir. Eve gelen erkek konuklar iç yaşama katılmadan ancak bu mekânlarda rahatça ağırlanabilirler.

Kemaliye evlerinde özelleşmiş mekanlar arasında, bir diğer oturma biri mi de "Divanhane" olup; manzara seyir yeri olarak belirgin bir işlev yüklenmiştir.

Kemaliye evlerinde, kış mevsimi kullanımı için örgütlenmiş "Kış Odası" boyut ve donanım öğeleri ile diğer odalardan farklı özellikler gösterir. Ailenin kullanımına yönelik kış odaları geniş ve kareye yaklaşan boyutları ile oldukça küçük olup, genellikle taş duvarlı alt katlarda yer alırlar. Ayrıca ana katta konumlandırılan evlerde de dış duvarlarının taş olmasına özen gösterilmiş, bu nedenle de planın arka kesiminde oluşturulmuşlardır. Dış duvarlar üzerindeki pencere sayısı ve boyutu, soğuğu geçirme kaygısıyla en aza indirgenmiştir. Bu odanın işlevim belirleyen bir başka özellik de, seki altının seki üstüne doğru ilerleyerek mekânın ortasında kış aylanda ısınmayı sağlayan 'Tandır Kürsüsü"nün yerleştirilmesi için gerekli zeminin hazırlanmasıdır.

Geleneksel Türk evinde odaların işlevsel açıdan farklılaşmadığı araş tıncılarca benimsenen bir görüştür. Odanın, günlük yaşamın gerektirdiği olağan eylemlere cevap verebilecek donanımı veri olarak kabul edildiğinde bu görüş doğrulanmaktadır. Bunun yanı sıra odalar, evlerin ve giderek yerleşmenin sosyokültürel ve sosyo-ekonomik yapısının belirlediği eylemler doğrultusunda da işlevsel ve biçimsel farklılık gösterebilmektedir. Bu bağlamda Kemaliye evlerinde farklı işleve göre özelleşmiş oturma birimi "Selamlık Odası" olarak karşımıza çıkmaktadır.


Ev01


12 1


Selamlık odası, işlevsel kesinlik içeren bir kavram gibi görünmekle birlikte, ev halkının günlük olağan yaşamı dışındaki sosyal ilişkileri doğrultu­sunda biçimlenmiş her mekân birden fazla olsa da böyle adlandırılmıştır. Selamlık odasının; plan düzeninden kaynaklanan bir tanıma oturtulmasından önce kullanım biçimi, mekânsal örgütlenmedeki yeri ve diğer mekânlarla olan işlevsel ve biçimsel ilişkisi açısından çözümlenmesi gerekmektedir.

Diğer mekânlar gibi yapı bütünü içinde yer almasına karşın, evin iç yaşamından belli öğelerle ayrılmış olan "Selamlık"; zaman zaman baş oda, kış odası işlevini de üstlenebilmektedir.

Kiler, soğukluk ve mağazalar: Kemaliye evlerinde depolama işlevine yönelik çeşitli mekanlara yapı bütünü içinde olmak koşuluyla yer verilmiştir. Meyve, sebze, tahıl, yağ, peynir, kavurma ve uzun süreli tüketim için hazırlanan yufka ekmeklerinin bozulmadan saklanmasını sağlayacak uygun sıcaklık ve havalandırma koşullarına sahip farklı mekânları oluşturulabilmesi için, kat alanlarının genellikle odaların konumlandığı ön kesim dışındaki bölümleri depolarla donatılmıştır. Kilerler dışındaki "Soğukluk" veya "Mağaza" adı verilen bölümler; en alt katın arka kesiminde yer alan veya daha aşağıya gömülen soğuk hava depolandır. Ayrıca ilçeye özgü bir uygulama ise, bu soğuk ortamın; mekânın tabanından sürekli su göçmesi sağlanarak elde edilmesidir.

Dam (Yetme): Kemaliye evlerinde ana katın üstü eğimli bir çatı ile örtülmeyerek, kapalı ve açık mekânların örgütlenmesi sağlanmıştır: Yazlık yaşama ya da daha işlevsel bir yaklaşımla damdaki üretim eylemleri sırasında oturma ve kiler birimlerini içeren kapalı bölüm/"Kaçak"ın yanı sıra, yapı alanının yarısından daha büyük bir bölümü "Yetme" adıyla açık mekân olarak düzenlenmiştir. Yetme yalnızca bir örtü öğesi değil, yaz boyunca meyve ve sebze kurutmaya yönelik işlemlerin sürdürüldüğü işlevsel bir mekândır. Özgün durumuyla günümüze hiç örneği kalmamasına karşın, kaçağın üstünün de önceleri seyyar merdivenle ulaşılan bir açık servis mekânı olduğu söylenmektedir.

Ahır ve Samanlık (Merek): Hayvancılığın bir üretim biçimi olarak benimsenmediği Kemaliye evlerinde, ailelerin kendi tüketimleri için besledikleri inek, keçi, tavuk vb. veya gücünden yararlandıkları eşek, at, katır gibi hayvanların barınmalarına yönelik ahır ve samanlık (merek) birimleri yapının arazideki konumuna bağlı olarak tasarlanmıştır. İki kattan daha fazla yapılanma olanağı bulunan evlerin en alt katında bağımsız veya depo ve odunluk mekânları ile birlikte, iki katlı evlerde ise ya alt katın bir bölümü ya da yapıya bitişik ayrı bir mekânda çözümlenmişlerdir


2001 10 30 15 2


Kapıdaki haremlik: 100-150 yıllık Kemaliye evleri, eğimli arazinin güç koşullarında, iki veya daha fazla katlar halinde inşa edilmiş. Eğimli arazi, evlerin her düzeyinin dış çevre ile doğrudan ilişkisini sağlıyor. Kemaliye evleri, geleneksel Türk evinin iç sofalı plan tipi olarak nitelendiriliyor. Evlerin kapıları da en az evler kadar ünlü. Gelenin kadın mı erkek mi olduğunu haber veren kalın ve ince sesli tokmaklar, bölgenin geleneklerine uygun olarak şekillenmiş.
 

Kemaliye Evlerinin Ünlü Kapı Tokmakları



Derin kanyonlar arasında uzanan bir vadiye yerleştirilmiş küçük ve şirin bir ilçe olan Kemaliye'de gözünüze ilk çarpan şey ahşap yapılar ve bu yapıların kapıları üzerindeki tokmaklardır.

Kemaliye'nin binlerce yıllık tarihini ve sosyolojik yapısını anlatan kapı tokmakları kentin göze çarpan en belirgin özelliklerinden biri. Geleneklere göre bir eve gelen misafir kapı tokmağını çalışına göre karşılanıyor. Ev sahibi tokmak sesine göre misafirin kim olduğunu anlıyor. Kapı tokmağının sesi gelenin kadın mı yoksa erkek mi olduğunu haber veriyor. Eğer misafir büyük tokmağı kullanır ve ses tok ve gür çıkarsa gelen kişi erkek ama diğerine göre ince daha az sesi olan küçük tokmak kullanılırsa gelen kişi kadındır.Kapı tokmaklarının mesajları bunlarla sınırlı değil.

Tokmaklar üzerindeki motiflerin de bir anlamı var. Örneğin lamba motifli bir kapı tokmağı evin ocağı sönmesin, hayat daim olsun anlamını taşıyor. Kuş motifi kullanılmışsa bu da ev sahibinin gurbette bir yakınının olduğu ve haber beklediği anlamına geliyor. Sağa sola ayrılan ve kuş kafasını andıran motifler evin Müslüman bir aileye ait olduğunu vurguluyor. Öküz motifi ise ailenin birlik olduğunu simgeliyor. Kapı tokmaklarında akrep yılan gibi motiflerde var. Bu motifler Şaman kültüründen kalma. Yılan motifleri genellikle anahtar delikleri çevresinde bulunuyor ve bu motifteki kilide anahtar sokulunca şeytanın o eve giremeyeceğine inanılıyor. Akrep motifi olan evlerde ise cinin şeytanın barınamayacağı inancı var.

Günümüzde Kemaliye'de kapı tokmaklarını yapan, 6 kuşaktır geleneklere bağlı olarak bu işi yapan Demirci ailesidir. Yaklaşık 120 yıl aradan sonra tekrar 1996 yılında bu geleneği sürdürme kararı alan Demirci ailesinin bu kararı sadece kaybolmakta olan bir geleneği yaşatmak değil aynı zamanda bu tokmakların işleneceği kapıları yapan marangozları ve buna bağlı olarak da eski taş ustalarını hayata bağlamış. Pek kimsenin rağbet etmediği marangozluk ve taş ustacılığı da kapı tokmakları sayesinde yeniden nefes almaya başlamış.


6 1


Beyaz2


Tk1


Tk2
 

Ynt: Kemaliye

Paylaşım için teşekkür ederim Sayın "SDC".

Hangi iktisadi güç, bu zor coğrafyada, bu başarıyı yakaladı acaba?

Cavid Sezen
 

Ynt: Kemaliye



gezmen' Alıntı:
Paylaşım için teşekkür ederim Sayın "SDC".

Hangi iktisadi güç, bu zor coğrafyada, bu başarıyı yakaladı acaba?

Cavid Sezen


Cavid Bey ilginize teşekkürler...

Mesajınıza kesin cevaplar verebilmek için girdiğim Kemaliye Kaymakamlığı sitesine göre :

"Yavuz Sultan Selim, Kafkasya'dan tehcir (göç ettirme) ettiği aileleri Egin'e yerleştirmiş ve bunlara geçimlerini sağlamak amacıyla İstanbul'da et satışını yönetmeleri için bir ferman vermiştir. Bu ferman metninde, "Egin ve 19 pare köyüne..." deyimi bulunmaktadır.
Daha sonra göç başlamış ve IV. Murad döneminde göçü önlemek için et kethüdalığının yanısıra odun ve kömür kethüdalığı verilmiştir. "

"Kemaliye sanatta ve ticarette de çok ileri seviyelere gitmiştir. Yakın zamana kadar iplikçilik, dokumacılık, halıcılık, dericilik, ayakkabıcılık ve sarraflık ile uğraşmış, Antep'ten Halep'e, Şam'dan Bağdat'a kadar birçok yöreye ürettiklerini kervanlarla taşımıştır. Daha sonradan ipek yolunun önemini kaybetmesiyle yöre halkı ekonomik sıkıntılardan dolayı İstanbul'a yönelmiş ve gurbetçiliğe dayanan bir ekonomi oluşmuştur. "
 



Ynt: Kemaliye

SDC' Alıntı:
Cavid Bey ilginize teşekkürler...

Mesajınıza kesin cevaplar verebilmek için girdiğim Kemaliye Kaymakamlığı sitesine göre :

"Yavuz Sultan Selim, Kafkasya'dan tehcir (göç ettirme) ettiği aileleri Egin'e yerleştirmiş ve bunlara geçimlerini sağlamak amacıyla İstanbul'da et satışını yönetmeleri için bir ferman vermiştir. Bu ferman metninde, "Egin ve 19 pare köyüne..." deyimi bulunmaktadır.
Daha sonra göç başlamış ve IV. Murad döneminde göçü önlemek için et kethüdalığının yanısıra odun ve kömür kethüdalığı verilmiştir. "

"Kemaliye sanatta ve ticarette de çok ileri seviyelere gitmiştir. Yakın zamana kadar iplikçilik, dokumacılık, halıcılık, dericilik, ayakkabıcılık ve sarraflık ile uğraşmış, Antep'ten Halep'e, Şam'dan Bağdat'a kadar birçok yöreye ürettiklerini kervanlarla taşımıştır. Daha sonradan ipek yolunun önemini kaybetmesiyle yöre halkı ekonomik sıkıntılardan dolayı İstanbul'a yönelmiş ve gurbetçiliğe dayanan bir ekonomi oluşmuştur. "

Sevtap Hanım,

Bu muhteşem evlerin yapılabilmesini sağlayacak birkaç yol vardır:
1.Ya ticareti çok iyi bileceksiniz,
2.Ya bir şekilde hazineye elinizi sokacak/bir imtiyaz elde edeceksiniz,
3.Ya da "padişaha kız verecek"siniz. (Bilindiği üzere sultanlar, gayrimüslimlerden ya da Türk olmayan müslümanlardan evlenirlerdi.)

Eğin'in gizemi çözüldü, biraz tembellik etmişim de aramamışım; teşekkür ederim. Aslında devlet gücünü kullanarak ayrıcalıklar elde etme, her dönemde olmuştur ve de olmaktadır.

"Olmayasın üç beldenin birinden" sözünde geçen Kemaliye'yi (Eğin) görmeyi bugüne değin gerçekleştiremedim. Belki birgün, Arapkir-Divriği-Kemaliye üçlüsünü görebilirim...

Saygılar.
Cavid Sezen
 


Ynt: Kemaliye



gezmen' Alıntı:
..."Olmayasın üç beldenin birinden" sözünde geçen Kemaliye'yi (Eğin) görmeyi bugüne değin gerçekleştiremedim. Belki birgün, Arapkir-Divriği-Kemaliye üçlüsünü görebilirim...

Saygılar.
Cavid Sezen


Cavid Bey en kısa zamanda bu isteğinizin gerçekleşmesini dilerim :smiley:

Ve Kemaliye notlarıyla kimseyi sıkmadığımı ümit ederek bu söze ait rivayeti aktarmak isterim...

Yavuz Sultan Selim, Mısır'a sefer düzenlemeden önce "bilim adamlarından" görüş sormuş:
- Bir İslam ülkesine saldırmam dince uygun mu?
Farklı görüşler gelmiş. Padişah bunun üzerine "alimler meclisini" toplamış. Din bilginlerinden biri "çeşitli ayetler okuyarak, hangi hallerde savaşa girebileceğini" açıklamış ve "Mısır'a sefer düzenlemenizin din bakımından hiçbir sakıncası yoktur" demiş.
Yavuz Sultan Selim ayağa kalkmış. Bu alimin yanına gitmiş:
- Olmayasın üç beldenin birinden... Darende'den, Arapkir'den, Eğin'den... Zira en alim adamlar oradan çıkar, demiş...

Yavuz Sultan Selim'in alimi onore etmek için sarfettiği bu sözler kimi zaman, "sakın ha, olmayasın 3 beldenin birinden" şeklinde olumsuz anlamda da kullanılabiliyor...
Annem de babama sinirlendiğinde "olmayasın üç beldenin birinden..." diye başlıyor mesela :smiley:

Selamlar
 


Ynt: Kemaliye

Önce paylaşım için teşekürler.Gidilmesi gerek bir yer.Olmayasın üç beldeden bazen üç duruyorda muhteviyat değişiyor.iyi paylaşımlar.
 



Ynt: Kemaliye

sevtap hanım pek yazmıyor sanırım artık ama belki bilen başka birileri veya kendisi görür de yazar.

merak ettiğim birşey var:

şenlik zamanında görüyorum genelde, bir kale var bayraklarda filan. nedir kimindir neden vardır bilen var mı?

Kemaliye son
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,383
Mesajlar
1,517,440
Kayıtlı Üye Sayımız
172,041
Kaydolan Son Üyemiz
İsmail.s

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

SON KONULAR



Geri
Üst