Habip YANÇ
Yeni Üye
- Mesajlar
- 5
- Tepkime Puanı
- 0
FOTOĞRAFÇININ (Karavancının) GÜNLÜĞÜ (12 MAYIS 2014)
Arkadaşlar size daha önce Norveç anılarımı paylaşacağıma söz vermiştim ama Soma faciası nedeni ile ertelemiştim. Şimdi sözümü yerine getiriyorum.
Norveç e hareket edeceğimiz günün gecesi de epeyce hareketli idi evimiz. Sağ olsunlar, dostlar bize güle güle demeğe gelmişler.
Sabahın köründe karım saat 03.45 diye uyandırdı beni. Saatimi de kurmuştum ama… Neyse ki uyandık. Kızımın hazırlanması biraz geç olur dedim ama baktım hazırdı. 04.30 gibi çıktık evden. İstanbul Atatürk Havaalanında biletlerimiz çek etmeye gittiğimizde gişedeki kız bize sürpriz yaptı. – Biletinizde bagaj ücreti yok! O ne demek derken Kızcağız -Acentanız bunu size söylemesi gerekir dedi. Şimdi acentayı arayacak halimiz yok ya 170 TL bagaj parası bayıldık. Siz siz olun ucuz bilet bulduk diye sevinmeyin. Altında bir bit yeniği vardır mutlaka. Ha bir de diğer bankodaki kız Amsterdam’da ki hava koşulları nedeni ile oradan Bergen’e iki saat gecikmeli uçacağımızın müjdesini verdi. Olsun da, Norveç li dostlara bunu nasıl anlatacağız. Koşturduk KLM nin uçağına. Hollanda’nın uzun boylu sarışın güzel kızları karşıladı bizi güler yüzleri ile. 06.00 da havalandık. Muhteşem bir ağırlama ile iki buçuk saatte Amsterdam a indik. Kızıma sordum, siz bu kadar ikram yapıyor musun diye. O da beni azarladı –baba biz dünyanın en büyük hava yollarıyız diye. (Kızım THY de çalışıyor ya ben de gururlandım tabi)) Amsterdam Hava alanı öyle böyle değil çok büyük. İki saatlik zamanımızı nerelerde geçireceğimizi tahmin ediyorsunuz tabi ki. 11.40 ta KLM nin Bergen uçağıyla yine güzel kızlar eşliğinde bindik. Bir buçuk saatlik yolculuktan sonra Bergen’e vardık. Baktık Kate yok. Nerede kızım bu arkadaşın? Kadın beklemiştir uçak ta gelmeyince gitmişlerdir .Moku yedik vallahi ne yapacağız dünyanın bu en pahalı ülkesinde. Neyse Gökçe aradı da gelip aldılar bizi. Kate, eşi Arne ve dahi kızları Malen çok şirin ve sıcakkanlı insanlar. Evleri Tipik üçgen çatılı bizim villa dediğimiz Norveç evleri. Çatı katını bize hazırlamışlar . Çok ta memnun olduk.Eşyalarımızı bıraktık, aşağı terasta Arne ve Kate bira içiyorlar. Bana da ikram ettiler. Aslında ben gelirken onlara Türk Rakısı da getirdim. İkram da ettim ama Arne’yi uyarmama rağmen kafaya dikti. Allahtan bardak küçüktü. Suratını görmeliydiniz.
Arkadaşlar size daha önce Norveç anılarımı paylaşacağıma söz vermiştim ama Soma faciası nedeni ile ertelemiştim. Şimdi sözümü yerine getiriyorum.
Norveç e hareket edeceğimiz günün gecesi de epeyce hareketli idi evimiz. Sağ olsunlar, dostlar bize güle güle demeğe gelmişler.
Sabahın köründe karım saat 03.45 diye uyandırdı beni. Saatimi de kurmuştum ama… Neyse ki uyandık. Kızımın hazırlanması biraz geç olur dedim ama baktım hazırdı. 04.30 gibi çıktık evden. İstanbul Atatürk Havaalanında biletlerimiz çek etmeye gittiğimizde gişedeki kız bize sürpriz yaptı. – Biletinizde bagaj ücreti yok! O ne demek derken Kızcağız -Acentanız bunu size söylemesi gerekir dedi. Şimdi acentayı arayacak halimiz yok ya 170 TL bagaj parası bayıldık. Siz siz olun ucuz bilet bulduk diye sevinmeyin. Altında bir bit yeniği vardır mutlaka. Ha bir de diğer bankodaki kız Amsterdam’da ki hava koşulları nedeni ile oradan Bergen’e iki saat gecikmeli uçacağımızın müjdesini verdi. Olsun da, Norveç li dostlara bunu nasıl anlatacağız. Koşturduk KLM nin uçağına. Hollanda’nın uzun boylu sarışın güzel kızları karşıladı bizi güler yüzleri ile. 06.00 da havalandık. Muhteşem bir ağırlama ile iki buçuk saatte Amsterdam a indik. Kızıma sordum, siz bu kadar ikram yapıyor musun diye. O da beni azarladı –baba biz dünyanın en büyük hava yollarıyız diye. (Kızım THY de çalışıyor ya ben de gururlandım tabi)) Amsterdam Hava alanı öyle böyle değil çok büyük. İki saatlik zamanımızı nerelerde geçireceğimizi tahmin ediyorsunuz tabi ki. 11.40 ta KLM nin Bergen uçağıyla yine güzel kızlar eşliğinde bindik. Bir buçuk saatlik yolculuktan sonra Bergen’e vardık. Baktık Kate yok. Nerede kızım bu arkadaşın? Kadın beklemiştir uçak ta gelmeyince gitmişlerdir .Moku yedik vallahi ne yapacağız dünyanın bu en pahalı ülkesinde. Neyse Gökçe aradı da gelip aldılar bizi. Kate, eşi Arne ve dahi kızları Malen çok şirin ve sıcakkanlı insanlar. Evleri Tipik üçgen çatılı bizim villa dediğimiz Norveç evleri. Çatı katını bize hazırlamışlar . Çok ta memnun olduk.Eşyalarımızı bıraktık, aşağı terasta Arne ve Kate bira içiyorlar. Bana da ikram ettiler. Aslında ben gelirken onlara Türk Rakısı da getirdim. İkram da ettim ama Arne’yi uyarmama rağmen kafaya dikti. Allahtan bardak küçüktü. Suratını görmeliydiniz.
iyi tatiller
