Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

takip deyim

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Aliço' Alıntı:

Not. Bu arada Alternatif bayram gezisi nin... Pardon, 1. Antalya Kamp Karavan Derneği Şenliği'nin sabit konular içinde yer alıp da sizin 4 kat daha fazla reyting almış ve bundan 10 yıl sonra da keyifle okunacak gezinizin normal geziler içinde yer almasını da anlayabilmiş değilim.

Genişletmek için tıkla ...

Hüseyin bey merhaba,

Her zaman forumdaki kibar ve olgun karavancı imajınızla sizi andığım için yukarıdaki yazınızada dil sürçmesi
olarak algılayıp size layık tarzda cevaplamak istiyorum.
Hüseyin abimiz duayen karavancılığı,edebi eser gibi gezi yazıları ve yardımseverliğiyle bölümümüzde gerekli
itibarı tüm karavancı arkadaşlarımdan görmektedir.
Yurtdışı gezi yazılarından link verdiğim yazılarıda sabit konularda yeralmaktadır. Kaldıki forum yönetimi olarak
alınan kararla Hüseyin abimiz yeni sayfa düzenimiz tamamlandığında köşe yazarımız olarak zaten karavan bölümünde
ayrılacak yazarlarımız bölümündede yerini alacaktır

http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=73298.0
http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=23243.0

Diğer bahsettiğiniz yazımız için kişisel yorumunuzu ilgili bölümde paylaşabilirsiniz.
Karavan Bölümümüzdeki tüm güzel gelişmeleri ve faaliyetleride aynı hassasiyetle değerlendirip yorumlamanızı temenni ederim.

Saygılarımla.

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Levent Bey Merhaba,

Şahsımla ilgili düşünceleriniz için teşekkür ederim .Hüseyin Bey'e yeni sayfa düzeninde yer ayrılması da beni ayrıca sevindirdi.
Hüseyin Bey'in sayfasını meşgul etmemek ve onu yormamak için konuyla ilgili hassasiyetimi daha sonra paylaşmak üzere size kolaylıklar diliyorum.

Saygılarımla,

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Ooooo..Beyler....Ne güzel sözler bunlar...İnsanı dağlara tırmandırır,denizleri aşırır bu verdiğiniz enerji...

İltifatlarınıza ve gösterdiğiniz "hassasiyete" sonsuz teşekkürlerimi sunarım...
Sağolun...Varolun...
Herşey sizlerle paylaştıkça güzel...

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

İki gün önce hava karanlık iken ışıkların olmadığı bir alana gelince gözlerim uyum sorunu yaşadı,aklıma şu düşünce geldi acaba ne kadar, bu yıllarca ulaşamadığım karavana binebilirim diye,sonra aklıma Rüzgar üstadımız geldi,o kadar zor durumda bile yolda olmayı beceriyor ise bende yapabilirim düşüncesi ile aklıma gelen kaygılardan kurtuldum .Evet bu ihtimalin olması ne kadar önemli bizim gibi acemiler için bilemezsiniz,yaptığınızın değerini,kıymetini bilen insanlar içindesiniz Rüzgar hocam.

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

abi öncelikle gecmiş olsun lütfen kendinize iyi bakın yerinizi doldurmamız coooookkk zor daha sizlerin önderliğinize ve öncülüğünüze cok cok ihtiyacımız var sizin melteminiz bize fırtına gibi geldi SAYGILARIMIZLA

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011


Sn.Rüzgar ve saygıdeğer eşi Selma Hanımefendi,

Gezinizi, değerli anlarınızı nakşettiğiniz fotoğraflarla süslediğiniz yazınızı keyifle izledik. Hemen hemen aynı tarihlerde, aynı güzergahta olmamıza karşın karşılaşmamamız büyük şanssızlık, bizce.. Sizi izlerken, o güzel yerleri bir kez daha yaşadık. Yurdumuzun eşsiz köşelerini, sadece güzellikleriyle değil, olumsuz yönleriyle de gözler önüne sermeniz takdir edilesi..

Paylaşımınız için sonsuz teşekkürler.. Birgün, bir yerlerde karşılaşmak ümit ve dileğiyle... Saygılar...

Ülker&Yavuz

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

egeli' Alıntı:

Yurdumuzun eşsiz köşelerini, sadece güzellikleriyle değil, olumsuz yönleriyle de gözler önüne sermeniz takdir edilesi..

Genişletmek için tıkla ...

Evet, maalesef Karadeniz gibi doğal güzelliği dillere destan bu yöremizin halkı maalesef doğaya saygı göstermek gerektiğinin bilincinde değil.
Bakın size Egeli'nin objektifinden bir Karadeniz manzarası...

[attachment=1]

Doğayı bıraksanız kendi haline, derelerimiz nasıl akacaklarını sizlerden iyi bilir...
Yemyeşil çayırlar siz olmazsanız çöplüğe dönmez böylesine ahır bozuntuları ile...

Çekin elinizi üstümüzden...
Hak etmiyorsunuz bizim güzelliğimizi, bekaretimizi..
Rahat bırakın bizi ey insancıklar..
Hıçkırıyor yurdumuzun bu birbirinden güzel köşeleri
Duyun artık sesimizi..

İnsan gezerken gördüklerine üzülüyor inanaın...
Rüzgar da üzüldü Egeli de ve de gezip gören binlerce insanımız da...

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Hüseyin Ağabey,
Gezi yazınızın 5. bölümünü yine keyifle okudum. Ellerinize sağlık. Yazılarınız ister sabit bölümde ister yazıların en dibinde olsun farketmez yine bulup okurum. Saygılarımla.


Bölgeyi henüz gezemedim ama son fotoğraftaki kötü yapılaşmanın bölgede artığını, resimlerden anlatılanlardan görüyor, duyuyor ve üzülüyorum. Bölge insanı inşallah tez vakitte elindekinin kıymetini anlar.

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Sevgili kardeşim Hakan,
Seni fazla yormak istemem...
Gezi anılarımın 6. bölümünü hemen sizlerle buluşturuyorum bu güzel sözlerin üzerine...
Teşekkür ederim.

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011



Altıncı Bölüm

Altıncı bölümün rotası
Amasya-Çorum-Ankara-Polatlı- Eskişehir-İstanbul

Amasya ordu evindeki nizamiye ye selamı çaktıktan sonra burnumuzu batıya yöneltiyoruz. Güzel bir yoldan Çorum a ulaşıyoruz. Çorum da küçük bir şehir turunda ana caddelerde biraz dolaşıyoruz. Niyetimiz bir sabah kahvesi ile birlikte biraz etrafı dolaşmak ama uygun bir park yeri bulamayınca karavan ile bir tur atıyoruz. Çorum bize hiç de yaşanılası bir belde gibi görünmüyor. Son derece içine kapanık, ürkek insanlar, “elalem ne der”cesine ruhsuz bir yaşantı, bir kapalılık. Üzümün üzüme baka baka karardığı bu şehirde ruhumuz sıkıldı daha on beş dakika geçmeden. Burada yaşayan açık fikirli, yaşamayı seven insanlara Allah yardım etsin deyip Karabük yönüne devam ediyoruz. Boğazköy ören yerlerini daha önce gördüğüm için pas geçiyoruz. Karabük ve Ankara nın dış yollarından Eskişehir tabelalarını izleyerek Polatlı taraflarına devam ediyoruz.
Akşamüzeri sıcak bir hava da Polatlı da belediyenin tesislerinde bir çay molası veriyoruz.

120 Polatlı-Çay molası
[attachment=1]

Belediye vatandaşları için çırpınmış güzel bir şeyler yapalım diye ama kimin için yapıyorsun...Etrafta bir alay çöp kutusu varken her yer çöplük sanki. O atar da ben atamazmıyım hainliği kol geziyor etrafta sanki.
Çay dan sonra aceleyle tepedeki askeri müzeye koşturuyoruz. Sadece yarım saatimiz kalmış..Karavanı müzenin park yerine çekip önce dışarıdaki anıtları sonra da müze binasını geziyoruz.

Sakarya Şehitleri Anıtı
Heykeltıraş Prof. Haluk Tezonar tarafından yapılmış olup anıt gövdesi 915 rakımdan başlıyor ve 970 rakıma kadar yükseliyor. Yani merdivenler ile, yaklaşık 55 metre bir yüksekliğe tırmanmak gerekiyor. Biraz dik ve sıcak yaz günlerinde, dinlenerek çıkılması gerekiyor. Özellikle çıkışa ilk başladığınızda, merdivenler çok dik, ilerledikçe merdivenler rahatlıyor. Bu da savaşın ilk günlerindeki güçlükler, merdivenlerin başında yaratılan diklik ve yüksekliklerle ifade edilmiş, merdivenler çıkıldıkça rahatlıyor ve genişliyor.Bu anlatı ise savaşın gidişatında, kazanılan başarıları ifade ediyor

121 Polatlı-Sakarya Şehitleri Anıtı

[attachment=2]
Zafer Anıtı

Anıttaki üçlü kompozisyonda kadın, asker ve genç erkek yer alıyor. Üçlü simgeler zamanla olgunlaşan milli şuuru ve gittikçe yükselen milli gücü simgeliyor. Mehmetçik milletin vatan ve özgürlük aşkını, silahlı gücün temel direği olduğunu simgeliyor. Tüfeğinin dipçiği, düşmana öldürücü darbenin vurulduğu ve milletin bağımsızlığına, özgürlüğüne ve topraklarına göz koyanlara karşı hıncını simgeliyor. Mermi taşıyan kadın ise Kurtuluş Savaşında, mehmetçiğin yanında bulunan, asil ve vefalı Türk kadınını temsil ediyor. Bomba atan genç erkek çocuk Sakarya’da, bütün milletin seferber olup ordusuna yardım ettiğini ifade ediyor.
122 Polatlı-Zafer Anıtı
[attachment=3]
Rölyefler müzenin kapalı bölümünde sergileniyor. Bunlardan bir kaçını görüntülüyoruz.
Kurtuluş Savaşı’nın başından sonuna kadar savaşın ve ülkenin geçirdiği önemli dönüm noktaları rölyeflerle anlatılmaya çalışılmış.

123 Rölyef- 1
[attachment=4]

Rölyefde Cepheye mermi taşıyan kadınlar anlatılıyor.
124 Rölyef- 2
[attachment=5]

Rölyef de Başkomutan Atatürk’ün, sevk ve idaresinde, birlik ve beraberliğin kurulması ve komuta heyetinin teşkil edilmesi ifade ediliyor.

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011


125 Rölyef- 3

[attachment=1]

Rölyef de yeniden teşkil edilen Türk ordusunun, Yunan ordusu ile yaptığı mücadeleyi ve yapılan çatışmaların sonucunda, Türk tarihine hediye edilen “Sakarya Destanı” ifade ediliyor.
126 Rölyef- 4
[attachment=2]

Sakarya meydan savaşında yüzlerce cana kıyan bir ağır makinalı tüfek ilgimizi çekiyor. Namluyu soğutmak için namlu dışındaki hazneye su konurdu zamanında.

127 Ağır makinalı tüfek
[attachment=3]



22 gün ve 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebelerini ve ülkenin birlik ve beraberliğini gayet güzel çalışmalarla anlatan bu düşünsel sanat harikası müzeyi gezebildiğimiz için buruk da olsa bir mutluluk duyuyoruz içimizde.
Polatlı’nın doğusundan gelip Eskişehir’e doğru giden “Uzun İnce” Yolumuz”u ışıldatan güneş, yavaş yavaş tepelerin ardına doğru çekilirken ardında bıraktığı turunculuk giderek savaşın kanlı anılarını yaşatırcasına tüm ovayı kızıla kesiyor...

128 Polatlı-Eskişehir yolunda günbatımı
[attachment=4]

Eskişehir e karanlıkta giriyoruz ve Porsuk kenarına kadar yolumuzu bulabiliyoruz neyse ki. Kalınacak yer arayışında nehir kenarı bir alternatif ama daha rahat edeceğimizi düşünerek öğretmen evi parkına bir bakalım diyoruz.. Kısa bir arayışın ardından geldiğimiz öğretmenevi park yeri yine bir düğün nedeniyle dolu. Bize ancak 23 sularında bir yer ayarlayabiliyor kapıdaki korumalar.
Bu gün 640 km. yol yapmışız şu “uzun ince yolda”...Amasya dan Eskişehir e kadar. Bu koşullarda (bel ağrısı) bunca yolu alabilmeyi bayağı iyi bir averaj olarak düşünüyoruz. Ilık bir duşun ardından yataklarımıza yıkılıyoruz adeta.

Güneşli bir Temmuz sabahında camımız güzel bir güne açılıyor. Çıt,çıt,çıt...İşte nefis bir hava,işte bahçedeki güller ve kabin amirimin betimlemesi ile işte Rüzgarın gülen yüzü...

129 Eskişehir-Öğretmen evi
[attachment=5]

Kahvaltımızı karavanda yapmayı tercih ediyoruz ve ardından Büyük Şehir Belediye Başkanı, Eskişehirli Prof. Yılmaz Büyükerşen ‘in halkına kazandırdığı eserleri görmeye çalışacağız.

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011


İlk hedefimiz Odunpazarı bulunduğumuz yere on, on beş dakika sadece. Odunpazarında ki görevliler bizi önce Çağdaş Cam Sanatları Müzesi’ ne yönlendiriyorlar.
Burada Türk, Estonyalı, Çek ve Japon cam üfleme sanatçılarının bir birinden güzel güzel eserlerini izliyoruz.

130 Odunpazarı- Cam müzesi 1
[attachment=1]

Sergide oldukça ilginç çalışmalar görüyoruz. Işıklandırmalar da iyi yönlendirilmiş.

131 Odunpazarı-Cam müzesi 2
[attachment=2]

132 Odunpazarı- Cam müzesi – uçuşan sivrisinekler muhteşem
[attachment=3]

Bu da enteresan bir çalışma. Aynalı camdan şişe ve kutular..

133 Odunpazarı- Cam müzesi 4
[attachment=4]

İkimizde müzeyi çok beğeniyoruz. Gerçekten cam üfleme sanatı, heykeltıraş gözü ile birleşince çok güzel ve enteresan eserlere dönüşmüş.
Ben yine bir yer bulup dinlenmeye çekiliyorum bir süreliğine.

134 Müzede şadırvan
[attachment=5]

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011


Sonra Cumhuriyet Kadınları adlı fotoğraf sergisini izliyoruz bir başka bölümde. Eskişehir de yaşamış kadınların 1930-1950 yılları ağırlıklı fotoğraflarını izliyoruz gururla. Cumhuriyet kadınları sergisinin ilki İstanbul da açılmıştı ve biz de ailemize ait 17 fotoğrafla katılmıştık o sergiye. İşte onlardan bir kolaj.
Üstte solda annem ve teyzem, hemen yanında annem,babam ve teyzem,altta solda teyzem ve yanındaki annem. Hepsi de güçlerince Cumhuriyetimize destek oldular yaşamları boyunca. Işıklar içinde yatsınlar.

135 Ailemden Cumhuriyet Kadınları
[attachment=1]

Buradan yakındaki eski fakat çok başarılı bir restorasyondan sonra yeniden hizmete açılan Atlıhan Lületaşı El Sanatları Çarşısı’na geçiyoruz. Çarşı iki katlı ve odalarda bir çok lületaşı , cam sanatı eşyaları dükkanları ağırlıklı. Biz de anı olarak birkaç parça cam eşya ve günde iki paket sigarayı bana mısın demeden tüttüren büyük tiryaki, saygıdeğer Selma hanımefendi için lületaşı ağızlık alıyoruz !...

136 Atlıhan da dinlenme
[attachment=2]

Dinlenme molasında gelsin az şekerli kahveler ve cigara...
Sıra hemen yakında olan Kurşunlu Camii külliyesine geliyor. Cuma öğle vaktinde geldiğimiz için caminin şadırvan ve diğer bölümlerini gezemiyoruz.
Külliye de ise sağlı sollu iki büyük galeride karma resim sergisi açılmış.

137 Külliye de resim sergisi
[attachment=3]

Birkaç tablo hariç henüz amatör düzeyde bir sergi ama Selma nın takıldığı bir tabloyu sorduğumuzda ressamın özel koleksiyonundan olduğunu ve satmadıklarını söylüyorlar. Resimde yapayalnız elinde bir parça ekmek, yırtık pırtık eski giysiler içerisinde kocaman kapkara gözlü bir çocuk resmedilmiş. Selma’yı epeyi ağlattı bu görüntü.

138 Külliye de sergiden
[attachment=4]

Vakit öğle ve hemen yakındaki bir çi börekçiyi salık verdiler. Ailece işletilen bu evin sahipleri Tataristan Türklerinden olduklarını söylediler

139 Meşhur Çi börek
[attachment=5]


Tataristan ile ilgili anılarımızdan, başşehirleri Astrahan’ dan, Kırım dan, Bahçesaray’dan söz edince fazlası ile ilgileniyorlar bizimle...
Ulan diyorum o kadar lafladık kıymayı bol tutsalar bari çi böreklerin...Eee karavancılık işte,huyumuza, suyumuza işlemiş oportünizm !..
Dediğimi duydular mı ne ?...Çok sağlam geldi börekler...

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011


Selma yemeğin ardından ilk deneme tüttürmesini yapıyor lületaşı ağızlıkla...

140 Lületaşından ağızlıkla keyif
[attachment=1]

Bakalım kaç seferden sonra çekmecelerden birinde yıllayacak bu ağızlık.
Tatar aile ile vedalaşıp Odunpazarı mahallesine dalıyoruz. Bir çok ev ya da konak verilen restorasyon kredileri ile restore edilmiş. Tabii teknik ve estetik danışmanlık belediye den. Yoksa ne hale gelirdi bu mahalle düşünmek bile istemem.

141 Odunpazarı evleri
[attachment=2]

Kapısından baktığımız bir evin sahibesi bizleri içeri davet ediyor. Çok kibar, eskilerin bir hanımefendisi. Bize duvardaki fotoğrafları ile ailesini tanıtıyor. Kimler neler yapmış zamanında...Sonra birer kahve ikram ediliyor.Buralarda sabah kahvaltısı, öğle yemekleri ve çay saatleri değerlendirilebiliyor.

142 Köşk avlusunda ağırlama
[attachment=3]

Gezimizin Odunpazarı bölümünden sonra dinlenmek üzere karavana dönüyoruz.
Güneşin etkisinin biraz azalmasını bekleyip karavan ile birlikte Kentpark ın yolunu tutuyoruz. Parkın girişinde çok iyi düzenlenmiş otoparklardan birine parkediyoruz ve iki saat için korkunç bir para ödüyoruz. Bir lira...
Girdiğimiz kapının hemen ilerisindeki köprüde bir hatıra fotoğrafı çekiniyoruz.

143 Kentpark da köprü
[attachment=4]

Köprüler sayabildiğimiz kadarı ile dört tane. Bir tanesinin yanında bot iskelesi var ve buradan binilen tekneler ile şehir merkezine Porsuk üzerinden gidebiliyorsun. Bir kara şehrinde suyolu ulaşımından yararlanabilmek de ayrı bir düşünce ve beceri. Parkın içinde birkaç değişik kafe ve fast food ve de restaurant görülebiliyor.
Anayol üzerindeki çiçekçi kadın ile bir fotoğraf çekiyoruz.

144 Çiçekçi kadınla
[attachment=5]

Venedik in kardeş şehir olması doğrultusunda yapılan çalışmalarda devasa büyüklükteki havuz da bir süre sonra da gondol sefası sürülebilecekmiş. Venedikte paraya kıyıp süremediğimiz gondol sefasının “çakmasını” burada süreceğiz herhalde.

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011


Bir diğer köprüden sonra adını çok duyduğumuz ve büyük bir merakla görmeyi arzu ettiğimiz plaj bölümüne geliyoruz. Porsuk’un bir bölümünü ayırıp büyük bir kanal haline getirmiş ve bu bölüme kocaman bir plaj inşa etmişler.
Plaj da soyunma kabinleri, duşlar,tuvaletler,büfe, şezlong ve şemsiyeler,ilk yardım ve cankurtaran gibi gereken her şey düşünülmüş.

145 Porsuk da plaj
[attachment=1]

Eh bu kadar konforu bulunca ve de bu sıcak da suya girilir artık diyip havuza dalıyoruz.

146 Plaj harika
[attachment=2]

Plaj da aile ile bekar erkeklere ayrı bölümler düşünülmüş. Tabii bu biraz da Anadolu usulü alaturka bir ayırım ama belki bir süre sonra bu ayırıma da gerek kalmaz umarız. Bu biraz da bekar kızların daha atılgan ve tecavüzkar olmalarına bağlı...O zaman bekar kavramına kızlar da girer ve kek börek tarifleri ile zamanla şekil değiştirmiş evli hanımların kıskanç bakışlarından da kurtulurlar kesinlikle !...
Bana bu yaz boyunca güneş yasak ama böylesine kara şehrinde böylesine sıcak bir Temmuz gününde çaktırmadan suya girmek varken kaçırılır mı yani...

147 Plajın karşı kıyısı
[attachment=3]

Suya girince bütün yorgunluğum gidiveriyor, canlanıyorum adeta...
Eskiden mevsim başlarında “yoğurtçu” gibi olan beyaz tenimizi esmerleşene kadar gözlerden kaçırmak için önceleri sandal ile denize girer , milletin içine, plaja falan gidemezdik ama burada o şansım fazla değil ne yazık ki.Beş on metre öteye kaçabiliyorum ancak.

Park çok büyük ve ben her tarafını bir seferde gezemiyorum. Akşam olmadan bir de Kültürpark’ı görmeyi düşünüyoruz ve aceleyle duşlarımızı alıp karavana atlıyoruz. Ver elini Kültürpark.
Öğretmenevinin önünden giden yol bizi doğruca parka götürüyor.
Parkın asıl adı Bilim Kültür ve Sanat parkı.
Karavanı park edip parka giriyoruz. Parkı çepeçevre dolaşan trenin bir istasyonu hemen önümüze çıkıyor. Biraz sonra rengarenk bir tren geliyor ve de bizi renkli dünyalara doğru götürüyor düdükler çalarak.

148 Kültürpark da tren
[attachment=4]

Trenin dört istasyonu parkın dört köşesine ulaştırıyor yolcularını. Yolculuk sırasında çocukların öğrenim ve eğitimlerine önem verildiği gözleniyor. Nuhun gemisi, korsan kalyonu, define adası gibi masalsı anlatımlara özen gösterilmiş.

149 Kültürpark trende
[attachment=5]