Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 15
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 12,981

vata

Zirve
Mesajlar
1,376
Tepkime Puanı
360
Yer
İZMİR
Aralık İlçesi’ndeki Dilucu sınır kapısından geçerek ülkemize ulaştıktan ve yaklaşık 80 kmlik güzel bir yolu bir saatte geçtikten sonra saat 10.30 gibi Iğdır şehrine vardık.
1934 yılında Kars'a bağlı bir ilçe olan Iğdır, Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılmasından sonra Kafkasya'da ortaya çıkan karışıklıklardan dolayı öneminin artmasına binaen Ardahan ile birlikte 1992 yılında Kars'tan ayrılarak il olmuştur.Merkezi 90.000 nüfuslu olan Iğdır kentinin, büyük,ulu anlamına gelen ismini Oğuz Türklerinin Üçok kolundan gelen ve Oğuz Han’ın torunu olan İğdir Bey’den aldığı kabul edilmektedir.
Iğdır;Ermenistan,İran ve Azerbaycan gibi üç ülke ile sınırı olan şehir özelliği nedeniyle dünyada istisnai bir özelliğe sahiptir.Türkiye,henüz tamamlanmamış olan Boralan sınır kapısıyla İran,1993’ten beri kapalı olan Alican sınır kapısı ile Ermenistan ve 1992’den beri faaliyette olan Dilucu sınır kapısıyla Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti üzerinden Azerbaycan’a açılmaktadır.
Sert karasal iklime sahip Doğu Anadolu bölgemizde yer almasına rağmen çevresinde bulunan Ağrı Dağı gibi yüksek alanlara göre alçakta kalan kuytu konumuyla adeta bir mikroklima oluşturan Iğdır Ovası’nda kurulu Iğdır kentinde yıllık ortalama sıcaklık 11,6 °C'dir.Oysa yalnızca 170 km uzaklıktaki Kars'ta bu ortalama 4,2 °C'dir.Hal böyle olunca Iğdır’da pamuk yanı sıra kavun,karpuz,kayısı ve elma gibi çok güzel meyvalar yetiştirilir.Iğdır kayısısı(=şalak)nın en önemli özelliği büyük,sert ve elips şeklinde olması ve uzun süre dayanmasıdır.
Teorik olarak sınır şehri olmasına binaen sınır ticareti nedeniyle daha fazla gelişmesi beklenirse de mazot kaçakçılığını önlemek için getirilen zorunlu yaptırımlar şehrin daha yavaş bir şekilde gelişmesine ortam sağlamaktadır.
 

Etiketler
Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

Iğdır’dan İzmir yaklaşık 1800 km.cik.Bizim uçak biletimiz Cumartesi günü için olduğundan Türk Hava Yolları bürosundan değiştirelim dedik.Ancak 900 TL fark :( syt çıkarılınca teşekkür edip bizden gecelik 50 TL talep eden ve şehrin tam göbeğinde bulunan PTT binasının yanındaki Öğretmenevi’ne yerleştik.
IMG 0367 zpsab486c60
Iğdır Öğretmenevi Telefon : 476-227 67 15
Hazır vaktimiz var bari bir araba kiralayalım da Kars ve Doğubeyazıt’ı dolaşalım dedik fakat ikimiz de yanımıza ehliyetimizi almamışız.Bunun üzerine adam başı 7 TL ödeyip Iğdır-Doğubeyazıt arasında çalışan minibüslerle 55kmlik yolu yaklaşık 45 dakikada geçtik ve Doğubeyazıt merkezde indik.

IMG 0359 zpsaad0b5ed

DSC01124 zpsb2ebc0c7

Avrupa kıtasının en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’nın Iğdır’dan görünüşü

Lafı Ağrı Dağı'ndan açmışken kısa öyküsünden bahsetmeden geçmek olmaz.Ağrı Dağı’nın bulunduğu yer bir zamanlar ova imiş. Burada yaşayan bir köylünün iki kızı varmış. Bir gün bu iki kardeş odun toplamaya gitmişler.Yeterince odun topladıktan sonra abla odun dengini küçük kardeşin sırtına yüklemiş ve yola koyulmuşlar.Biraz gidince yorulan ve beli ağrıyan küçük kız ablasına ;"belim çok ağrıdı abla, ne olur biraz da sen taşı" diye seslenmişse de ablası pek kulak asmamış.Biraz daha gitmişler , küçük kız yine ablasına seslenmiş ancak ablası yine oralı olmayınca sabrı tükenen küçük kız;
"Senin gibi ablam olacağına olmaz olsun.Dağ olasın,taş olasın,uzun uzun kış olasın belimdeki ağrı adın, sel ve yağmur muradın olsun " diye beddua etmiş.
Ablası da :"Senin gibi kardeşim olacağına taş olsun saçların çayır, eteklerin bayır olsun.Başın dilin gibi sivri, yamacın boynun gibi eğri, adın da benim gibi ağrı olsun" demiş.
Derken önce bir gürültü kopmuş, ardından ortalığı bir toz bulutu kaplamış.Biraz sonra ovada iki yüce dağ sivrilmiş.Biri Küçük Ağrı, diğeri Büyük Ağrı. Böylece iki geçimsiz kardeşin ikisi de kolay geçit vermeyen amansız birer dağa dönüşmüşler.
 

Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

O yıllarda her ikisi de ilçe olan,merkez nüfusları 35.000 civarında seyreden ve ovada kuruldukları için nispeten daha yumuşak bir iklime sahip olan Doğubeyazıt ve Iğdır’ı 1988 ve1991’de iki kez ziyaret etmiştim.O zamanlar Doğubeyazıt İran ile bağlantıyı sağlayan ve ilçeye 35km. uzaklıktaki Gürbulak sınır kapısının da etkisiyle son derece hareketli bir yerdi.Iğdır ise kendi halinde biraz büyücek bir ilçeydi.2012’de ise ailemle beraber yaptığım Karadeniz gezisinin son duraklarından Iğdır’ı iyi bulmuş ancak merkez nüfusu yüz bini aşan Doğubeyazıt’ın çok düzensiz büyüdüğünü gözlemlemiş ve beğenmemiştim.
Ancak bu kez Doğubeyazıt’ı çok daha kötü buldum.Bir yandan düzensizlik,dağınıklık ve pislik diğer yandan 2014 belediye seçimleri döneminde karakola yapılan molotoflu saldırının duvarlardaki izleri bu güzel yere hiç yakışmıyordu.Hal böyle olunca ilçeyi dolaşmaktan vazgeçip 40 TL’ye bir taksi ile anlaşarak direkt İshakpaşa Sarayı’na doğru yola koyulduk.

DSC01090 zpsbd9a871c

Sarayın uzaktan görünüşü

DSC01121 zpsf3c1fd8b

Bu da 2012’de eski aracımla ailecek yaptığımız geziden bir kare
 

Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

İshak Paşa Sarayı,Ağrı Dağı'nın yakınında,Doğubeyazıt'ın 5 kilometre uzağında eski Beyazıt şehri yanında sarp kayalar üzerine kurulmuştur. Kartal yuvasını andıran 116 odalı bu saray aslında türbesi, camisi, surları, iç ve dış avluları, divan ve harem salonları,koğuşları ile Osmanlı İmparatorluğu'nun Topkapı Sarayı'ndan sonra Lale Devrindeki son büyük anıt yapısıdır. Eski adıyla Beyazıt, Trabzon’dan Tebriz’e uzanan eski İpek yolu üzerindeki sınır kentiydi. Osmanlı, Rus ve İran sınırındaki bu kent, sınır şehri olmanın tüm zenginliğini yaşamış; ama güç Osmanlı aleyhine değiştiğinde de fazlasıyla tahrip edilmiştir. IV. Murat’ın İran seferinde (1634) Osmanlı ordusunda Çıldıroğulları hanedanından gelen ve gösterdiği cesaret sonucu bir kalenin fethedilmesini sağlayan ancak sağ kolunu kaybettiği için “çolak” lakabını alan Abdi Paşa savaştan sonra Bayazıt sancak beyi olarak atanır.Paşa burada kendisi ve askerleri için güvenli ve görkemli bir kale-saray yaptırmaya karar verir.İşte günümüze ulaşan bu sarayın yapımını 1685'de Çolak Abdi Paşa başlatmış ve onun oğlu Çıldır Valisi İshak Paşa ve torunu Mahmut Paşa tarafından 1784'te bitirilmiştir.7.600 m²lik sahada yapılan sarayın inşaatı 99 yıl sürmüştür.Sarayın Harem Dairesi Takkapı kitabesinde yer alan "İshak meram üzere kerem kıldı cihanı bin yüz doksan dokuz buna oldu tarih(=İshak dünya için iyi bir şey yapmayı diledi bin yüz doksan dokuz yılı buna tarih oldu)"yazılı sekiz satırlık beyitten sarayın hicri 1199 yani miladi 1784 yılında tamamlandığı anlaşılmaktadır.
18. yüzyıl osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden olduğu kadar, sanat tarihi yönünden de değeri büyüktür.Sarayın yapımında bazıları 25km. uzaklıktaki Kotis köyünden bazıları ise 110km. uzaklıktaki Ağadeve köyünden insan ve hayvan sırtında dağlar tepeler aşılarak getirilen beyaz kesme taşlar,Ağrı Dağı’ndan alınan siyah taşlar ve moloz taşlar ile birlikte ahşap malzemeler kullanılmıştır. Sarayın duvarları ve tabanı tamamen taş yapıya sahiptir. Sarayın taş işlemeleri incelendiğinde birbirinden farklı çok sayıda taş ustasının kendine özgü süslemeler yaptığı ve işlemelerde kendi işaretlerini kullandığı saptanmıştır.Yapılan incelemelerde taşlar üzerinde 129 farklı ustaya ait imza örnekleri bulunmuştur.Süsleme programı bakımından Osmanlı mimarisinin en zengin örneklerinden biri olan sarayın süslemelerinde yapıldığı dönemin moda beğenisi olan Barok-Rokoko gibi bazı batılı etkiler,Kuzey Kafkasya ve İran etkileri ile yoğrulmuştur.
 

Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

Saray binasının bulunduğu zemin vadi yakası olduğundan, kayalık ve sert bir yerdir. Sarayın olduğu yer eski Beyazıt şehrinin merkezinde idi. Ova tarafında evler, diğer yanlarda camiler, mezarlık ve diğer yapılar vardı. Fakat bu yapıların hiçbiri günümüze ulaşamamıştır.Sarayın üç tarafı dik ve meyillidir.Sadece doğu tarafında müsait bir düzlük vardır. Sarayın giriş kapısı bu en dar cephesindedir.Saray, kalelerin özelliğini kaybettiği; ateşli silahların bulunduğu bir çağda yapıldığından, doğu yönündeki tepelere karşı müdafaası zayıftır.Cümle kapısı müdafaa bakımından en zayıf noktasıdır.Cümle kapısı bölümü, İstanbul ve Anadolu'da kurulan saraylarınkinden farksız olup, taş işçiliği ve oymacılığı yönünden muntazamdır.
Camiinin kubbeleri Türkistan kubbeleri gibidir. Saray Topkapı Sarayı'nı andırır, kapıları ise selçuklu stilindedir.50 x 115 metre alanı kapsayan sarayın harem dairesi iki katlı, diğer bölümleri tek katlı idi.Günümüzde ikinci kat tamamen yıkılmış durumdadır.Ancak öğrendiğime göre tam 10 milyon TL harcanarak Erzurum Üniversitesi tarafından saraya uygulanan restorasyonla sarayın üst tarafı modern plastik bir çatı ile kapatılarak sert iklim koşulları nedeniyle sarayın daha fazla hasar görmesi engellenmeye çalışılmıştır.Bence bu girişim ile kötü bir görüntü yaratılmış ve akıllarda “madem bu kadar para harcanacak neden aslına uygun restore edilmiyor” sorusunu bırakmıştır.
IMG 0318 zps607c6339
Restorasyon sonrası saraydan bir görünüm.
IMG 0316 zpsc3362190

Saraya ancak doğudaki tepeden açılan bir kapıdan girilir. Bu fotoğrafta arkamda duran ve orijinalinin bir zamanlar 13x6,5 m. ölçüsündeki çelik kabartmalı, altın kaplamalı olduğu rivayet edilen dış kapı ve saray kütüphanesinde bulunan on bin cilt yazma eser Doğubeyazıt’ı pek çok kez işgal eden ve sarayı bir karargah gibi kullanan ruslar tarafından yerinden alınarak önce Tiflis’e sonra da halen sergilenmekte oldukları Moskova Müzesi’ne götürülmüştür.
 



Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

Sarayın diğer tarafları 20-30 metre yükseklikte sağlam duvarlarla çevrilidir.Sarayın birinci avlusuna zengin mimari süs ve ögeler ile donatılmış anıtsal nitelikli bir taçkapıdan geçilerek girilmektedir.Avlunun sağ tarafında taçkapıya bitişik olarak yapılmış klasik bir Osmanlı cephe çeşmesi sol tarafta bekçi odaları kuzeyde muhafız odaları ve zindanlar ile güneyde arabalık ve tavla bölümleri yer almaktadır. Birinci avludaki yapıların önemli bir bölümü depremler ve istilalar neticesinde yıkılmıştır.

IMG 0357 zps5a598bb6

Süt çeşmesi

Bölge halkı tarafından “süt çeşmesi” olarak anılan ve daha önce bir musluğundan su diğerinden süt aktığı belirtilen çeşme Osmanlı mimarisinde cephe çeşmeleri statüsündedir. Halen işlevini sürdüren ve yüksek yaylalardan buz gibi suları toprak künkler vasıtasıyla saraya taşıyan çeşme muslukları hariç orijinalliğini koruyarak günümüze ulaşmıştır.İç içe kademeli iki sivri kemerin çerçevelediği çeşme nişi oldukça derin tutulmuştur.Çeşme nişinin iç yüzeyinin üst kısmında su tası koymak için iki küçük niş ve bunların arasında Barok üsluplu bir aynalık taşı yerleştirilmiştir.Bu kompozisyonun üst kısmında ise su ile gül arasındaki aşkı simgeleyen bir damla motifi bulunmaktadır.
 

Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

IMG 0319 zps0784415d
Dış avlu ve ısı merkezi

Birinci avlunun kuzeybatı köşesinde yer alan ve içinde halen saraya ait sıcak ve soğuk su şebekesinin olduğu ısı merkezi bulunmaktadır.Bu merkezde eskiden mabeyn bölümü,cami ve medrese bölümlerinin ısınmasını sağlayan bakır bir kazanın bulunduğu fakat 1.dünya savaşı sonrası bu kazanın ortadan kaybolduğu bildirilmektedir.Dolayısı ile dünyanın içinde kalorifer tesisatı bulunan ilk sarayının İshakpaşa Sarayı olduğu düşünülmektedir.Sarayın harem bölümü hamam külhanı vasıtasıyla ısıtılmıştır.Sistemin erişemediği odalarda ise ocaklar kullanılmıştır.

IMG 0345 zps1a4d8863

Her odada taştan yapılmış ocaklar vardır. Taş duvarlardaki boşluklar bütün yapının merkezi bir ısıtma sistemine sahip bulunduğunu göstermektedir.
 

Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

Dış avludan iç avluya kemerli tak şeklinde Gotik tarzda yapılmış büyük bir kapıdan girilir.

IMG 0331 zps5ddea60a

IMG 0327 zps533c5eb8


Dört tarafı yapılarla çevrili ikinci avlu dikdörtgen planlıdır. Girişe göre sağ tarafta selamlık ve onun arkasında haremlik vardır. Bunların sonunda cami ve türbe bulunmaktadır.
IMG 0336 zpscf828d1c
Selamlık ve harem dairelerinin girişi

İç avluda çeşitli odalar ve koğuşlar vardır. Ortadaki harem dairesinin duvarlarında İshak Paşa'yı öven yazılar bulunmaktadır. Kapının iki yanında iki aslan heykeli vardır.

IMG 0343 zpsa6af4b88
Divan odası (toplantı salonu) ise 20 metre genişlik ve 30 metre uzunluktadır. Duvarları ve tabanı taştandır. Duvarları Türk hat sanatının örnekleriyle, sülüsle yazılmış ayet ve beyitlerle süslüdür.
 

Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

Binanın selamlık ve harem bölümlerinden geriye yağmalanma,deprem ve iklim koşulları nedeniyle pek bir şey kalmamış.Sadece harem bölümünde alttaki fotoğrafta yer alan görüntü ilgi çekiciydi.

IMG 0341 zpsfc83a17d

Saraya ait orijinal haliyle günümüze gelmeyi başarabilen bu tek tuvalet harem bölümünde yer almaktadır.Beşik tonozla örtülü dikdörtgen planlı yapının güneye açılan bir penceresi ve iç cephelerde çıralık niş yerleri bulunmaktadır.Dikdörtgen şekildeki tuvalet taşının ortasındaki delik sarayın kanalizasyon sistemine bağlıdır.
 

Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

Sarayın camisi harem ile selamlık daireleri arasında yer almaktadır. Caminin kıble istikameti saray binasının ilk göze çarpan yeri olduğundan bütün ağırlığın camiye verildiği kanısını uyandırmaktadır. Manevi bir korkudan olsa gerek sarayı tahrip edenler camiye fazla dokunmamışlarsa da kurşun ve maden çemberlerini söküp götürmek maksadı ile caminin son cemaat yerindeki ve harem kısmındaki iki direği yıkmışlardır. Dolayısıyla caminin altından olduğu söylenen çıralıklarından ve kurşun kaplamalarından eser kalmamıştır.

IMG 0353 zps5f14747e

IMG 0355 zps40160730

Caminin içinden kareler

Caminin kubbesi içten sıvalı olup sıvaların üstüne ağaç ve çiçek tasvir eden rokoko tarzında işlemeler yapılmıştır. Caminin kubbesi incelenmeye değer olup, kubbenin etrafında rahatça dolaşmaya müsait bir teras bulunmaktadır.

IMG 0350 zpsb3bd378c

Caminin genel mimarisi plan bakımından barok, işleme unsurları bakımından rokokoyu andırmaktadır. Caminin minaresi başlı başına bir abide görünümündedir. Yapılış tarzı tamamen Türk üslubu olup kaidesi kare planlıdır. Alttan üste doğru sekiz köşeli bir durumdan yuvarlak bir gövdeye geçilmektedir. Açık krem ve kırmızı ahlat taşla örülmüş petek petek şerefe olup şerefe korkuluğunun inceliği minarenin kalın olan havasını değiştiriyor. Taş özgülü külah üzerine tunç bir alem bulunmaktadır. Minareye içten 92 basamakla çıkılmaktadır. Caminin kıble duvarında türbe yer alır.
 



Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

IMG 0327 zps533c5eb8

IMG 0333 zpsa450d3ff

Sarayın ikinci avlusundaki türbe,Selçuklu kümbet mimarisi üslubunda ve kesme taştan yapılmıştır.Türbenin önünde iki adet nöbetçi kulübesi bulunmaktadır. Bu sekizgen türbe, Selçuklu türbe mimarisi geleneğinin tipik örneği olan kümbet şeklindedir ve iki katlıdır. Duvarları geometrik motiflerle süslüdür. Bu türbede Çolak Abdi Paşa, İshak Paşa ve yakınlarının yattığına inanılmaktadır.

IMG 0346 zps2178daa6

Saraydan Doğubeyazıt’ın görünüşü
 

Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

Sarayı tamamlayan II. İshak Paşa o sırada sancak beyidir.Daha sonra eyalet valisi olursa da III. Selim tarafından görevinden azledilir.Nedeni ise İran’dan İstanbul’a gönderilen bir elçinin bu sarayda misafir edilmesi ve gördüklerini de padişaha anlatmasıdır.Saray, çoğu hükümdarın kıskançlığını çekecek ihtişamdaydı; bu kişi, Osmanlı mülkünün sultanı da olsa.Dolayısıyla II.İshak Paşa’nın bu ihtişamlı saraydaki mutluluğu kısa sürer.Onun ölümüyle de yerine oğlu Mahmut Han geçer.Ağrı Dağı Efsanesindeki zalim Mahmut Han...
Ağrı Dağı Efsanesi, binlerce yıllık derin bir sevdanın öyküsüdür. Efsaneye konu olan acı aşk öyküsü Beyazıt Valisi Mahmut Paşa’nın kızı Gülbahar ile çoban Ahmet’in arasında geçer.Günümüzde İran sınırları içinde kalan ,Gürbulak Açık Pazar Yeri ve Meteor çukurunun karşısındaki Sorik köyünden Çoban Ahmet’in evinin önünde bir beyaz at durur. Kurallar gereği at 3 kere yola bırakılsa da üçünde de geri gelir ve aynı kapıda durur.Böylece gelenekler uyarınca o evin erkeği olan Ahmet atın sahibi olur.Beyazıt Valisi, kendisinin olan atı geri ister.Töreye göre atın artık Ahmet’in olduğu söylenince paşanın adamları köyü ateşe verirler ve Ahmet’i yakalayarak saraya götürürler. Ahmet’i gören paşanın kızı Gülbahar ona aşık olur.Gece olunca Gülbahar zindana gider ve Ahmet’i görmek ister.Zindancı Memo da Gülbahar’a aşıktır ve bir tutam saçını vermesi durumunda kendisine Ahmet’i göstereceğini söyler. Gülbahar, Ahmet’i görmek için belindeki hançerle saçını keserek Zindancı Memo’ya verir.Bu esnada köylüler de beyaz atı Mahmut Paşa’ya verirler. Ançak Paşa’nın hırsı geçmemiştir.Ahmet’in öldürülmesi için atın kendisine ait olmadığını söyleyerek idamını ister.Ancak bu zulüme dayanamayan halk tepki gösterir.Bir ayaklanmadan korkan Mahmut Paşa bir şart koşar. Ağrı Dağı’nın tepesindeki ateşi getirirse Ahmet’in canını bağışlayıp, kızı Gülbahar ile evlendireceğini söyler.
Oysa Ağrı Dağı, binlerce yıldır ateşini çalmaya gelenleri yutmaktadır. Ahmet,tüm zorlukların üstesinden gelip dağa çıkarak kutsal ateşi çalar ve Mahmut Paşa’ya getirerek Gülbahar ile evlenir.Tam efsane mutlu sonla bitecek diye beklerken gerdek gecesi Ahmet,Gülbahar’a zindancı Memo’ya ne verdiğini sorar.Bir tutam saç verdiğini öğrenen Ahmet bu durumu kıskanarak gerdeğe girmeyip yatağın ortasına bir hançer bırakır.Törelere göre bu davranış erkeğin kadının sadakatinden şüphesi olduğu anlamına gelmektedir.Bu durumda kadın eğer kendisini suçlu buluyorsa hançeri göğsüne saplayarak ölümü seçmek yok eğer kendisini yalnızca erkeğine vermişse bu kez hançeri kocasına saplayarak onu öldürmek arasında bir tercih yapmak zorundadır.Sabaha dek uyuyamayan Gülbahar,Ağrı Dağı’nın doruğundaki ateşin yeniden alevlendiğini görür ve zamanın geldiğini anlar.Hançeri olanca hızıyla kendisine güvenmeyen kocası Ahmet’in kalbine saplar.
İşte büyük usta Yaşar Kemal’in "1970 yılında kaleme aldığı Ağrı Dağı Efsanesi romanında bahsi geçen bu büyük aşkın kutsallığındaki değer altında yatan bu temiz sadakat anlayışından kaynaklanmaktadır.
 

Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

İshakpaşa Sarayı’nı ilginç kılan özellikleri sadece mimarisi veya bir zamanlar kağıt 100 TL’nin arkasında yer alması ya da Ağrı Dağı efsanesinin içinde geçtiği mekan olması ile sınırlı değildir.Sarayın çevresinde dikkatinizi çekecek başka yapılar da göreceksiniz.Bunlar Ahmedi Hani Baba Türbesi, Doğubeyazıt Camisi ve Urartu Kalesi’dir.

IMG 0358 zps6bb27dd0

Ahmedi Hani Baba Türbesi

1651 yılında doğan ve 1707 yılında vefat ettiği tahmin edilen Ahmedi Hani’ye ait olan türbe, Doğubeyazıt’a 8 kilometre mesafede, İshak Paşa Sarayı’nın üst kısmındadır. Türbede yatan Ahmedi Hani, bilgin ve edebiyatçı kişiliğiyle bilinir. Ahmedi Hani, müderrislik ve İshak Paşa Sarayı’nda katiplik yapmıştır. Hakkari’nin Han köyünden Doğubeyazıt’a geldiği söylenen Ahmedi Hani, ünlü “Mem-u Zin” adlı eserin yazarıdır. Ahmedi Hani bu eserde, Emir Zeyneddin’in güzellikleriyle dillere destan olan kızları Zin ve Sili adlı iki kardeşin Memo ve Taceddin adındaki iki gençle olan aşklarını şiir şeklinde anlatır. Eser aynı adla sinemaya da uyarlanmıştır.
 

Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

IMG 0349 zps33ce924a
Doğubeyazıt camii
Doğubeyazıt’ın doğusunda,Doğubeyazıt kalesinin güney eteğindeki camiyi Yavuz Sultan selim’in yaptırdığı söylenmektedir. Caminin giriş kapısı üzerindeki kitabeden de 1687 yılında onarıldığı anlaşılmaktadır. Caminin yer aldığı yamaç düzeltildikten sonra, duvar örülmek suretiyle düz bir teras oluşturulmuş ve üzerinde bu camii inşa edilmiştir. Kare planlı caminin üzeri 11,50 m. çapında bir kubbe ile örtülmüştür. Yöresel, farklı renkli taşların kullanıldığı cami içerisinde herhangi bir süsleme elemanı bulunmamaktadır. Orijinalinde beş bölümlü bir son cemaat yerinin bulunduğu duvarlar üzerindeki izlerden anlaşılmaktadır.Kubbesinin çökme tehlikesi bulunduğundan halen ibadet ve ziyarete kapalı durumdadır.

Dogubayazit 3 zps4dab9c47

Kayalıklar üzerine inşa edilmiş olan ve yapım tarihi bilinmeyen Urartu Kalesi Belleburç denilen yerde bulunmaktadır.Günümüze oldukça harap bir durumda gelen kalenin içerisinde Urartu mezarları ile antik çağlardan kalma mimari kalıntılar bulunmaktadır.Üç bölümden oluşan kalenin orta bölümünde mağaralar ve bir mabet kalıntısı bulunmaktadır.Kalenin çevresini kuşatan surlar yıkılmıştır.
 

Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

İshak Paşa Sarayını yukarıdan seyretmek için karşısındaki tepede kendisi de eski bir dağcı olan bir işletmeciye ait çay bahçesi ile lokanta karışımı bir tesis var. Bu tepeden İshak Paşa Saray manzarasına karşı çayınızı yudumlamanızı tavsiye ederim.Yaklaşık bir buçuk saat süren saray turumuzun ardından daha önce ziyaret ettiğim bu mekanı bu kez es geçerek önce taksi ile minibüs garajına sonra da Iğdır’a geri döndük.Öğretmenevi’nde kısa bir süre dinlendikten sonra akşam yemeği için dışarıya çıktık.Günlerdir kebap yemekten sıkılmıştım ve farklı bir yemek istiyordum.
IMG 0368 zps8749ef11
Tesadüf bu ya İran’da yemeyi çok istediğim Abguşt Iğdır’daki restoranda karşıma Bozbaş(=Piti) adıyla çıktı.Farsça ab=su ve guşt=et kelimelerinin birleşmesinden oluşan bu yemek için bir havan içinde haşlanan kemikli dana eti yanında patates, biber veya nohut ile yapılan çorba eşliğinde servis edilmektedir.

IMG 0371 zps593c77fb

Önce yemeğin suyu küçük küçük parçalanmış lavaşların üzerine dökülür.

IMG 0370 zpsc9cf8175

Sonra etler kemiklerden sıyrılıp nohut ile beraber birlikte ezilir ve püre gibi bir kıvama getirilir.
Sonrası mı?Güzel bir ayran eşliğinde önce yemeğin suyu ile yumuşamış lavaşlardan başlanarak keyifle yenir. :smiley: :smiley:

Yemek sonrası Iğdır’da Valilik binası karşısında yaygın olarak bulunan çay bahçelerinden birisine oturarak bir de çay keyfi yaptık ki gençlerle dolu bu hareketli bölgeye uğramanızı tavsiye ederim.
 



Ynt: Iğdır-doğubeyazıt Gezi Notları

24.Mayıs.Cumartesi sabahı kahvaltının ardından hediyelik bir şeyler almak üzere çarşıda dolaştık.Iğdır’da sanayi pek gelişmemiş.Kars’ta olduğu gibi hayvancılık yaygın.Çarşı’da Migros’un hizasından 100 metre kadar yukarıya doğru ilerleyince Kars ürünleri satan bir mandıra bulduk. Böylece alamadığıma hayıflandığım Kars kaşarı,gravyer peyniri, yöreye has toprak kovan balı ve süzme kekik balı alma imkanı bulduk.
Burada gravyer peynirinden biraz bahsetmek isterim.Bir süre Çarlık Rusya'sının işgalinde kalan Kars'ta yabancı ustaların öncülüğünde gravyer peyniri üretilmeye başlanmış.Bu peynir İsviçre’nin meşhur Gruyeres peynirine çok benzemekle beraber ondan daha az keskin ve daha hoş aromalıdır.Hatta bu amaçla Kars’ta Zavot isimli özel bir sığır ırkı bile geliştirilmiş.
Images zpsebe3d898
İdeal(=gözenekleri eşit) kars gravyer peyniri
Peynir yörede tam yağlı inek sütünden yapılmakta ve yaklaşık 25kg. sütten 1 kg. gravyer elde edilmektedir.Hayli meşakkatli ve 10 ayda tamamlanan süreçlerden sonra 15-50 kg.lık tekerler halinde ürün elde edilmektedir.Gravyerin karakteristik özelliği olan delikler, aynı zamanda kalitesini de gösterir. hemen hemen aynı boyuttaki ve düzenli sıralı gözenekler peynirin "iyi" olduğunu gösterirken, deliklerin irili ufaklı ve düzensiz olması tam tersi durumu işaret eder.Gravyer peynirin kilosu işte bu nedenle 30-60 TL arasında değişmektedir.

Sonuç olarak genel yapısı ile Topkapı Sarayı'na,kemerleri ve bazı süslemeleri ile Selçuklu kemerlerine benzeyen İshakpaşa Sarayı Anadolu'ya vurulmuş silinmez Türk mühürlerinden birisidir.Dolayısıyla bu değerli anıtı tüm kardeşlerimin gezmelerini ve çocuklarına göstermelerini öneririm.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,425
Mesajlar
1,517,792
Kayıtlı Üye Sayımız
172,071
Kaydolan Son Üyemiz
kalenbuk

Çevrimiçi üyeler



Geri
Üst