Hayatımıza Yön Verenler

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Vakanüvis Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 0
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 2,617

Vakanüvis

Kamp I
Mesajlar
171
Tepkime Puanı
4
Yaş
55
Yer
Aydın
Refet5


Fatma Refet Angın, (d. 18 Mart 1915 - Gelibolu, Çanakkale - ö. 30 Ocak 2010) Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk kadın öğretmenlerinden.

Gelibolu'da Emmiyet Amiri Hafız Şerif Bey'le Halime Hanım'ın üç çocuğundan en büyüğü olarak 1915'de dünyaya geldi. Babası bir Kuvay-i Milliye üyesidir. Mustafa Kemal'in arkasından Anadolu'ya gidip orta cephede üç yıl savaşmıştır. İlk okul denemesini mahalle mektebinde yaşayan Angın, bu sistemdeki eğitime ancak iki gün dayanabilmiştir. Okuma yazmayı annesinden öğrenen Refet Angın, Cumhuriyetin ilanı ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'ndan sonra Gelibolu'da açılan iki okuldan biri olan Cumhuriyet Okulu sınavını kazanarak okula üçüncü sınıftan başlamış, henüz küçük bir çocukken öğretmen olmaya da karar vermişti.

Mustafa Kemal Atatürk ile yolları bir çok kez kesişen Refet Angın, birinci karşılaşması olan ilk okul yıllarında Atatürk'ün "Büyüyünce ne olacaksın çocuk?" sözüne, "Öğretmen" diye cevap verir. İkinci karşılaşmalarında ise Öğretmen Okulu öğrencisidir ve Atatürk'e "Bakın sözümü tuttum Paşam. Öğretmen olacağım işte" dediğinde, Atatürk onun Gelibolu'daki küçük kız olduğunu derhal hatırlar ve bunu belirterek, ne öğretmeni olmak istediğini sorar. 'Matematik' cevabını alınca "Hayır tarih öğretmeni olacaksın. Çünkü nesillere tarihlerini öğretmek en önemli vazifedir" sözü üzerine Refet Angın, tarih öğretmeni olmaya karar verir.




Refet4


Fatma Refet Angın, (d. 18 Mart 1915 - Gelibolu, Çanakkale - ö. 30 Ocak 2010) Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk kadın öğretmenlerinden.

Gelibolu'da Emmiyet Amiri Hafız Şerif Bey'le Halime Hanım'ın üç çocuğundan en büyüğü olarak 1915'de dünyaya geldi. Babası bir Kuvay-i Milliye üyesidir. Mustafa Kemal'in arkasından Anadolu'ya gidip orta cephede üç yıl savaşmıştır. İlk okul denemesini mahalle mektebinde yaşayan Angın, bu sistemdeki eğitime ancak iki gün dayanabilmiştir. Okuma yazmayı annesinden öğrenen Refet Angın, Cumhuriyetin ilanı ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'ndan sonra Gelibolu'da açılan iki okuldan biri olan Cumhuriyet Okulu sınavını kazanarak okula üçüncü sınıftan başlamış, henüz küçük bir çocukken öğretmen olmaya da karar vermişti.

Mustafa Kemal Atatürk ile yolları bir çok kez kesişen Refet Angın, birinci karşılaşması olan ilk okul yıllarında Atatürk'ün "Büyüyünce ne olacaksın çocuk?" sözüne, "Öğretmen" diye cevap verir. İkinci karşılaşmalarında ise Öğretmen Okulu öğrencisidir ve Atatürk'e "Bakın sözümü tuttum Paşam. Öğretmen olacağım işte" dediğinde, Atatürk onun Gelibolu'daki küçük kız olduğunu derhal hatırlar ve bunu belirterek, ne öğretmeni olmak istediğini sorar. 'Matematik' cevabını alınca "Hayır tarih öğretmeni olacaksın. Çünkü nesillere tarihlerini öğretmek en önemli vazifedir" sözü üzerine Refet Angın, tarih öğretmeni olmaya karar verir.


1955 - 1975 yılları arasında Ankara'da görev yapan Angın, Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi Müdüreliğini de yürütür. Daha sonraki meslek hayatını İstanbul'da sürdüren Angın, Atatürk'ün 100'üncü yaş kutlamalarında görevlendirilir. İlk Öğretmenler Gününde ise yılın öğretmeni seçilir. Tarih öğretmenliğinden 1982'de emekli olan Refet Angın, Yıldız Teknik Üniversitesi senatosunun 29 Haziran 2006 tarihinde aldığı kararla onursal doktora ünvanını, yapılan bir törenle almıştır. Halen Bakanlık Danışmanı olarak görevini sürdürmektedir. Ayrıca İstanbul Kağıthane'de adına kurulmuş bir ilkokul vardır. Hürriyet Mahallesi içindedir. Okul 2 binalıdır. Ayrıca Hayat Bilgisi dizisinin bir bölümünde - dizide - Afet Güçverir'in öğretmeni olarak karşımıza çıkmıştır.

Cumhuriyetin ilk kadın öğretmenlerinden Fatma Refet Angın tedavi gördüğü İstanbul Bahçelievler Özel Hizmet Hastanesi'nde 30 Ocak 2010 Çarşamba günü 95 yaşındayken hayata gözlerini yummuştur.




100 Yaşın Eşiğinde Bir Eğitici: Refet Angın’la Bir Sohbetin Öğrettikleri

“Öğretmen Herşeyden Önce Rehber Olmalıdır”


Sabiha Kocabıçak, YÖRET Vakfı Proje Koordinatörü
OCAK 2005 – YÖRET POSTASI 21

Refet Angın’la 15.12.2004 Çarşamba günü yaptığım söyleşi yaşamımı yeniden gözden geçirmeme neden oldu. Öğretmenlerimle olan etkileşimlerimin ve onların benim üzerimdeki etkilerinin bu gözden geçirmede önemli bir yer tuttuğunu farkettim. Öğretmenlerimden kimisi beni destekledi; kimisi aşağıladı, suçladı ve cezalandırdı. Bazıları da değişik zamanlarda her iki tutumu da sergiledi. Şurası bir gerçek ki hepsi beni etkiledi. Benim bugünkü Sabiha olmama katkıda bulundular.

Neden özellikle öğretmenlerimle olan etkileşimlerimi anımsamamı tetikledi bu söyleşi? Bu soruya yanıt vermek için Refet Angın’ın kim olduğunu bilmek gerekiyor.



Doğumu ve Çocukluğu
Çanakkale’nin kurtuluş günü olan 18 Mart 1915’te ikindi üzeri Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde doğdu. Babası Komiser Hafız Şerif, 35 yaşındaki eşini dört yaşındaki Refet ve biri 2 yaşında, diğeri bir yaşına bile basmamış olan üç kız çocuk ile bırakarak Anadolu’ya Mustafa Kemal’in yanına gitti. Annesinin geçimini sağlayacak parası yoktu. Çocukların belediyede görevli olan dayısının yardımıyla günde vesikayla bir ekmek alma hakları vardı. Annesi bazen kuru ekmeğin dışında yiyecek başka hiçbir şeyin olmadığı tek ekmeği dörde bölerdi. Küçük Refet, doymadığı için ağlayan kardeşini görünce kendi payına düşen parçayı böler ve bir kısmını ona verirdi. Birazdan diğer kız kardeşi de ağlamaya başlardı. Bu durum karşısında küçük Refet’in seçimi ekmeğinin bir parçasını da ona vermek olurdu. Annesi, yıllar sonra O’na “Ben senin günlerce aç kaldığını bilirim” diyecekti.

Başka neler oldu da ayakta kalabildi bu aile? Zaten yoksul olan evin eşyaları günden güne azalmaya başladı. Bir gün vazo kayboluyordu, bir başka gün ise halı. Annenin parmağındaki yüzüğün yok olması da bunlara ekleniyordu.

Komşuları ise İstanbul’dan besleniyordu. Çeşitli konfeksiyon ürünleri, rugan pabuçlar, çikolotalar ve oyuncaklar geliyordu onlara. Çıkarıp gösteriyorlar ama vermiyorlardı. Kardeşleri ağlıyordu Refet’in. Oysa, hiçbir yiyeceğin veya giyim eşyasının yokluğu O’nun içine oturmuyor; sadece gramafon için üzülüyordu. Komşuları bayramlarda gramafon çalıyordu. Annesine neden kendilerinin gramafon çalmadıklarını sordu. “Biz baban ve Mustafa Kemal döndüğü zaman bayram yapacağız” yanıtını aldı.


Refet1




Eğitimi ve Mustafa Kemal’le Karşılaşması
Savaş bitti. Annesi büyük kızı olan Refet’i Mahalle Mektebi’ne götürdü ama Refet okulu beğenmedi. İlk eğitimini evde annesinden aldı. 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat (Eğitim ve Öğretim Birliği) yasasının kabulünün ve hilafetin kaldırılışının ardından, Gelibolu’da iki okul açıldı: Cumhuriyet Mektebi ve Tomris Hatun Kız Mektebi. Savaştan dönen babası, Refet’i Cumhuriyet Mektebi’ne yazdırdı. Böylece, 1925 yılında karma eğitimin yapıldığı okulda resmi eğitimine başladı.

Sınavdaki başarısıyla on yaşında son sınıftan başladığı ilkokuldan 11 yaşında 1926’da mezun oldu. Ancak, mezun olmadan önce Mustafa Kemal’le bir etkileşimleri olmuştu. Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı olarak Gelibolu’ya gelmişti. Öğretmenleri Refet’i Mustafa Kemal’i karşılayıp O’na çiçek verecek kişi olarak seçmişlerdi. Çiçeği verdi. Mustafa Kemal “Çocuk, ne olacaksın?” diye sorunca “Muallim olacağım” yanıtını verdi. Öğretmenlik revaçtaydı. Öğretmenlerin giyimlerinden ve konuşma tarzlarından etkileniyordu.

Bu 5-10 dakikalık etkileşimden yıllar sonra, Mustafa Kemal’i ikinci kez karşıladı ve O’na yine çiçek verdi. Bu sefer, Edirne Kız Muallim Mektebi’nde (Dar-ül Muallimat) son sınıfta okuyordu. Kendisini anımsattı: “Size söz vermiştim öğretmen olacağım diye, öğretmen oluyorum”. Mustafa Kemal zaten anımsıyordu. Önce “Sen şu Gelibolu’daki çocuk değil misin?” diye sordu; ardından ne öğretmeni olacağını. Refet, matematik öğretmenine aşık olduğundan aynı alana yönelmek istiyordu ama Mustafa Kemal tarih öğretmenliğini uygun görmüştü. Küçük Refet “Emredin ama...” diye karşı çıktı. Bunun üzerine Mustafa Kemal “Bacak kadardın beni karşıladığında, gene çiçek vermek için sen seçildiğine göre bir sebebi var” diye özetleyebileceğim espirili sözlerinin ardından, “Bak çocuk, okuyan bir çocuksun. Güzel konuşuyorsun. Bunlar çok önemli. Ve de tarihini bilmeyen toplumlar yarınlara emin adımlarla gidemezler. Onun için sen tarih öğretmeni olacaksın” dedi. O da memnun ve mutlu olarak, gözlerinden yaşlar akarak yine söz verdi; eğitimini sürdürdü ve tarih öğretmeni oldu.

2004 yılında 90 yaşında olan Refet Hanım’a tarih öğretmeni olduğu için hiç pişman olup olmadığını sordum. Olmamış. Atatürk’e karşı görevini yerine getirmiş olabilmeyi istiyor. Sıkıntılı anlarında Atatürk’le konuşuyor ve O’ndan güç istiyor. Rüyalarında O’nu görüyor.

Peki Atatürk’le etkileşimleri bu kadarla sınırlı kaldı mı? Hayır. Refet, Ankara’da Gazi Eğitim Enstitüsü’ne ve aynı zamanda Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne giderken, Mustafa Kemal, kızkardeşi Makbule Atadan’ın Refet’e sahip çıkmasını ister. Refet arada bir Köşk’e gider. Yıkanır; giysileri temizlenir; bavuluna biraz para konulur ve sonra Köşk’ten ayrılır. Her ne kadar Makbule Atadan parasal olarak destek oluyor olsa da, bu yeterli gelmez. Çünkü babası ölmüştür ve babasından kalan aylığı annesi ile kardeşlerine bırakmıştır. Bunun nedeni, annesinin bir an önce Refet’in çalışmaya başlayarak para kazanmasını istemesi olmuştur. O ise daha okumak istemektedir. Kendi giderlerini karşılamanın sorumluluğunu alır. İki okul birden okumasının yanı sıra, ders vererek para kazanmaya çalışır ve yoğun günler yaşar.



Görevleri
Yaşamı sürekli koşuşturmaca ve mücadele ile geçen Refet Hanım, daha sonra iki kardeşi ile yeğenlerinin eğitimine katkıda bulunmuş ve bir kardeşini evlendirmiş bir kişi olarak, gözleri parıl parıl parıldayarak bana bakıyor. “90 yaşımdayım ama hizmete devam ediyorum. Yirmi yıl öğretmenlik yapıp emekli olanları hiç anlamıyorum” diyerek erken emekliliğe kesinlikle karşı olduğunu belirtiyor. O’na göre hizmet, ölünceye kadar sürer.

Refet Hanım, yıllarca birçok görevde bulunmuş. Çeşitli illerdeki pekçok okulda öğretmen, müdür yardımcısı ve okul müdürü olmanın yanısıra, Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde Yüksek Kısım’da eğitim şefi, Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’nda müdür yardımcısı ve Ankara Deneme Lisesi’nin kurucusu olarak çalışmış. 1981’de yılın öğretmeni seçilmiş. Emekliliğine dört ay kala, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nde ‘Bakanlık Danışmanı’ olarak çalışmaya başlamış. Resmi olarak emekli olmuş ama 24 yıldır özel anlaşma ile görevine devam ediyor. 2004 yılı itibariyle, mesleğe başladığından bu yana, 11. Milli Eğitim Müdürü, 15. Milli Eğitim Bakanı ve 7. İstanbul Valisi ile çalışıyor. Bütün cumhurbaşkanlarını tanıyor. İkinci Tarih Kongresi sırasında, 1937’de, 22-23 gün boyunca ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün sekreterliğini yapmak da görevleri arasında bulunuyor.



Eğitimle, Eğitimciyle ve Öğrenciyle İlgili Görüşleri
Refet Hanım’ın çok ilgimi çeken ve zevkle dinlediğim yaşam öyküsünden sonra, sözü bugüne ve eğitime getiriyoruz. “İnsanın daha rahat yaşayabilmesı için bilgiye sahip olması gerekli” diyerek eğitimin ve bilginin önemini vurguladıktan sonra, eğitimcinin vicdan duygusuna sahip, öğrencisini seven, sabırlı ve dirayetli olmasının gerektiğini söylüyor. “Öğretmen herşeyden önce rehber olmalıdır” dedikten sonra, öğretmenin anlayışla hareket etmesinin ve özverili olmasının vazgeçilmez bir koşul olduğunu belirtiyor.

Daha sonra, sözü tutumlu olmaya getiriyor. Kendisinin hala kirada oturduğunu ama geçimini sağlayabildiğini dile getiriyor. Herhangi bir maddi varlığı olmamasına karşın, Tanrı ve Atatürk dışında kimseye minnet borcunun bulunmadığını; manevi varlıklarının yeterli olduğunu belirtiyor. Kağıthane’deki Refet Angın İlköğretim Okulu’yla adının yaşayacak olması ve Ankara Hasanoğlan’da öğrencilerinin dikmiş olduğu fidanlar O’nu mutlu ediyor.

Bugünün eğitimcilerinin fazla para harcadığından ve kendilerini geliştirme konusunda eksik kaldıklarından söz ederek azıcık eleştirmeden edemiyor. Öğrencilerin özellikle ilk karşılaşmada öğretmenlerini sınadıklarından, öğretmenlerin dirayetli, birikime sahip, konuşmaları ve bilimsel tutumuyla güçlü, öğrencilere karşı hazırlıklı, özgüvenli, bilgisiyle otorite sağlayan kişiler olması gerektiğini belirtiyor.

Yakın zamanda basına yansıyan, kopye çektiği gerekçesiyle öğretmeni tarafından mahkemeye verilen lise öğrencisi ve top oynarken okulun camını kırdıkları için okul müdürü tarafından polise verilen çocukların sorguya çekilmesine üzüldüğünü, hatta ağladığını anlatıyor. Barışçıl çözüm yollarının aranması gerektiğini söylüyor. Öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin disiplinsizliğe kendilerinin izin verdiğini dile getiriyor.

Günümüzde çocukların ve gençlerin en önemli sorununun ne olduğunu soruyorum. Mücadele etmenin, engelleri kaldırmanın, geleceğe hazırlanmanın, okumanın ve kişisel gelişimin öneminden söz ediyor. “Çocuklar büyüdüklerinde ve daha fazla özgürlüğe sahip olduklarında toplumda etkili olabiliyorlar mı? Sosyal ve psikolojik yaşantılarını zenginleştirebiliyorlar mı?” diye soruyor.



Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü
Sözü toplumda sivil toplum kuruluşlarının (STK) rolüne getiriyorum. Ait olduğu ve katkıda bulunduğu STK’leri belirttikten sonra, ulusal eğitim seferberliğine değiniyor. Kendisi ortaokuldayken, 1928’de, böyle bir seferberlik olduğunu ve Latin harflerine geçerken başarıya ulaşıldığını anlatıyor. Sivil toplum hareketlerinde liderin olmasının önemini vurguluyor. 1928’de başlayan seferberlikte bunun Atatürk olduğunu, Atatürk’ten sonra, özellikle 1950’lerde ihmalin başladığını belirtiyor. 12 Eylül’den sonra yeniden ivme kazanan hareketin tekrar ihmale uğradığından söz ediyor.

Refet Hanım, son zamanlarda, yeniden bir hareketlenme olduğunu belirtiyor. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’in eşi emekli öğretmen Semra Sezer başkanlığında yapılan kurultaylar ulusal eğitime katkıda bulunmak üzere çalışıyor. Artık, Türkiye’de okuma yazma bilmeyen insan kalmaması gerektiğini söylüyor Refet Hanım. Kısacası, STK’lere düşen en önemli görevin toplumun eğitimi olduğunu, eğitimin içersinde de okuma yazmanın en önemli paya sahip olduğunu düşünüyor.




Refet2


Son Sözler
Kıtlığın, savaşın ve yeniden yapılanmanın olduğu bir dönemde büyüyen, yetişen, yetiştiren ve yaşamı sürekli mücadele içinde geçen ama yaşama sevincini yitirmeyen, tam tersine zorlukları gücüyle aşabilen, gözleri parıl parıl parlayan 90 yaşında bir kişi olan Refet Angın’la görüşmekten memnun oldum. Doksan yaşındaki Refet Hanım’ın tırnaklarındaki beyaz oje gözümden kaçmadı ve çok hoşuma gitti. Bana ilkokul öğretmenimi hatırlattı. Bir ilkokul çocuğu olarak ilk kez onun tırnaklarında gördüğüm beyaz sedefli ojeyi o gün bugündür severim. Ayrıca, Refet Hanım’la hemşehri olduğumuzu öğrenmek benim için sürpriz oldu. Söyleşimiz beni doğduğum topraklara; çocukluğumda kıtlığını, zorluklarını, öykülerini ve destanlarını dinleyerek büyüdüğüm savaş yıllarına götürdü. Başka neler anımsattı bana? Eğitimimin ilk yıllarındaki dersleri, sınıfımdaki Atatürk fotoğrafını, ailemin verdiği eğitimi ve daha pek çok şeyi...



Kaynakça: http://www.yoret.org.tr
 

Etiketler
Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,383
Mesajlar
1,517,446
Kayıtlı Üye Sayımız
172,041
Kaydolan Son Üyemiz
İsmail.s

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst