Gizli Afet

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyyahasan Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 11
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 8,505

seyyahasan

Kamp II
Mesajlar
453
Tepkime Puanı
4
Yer
BURSA
Gizli Afet

Türkiye'de 50 yılda sulak alanların yarısı yok oldu. Nedeni küresel ısınma ve yağışların azalması gibi görünse de en büyük sorumlu, su kaynaklarını bilinçsizce tüketen insan...

Serhat Oğuz

Türkiye'nin eşsiz gölleri ve sulak alanları birer birer yok oluyor. Son 50 yılda Türkiye'nin sulak alanlarının yarısı kaybedildi. Doğa Derneği Sulak Alanlar Koordinatörü Hatice Dinç Sarısoy, 50 yıl önce yaklaşık 2.5 milyon hektar sulak alana sahip olan Türkiye'nin 1 milyon 300 bin hektarlık sulak alanını kaybettiğini söylüyor.
Uzmanlara göre bu tablonun oluşmasında en büyük etken küresel ısınma ve yağışların azalması... Ancak en büyük sorumlu, su kaynaklarını bilinçsizce tüketen insan... 200 bine yakın kaçak kuyu açılarak sulama yapılan İç Anadolu'da, Eşmekaya ve Ereğli sazlıkları kurudu, Akşehir Gölü neredeyse çöl oldu, Beyşehir, Meke ve Tuz Gölü ile Sultan Sazlığı da kuruma tehlikesiyle karşı karşıya...

Son kötü haber Akşehir'den
Göller için son kötü haber Akşehir'den geldi. 15 yıl önce 350 bin kilometrenin üzerinde sulak alana sahip olan göl, bugün tam bir çölü andırıyor.
Doğa Derneği Sulak Alanlar Koordinatörü Hatice Dinç Sarısoy, sulak alanların azalmasında en büyük sorumluluğun sulama konusunda yapılan yanlışlıklar olduğunu vurguluyor:
"Geleceği düşünmeden açılan kaçak su kuyularıyla yeraltı suları tarıma aktarıldığı için göller ve diğer sulak alanlar beslenemiyor. Belli dönemler kuraklık yaşanıyor ama sulak zamanlarda bile artık kaynaklarımız gölleri, sulak alanları beslemeye yetmiyor."

Ege'de su derine kaçtı
Meteoroloji Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Erhan Angü de, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün (DSİ) yıllardır uyguladığı yanlış politikaların sulak alanların kaybında en önemli etken olduğunu, tarım alanı kazanmak için göllerin yıllarca kurutulduğunu belirtti. Angü, "Ege Bölgesi'nde bile artık yer altı suları kayboluyor" dedi.
DSİ Etüd ve Plan Dairesi Başkanı Ahmet Alparslan, özellikle İç Anadolu'da vatandaşların yeraltı sularını kullanarak yaptığı tarımsal üretimin yüksek fiyata ithal edilmesi nedeniyle kaynakların hızla tüketildiğini belirtiyor.

Doğanın intikamı herkesi yakacak

Doğa Derneği Sulak Alanlar Koordinatörü Sarısoy, tarım için yok edilen sulak alanların, bir süre sonra doğal yaşamı olumsuz etkilediğini şu çarpıcı örneklerle anlattı:


Sultan Sazlığı'nda su kaynağı azalınca, ortam iklimi değişti.

Antalya'daki Avlan Gölü, tarım alanı haline getirilmek için 1970'li yıllarda kurutulurken, oluşan iklim değişikliği bölgedeki üretimi olumsuz etkiledi.

Tuzlu bir göl olan Seyfe'nin suyu azalınca kuruyan tuzlar çevredeki tarımsal alanlara serpildi.

Antakya'daki Amik Gölü kurutulduğu için, bölgedeki doğal hayat olumsuz etkilendi.

İç Anadolu'da can çekişen sulak alanlar



Akşehir Gölü (Konya): Birkaç yıl öncesine kadar suyla dolu olan göl, geçtiğimiz günlerde en kurak haline ulaştı.

Seyfe Gölü (Kırşehir): Son 5 yıldır çok ciddi kuraklık yaşanıyor. Tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Beyşehir Gölü (Konya): Çok geniş bir alana yayılan göl zengin kaynağına rağmen, çok ciddi su kaybı yaşadı.

Tuz Gölü: Son 50 yılda yarı yarıya küçülürken, çevredeki yerleşim bölgelerinin kanalizasyonu da göle akıyor.

Eşmekaya Sazlığı (Aksaray): 10 yıl öncesine kadar 100'den fazla kuş türünü barındıran sazlık tamamen kurumak üzere.

Kulu Gölü (Konya): Çok su kaybı var. Kurumasından endişe ediliyor.

Suğla Gölü (Konya): Doğal su kaynağını kaybettiği için gölete dönüştürüldü.

Konya Ereğli Sazlığı: Sazlığın su kaynakları yapılan göletlerle kesildi. Kanalizasyon atıklarıyla kirlenen sazlık can çekişiyor.

Sultan Sazlığı(Kayseri): Su kaynakları kesilen sazlığın kurumaması için başka alanlardan su taşınıyor.

Kestel Gölü(Burdur): Tarım arazisi kazanmak amacıyla kurutuldu.

Gâvur Gölü (Kahramanmaraş): 1950'lerden itibaren sıtmayla mücadele ve tarım alanı elde etmek amacıyla kurutuluyor. Kurutma çalışmaları 1966'da tamamlandı ve 7 bin 125 hektar alan kurutuldu.

 

Etiketler
Ynt: Gizli Afet

DSİ'ye sormak lazım bunların bataklık statüsüne alınıp kurutulmasının nedeni nedir diye!
 

Ynt: Gizli Afet

Bataklık alanlar da ekosistem için son derece önemli bir şey. Bataklık alanları kurutma gibi bir huyu var Türkiye' nin. Sivri sinekler için bataklıkları yok ederlerken doğal yaşamın da için ediyorlar.
 





Ynt: Gizli Afet

Ağaçlar kesiliyor, sulak alanlar kurutuluyor, doğanın kim olduğunu dahi bilemiyoruz. Sadece üzerinde yaşadığımız önemsiz varlık...
Türkiye’de başta Karadeniz ve Akdeniz bölgelerimizin uygun kesimleri ile Batı Anadolu, ormancılık açısından oldukça yüksek bir potansiyel verime sahip bulunmaktadır. Ayrıca bu yörelerde, hızlı gelişen yerli ve yabancı türler kullanılarak birim alandaki verimi artırmak mümkündür. Nitekim sahil çamı ağaçlandırmalarında yapılan hasılat araştırmalarına göre; 1.bonitete sahip bir hektardaki sahanın ortalama artımının 13,8 m3 yıl olduğu saptanmıştır. Bu değer okaliptüste 30-32 m3’e kadar ulaşmaktadır. Türkiye’de yapılan tespitler entansif (yoğun kültür metodu) yöntemlerle hızlı büyüyen türlerin yetiştirilmesine uygun sahaların 1 milyon hektara ulaşabileceğini ortaya koymuştur. Sadece bu alanların ağaçlandırılması ile yılda 10 milyon m3 hasılatın alınabileceği belirlenmiştir. Türkiye’de yıllık ortalama cari artımın 22,1 milyon m3 olduğu dikkate alındığında bu değerin Ülke ekonomisine yapacağı katkı daha iyi anlaşılmaktadır...
Günlük hayatımızın bir parçası olan plastik ürünler, kolay şekil alma, elastikiyet, nakliyede rahatlık ve ucuzluk gibi nedenlerden dolayı tercih edilen malzemelerdir. Ancak, plastiğin "kullanılıp-atılabilme" özelliği, çevre kirliliği açısından büyük sorun haline gelmiştir. Yeryüzünde 1 yılda biriken plastik miktarı 25 milyon tondur. Yılda 150 milyon ton üretildiği tahmin edilen sentetik polimerlerin, yerine kullanılabilecek başka bir malzeme türü olmadığı sürece, çevre ve insan sağlığına getireceği yükler gittikçe artacaktır. Petrolden elde edilen sentetik polimerler doğaya terk edildiklerinde, toprakta uzun süre parçalanamadığından çevre kirliliğine ve zehirli madde birikimine neden olmaktadırlar. Bu nedenle, biyolojik olarak parçalanabilen polimerlerin üretimi önem kazanmıştır. 1970`li yıllardaki petrol krizinden sonra petrol kökenli polimerlere alternatifler aranmış ve 1976 yılında, Ingiltere`deki ICI firmasında, bakteriyel fermentasyonla üretilen poli-Beta-hidroksibütirat`la (PHB) ilgili araştırmalara başlanmıştır. PHB gibi biyoparçalanabilir, yenilenebilir, biyouyumlu ve doğayla dost plastiklerin bakterilerle sentezine olan ilgi her geçen gün artmaktadır.
 

Ynt: Gizli Afet

Sulak alanların kurutulması eskiden (1930'lar kadar eski diyelim) önemliydi. Çünkü ülke olarak daha kalkınmamıştık ve sıtma ciddi bir felaketti ( her yerde vardı...) o şartlar altında mecburi olarak bataklıkları kurutma yoluna gittiler. Zaten Avrupa'da sıtmadan muzdaripti ve onlarda benzer uygulamalar yapmaktaydı. 1945'lerde ise DDT'nin böcek öldürücü özelliği keşfedildi ve ciddi bir şekilde sıtmanın önünü aldı bu zehir. Ama şöyle bir durum vardı ki çok çok kontrolsüz uygulandı... ve kurutma ile yapılan habitat tahribatından bile daha zararlı etkiler bıraktı yaban hayatı üzerine :( sonuçta olan oldu biten bitti.. günümüzde ise illa ki bir yerleri(bataklıkları) kurutmaya gerek yok sivrisineklerden kurtulmak için. Çok daha etkin entegre mücadele yöntemleri geliştirilmiş durumda...

Ama tabi biz Türkiye'de yaşıyoruz bende farkındayım... ne tarım için ne sivrisinekleri yok etmek için ne de başka sebeplerle bir yerleri kurutmak doğru bir yol değil...
 

Ynt: Gizli Afet

sulak alanlarımızın yarıya inme sebebi büyük oranda 9. cumhurbaşkanıdır, kendisi dsi genel müdürlüğü yaptığı dönemden başlayarak sonraki siyasi hayatında bir çoğu siyasi nedenlerle türkiyenin sulak alanlarının önemli kısmını geri dönüşümsüz olarak kurutmuş ya da kurutulmasına katkıda bulunmuştur

hayatının en büyük hatalarından birisinin amik gölünü kurutmak olduğunu hatayda üniversiteden fahri doktora alırken itiraf etmişti

şahsım adına kul hakkımı beyefendiye helal etmiyorum hesap gününde yakasına ilk yapışacaklardan birisi ben olacağım
 

Ynt: Gizli Afet

Merhabalar,
DSİ nin 50 yıllık stratejisidir bu rezillik. Ve demirelin memleketimize büyük hizmetidir!!!!!!!!! ( onun genel müdürlüğünde başladı bu çevre katliyamı) Aradan yıllar geçti, medeniyet ilerledi, insanoğlu uzayı yol yaptı ama bizim dsi hala sulak alanların önemini (Dünya ekonomisine yıllık katkısı 15 Trilyon USD dir.) ve sulak alanları kurutarak elde ettiği tarım arazilerine gerekli olan suyu da kuruttugunu hala anlayamadı. Biz de bunlara kocaman makamlar, çok iyi sosyal haklar, maaşlar ve koltuklar veriyoruz.
Hayır belliki gözünüz paradan başkasını görmüyor o zaman ekonomik getirisinin hatırına kurutmayın sulak alanlarımızı.
O sulak alanlara aslında hayatımızın bağlı oldugunu ne zaman anlayacak bu sorumsuz sorumlular? Sanırım hiç bir zaman, sorun liyakat sorunudur.
Peki vatandaşın durumu daha mı hallice? Ne gezer, duyarsız ve maksimum karlılık amacında, azami kirletici konumunda. Burada Seyfe Gölü ile ilgili bir konu açtım, yaklaşık 500 kişi okumuş da bir satır yorum, tek bir tepki alamadım (http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=78188.0) ki burada durum buysa gerisini düşünemiyorum bile.
Çevre koruma örgütleri ise birşeyler yapıyorlar ama bunu kimse anlamıyor daha kötüsü ne yaptıklarını kendileri de bilmiyorlar. Daha çok kendi reklamlarının peşindelermiş gibi bir intiba uyandırıyorlar.
Çevre bakanlığı zaten bu konularla ilgilenmiyor, o kadar çok ve mühim işleri var ki. Bu konulara sıra gelmedi 60 yıldır. Zaten bundan sonra baksalarda bakakalırlar herhalde.
Ben bir Seyfe Gölü aşığı olarak içim yanıyor tüm sulak alanlarımızın hallerine arkadaşlar. Sulak alanlarımızın kurumasına neden olan ne kadar sorumsuz varsa ciğerleri kurusun inşallah diyorum.

Sulak alanlar ve RAMSAR alanları ile ilgili detaylı bilgi içeren bir konu başlıgı açtım arkadaşlar. Ayrıca Ülkemizin sahip oldugu RAMSAR alanlarının hallerini de anlatıyor.
Önce bilgi sahibi olalım fikir peşinden gelecektir. (http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=78968.0)

Hepinize iyi bayramlar dilerim...
 

Ynt: Gizli Afet

Ben yol santiyesinde iş makinası operatörü olarak çalışıyorum. Yaptığım işi en iyi şekilde yapmak istiyorum, karayolları gelir doğru olanı bize yanlış olarak gösteriyor ve önümüze çok büyük engeller çıkıyor. O engeller zamanla bize yanlış olarak gösteriliyor ya zamandan, paradan ve emekten çıkıyor. Sonunda bizim dediğimiz çıkıyor ama yanlışlarla yaşıyoruz. Parası devletten, emeği ve zamanı bizden çıkıyor. Kalmış ki Dsi yalan yanlış iş yapmış çokmu. İş yapmak önemli değil önemli olan doğru işi yapmak.
 



Ynt: Gizli Afet

Bu afet gizli olmayıp apaçıktır. Yetersiz ve yanlış bilgilerin örttüğü, doğru olduğu sanılan tüm diğerlerinden pek de farkı olmayan, yanlışlarımız doğrultusundaki davranışlarımızın küçük bir örneğidir.
Sadece akıl yürütülerek sorgulanmadan, denenmeden, bulunmuş doğruları aramadan, yanlış ön yargılarla yapılan uygulamaların sonucudur. Bit mücadelesinde insanların üzerine DDT speylemekten farksız bir eylemdir.
Ayrıca yaşantımızla, dünyanın değişimine katkıda bulunduğumuz olayların olumsuzluklara etkisini de eklemek gerek.
Her şey birbirini etkiler. Tüm canlılar ve çevre birbirine bağımlıdır. Varlığımızın nedeni koşulları bilinçli dediğimiz varlığın ters yönde değiştirmesi bilginin yanlış bilgilerimiz anlık çıkarlarımız nedeniyle bozmaktayız.
Kafamızdakilerin yanlış olduklarını fark ettiğimiz an değiştirmeliyiz. Ancak bu o kadar zor ki.
 


Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,434
Mesajlar
1,517,917
Kayıtlı Üye Sayımız
172,081
Kaydolan Son Üyemiz
ÜMİT YAZDIÇ

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst