Dünya Kupasında Türkler; X-Adventure World Cup

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan YOL Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 15
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 26,981

YOL

SEDAT AÇIL
Mesajlar
10,383
Tepkime Puanı
503
Yer
İstanbul, Acıbadem
Web
www.sedatacil.com
Telsiz Çağrı Kodu
TB2FKL
Touareg Turk Columbia Takımı

Ttt

Yıllardır beklediğimiz an geldi. Ama nasıl geldi?! Yüreğimiz ağzımızda “ha gittik ha gidiyoruz” ya da gidemiyoruz. Deliler gibi idman yapmışız (yalan değil her bir antrenman geceden başlayıp 12/15 saat aralıksız süren idmanlar). Yarış için sponsor bulacak mıyız bulamayacak mıyız ? Tüm çabalarımız boşa mı gidecek? derken Columbia Sports Wear bize inandı ve ana sponsorumuz olarak takıma ismini verdi : Touareg Turk Columbia Takımı.
Pardon. Heyecanımı mazur görün. Ne takımı? nereye gidiyoruz? neyin kupası? Anlatmadan hemen nasıl gideceğimiz hakkında yazarak başladım.

Biz bir Macera Yarışı takımıyız. Takım olarak yarışırız. Elimize topografik haritayı verirler, hangi disiplinleri hangi noktalarda yapacağımızı belirten yol notlarını da eklerler. Sonra “Haydi 5 gün sonra bitişte buluşmak üzere!” deyip yarışı başlatırlar. Hangi yoldan gideceksiniz, nerede mola vereceksiniz, 110 saatlik (5 gün ve aşağı yukarı 450 / 500 km) yarışta kaç saat uyuyacaksınız, çantanızda zorunlu malzemeler dışında neler taşıyacaksınız siz belirlersiniz. Kar, yağmur, fırtına, gece gündüz demeden vadileri, dağları, nehir ve gölleri, devasa kanyonları, duvar gibi dik kayaları aşarsınız. Doğaya karşı ekibinizle birlikte bir maceraya atılırsınız. İşte budur “Macera Yarışı.”

Uzun lafın kısası ülkemizden ilk kez olarak X-Adventure World Cup denilen Macera Yarışı’nın Dünya Kupası serisine katılacak Touareg Turk Columbia takımı oldu. Amacımız iki gün aralıksız sürecek bu macerayı kazasız belasız bitirip dünya şampiyonası için finalist olabilmekti.

Aylar önce başladığımız uzun antrenmanlar, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde girdiğimiz performans testleri her şey yolundaydı. Sadece yolunda olmayan, masraflarımızı karşılayacak bir ana sponsorun varlığıydı. Yarışa neredeyse bir hafta kala Columbia ana sponsorumuz olup ismini takıma verince her şey yerli yerine oturdu. Bu yarışa katılmayı kafamıza koyduğumuzdan beri yaptığımız video çekimlerine dünya kupası görüntüleri de eklenince uzun zamandır hayalini kurduğumuz Macera Yarışı belgeselimiz de hazır olacaktı.

Dünya Kupası Fransa’nın Savoie bölgesinde koşulacaktı; Les Arc’s denilen dağda toplantılar yapılacak, yarış da oradan başlayacaktı.

Ben size başımızdan geçen bu büyük macera’yı gün be gün paylaşmak istiyorum.

5 Temmuz Çarşamba : Bu tarihe kadar heyecanımızı hiç kaybetmeden,gideceğimize inanarak her gün aralıksız antrenman yapılması ve 5 Temmuz günü Columbia’nın Touareg Turk takımına sponsor olması...

7 Temmuz Cuma : Yarışta ve seyahat esnasında giyeceğimiz malzemelerin Columbia’dan tedarik edilmesi...

11 Temmuz Salı : Dağcılık,bisiklet,tırmanış gibi teknik malzemelerin toplanması ve kutulanması; ardından kıyafetlere sponsorlarımızın armaları dikilmiş olarak terziden gururla alışımız ( Akşam saat 9 da aldık heyecan dorukta... )

Yolculuk başlıyor... Plan şu: Utku bende kalacak. Bakiye ise Faruk’ta. Sabah bizim evde buluşup yolaçıkacağız... Devam:

12 Temmuz Salı: Columbia minibüsünün sabah 6 da kapıya dayanması. Heyecan içinde malzemelerin yüklenmesi.

158.jpg


Şu ana kadar ki tek endişem Lyon Antoine de Saint-Exupery havaalanında irtibat kuramadığım araba kiralama şirketleri; malzeme çok! önceleri Mercedes Vito kiralamak istedik, önce var denilen araçlar sonra garip şekilde yok oldu... Çok endişeliyiz, çünkü yarışta bir asistan ve bir minivan araç bulundurmak mecburi. Rafting botu, bisiklet ve diğer eşyaları etaplar arasında kendi aracınız taşımak zorunda. Bu sorunu orada çözmeye karar vererek yolculuğu ve arkadaşlarımın heyecanını paylaşmaya karar verdim.

151.jpg


Fransaya indik pasaport kontrolünde takıldım. Ama o da ne? Takımdan herkes yandaki kontuardan geçti ben kaldım. Takım kaptanını almıyorlar. Pasaporttaki polisler işlem yapan polise güldüler. Hay huy derken Lyon’a ayak bastık.
Tüm ekipmanı Faruk ve Bakiye’ye bırakıp Utku ile minivan kiralama işine giriştik.6 şirket dolaşmamıza rağmen ne minivan ne küçük bir araba ne kamyon hatta kiralık motosiklet bile bulamadık. Yaz aylarında kiralık vasıtalar aylar önce rezerve ediliyormuş. Ne yapacağız derken bir araç erken geri geldi. “Aman biz alıyoruz dedik” Dedik ama araç tam station bile değil.Koltukları sökebilirmiyiz dedik. İzin vermediler.Koltukları yatıralım dedik. Yüklemeye başladık. 3 bisiklet,sırt çantaları,çok büyük bir hurç ve malzemeleri sığdırdık. Ama önde 3 kişilik koltuğu bulunan araca 4 kişi nasıl otururuduk. Bakiyeyi oradan uzaklıştırıp 3 kişiyiz imajı verdik.Arabayı kiralayıp Bakiyeyi de yoldan alınca önde 4 kişi oturarak Lyon-Les Arc yolcuğumuz başladı.

175.jpg


2,5 saat yolculuğun içinde büyük bir spor mağzasında mola verip *Via ferrata eksiklerimizi tamamladık. Les Arc’a vardığımızda gözlerimizi müthiş Alplerden ve karşımızda dimdik ve bembeyaz yüzeyi ile duran Mount Blanc’dan alamıyorduk. Bulunduğumuz dağın etrafını yay şeklinde bir nehir sarmış. Bu yüzden dağın adı da Les Arc. Yani “Yay” anlamına geliyor. Yarışın başlayacağı Les Arc 1950 kayak merkezine yerleştik.( Rakım 1950m) Akşam küçük kasaba lokantasında yöreye özgü yemek yiyip nasıl bir macera yaşayacağımız konusunda sohbet ettik.

171.jpg


Sabah bölgeye ve rakıma alışmak için bir kaç saatlik treking yapmamız gerekli olduğunu söyleyip odalarımıza çekildik.
13 Temmuz Çarşamba : Amacımız inanılmaz güzellikteki Alp dağları sinsilesinden olan Les Arc’ın çeşitli zirvelerinde treking yapmaktı. Tırmanmaya başladık. Bir yandan sohbet ve tırmanma. Ama gözler hep inanılmaz kayalıkların olduğu kimi yeri yemyeşil bezenmiş dağlarda.İlk zirveyi yapıyoruz. İkinci zirveye çıkarken kayak yollarından yokuş aşağı hızla kayan arazi lastikli tornet kullanan gençleri görüyoruz. İknci zirvenin hemen altında *downhill bisikletçiler var. Uzak tepelerde kross country bisikletçiler. Aman Allahım burası tam bir outdoor cenneti.

163.jpg


3 saatlik antrenmandan sonra evimize geliyoruz. Evet adeta ev 2 oda banyo tuvalet ve mutafaktan oluşan apartlarda kalıyoruz. Sıra ,ekipmanları açmak ve kontrol etmek.Ama öncesinde yemeklik alışveriş yapmak lazım. 14 Temmuz Perşembe :Maalesef 3 bisiklette kargoda hasar görmüş.Bakiye’nin bisikleti hemen yapılacak gibi değil. Hemen kasabaya inip diğer 2 bisikleti tamir ettiriyoruz. 3. bisikleti bulmamız şart.Kaldığımız kasabada bisiklet,tornet,dağcılık malzemeleri satan / kiralayan yerler var. Biri ile temasa geçip bizim bozuk bisiklet ayarında bir tane kiralıyoruz. Bu arada bir yarıştayken arabamızı kullanması için bisiklet kiralayan kişinin arkadaşı da arabamızı kullanıp maceramıza ortak olmak istiyor. İçimiz rahat, eksiğimiz yok.Takımlar gelmeye başladıkça stres artıyor.Aslında hepimiz yarışlara alışığız ama ; macera yarış dünya kupasında ilk kez koşacak olmamız,yeni sponsorumuz , outdoor camiası herkes beklenti içinde. Dolayısı ile stres oluyor insan.

15 Temmuz Cuma :Bu gün takımların teknik kontrolü var. Yani istenen tüm malzemeler,yeterlilik belgeleri yarış komitesine gösterilecek.Ardından takımlar halka prezante edilecek. Yarışma haritaları dağıtılacak.
Teknik kontrolde her şey çok iyi gidiyor. Ama bir malzeme eksik. İtiraz ediyorum. Yolladıkları listede bu malzeme yok. Şaşırıyoırlar çünkü gerçekten yok. Ama yinede bu malzeme olmadan yarışamazsınız diyorlar. İstedikleri malzeme dağcılık ve via ferrata etaplarında ekibin birbirine bağlanması için 10 metre 10mm ip. En sonunda yarış başlama saatine kadar bulacağımıza inandıklarını söyleyip teknik kontrolden geçtiğimizi söylüyorlar. Hay Allah hemen bulmak lazım. Utku arabaya atlayıp kasabaya gitsede sonuç alamıyor çünkü bu tarihlerde ulusal bayram gibi bir şeyden ötürü her yer kapanmış.Biz yarışırken aisitanımız Thibo alabilir deyip avutuyoruz kendimizi Bu arada yarışın web sitesinde “Türk Lokumlarıda ilk kez yarışa katılıyorlar” diye haber yazmışlardı. Bizde ikram etmek üzere lokum götürdük.Touareg Turk Columbia Team anonsu yapıldığında kaptan olarak yarış direktörüne “ size bize Türk lokumları demiştiniz alın size lokum afiyetle yiyin “ dedim. Çok memnun oldular. Bizden sonra tanıtıma çıkan tüm takımlar çifte kavrulmuş enfes Türk lokumlarının tadına baktılar.

141.jpg


Haritalarımızı alıp odamıza çekildik. İyi bir yemekten sonra navigatörler olarak Utku ve ben masaya oturup yol notlarına göre hem rotamızı çizdik hem de kimin hangi etapda yarışacağına karar verdik. Kurala göre yarışta 3 kişi gidiyor. Kontrol noktalarlında 4. kişi ile değişim yapabiliyorsunuz. Fakat bayan eleman en fazla 3 kere yarış dışında kalabiliyor. Bu yüzden de biz en zor iki bisklet etabı ve via ferrata etabında Bakiye’yi dinlendirme kararı aldık. Bu arada Bakiye ve Faruk ortalığı toparlayıp malzemeleri düzenlediler.Yarışta ilk etapda Faruk, Bakiye’nin geride kalmaması için uğraşırken bende önden kaçacak grup kopmasın diye peşlerinden gideceğim. Bu şekilde karar veriyoruz.

16 Temmuz Cumartesi : Yarış sabah 7 de bisiklet etabı ile başlıyor.Bisikletten sonra rafting ile devam edecek. Plana göre Bakiye Faruk ve ben başlayacağız. Utku raftingden sonraki en zor bisiklet etabı olan 50kmlik dağ tırmanma etabında yarışa girecek,Start alanı inanılmaz. Hiç bu kadar kalabalık bir macera yarışı görmemiştim.120 bisikletli startta. Dünya Şampiyonasına gidebilmek için hazırda bekliyor. Gazeteciler televizyonlar etrafımızda röportajlar, poz isteyenler,anonslar bir karmaşadır gidiyor.

166.jpg


Kalp atışları hızlanıyor. Dünyanın en büyük macerası Sayılan X-Adventure World Cuptayız. Hani hep Eurosport’ta ,Discovery Channel da seyrettiğimiz hani şu dağları denizleri nehirleri aşan adamlarla kadınlarlayız.O da ne START. Aniden fırlıyoruz. İyi ekipler ön sıraları kapmak istiyor. Nedeni ise ilk 500 metrelik dik asfalt inişinden sonra dar bir dağ yolundan dik tırmanış başlayacak. Ekpler dik tırmanışa önde girebilmek için son sürat gidiyorlar. Bizde içindeyiz. Kalabalık ve sürat yüzünden arkama bakmadan “Bakiye Faruk ordamısınız” diye sesleniyorum 2 defa. “Buradayız” diye cevap geliyor. Hah tamam, ben artık ön grubu kaçırmayayım nasılsa arkamdalar deyip gidiyorum.

Tırmanış tırmanış. Kah kayalık kah kumluk. İlginç bir rota. İlk kontrol noktasına 30dk. İçinde varıyoruz. Ama Faruk ve Bakiye yok. Ekipler gelip geçiyorlar. Hala yoklar. Onlar olmadan noktayı geçemem.Dakikalar geçiyor. Yoklar. Tüm ekipler geldi geçti yoklar. Delireceğim. Yarış gidiyor. Acaba bir şey mi oldu neden bu kadar hızlı gittim diye kendime kızarken telefon çalıyor. Utku arayan. Dik rampaya girmeden önce Bakiyenin bisikletine vurup deviriyorlar. Bakiye’nin sağ el bileği kırık. Galiba omzuda çıkmış. Dünyam başıma yıkılıyor.Gözümün önünden parkurlar, haritlar, ambülanslar, Bakiye, sponsorlar her şey geçiyor hızla. Ne yapıyoruz diyorum, nerede Bakiye. “Ambülans hastaneye götürdü. Biz Faruk ile devam ediyoruz toprak yol başında buluşalım” diyor.Jet hızıyla çıktığım yerleri iniyorum.Buluşup rafting noktasına gitmek için inişe geçiyoruz.2200 metrelik rakımdan bol virajlı kayalılkı toprak dağ yollarından uçarak ilerliyoruz. O kadar ki arada yolu net göremiyoruz bile. O haldeyken bile bizden hızlı giden ekipler oldu inanamadım. Bende kendimi hızlı inişçi bilirdim.

174.jpg


Rafting etabına ortalarda geliyoruz. Botu şişirmemiz ve wet suitleri giymemiz lazım.Arada Hastane ile telefon ile görüşüyorum. Bakiye iyi, morali iyi. Doktoru omzunun çıkık olduğunu takacağını söylüyor. Ancak kırık el bileği için ameliyat olması gerekli.Bakiye kabul etmiyor. Sadece kolunu takacaklar.Geceyi hastanede geçirecek. “Siz beni merak etmeyin sadece yarışın” diyor. Aldık ya izni daha bir hızlı şişiriyoruz botumuzu.*Elektronik yüzüklerimizi okutup atıyoruz kendimizi Les Arc’ın buzlu köpüklü sularına.Bu parkur 9 km uzunluğunda.Ancak 3/4 derece bir nehir. Yani kolay değil ama çok zor da değil.Önemli olan batmadan hızlı bir şekilde diğer bisiklet noktasına gelmek. Arada bizi geçenler olsa da bizde hızlı gidiyoruz. Devrilenleri görüyoruz. Devrilmemek için birbirimize bağırsakta bunun sadece takımın iyiliği için olduğunu biliyoruz. Bota dolan sulardan kurtulmak için sış yere yanaşıp 2 defa su boşaltıyoruz. *Rapidlerden geçtikçe kah çığlık atıyoruz kah devrilmemek için birbirimize bağırıyoruz. Hem zevkli hem stresli.Rafting bitti. Hemen botu bırakıp üstümüzdekileri değiştiriyoruz. Arada enerji vermesi için muz ve küçük sandeviç yedikten sonra bisikletlere biniyoruz. 50 kmlik dağ çıkış etabı. Arada bir yerde bir süre iniş olsa da %97 çıkış.Güneş tepede. Bir kaç ekiple beraber rastlaşıyoruz. Bir kaçı bizi geçiyor. Bir kaçı geride kalıyor. Hesaplarımıza göre 40 ekip arasında ortalarda bir yerlerdeyiz. Sapmamız gereken bir yer var. O sırada çıkışın tüm acısını çıkartmak istercesine kısa iniş parkurunda delice iniyoruz. Ve BAMMMMM. İnerken sapmamız gereken noktayı kaçırmışız.Kızıyorum kendime. 4km fazladan inmişiz. Geri dönmek lazım. Yani fazladan 8 km demek bu. 4km’lik çıkış bana ızdırap geliyor. Çıkışta tüm suyumu tükettim. Hala susuyorum.Yanımızda akan bir dereye inip dezenfektan tablet kullanamaya bile gerek duymadan mataramı daldırıp kana kana içiyorum.Ama doyamıyorum suya.

Yola devam; acıktım ama bir gariplik seziyorum.Mola verip enerji barımı yiyiyorum Utku ve Faruğun sularından içiyorum.Yola devam, hala tırmanma.Saatler geçiyor. Daha sık mola vermek zorunda kalıyoruz. Yemyeşil ormanlar vadiler arasından geçerken tek düşündüğüm su ve dinlenme. Bunu düşündüğüm her an durup dinlenmek istiyorum. Kaslarım ,dilim damağım durmak isterken bilinçaltım devam diyor. Hep bir çatışma içindeyim.Her durduğumda tekrar bisiklete binmek acı veriyor. İnme bisikletten diyorum kendime ama kalbim ve kaslarım izin vermiyor.En sonunda tükenmişlik içinde mola diyorum yeniden ve kalkamıyorum bir daha. Patlarcasına 3 kere istifrağ ediyorum. Sadece su.Zorlanmadan ve sıcaktan dolayı vücut ısotoniklerini kaybediyor. Bende isotonik içeceğimi unutup sadece su tükettiğimden vücut elektrolit dengesi bozuluyor. Durmayıp daha da zorlasak ölümle bile sonuçlanabilecek bir tehlike aslında.

183.jpg


Bir kaç saat dinlendikten sonra tekrar yola devam .Daha yavaşız. Dizlerim titriyor. Zirvede ki kontrol noktasından sonraki iniş bile çok zevk vermiyor. Gece trek etabı.Kayalar kayalar her kayalar , yürü,
Çimler,ağaçlar yine yürü.
Mola ver çiş yap yine yürü.
Her yer zifir karanlık yine yürü
Sabah oluyor hala yürü.Vadi geç dere atla kayalarda sekerek ilerle derken trek bitiyor ardından kanyon etabı, tekrar bisiklet tekrar trek,ardından kayalardan ip inişi derken ayaklar su toplamış patlamış, vücütta terleyecek sıvı kalmamış,ama mutlu espri bile yapabilir halde son 3 etabın yapılacağı kontro noktasına varıyoruz.

17 Temmuz Pazar : Aracımızda her zaman bizi hazır bekleyen Thibo ile konuşurken bir yandan via ferrata etabı için gerekli ekipmanlarımızı çantamıza koyuyoruz. Artık aklım başıma geldi.Yedek matarama isotonik amaçlı portakal suyu koyuyorum.Ama hala bitkinim. Utku daha iyi. Maraton kökenli Faruk ise yorgun ama bize göre çakı gibi.
Önümüzde 20 km lik trek etabı var.Sonunda ise via ferrata etabı. Haritaya bakıyorum. “Arkadaşlar burası düz bir yer koşabildiğimiz kadarını koşup hızlı gidip açığımızı kapatalım” diyorum. Arkadaşlarım ikiletmiyor. Koşmaya başlıyoruz. Aralardan 2 takım daha bize katılıyor. Arkadan gelen bir ekip bizi geçmek istese de yakalarını bırakmıyoruz. Tempomuz iyi ama yükümüz ağır. Diğer 2 takım geri de kalıyor. İsveç takımı ile beraber koşuyoruz. Dağ yamacına gelince dağı orman içinden sarmaya başlıyoruz. İncecik bir patika.Koşmaya imkan yok. Haa koşarsınız da ; 24 saat koşmuş,bisiklete binmiş kürek çekmiş ve sırtınız da yükle koşmanız zor. (Laf aramızda koşanlarda vardır mutlaka).Dağın yamacında mağaramsı bir yere varıyoruz. Bir kaç ekip daha gelmiş via ferrata etabı için bekliyorlar.Via Ferrata Dünya savaşı yıllarında Mussolini tüm sınıra dağların zirveleri de dahil olmak üzere asker çıkarılmasını istemiş. O zamanki dağcılık ekipmanları zayıf ve askerlerinde teçhizatları ağır olduğundan dağların kayalık yüzeylerine metal merdivenler çakmışlar,boşluklara halat gerip yatay ip köprüler kurmuşlar. Via İngilizceye çevrildiğinde Way yani yol. Ferrata ise demir demek. Yani Metal Yol.Fransızlar bu metal yolu görünce hemen kendileri de Alplerde uyguluyorlar. Ayrıca hem spor hem de alternatif turizm olarak herkesin kullanımına açıyorlar. Laf aramızda kolay olanları var ama balkon yada negatif dediğimiz yerlerede kurmuşlar. Tırmanırken yere paralel durumda tırmanmak zorunda kalabiliyorsunuz.
Hazırlıklar tamam.Bizim için en heyecanlı etap olan via ferrata etabına giriyoruz. Ben önde Faruk arkamda en arkada Utku. Önümüzde bir Fransız ekip var.Yavaş yavaş tırmanıyoruz. Ağır ağır hem tırmanıp hem de dağın diğer yamacına dönüyoruz.Espriler yapıyoruz aramızda. Arada tüm dağı kaplayan sesi ile helikopter çekime geliyor. Zor bir yere geliyoruz. 4 metre yukarıda balkon var. Yani tırmanırken ayaklarımız bir ara boşta olacak.Tüm yük kollarımızda olacak. Fransızlar tepemizde. Aniden bir çığlık. İki takım arkadaşı arasında bulunan bayan düşüyor. Çığlığı tüm kayalardan eko yaparak yayılıyor. Nefesler tutuldu. Bir sessizlik. KORKMAYIN. Bir şey olmadı. 3 yerden emniyeti var hepimiz gibi.Sadece emniyet ipi kadar aşağı düşüp aniden durdu havada asılı kaldı.Eminim çok korkmuştur. Zaten takım arkadaşı onu tutup çekmek istediğinde tekrar çığlığı bastı. Bizde hepimizin bildiği “Vertical Limit” filmini canlı olarak 4 metre yakından seyrettik ve filme aldık. Tırmanış devam. Güneş kayalardan tüm vücudumuza yansıyor. Metaller ısınmış ama eldivenlerimiz var. Derken tırmandığımız masif kaya bitiyor. Sol taraftaki bloğa geçmemiz lazım. Kurulmuş çelik halat üstünde ip cambazları gibi geçiyoruz. Ağaşıda orman ve daha aşağıda kasaba görünüyor. Tırmanma devam ediyoruz. Kah hızlı kah rota zorluğundan yavaş.Kollar yoruluyor.Arada “annem,eşim şimdi beni buralarda görse ne derdi.Annem yollar mıydı ? 3 sene önce evinin çatısından ip ile indiğimde heyecanlanmıştı. Acaba şimdi görse ne der ?” gibi laflarla hem espri yapıyoruz hemde yorgunluğumuzu unutmaya çalışıyoruz.

Kafamı kaldırdığımda 50 metre yukarıda havada asılı çelik köprü görüyorum. Rüya gibi. 3 kişi yüzlerce metre yukarıda sanki boşlukta yürüyorlar. Heyecanlandım ve bir an önce yapabilmek için can atıyorum.
Köprüye varabilmek için ciddi bir negatif eğimi olan balkonu aşmak lazım. Yuvarlak bir kaya ve diğer tarfında köprü başlıyor. Zar zor oflaya puflaya çıkıyorum. Faruk ve Utku da geliyor.Köprü dediğim ayağınızı basacağınız çelik tel ve tutunacağınız 2 telden oluşan maymun köprüsü. 250 metre yükseklikte 35 metre uzunluktaki köprüden geçmek gerçekten yürek istiyor. Rüzgar sallıyor sizi ve köprüyü. Belki biraz korkuyoruz. Düşünüyorum neden buradayız ? İşte bunun için Maceracılar hem korkar hem yapar değil mi ?

Tırmanış bitiyor. Kontrol noktasına tekrar koşmak istiyoruz. Ama yokuş yukarı gitmemiz gerekli.Bir süre koştuktan sonra çantam ağır geliyor. Bir gün önceki isotonik savaşımdan yenik çıktığım için vücudum hala yeterli güce kavuşmadı. Faruk çantamı alıp hafifletiyor beni. Önümüzde tazı gibi koşuyor.Yorgunluk gittikçe hepimizin omuzlarına biniyor. Önümüzde iki etap daha var. Bisiklet ve kano. Kontrol noktasına ulaşıp bisikletleri alıyoruz tekrar. Uzun dağ yollarından geçerken asfaltta “ Viva Thomas,viva Lance” yazılarını görüyoruz. Burası geçen sene Tour de France’ın geçtiği etaplardan biri. Ayrıca bu etabın Tour de France için bir özelliği var. Etapların içindeki rakımı en fazla olan yer. Tabii bizim içinde öyle. Tırman tırman bitmiyor. İnişi güzel. Kano yapacağımız yer dere kenarı. Dere içinden kürek çekip büyük bir göl olan Lac de Burget yani Burget gölüne geçeceğiz.Botu tekrar şişiriyoruz. Bizden başka gelen yok yada gitmişler. Ama yorgunluktan soracak halimizde yok. Kimse gelmeden son etabı olabildiğince hızlı gitmek istiyoruz. Ha babam de babam vikingler gibi asılıyoruz küreklere. Şişme bot ile yüksek hız yapmak çok zor. Arada kürek çektiğimiz tarafları değiştiriyoruz. Omuzlar kollar ağırıyor. Bir sürat teknesi yanaşıyor, çekim yapıp gidiyor.Lac de Burget büyük bir göl ,giderken harita ve pusula ile açımı alıyorum. Gidilecek yer 10 km ötede bir plaj. Yakınlaşınca ufak bir katamaran geliyor yanımıza.Adeta yarışmak istiyor. Hadi diyorum çocuklar asılın küreklere şu adamla yarışırsak ölmeyiz ya. Yüzlerce kilometredir yarışıyoruz üç dört kilometrede bitmeyiz artık. Deli gibi asılıyoruz küreklere,katamarancı rüzgarı yarmak için yatıp ayağı ile dümeni tutuyor. Bakışıp gülüyoruz. Aslında o gülüyor, biz ise sıkılı dişlerimiz arasından güldüğümüzü zannediyoruz. Bir süre başbaşa gidiyoruz sonra arayı açıyoruz nasılsa arada tekrar yanımıza geliyor kuvvetimiz düşünce.Bize bir cesaret bir gurur geliyor katamaranı geçtik diye. Sonradan, kan kollarımdan beynime gelince anlıyorum rüzgar fazla yok adam da acemi ,öyle geçtik katamaranı galiba. Yada Türk’ün gücünü mü gösterdik ne ?

Sahile yaklaştıkça bir uğultu bir tezahürat ; sesleri duydukça tempomuz artıyor ,dişler iyice sıkılıyor. Bitiş çizgisi sudan 25metre içerde. Bitişe her zaman ekip ve teçhizat ile girilir kuralı varya ; kanoyu sırtımıza alıp öyle geçiyoruz bitiş çizgisinden. Bir tezahürat bir alkış. Meğerse botsuz koşarak geçmemiz yeterliymiş. Bedavdan botuda taşıyıp güç gösterisi de yapmış olduk.

Dünya Kupasını böyle bir macera ile bitirdik. Kaçıncı mı olduk ? Bakiye en başta yarış dışı kaldığından biz her etapdan penaltı aldık. O da şu anlama geliyor ; bir etabı en sonuncu bitirenin toplam saatine bir saat daha ekleniyor ve bizim derecemiz oluyordu. Reel toplam saatimize göre ise 40 takımdan 21. sırada yarışı tamamladık. Böylelikle ilk kez bir Türk takımı Macera Yarışı Dünya Şampiyonasına gitmeye hak kazandı.

Sizlerle güncemi ve bazı duygu/düşüncelerimi paylaşmak istedim. En başta ; önce takım arkadaşlarım Bakiye Duran ( bu gün ameliyat oldu ) Utkuer Yaşar ve Faruk Kar sonra ana sponsorumuz COLUMBIA Sports Wear, Suunto,Bostancı Clyub Sporium,Oakley,Prf Hızır Kunter,Doç. Dr Birol Çotuk,Thurya’ya Touareg Turk Columbia takımı olarak teşekkür ederiz.

Touareg Turk COLUMBIA takımı 9/16 Eylül tarihleri arasında Canada/Quebec’de yapılacak Macera Yarışı Dünya Şampiyonasında yarışacak. Yarış 1000 km; bitiş süresi 5/7 gün.

X-Adventure World Cup ve World Championship disiplinleri :Dağ bisikleti,via
ferrata,canyoning,treking,navigasyon,rafting,kano,tırmanış,ip inişi


*Via ferrata :Dağların kayalık yüzeylerine çıkabilmek için yüzeye çakılmış metal merdiven ve köprüler
*Downhill : Yokuş aşağı
*Elektronik yüzük: Orienteering ve macera yarışlarında kontrol noktalarına uğradığınızı ispatlamak için kullanılan elektronik parmağa takılan alet
*Rapid : Nehirlerde suyun çağlayarak aktığı yerler

Macera ile Kalın
AliRıza Bilal
TTC Kaptanı
arbilal@touaregturk.net
www.toaueregturk.com
 

Etiketler

Ynt: Dünya Kupasında Türkler; X-Adventure World Cup

selam sanki yarış degil komando egitimi baya bir zorlu koşullardan geçiyorsunuz resimlerde harika tebrikler.
 


Ynt: Dünya Kupasında Türkler; X-Adventure World Cup

konu 2006 da acılmış nerden cıktıysa karşıma oku oku gözlerim şaşı oldu ama yarıda bırakmak istemedim.
Gercekten zor bi yarışma olmuş .
 





Ynt: Dünya Kupasında Türkler; X-Adventure World Cup

MÜTHİŞ
GURUR DUYDUM KEŞKE ORADA OLSAK AMA MALESEF COK GÜZEL ORGANİZASYONLAR....
 






Ynt: Dünya Kupasında Türkler; X-Adventure World Cup

butun yarışanlara tebrikler bi daha ne zaman boyle bi organizasyon olacak kac sene de bir acaba
 



Ynt: Dünya Kupasında Türkler; X-Adventure World Cup

Paylaşım için teşekkürler. Gerçektende herkesin yarışabileceği bir yarış değil...
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,432
Mesajlar
1,517,903
Kayıtlı Üye Sayımız
172,079
Kaydolan Son Üyemiz
Fondue

SON KONULAR



Geri
Üst