Defender 130 Alkovenli Karavan Yollarda II

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan kenanyama Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 331
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 51,186
Danyal Aleyhisselam
Makam-ı Şerif Camii şehir merkezinde 1857 yılında yapılmıştır. Doğusunda Danyal Peygamberin kabri yer almaktadır. Bu nedenle camiye Makam Camii adı verilmiştir. Danyal Peygamber 2. Babil Kralı Nebukadnesar (İÖ 605-562) zamanında yaşamış,Yahudileri Babil esaretinden ilmi ve kehanetleriyle kurtarmıştır.
Bir kıtlık senesinde Tarsus'a davet edilen Danyal Peygamber'in Tarsus'a gelmesiyle birlikte bolluk olmuştur. Bu nedenle Danyal Peygamber Babil'e geri gönderilmemiş, ölünce Tarsus'da şimdiki Makam Camiinin bulunduğu yere gömülmüştür. "M.S. 630-640 yıllarında Hz. Ömer zamanında Tarsus İslam Kuvvetleri tarafından fethedilir. Şehrin imarı sırasında İslam Kuvvetleri komutanı Ebul Musa Eş Arı tarafından, kapısı mühürlü bir odanın içerisinde bir sanduka bulunur. Ebul Musa tarafından açılan sandukada kefeni altın işlemeli olan ve parmağında bir yüzük bulunan devasal büyüklükte bir cenaze görülür. Yüzükte iki aslanın ortasında bir çocuk figürü tasvir edilmişti. Yüzük komutan Ebul Musa tarafından Hz. Ömer' e gönderilir. Hz. Ömer yüzüğü Hz. Ali'ye gösterir. Hz. Ali; yüzüğün Danyal Peygambere ait olduğunu, zira bu yüzük üzerindeki tasvirlerin de, Danyal Peygamberin başından geçen olayın bir sembolü olarak betimlendiğini söyler. Bunun üzerine Hz. Ömer cenazenin çalınmaması için, mezarı daha derinlere gömülmesini emreder. Komutan Ebul Musa da, nehrin akıntısını keser ve mezarı derine gömer üzerini de harç tabakasıyla kapatır ve kimsenin mezarı çalmaması için de nehrin mezarın üzerinden akmasını sağlar".

DSC08352


DSC08353


DSC08354


DSC08355


DSC08356
 

Etiketler
Şahmeran
Binlerce yıl önce yedi katlı yeraltında Tarsus'ta yaşayan yılanlar vardı. Meran adı verilen bu yılanlar, gerçekten akıllı ve şefkatli idi. Onlar barış içinde yaşarlardı. Meranların kraliçesine Şahmeran denirdi. O genç ve güzel bir kadındı. Efsaneye göre, Sahmeranı gören ilk insan Cemşab oldu. O, geçimi için odun satan fakir bir ailenin oğluydu. Bir gün Cemşab ve arkadaşları bal dolu bir mağara keşfederler. Balı çıkarmak için Cemşab'ı aşağıya indiren arkadaşları, paylarına daha çok bal düşmesi için onu orada bırakıp kaçarlar. Cemşab mağarada bir delik görür ve buradan ışık sızdığını farkeder. Cebindeki bıçak ile deliği büyütünce, ömründe görmediği kadar güzel bir bahçeye girer. Bu bahçede eşi benzeri olmayan çiçekler ve bir havuz ile pek çok yılan görür. Havuzun başındaki tahtta süt beyaz vücutlu bir yılan oturmaktadır. Şahmaran'ın güvenini kazanan Cemşab uzun yıllar bu bahçede yaşar. Yıllar sonra, ailesini çok özlediğini söyleyip gitmek için yalvarır. Bunun üzerine Şahmaran da kendisini salıvereceğini, ancak yerini kimseye söylemeyeceğine dair söz vermesini ister. Şahmaran'a söz verip ailesine kavuşan Cemşab uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmaran'ın yerini kimseye söylememiş. Bir gün ülkenin padişahı hastalanmış. Vezir, hastalığın çaresinin Şahmaran'ın etini yemek olduğunu söylemiş ve her yere haber salınmış. Cemşab kuyunun yerini gösterince ve Şahmaran bulunup dışarı çıkarılmış. Şahmaran Cemşab'a; "Beni toprak çanakta kaynatıp suyumu Vezire içir, etimi de Padişaha yedir" demiş. Böylece Vezir ölmüş Padişah da iyileşip Cemşab'ı veziri yapmış. Efsaneye göre Şahmaran'ın öldürüldüğünü yılanlar o günden beri bilmemektedirler. Tarsus'un, Şahmaran'ın öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından bir gün istila edileceği rivayet edilir.

Eski Camii (Kilise - Baytimur)
Çarşıbaşındaki Kilisenin 1102 yılında St. Paul Katedrali olarak yapıldığı söylenmektedir. 1415 yılında Ramazanoğlu Ahmet Bey tarafından onarılarak camiye çevrilmiştir. . Bazı kaynaklarda Ortaçağın başlarına ait bir Ayasofya Kilisesinden söz edilir ve Papa'nın elçisi Mainz Piskoposu Konrad Von Wittelsbach'ın 6 Ocak 1198'de burada, Ruppenlerden l.Leon'u Ermeni Kralı olarak tanıdığı ve taç giydirmiş olduğu anlatılır. Roma stilinde kalın ve yüksek duvarları,iç kısmı geniş,dışa bakan tarafı dar,derin pencereleri ve kalın sütunları dikkat çekicidir.
Tavanın merkezine rastlayan bölümde,ortada Hz. İsa olmak üzere doğuda Yohannes ve Mattaios,batıda Marcos ve Lucas'ın freskleri bulunmaktadır.Yapının kuzey-batı köşesinde ise bir çan kulesi yer almaktadır.Yapı ve çevresi yıl içerisinde oldukça büyük bir restorasyon görmüş, çevre düzenlemesi ve istimlak ile düzenlenmiştir.

DSC08357


DSC08358


DSC08359


DSC08360


DSC08364
 

Roma Hamamı
Romalılardan kalma bir hamam temeli üzerine Ramazanoğulları tarafından yapıldığı söylenir. Roma döneminden kalan hamam Altından Geçme'nin uzantısı, Eski Hamam'ın olduğu yere kadar uzanır. Kapının yanındaki kitabede H. 1290, M. 1873 yılında onarım gördüğü yazılıdır. Efsanevi Yılanlar Padişahı Şahmeran'ın burada kesildiğine ve kanının bu hamamın duvarlarına sıçradığına inanıldığından "Şahmeran Hamamı" da denir.

DSC08361


DSC08362


DSC08363
 

Kutalmışoğlu Süleyman Şah
Alparslan'ın 1071 Malazgirt Savaşı galibiyetinden sonra giderek daha çok sayıda Türkmen göçmen boyları Anadolu'ya girip yerleşmeye başlamış ve Süleyman Şah bu Türkmenlerin liderliğini ele geçirmeyi başarmıştır[kaynak belirtilmeli]. 1073'de Kutalmışoğlu Süleyman Şah Büyük Selçuk devleti hükümdarı Melikşah tarafından Büyük Selçuk Sultanlığı'na bağımlı Sultan-ı Rum (yani Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı) olarak tayin edilmiştir. Bizans sınırlarında idaresini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Bizans'lılarla bazan savaş yaparak bazan Bizans isyancılarına yardım ederek hükmü altındaki toprakların sınırlarını büyütmeyi başarmıştır. 1075de Bizans İmparatorluğu'nun Anadolu'da bulunan önemli şehirlerinden İznik (Nicaea) ile İzmit (Nicomedia)'i eline geçirmiş ve Güney Marmara bölgesine tamamen hakim olmuştur. Ayrıca Çanakkale boğazından geçen gemilerden vergi almaya başlamıştır[kaynak belirtilmeli]. 1077'de ülkesinin özerkliğini ilan edip İznik merkezli bağımsız bir devlet olarak Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurmuştur.

DSC08366


DSC08367
 




Tarsus ilçe merkezinde Çarşıbaşı mevkiindeki St.Paul Kilisesi'nin 1102 yılında St.Paul Katedrali olarak yapıldığı söylenmektedir. Bazı kaynaklarda Ortaçağın başlarına ait bir Ayasofya Kilisesinden söz edilir ve Papa'nın elçisi Mainz Piskoposu Konrad Von Wittelsbach'ın 6 Ocak 1198'de burada, Ruppenlerden l.Leon'u Ermeni Kralı olarak tanıdığı ve taç giydirmiş olduğu anlatılır.1704'de Tarsus'a gelen P.Lucas'da burada bir Grek ve bir Ermeni Kilisesinden söz ederek Ermeni kilisesinin Paulus'un kendisi tarafından inşa edildiğini belirtir.1851 yılında Tarsus'a gelen V.Langlois de bu kiliseyi ziyaret etmiştir. Roma stilinde kalın ve yüksek duvarları,iç kısmı geniş,dışa bakan tarafı dar,derin pencereleri ve kalın sütunları dikkat çekicidir.

DSC08377


DSC08378


DSC08379


DSC08380


DSC08381
 

Kleopatra Kapısı
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Tarsus'u anlatırken bu kapı için İskele kapısı ismini takmıştır.Kapının yapımında Horasan harcı kullanılmıştır. Kapının kenarı at nalı şeklinde ve yerden yüksekliği 6.17 m, derinliği ise 6.18 m. dir. Tarsus'un 18. Yüzyıl sonlarına kadar oldukça sağlam üç kapılı surları, 1835 yılında Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yıktırılmış ve sadece iki ayak üzerinde tek kemerli deniz kapısı kalmıştır.
Mısır Kraliçesi Kleopatra'nın sevgilisi Romalı General Antonius ile Tarsus'da buluşmak üzere geldiklerinde, o zamanın limanı olan Gözlü Kule'de büyük bir törenle karşılanmışlar ve Deniz Kapısından şehre geldiği söylenir. Bu nedenle Deniz Kapısına Kleopatra Kapısı da denir

Özgürlük Yazıtı
Yeni Hamam'ın duvarında bulunmakta olan bu yazıt 1982 yılında yerinden çıkarılıp şimdiki yeri olan Kleopatra Kapısının kuzeyine yerleştirilmiştir. Boyu 1.45 m. eni 0.52 m.dir. Romalılar zamanında bir heykelin kaidesi olarak kullanılmıştır. Üzerindeki yazıtın Türkçe çevirisi şöyledir.
Bu heykel imparatorluk tapınağının koruyuculuğunu iki kez yapmak, gerek kent, gerekse Kilikya eyalet yönetiminde bazı sivil ve resmi işlerde özel sorumluluk ve yetkilere sahip olmak ve bağımsız eyalet meclisi kurmak gibi pek çok ve seçkin ayrıcalıklarla onurlandırılmış bulunan Kilikya, İsaura ve Lycaonia eyaletlerine başkanlık eden, en büyük, en güzel ve en önde gelen başkent olan Severus Alexander'in Septimus Severus'un Caracalla'nın ve Handrianus'un kenti Tarsus tarafından dindar ve talihli efendimiz imparator Marcus Aurelius Severus Alexander'in esenliği için dikilmiştir. Yazıt,Severus Alexander'in imparator olduğu yıllar arasında yani İS 222-235 yıllarına tarihlenmiştir.

DSC08382


DSC08383


DSC08384


DSC08385
 



Tarsus Müzesi,1557 Yılında Ramazanoğullarından Kubat Paşa tarafından açık avlulu medrese olarak yaptırılan ve 1966 yılında restore edilen Kubat Paşa Medresesi'nde uzun süre hizmet vermiştir.Dana sonra Tarsus Kültür Merkezi bünyesinde düzenlenen bir binaya taşınan Müzedeki eserler Paleotik, Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Urartu, Grek, Roma, Bisans, Selçuklar, Osmanlı devletine aittir.

DSC08398


DSC08399


DSC08400


DSC08401


DSC08402
 



Bilal-i Habeşi Makamı Mescidi
Bilal-i Habeşi Makamı ve Mescidi, Ulu Caminin güneybatı tarafında bulunmaktadır. Peygamberimiz Hz.Muhammed (S.A.V.)' in müezzini olan Bilal-i Habeşi'nin Hz. Ömer zamanında feth edilen yerleri ziyareti esnasında Tarsus'a geldiği, Kırkkaşık denilen yerde, yani şimdiki makamı ve mescidi bulunan yerde ezan okuyup, namaz kıldırdığı için 7. Yüzyılda makamı, 16.yüzyılda da mescidi inşa edilmiştir. İçeride Bilal-i Habeşi'ye ait makam kısmı vardır. Ayrıca mescidin yanına bir de kuyu inşa ettirilmiştir. Osmanlı arşiv belgelerinde, 1519 tarihinde Bilal-i Habeşi makamı adına bir vakfın kurulduğu anlaşılmaktadır.

Karacaoğlan
Yaşamı üstüne kesin bilgi yoktur. Nereli olduğu üstüne değişik görüşler öne sürülmüştür. Bazıları Osmaniye ili Düziçi ilçesinin Farsak köyünde doğduğunu söylerler. Batı Anadolu'da yaşayan Karakeçili aşireti onu kendinden sayar. Mersin'in Silifke, Mut, Gülnar ilçelerinin köylerinde, o yöreden olduğu ileri sürülür.
Kaynaklardan ve şiirlerinden edinilen bilgilerden çıkarılan, onun Çukurova'da doğup, yörenin Türkmen aşiretleri arasında yaşadığıdır.

DSC08403


DSC08405


DSC08407


DSC08408


DSC08409
 


Tarsus İlçe Merkezinin kuzeyinde Berdan (Kydnos) Çay'ı üzerindedir. Berdan nehrinin bu bölümünde nehir suyu 4-5 metrelik bir yükseklikten dökülerek şelale meydana getirmektedir.

DSC08415


DSC08416


DSC08417


DSC08418


DSC08419
 

Romalılar döneminde şelalenin bulunduğu alan nekropol (mezarlık) olarak kullanılmıştır. Şelalenin bulunduğu alanda konalemera yapıya sahip kayalara oyularak yapılmış mezarlar nehrin akış yükseltisi altında ortaya çıkmasından sonra oldukça tahrip olmuş durumdadır.

DSC08420


DSC08421


DSC08422


DSC08423


DSC08424
 

Justiniaus Köprüsü (BAÇ KÖPRÜSÜ)
Modern Tarsus kentinin doğusunda bulunan Justiniaus köprüsüne halk tarafından eskiden şehre girişte alınan Bac Vergisinden dolayı Bac Köprüsü denilmektedir.

Adana-Ankara karayolunun Tarsus girişinde ve kuzeyindedir. Berdan (Tarsus) Çayı üzerindeki köprü, İ.S.VI. yüzyılda Bizans İmparatoru Justiniaus (İ.Ö.527-566) tarafından yaptırılmıştır. Birkaç kez ve en son olarak 1978 yılında restore edilmiştir.
Eski dönemlerde köprüden geçme paralı olduğundan bu köprüye vergi anlamına gelen Bac adı verilmiştir.

DSC08425


DSC08426


DSC08428


DSC08430


DSC08431
 



Nusret Mayın Gemisi
18 mart 1915'de, Çanakkale Deniz Harbinde düşman gemilerinden, İngiliz donanmasına ait IRRESISTTBLE ve OCEAN gemileriyle, Fransız donanmasına ait BOUVET zırhlı gemilerinin boğazın karanlık sularına gömülmesini sağlayan mayınları döşemiştir.

DSC08432


DSC08433


DSC08434


DSC08435


DSC08436
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,429
Mesajlar
1,517,880
Kayıtlı Üye Sayımız
172,076
Kaydolan Son Üyemiz
Fevzican

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst