Çıldır İlçesi - Ardahan

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan illustre Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 0
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 10,367

illustre

Kamp I
Mesajlar
133
Tepkime Puanı
1
İlçenin Coğrafi Durumu:

a) Arazi Yapısı: İlçemiz merkezi, ortalama 1950 m. yükseklikte düz bir alana kurulmuş , köyleri ise kısmen düz ve kısmen de engebeli bir arazi üzerine yerleşmiştir. İlçemizin toplam yüzölçümü 1163 km2 dir. Bunun 1016 km2� lik kısmı kara, geri kalan kısmı ise göllerle oluşmaktadır. Bu göllerden Çıldır Gölü 120 km2, Aktaş Gölü ise 27 km2 alana sahiptir. Bölgemizin en yüksek dağı Keldağ ve Gökdağ dır, her iki dağın yüksekliği� de 3000 m. dir. İlçemizde 2 adet akarsu bulunmaktadır, bunlar Kura ve Karasu isimleriyle bilinmektedir.

İlçemiz� in tarımsal alanı 276 bin dekar, Çayır-Mera 970 bin dekar, Ormanlık alanı 13 bin dekar, elverişsiz alan 121 bin dekar olup; Tarımsal alanlarda üretimin dağılımı ise 197 bin dekarla tahıllar ilk sırayı almaktadır. Yem bitkileri 550 dekar, Patates yıldan yıla azalmış olup 400 dekara inmiştir. Nadas alanı 54800 dekar , diğer tarım arazisi ise 21250 dekardır. Sebzecilik alanı ise sadece 1300 dekardır.

İlçemize bağlı 7 köyün mikro klima özelliği taşıması nedeniyle meyvecilik yapılmaktadır. Bu meyvelerden armut, ayva, elma, erik,kiraz, vişne, zerdali, dut ve ceviz yetişmektedir.

b) İklimi:
Kışları çok sert ve soğuk, yazları ise ılık ve yağışlı geçen bir kara iklimine sahiptir. En soğuk ayın sıcaklık ortalaması �40 derecedir. En sıcak ayın sıcaklık ortalaması ise +25 derecedir.

c) Çevre: İlçemiz Ardahan İlinin güneydoğusunda yüksek yaylalar üzerine kurulmuş. Gürcistan ile 66 km, Ermenistan ile 3 km sınır uzunluğunda sınıra sahip olup, doğuda en uzun sınır hattı ile çevrilidir. İlçemiz Kuzeyinde Posof, Kuzey Batısında Hanak, Batısında Ardahan, Doğusunda Gürcistan, Güney Doğusunda Ermenistan ve Güneyinde Arpaçay ile çevrilidir.


İlçenin Tarihi:

Çıldır, en eski Türk yerleşim merkezlerinden biridir. Heredot Tarihi� nde de bahsedildiği gibi, M.Ö. 650-700 yılları arasında bölgeye gelen Saka Türkleri, Çıldır� a ebedi Türk olma damgasını vurmuşlardır. Zaten Çıldır adı da oradan gelmektedir.

Çıldır, Oğuz Han'ın Çavuldur Boyu adının; Çavuldur (Çaldur) Çıldır şeklinde fonetik bir değişikliğe uğramış biçimdir.

Çavuldur, Oğuz' un Gökhan' dan olma ikinci torunudur. Yöre halkının meskuniyeti, böylece 1071 Zaferi�nden çok daha gerilere gider. Öyle ki, Anadolu kapılarını ebedi olarak Türklere açacak olan Sultan Alpaslan�ın ordusu, Çıldır�a geldiğinde, Akçakale mevkiinde üç gün misafir edilir ve ordusuna takviye birlikler verilir.

14 Temmuz 1878� de yapılan Berlin anlaşmasıyla Ruslara savaş borcu olarak verilecek olan 245 milyon Osmanlı altınının 200 milyonunu karşılamak üzere 3 sancak denilen Kars, Çıldır ve Batum sancakları Ruslara teslim edildi.

Merkezi Erzurum� da olan 15. Kolordu, Kazım Karabekir komutasında Milli Şura kuvvetlerinin yardımı ile önce Ermenilerin sonrada Gürcülerin üzerine yürüdü. 25 Şubat 1921 günü Çıldır düşman işgalinden kurtularak Çıldır Türk topraklarına katılmıştır.

3- Nüfusu : İlçemizin 2000 son Nüfus sayımlarına göre İlçe Merkezi 2415, Köylerinin 12454 nüfusu olup, toplam İlçenin Nüfusu 14869 dur. Bu dağılımdan anlaşılacağı gibi toplam nüfusun %70 köylerde yaşamaktadır. Toplam nüfusun %51 ini erkekler, %49 unu ise kadınlar teşkil etmektedir. Toplam nüfusun tamamı ise Türkçe konuşmaktadır.


ÇILDIR'DA NERELER GEZİLİR


ŞEYTAN KALESİ

Konum ve mimari özellikleri bakımından bir Urartu kalesi olduğu tahmin edilen Şeytan Kalesi Tarih boyunca birçok Uygarlık tarafından ele geçirilmiştir. Şeytan Kalesinin adını Eski Türkçe'de Şeytan manasına gelen ALVIZ (Albız) kelimesinden aldığı bilinmektedir. Bünyesinde su sarnıcı, Erzak Deposu ve Şarapnel bulunduran Kale 3 yanından akan Karaçay’ın sınırladığı sarp bir yarımada üzerine kurulmuştur. Kale Çıldır ilçe merkezine yaklaşık 1 KM uzaklıktadır.

Çıldır Gölü, Şeytan Kalesi mutlaka görülmelidir.


Kayabeyi -YerliÇayıs- Köyündeki Kilise

(Şu an Camii) Bilgi ve katkılarından dolayı Sayın Volkan Özkan'a teşekkürler...

kafkasian_75@mynet.com


KAYABEYİ KÖYÜ KİLİSE-CAMİİ


*Köyümüzde , konum itibariyle merkezin doğu tarafında tam ortadadır.

*Yapılış tarihi X.-XI yy.lar(900-1000’li yıllar) olarak tahmin edilmektedir.

*1917 yılında camiye çevrildiği varsayılmaktadır.(Bunu , yapının sol cephesindeki Arapça yazıyla yazılmış olan ‘’sene 1337’’ ibaresinden anlıyoruz)

*Bugün halen cami olarak kullanılmaktadır.( imamı olmasa da)

*Dış yapı tümüyle düz-kesme taşlardan örülüdür , üç adet penceresi vardır. Taş tipleri Ani harabelerindeki yapılarınkilerle benzerlik gösterir. Diğer yakın köylerdeki bazı kilise kalıntılarıyla da aynı özellik hissedilir.[Öncül(karostav) (yıkılmıştır) , Kurtkale , Övündü(vaşlop), Gölbelen(urta) gibi…]
Yapıda kullanılan taşa yörede ‘’Urta taşı’’ denilmektedir.
Çatısı iki taraflı düz-kesme taşlarla örtülüdür. Ancak içten tavana bakıldığında kubbe şeklindedir.

*Orijinal kapı güneye doğru bakar. Ancak camiye çevrildikten sonra kapı kuzey yönden açılmış , orijinal kapı kapatılıp mihrap nişine çevrilmiştir.

*Köy büyüklerinden elde edilen rivayetlerde ; ‘’…Köy ilk bulunduğu zaman , bütün köy ormanlık ağaçlarla kaplıymış. Öyle ki koskoca kilise bile görünmüyormuş ağaçlardan. Kilise yarıya kadar toprağa gömülüymüş.(şu an bile dıştan birkaç basamağı toprak altındadır)….’’

*Diğer yandan , yapının Gürcülerin elindeyken tahıl ve eşya deposu olarak kullanıldığı söylenmektedir. Kilisenin ; özellikle savaş yıllarında önemli bir sığınak ve depo yeri olarak kullanılması hususunda , bu kanıyı destekleyen veriler mevcuttur. Köyün altında birçok tünel bulunmaktadır. Bu tünellerden birinin ağzı da , şu an Reis Özkan’a ait olan mereğin(samanlık) içindedir. Yine bir rivayete göre ‘’…bu merekteki tünel ağzı üç kola ayrılmaktadır. İki kol farklı yöne , bir kolu da kilisenin altına gitmektedir….’’ Buradan , sığınak ve eşya deposu olarak kullanılabileceği anlaşılmaktadır.

*Kilise içerisinde resim , fresk , heykel gibi görsel öğeler yoktur.(veya zamanında üzeri kaplanmış , silinmiş olabilir) Oldukça sade görünümdedir.

*Dış batı cephesindeki haç kabartması hala durmaktadır.

*Zamanında yapı içerisinde iki adet koç başlı heykel ve bir de at tasvirli heykel bulunmaktaymış. Ancak at heykeli köylü tarafından kırılmış , diğer koç başları da Kars müzesine götürülmüştür. (bu heykeller , peyler yerleşkesinden camiye getirilmiştir)

*Yine kilisenin çatısında iki tane mezara benzer , taş çeperle çevrili içi toprak bölüm vardır. Bunların kilise papazlarına ait olduğu iddia edilmektedir.


*KÖYÜMÜZÜN EN ÖNEMLİ TARİHİ ESERİ OLAN CAMİİMİZ (ESKİ KİLİSE) , TANITIM EKSİKLİĞİNDEN DOLAYI TURİZME KAPALI VE İLGİ YOKSUNLUĞU ÇEKMEKTEDİR…(tüm bölgemizde olduğu gibi)


PEYLER YERLEŞMESİ KALINTILARI

*İlk Tunç ve Demir çağlarından kalma yerleşim bölgesidir.

*Kayabeyi Köyü’nün 3 km kadar güneyinde , Kenarbel Köyü’nün 3.5 km güneybatısında yer almaktadır.

*Konum itibariyle , Kura vadisinin ağzında ve tamamıyla vadiye hakimdir. Şeytan Kalesi’ni tam karşıdan görür.

*İlk Tunç Çağından yakın zamanlara kadar(100-200 yıl öncesine kadar) yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.

*Bölge ; küçük bir köy görünümünde , odacık şeklindeki evlerden oluşur. Ayrıca çevresinde bir mezarlıkta bulunur.

*Şu an Kars müzesinde bulunan ve zamanında Kayabeyi Köyü Camii’nin içine konulan koç başı heykelleri buradan çıkarılmıştır.

*Kayabeyi Köyü yerleşim merkeziyle bir ilişkisinin olup olmadığı bilinmemekle beraber , Kura vadisinin ağzında ve çevresinde peyler kalıntılarına benzer birçok yerleşim izleri mevcuttur.

*Ne yazık ki ilgi , korunma ve bilinç eksikliğinden dolayı define avcıları(tarih barbarları) tarafından yağmalanmış olan bölgede , geniş kapsamlı bir bilimsel çalışma yapılmamıştır.

*Şu an peyler yerleşim yeri çevresinde , köyümüzden birkaç aile tarlalarını ekip biçmektedir. Bu ailelerin yerleşim yeriyle bir bağının veya akrabalığının olup olmadığı bilinmemektedir.
(Çelik , Tekirtaş aileleri gibi….)


MOLLA YUNUS’UN ODASI

*Şu an Reis Özkan’a ait evin içerisinde bir bölümdür.

*1904-1905 yıllarında Aslan Özkan tarafından , Ermeni ustalara yaptırıldığı bilinmektedir. Bunu , odanın ‘’kaş’ında’’ ki Arapça yazıyla yazılı olan 1325 tarih ibaresinden anlamaktayız. Bu tarih miladi olarak 1904-1905 yıllarına gelmektedir.

*Odanın tavanı ve tavana bitişik kısımları ahşap oymalarla ve işlemelerle kaplıdır. Tavanı lambri , üst kenarlıkları şekilli oyma figürlerden oluşmaktadır. Odaya girişin tam karşısında ocak(buharı) bulunmaktadır. Bu ocağında dış kısımları geometrik şekilli , düzgün bir biçimdedir.

*Sağ ve sol iki yanında ahşap sekiler bulunmaktadır. Bu sekilerin ahşapları da oyma ve desenlidir.

*Odanın tabanı , zeminden yaklaşık 25-30 cm yüksekte ve tamamıyla ahşaptır.(zeminin ve sekilerin altındaki bu boşluğa ‘’bol’’ denilir)

*Tavanla bitişik ve güneye bakan tek şerit bir penceresi vardır.

*Bu odanın bir benzeri de ‘’Aydın ağanın odası’’ olarak bilinen ve şu an harabe halinde olan odadır.

*Molla Yunus’un odası , zamanında bütün köylünün toplandığı , hikayelerin anlatıldığı , bir zamanlar cami gibi kullanılan , aşıkların türküler söyleyip atıştığı hatta AŞIK ŞENLİK VE SÜMMANİ BABA’YI bile misafir etmiş önemli bir mirastır.


KOLOZ’UN PEYLERİ

*Kayabeyi Köyü yaylasının sınırları içerisinde , Kura nehri’nin(orpon) karşı tarafındadır.

*Yaylaya yaklaşık 1.5 km uzaklıkta ve Cocorta Bahçeleri bölgesinin hemen üst bitişiğindedir.

*Bölge hakkında pek bir bilgimiz yoktur. Diğer tarihi kalıntılar yanında gölgede kalmış (gölgenin gölgesi?) ve bilinmemektedir.

*Bölgeye bakıldığında ve detaylı olarak incelendiğinde , peyler yerleşim bölgesiyle benzerlikler gösterdiği görülür. Peyler kadar eski bir geçmişe sahip olduğu düşünülmektedir.

*Yine köy büyüklerinden elde edilen bilgilere ve rivayetlere göre ‘’…Koloz adında ve Kayabeyi köylüsüyle geçinemeyen birine aitmiş bu bölge…’’ Literatürdeki adını da Koloz adlı kişiden alır.

*Tıpkı peylerdeki gibi , odacıklar şeklindeki yerleşimlerden ve farklı olarak küçük bir kiliseden oluşur.

*Küçük kilise(şapel) kalıntısından , bölgede zamanında Hıristiyan yerleşimi olduğu anlaşılmaktadır.

*Bundan 15-20 yıl öncesinde , yaylaya yol açma çalışması sırasında , bölgeden yüklü bir miktarda altın ve küçük altın bir heykel çıkarıldığı söylenmektedir.

*Bütün sahipsiz miraslarımızın kaderini bu bölgemizde paylaşmıştır. Tarih hırsızlarının yağmasına uğrayan Koloz’un Peyleri de diğer tarihi eserlerimiz gibi gün yüzüne çıkmayı beklemektedir.


KAYABEYİ KÖYÜ TÜRBELİKLERİ VE ESKİ TÜRK MEZARLARI

*Köyün güney yönünde , etrafı çeperle çevrili büyük türbelikte , eski mezar taşlarının olduğu bölümde , yaklaşık 7-8 adet şekilli-geometrik desenli mezar taşları vardır.

*Taşlar oldukça güzel bir ustalıkla oluşturulmuş , üzeri şekilli ve tasvirli-Osmanlıca yazılı , adeta bir sanat eseridir.

*Üzerlerinde detaylı bir tespit çalışması yapılmamıştır. Ancak halen köyde ikamet eden birkaç ailenin atalarına ait türbeler olduğu bilinir.

*Diğer yandan , bu türbeliklerin doğu ve kuzeydoğu bitişiğinde , iki kısımlı ve çok karmaşık mezarlıklar vardır. Üzerlerinde hiçbir yazı ve şekil yoktur. Sadece baş taşları vardır.

*Bu mezarlar , ‘’1915’li yıllarda Ermeni katline uğrayan TÜRK KÖYLÜ’MÜZE aittir.
*Ne yazık ki mezarlıklar korumasız , üzerlerinde hayvanların bile dolaşıp otladığı bir konumdadır. Bu durum , atalarımıza karşı büyük bir saygısızlıktır. Son bir iki yıldır etraflarının çevrilmesi yönünde çalışma başlatılmış ancak halen bir faaliyet yoktur(?)


AKÇAKALE ADASI :

Çıldır gölü içerisinde yer alan Akçakale adası 1. derecede sit alanıdır. Tarih boyunca bir çok uygarlığın yerleşime sahne olması nedeniyle üzerinde birçok tarihi kalıntı bulunmaktadır. İlkbahar ayının gelmesi ile birlikte çeşitli kuş türlerine de ev sahipliği yapan ada, bu kuşların yavrularının çıkması ile güzel görüntüler oluşturmaktadır
123 km2 lik bir alana sahip olan bu tatlı su gölü Doğu Anadolu Bölgesinin Van Gölünden sonra en yüksek gölüdür. Çıldır Gölü; adası, kuşları ve balıkları ile ayrı bir güzelliğe sahiptir. Çevresinde bulunan tarihi eserler ve doğal güzellikleri ile önemli bir turizm potansiyeline sahiptir. Göl içerisinde 16 tür balık yaşamaktadır. Göl yüzeyinin kış aylarında buzla kaplanmasıyla birlikte insanların burada at kızakları ile dolaşması ve buzları kırarak balık tutmaları ilginç görüntüler oluşturmaktadır

2750 metre rakıma sahip olup etrafı dağlarla çevrilidir. Doğal güzelliklerinin yanında çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapması nedeniyle tarihi ve kültürel bakımdan da oldukça zengin bir bölgedir. Üzerinde bulunduğu Uğurludağ'ın Ardahan ve Göle'den de görülebilmesi bölgeye ayrı bir güzellik katmaktadır. Geniş ve taşsız bir arazi yapısına sahip olan yayla yaz ve kış turizmi açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Valiliğimiz tarafından hazırlanan "Yalnızçam Uğurludağ Kış Sporları ve Yayla Turizm Merkezi" projesinin uygulamaya geçilmesi halinde Yalnızçam yaylası bölgenin önemli kayak merkezlerinden biri olmaya adaydır. Ardahan-Yalnızçam-Ardanuç yolu ulaşım imkanlarını kolaylaştırmıştır.

İlçemiz Turizm açısından önemli potansiyele sahip olup, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekecek gezip görmeye değen tarihi eserleri bulunmaktadır. Bunlardan Aşıkşenlik Beldemizde Valiliğimiz, Kaymakamlığımız ve Belde Belediye Başkanlığınca yaptırılan Aşık Şenlik Türbesi, İlçemize 2 km mesafede bulunan Şeytan Kalesi, İlçemiz Övündü köyü yakınlarında bulunan 7 katlı mağaralar ve bu mağaralara 600 m uzaklıkta bulunan Gürcistan sınırı bitişiğindeki Kurt Kalesi, Çıldır Gölü içerisinde bulunan Kuş Adası, Akçakale köyü içerisinde bulunan Alpaslan Adası ve adanın içerisinde bulunun yer altı mağaraları ile kiliseler bulunmaktadır. Ayrıca 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu gereğince İlçemiz dahilinde “ Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” olarak tescil edilen Kültür varlıklarının liste dokümanı aşağıya çıkartılmıştır.


YUKARICANBAZ KÖYÜ

Yüzyıllardır doğanın derinliklerinden gelen buz gibi su kaynağından mutlaka içmelisiniz. Yaylalarında safari tadında geziler yapabilirsiniz.




Kaynaklar:
http://www.cildir.com/
http://www.ardahan.gov.tr/
 

Etiketler
Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,383
Mesajlar
1,517,440
Kayıtlı Üye Sayımız
172,041
Kaydolan Son Üyemiz
İsmail.s

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst