Boğaziçi Köprüsü Hikayesi

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan jeep Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 20
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 4,291
Ynt: Boğaziçi Köprüsü Hikayesi

Bazen onu bunu araştırmaktan yanıbaşımızdakini unutuyoruz. 1. Köprü'nün hikayesini görüp okumak çok keyifliydi. Teşekkürler.
 

Etiketler

Ynt: Boğaziçi Köprüsü Hikayesi

Bizim tuzla jeepler yine dikkat çekiyor.. :D

Slayt34
 


Ynt: Boğaziçi Köprüsü Hikayesi

bir başka açıdan boğaziçi köprüsü tarihi ;

Öncelikle şuradan başlayalım: “gençler
Boğaziçi'ne köprü yapılmasına niye karşı çıktı?” Ve 68 Kuşağı neden Boğaziçi Köprüsü prototipini Hakkâri Zap Suyu üzerine inşa etti?
“Devrimci Gençlik Köprüsü” aslında
Türkiye'nin ilk Kürt açılımıydı. Sonra ne oldu?
Gençlerin başına neler geldiğini biliyorsunuz. Peki bu köprüye ne oldu? Gelin, iki farklı olay gibi durmasına rağmen aralarında neden-sonuç ilişkisi olan Boğaziçi'ne 3'üncü köprü ve Kürt açılımı meselesine bir başka açıdan bakalım...

BODRUM Torba'da Ali Poyrazoğlu ve Oray Eğin ile hem yüzüyor hem de sohbet ediyoruz.
Birden dikkatimizi hararetli şekilde tartışan 60 yaşlarında iki erkek çekiyor. Onların biraz uzağındaki aynı yaşlarda bir hanımefendi, -tartışan erkeklerden birinin eşi- bize durumu izah etmek zorunda hissetti kendini. “68 Kuşağı Türkiye'ye zarar mı verdi, faydalı mı oldu, bunu tartışıyorlar” dedi.
Oray Eğin, “Siz niye tartışmıyorsunuz” diye sordu. Hanımefendi “Benim odamda Deniz Gezmiş'in fotoğrafı var, bu tartışmalara girmem bile” dedi.
Yüzerek “olay yerinden” uzaklaştık; başka sohbetlere daldık.
Olay üzerinden birkaç gün geçti.
Birden denizdeki, “68 Kuşağı Türkiye'ye zarar mı verdi” tartışmasını anımsadım. Bunu çağrıştıran ise gerici politikacıların sık sık dile getirdikleri “Bu geçler Boğaziçi'ne köprü yapılmasına bile karşıydılar” sözü oldu.
Evet, Boğaziçi'ne köprü yapılıp yapılmaması konusu 1960'lı yılların en hararetli tartışmalarından biriydi.
Evet, gençler, yani 68 Kuşağı Boğaziçi'ne köprü yapılmasına karşıydılar.

Gençler niye karşı

gençler, “gelişmişliğin sembolü” olarak gösterilen Boğaziçi Köprüsü'ne karşı çıktı. Kampanyalar düzenlediler. Yürüyüş yaptılar.
Peki niye karşıydılar; dertleri neydi?
Dertleri bir değil, bin idi.
Bir kere, mesele köprüye karşı çıkmak değildi. Karşı çıktıkları Boğaz Köprüsü'ydü.
Bugün görünen o ki bu isteklerinde haklıydılar. Neden mi?
Diyorlardı ki, “Köprü İstanbul'un ulaşım sorununu çözmez.”
Çözüm; şehri yeniden planlamakla halledilebilir. Örneğin, iki yakada iki merkez oluşturulması şarttır. Yani evler Asya'da, işyerleri Avrupa'da olmaz. İki ayrı şehir yapılanmasına gidilmeliydi. Böylece ulaşım çözülebilirdi.
Aksi takdirde, bir köprünün yetmeyeceği, yıllar içinde köprü sayısının sürekli artırılacağı ve dünyalar güzeli Boğaz'ın neredeyse asfaltla kapatılacak hale geleceğini ileri sürdüler. Diğer; Boğaz'ın kirletilmesi, doğanın yok edilmesi gibi etmenleri yazarak konuyu uzatmayayım.
Tarihi meselelere hiç girmeyelim. Bugün gidip Londra'daki Thames, Paris'teki Seine Nehri üzerine köprü yapmaya bir kalkın bakalım.
Biz sorunu hep günübirlik çözümlerle halledeceğimizi sanıyoruz.
Sonuç? Birinci köprünün üzerinden 40 yıl geçti, bugünlerde Boğaziçi'ne 3'üncü köprü yapılmasını tartışıyoruz. 20 yıl, 40 yıl, 100 yıl sonra neyi tartışacağız? Kaçıncı köprüyü konuşacağız?
gençler karşı çıkmakta haklı değiller miydi?

Niye köprü?

Evet, gençlerin Boğaz köprüsüne karşı çıkmalarının birden çok nedeni vardı.
Bunlardan biri de, ülke kaynaklarının kullanımıyla ilgiliydi.
Köprünün toplu taşıma yerine özel taşıtların rahat geçişi için yapıldığını iddia ediyorlardı.
Haksız da değillerdi...
ABD, Marshall yardımlarının en önemli koşullarından birisi de ulaşıma yani karayoluna yatırım yapılmasıydı.
Türkiye, ABD'nin isteğini harfiyen yerine getirdi.
Burada bir parantez açmalıyım:
Bakınız 1950 yılına kadar yoksul Türkiye Cumhuriyeti'nin 9 bin 24 kilometre demiryolu vardı.
Bugün ne kadar biliyor musunuz; 11 bin 4 kilometre!
1950'den sonra topu topu 2 bin kilometreyi bile bulmayan demiryolu yapıldı.
ABD'nin isteği üzerine Türkiye demiryolu değil karayolu yaptı. Hâlâ da yapıyor.
gençler demiryolu, toplu taşıma dedikçe, demiryolu komünistlerin, karayolları ise gericilerin simgesi haline getirildi!
Ve mesele “takım tutar” hale getirildi. Ülke gerçekleri hiç göz önüne alınmadı. Doğru dürüst planlama yapılmadı.
İşte bu noktada 68 Kuşağı'nın köprüye karşı çıkış gerekçesi aslında Türkiye'nin bugün yoğun olarak tartıştığı bir konuyla yakından ilgiliydi: Kürt açılımı.

İstanbul'a köprü değil Hakkâri'ye okul yapılsın

Geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz usta yazar Demirtaş Ceyhun gibi aydınlar, Boğaz köprüsüne harcanan parayla, Güneydoğu'da okulsuz köy kalmayacağını ileri sürdüler. Sloganları “Boğaz'a değil Zap'a köprü” idi.
gençler meselenin ekonomik yönüyle de ilgiliydiler.
Sadece İstanbul gibi metropoller değil, başta Güneydoğu olmak üzere ülkenin yoksul bölgeleri de kalkındırılmalıydı. Halbuki bölgeler arasında uçurum giderek açılıyordu.
Bu talep aslında bugün tartıştığımız ‘Kürt açılımı'ydı.
Aldınların Kürt sorununun temel nedenlerinden bir olarak gördüğü yoksulluğu ilk dile getiren de o yıllarda kurulan Türkiye İşçi Partisi'ydi.
TİP, Kürt sorununu ele alıp somut öneriler getiren, “Doğu Mitingleri”nde talepleri dile getiren bir partiydi.
Sonra ne oldu: Kürt açılımını dile getiren bu ilk parti, 12 Mart 1971 askeri darbesiyle kapatıldı. (Bugün bazıları çıkıp gençlerin Kürt sorunuyla ilgilenmediklerini söyleyecek kadar tarih bilgisinden yoksunlar.) Neyse dönelim köprü meselesine...
İstanbul'da köprüye hayır deyip, Hakkâri'de okul isteyen gençlerin kampanyalarını bir eylemle Türkiye'ye duyurdular.
Zap Suyu'nun zapt edilemeyen suları üzerine köprü yapmak için kolları sıvadılar.
İstanbul, Ankara ve İzmir üniversitelerinin mühendislik bölümlerinde okuyan öğrenciler Hakkâri'ye gittiler. O zorlu şartlarda Zap Suyu'na köprü yaptılar.
Bu yerin seçilmesinin nedeni, Zap Suyu'nu aşıp okula gidemeyen öğrencilerin okuyabilmelerini sağlamaktı.
Zap'a köprüyü kendi olanaklarıyla yapan devrimci öğrencilerin bir de sürprizleri vardı. Yaptıkları köprü Boğaziçi Köprüsü'nün prototipiydi!

Köprünün başına ne geldi?

Üniversite öğrencilerinin binlerce kilometre uzaklıktan gelip Zap'a köprü yapması Hakkâri köylülerini çok heyecanlandırdı.
Yıllarca devletin sadece güvenlik güçlerini gören yöre halkı üniversite öğrencilerine kucak açtı. Lokmalarını paylaştılar.
Gazeteler öğrencilerin köprü çalışmalarını hemen her gün okuyucularına duyurdular.
Sonunda köprü yapımı bitti. Yapılan köprüye “Devrimci Gençlik Köprüsü” adı verildi. Hakkârililer bu adı pek kullanmadılar; onlara göre köprünün adı “Deniz Gezmiş Köprüsü” idi.
İdealist devrimci gençlerin bin bir emekle yaptıkları köprünün başına sonra ne geldi biliyor musunuz?
Köprü, 1999 yılında kimliği belirsiz kişiler tarafından havaya uçuruldu!
Yani İstanbul'da köprüye evet diyenler Zap Suyu'nda köprü istemiyordu!

Sorunun temeli

Ne tesadüf değil mi?
Türkiye'de bugünlerde Kürt açılımı ve Boğaziçi'ne yapılacak 3'üncü köprü tartışılıyor.
Ne diyordu 68 Kuşağı: İstanbul'a köprü değil Hakkâri'ye okul yapın! Ülke kaynaklarını yurdun her köşesine dağıtın. Yoksulluğu ortadan kaldırın.
Şimdi gelin yazımızın başına gidelim.
Bodrum Torba'daki denizde yapılan tartışmaya dönelim: “68 Kuşağı Türkiye'ye zarar mı verdi?”
Bakınız...
Türkiye'nin en temel sorunlarından biri, köksüzlüktür.
Kuşaklar arasında bilgi-tecrübe aktarımı yaşanamıyor. Hadi meseleyi Osmanlı dönemine kadar götürmeyelim, son yarım asra bakalım.
Askeri darbeler bu mirası sürekli engelledi. Birikimli genç kadroların üzerinden buldozer gibi geçtiler. Böylece; 1950 kuşağı 68 kuşağına; 68 kuşağı, 70 kuşağına; 70 kuşağı
80 kuşağına bilgi ve tecrübe aktarımı yapamadı.
Her kuşak meseleyi kavramaya yeni baştan başladı. Bu durum birçok hatanın yapılmasına, yeni fikirlerin doğmasına engel oldu. Kaybeden Türkiye oldu.
Bugün yaşadığımız düşünce kısırlığının özü budur. Politikadan kültürel hayata kadar her alanda görmeye başladığımız vasatlığın, yüzeyselliğin sebebi budur.
Bu nedenle; gerek İstanbul'a 3'üncü köprüyü inşaya hazırlanan, gerekse Kürt açılımı yapmaya çalışan siyasi düşüncenin her iki olayda da meseleyi eline yüzüne bulaştırması, bilgi birikimi ve politik tecrübesinin olmamasındandır.
“İstanbul'a köprü değil Hakkâri'ye okul yapın” mesajını bugün bile kavrayabilmiş görünmüyorlar.
Hâlâ, elleri parçalanarak Zap Suyu'na köprü yapan gençlerin, köprüye karşı olduklarını söyleyebiliyorlar.
Hâlâ meseleyi “Tanzimat Fermanı-Islahat Fermanı”yla çözebileceklerini sanıyorlar.
Temel sorunun ekonomik olduğunu görmek istemiyorlar. “Kürt sorununu ağalara, şeyhlere, şıhlara dayanarak, ‘din kardeşliğiyle' çözemezsiniz” diye Hakkâri'ye gidip köprü kuran gençler için, hâlâ “Bunlar köprüye de karşıydı” diyebiliyorlar.
Öyle sanmaya devam etsinler. Ve, yazsınlar üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla, gençler Boğaz'a köprü yapılmasına karşı çıkmaya devam ediyor!..
 



Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,383
Mesajlar
1,517,446
Kayıtlı Üye Sayımız
172,041
Kaydolan Son Üyemiz
İsmail.s

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst