Ynt: Baharı Camper'la Kovalamak; İstanbul'dan Beyşehir'e Bir Rota
Eğirdir İlçesinden 29 km güneyde olan Kovada Gölü daha önce 3 kez ziyaret ettiğimiz başka bir cennet. Derinliği fazla olmayan (yer yer 5-6 mt) bu göl çevresinde ister kısa, ister uzun (göl çevresi 20 km kadar) yürüyüş parkurları var. Tabii ki biz kısa bir yürüyüş yapıyorduk. Bizim en son gittiğimizde ağaçların ismini yazan ve tanıtan tabelalar asmışlardı. Böylece hangi ağacın önünden geçtiğinizi biliyordunuz. Sonradan burada bulunan orman işletme elemanının kaldığı ev yandı ve biraz bakımsız kaldı. Şimdilerde ne halde bilmiyorum ve bakmak içinde yoldan sapmadık doğrusu, bugünkü ana hedef Yazılı Kanyon’ a bir an evvel gitmek istiyoruz.
Kovada Gölünü geçip, Akbelenli Köyüne doğru devam ettik. Yol çok güzel ama dere yatakları kurumuş. Bu civarlarda yapılan Hidro Elektrik Santralleri (HES) bazı değişikliklere neden olmuş. Boş dere yataklarını görmek hüzün verici. Medeniyet, doğa ile beraber ve onu bozmadan yaşamayı hiç mi beceremiyor yoksa bu beceriksizlik sadece bizim gibi ülkelere mi has? Bu güzellikler hiç bozulmaz inşallah diyeceğim ama, görünen boş dere yatakları da insan da umut bırakmıyor ki arkadaş!
Akbelenli’den sonraki hedef ise Çandır köyü. Çandır Köyü sonrasında 1,5-2 km kadar stabilize bir yoldan devam edip, Yazılı Kanyon Tabiat Parkına girdik. Girişte 8 TL para veriyorsunuz. Aracımızı park edip, gözümüze kestirdiğimiz masalardan birine yerleştik. Bu arada Gazlıgöl’den aldığımız Afyon kaymağını ve kahvaltıdan kalan balı, köy ekmeğini çıkartıp, çaylarımızı da söyleyerek önce karnımızı doyurduk. Hemen altımızdan akan, Türkuaz renkli suyun şırıltısı neredeyse sesimizi bastırıyor. Kan şekerimizi yükseltince, kıpırdanmaya başladık. Artık sıkı bir yürüyüş yapmak lazım, öyle ya yedik kaymakları-balları..
Eğirdir İlçesinden 29 km güneyde olan Kovada Gölü daha önce 3 kez ziyaret ettiğimiz başka bir cennet. Derinliği fazla olmayan (yer yer 5-6 mt) bu göl çevresinde ister kısa, ister uzun (göl çevresi 20 km kadar) yürüyüş parkurları var. Tabii ki biz kısa bir yürüyüş yapıyorduk. Bizim en son gittiğimizde ağaçların ismini yazan ve tanıtan tabelalar asmışlardı. Böylece hangi ağacın önünden geçtiğinizi biliyordunuz. Sonradan burada bulunan orman işletme elemanının kaldığı ev yandı ve biraz bakımsız kaldı. Şimdilerde ne halde bilmiyorum ve bakmak içinde yoldan sapmadık doğrusu, bugünkü ana hedef Yazılı Kanyon’ a bir an evvel gitmek istiyoruz.
Kovada Gölünü geçip, Akbelenli Köyüne doğru devam ettik. Yol çok güzel ama dere yatakları kurumuş. Bu civarlarda yapılan Hidro Elektrik Santralleri (HES) bazı değişikliklere neden olmuş. Boş dere yataklarını görmek hüzün verici. Medeniyet, doğa ile beraber ve onu bozmadan yaşamayı hiç mi beceremiyor yoksa bu beceriksizlik sadece bizim gibi ülkelere mi has? Bu güzellikler hiç bozulmaz inşallah diyeceğim ama, görünen boş dere yatakları da insan da umut bırakmıyor ki arkadaş!
Akbelenli’den sonraki hedef ise Çandır köyü. Çandır Köyü sonrasında 1,5-2 km kadar stabilize bir yoldan devam edip, Yazılı Kanyon Tabiat Parkına girdik. Girişte 8 TL para veriyorsunuz. Aracımızı park edip, gözümüze kestirdiğimiz masalardan birine yerleştik. Bu arada Gazlıgöl’den aldığımız Afyon kaymağını ve kahvaltıdan kalan balı, köy ekmeğini çıkartıp, çaylarımızı da söyleyerek önce karnımızı doyurduk. Hemen altımızdan akan, Türkuaz renkli suyun şırıltısı neredeyse sesimizi bastırıyor. Kan şekerimizi yükseltince, kıpırdanmaya başladık. Artık sıkı bir yürüyüş yapmak lazım, öyle ya yedik kaymakları-balları..