Badem'in Hikâyesi

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan özlem Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 2
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 5,833

özlem

Kamp III
Mesajlar
825
Tepkime Puanı
21
Badem'in Hikâyesi

outdoorhaberresim_resim_bv_big.aspx


05 Aralık 2006 tarihinde sabah erken saatlerde Didim Mavişehir Mahallesi, Huzur Aile Sitesi sakinlerinden Ahmet Çelik sahilde bir fokun yüzdüğünü görür. Bir saat kadar sonra plaja çıkan fokun, bir kaç kez denize sokulmasına rağmen ısrarla karaya dönmesi üzerine Sahil Güvenlik Komutanlığı'nı arayarak yardım ister.

SAD-AFAG ile DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü (DEÜ-DBTE) tarafından yürütülmekte olan AFBİKA (Akdeniz Foku Bilgi ve Kurtarma Ağı) üyesi olan Sahil Güvenlik Komutanlığı (SGK) bu bilgiyi aynı gün saat 12.00 sularında Didim Belediyesi'ne ve daha sonra da AFBİKA telefonu üzerinden SAD'a bildirdi.

AFBİKA telefonundan yavru fokla ilgili istihbaratı alan SAD-AFAG'dan Yalçın Savaş, SGK tarafından bilgilendirildikten hemen sonra Didim Belediye Veterineri ile telefon bağlantısı kurarak; veterinerin fokun başında bulunduğunu, hayvanın bir kaç kez suya bırakıldığı halde her seferinde karaya geri döndüğünü ve yavru olduğunu öğrendi. Yalçın Savaş, yavruya dokunulmaması, uzak durulması ve çevrenin, SAD ekibi ulaşana kadar, yetişkin bir fokun varlığı açısından gözlem altında tutulmasını rica ederek, fokun başında bulunan kişileri anne fokun civarda olabileceği ve yavrusunu almak üzere gelebileceği konusunda uyardı.

Olası en kötü duruma göre hazırlıklarını tamamlayan ve Dr. Harun Güçlüsoy (DEÜ-DBTE), Veteriner Hekim Avni Gök (Foça Belediyesi), AyhanTonguç (SAD)'dan oluşan AFBİKA ekibi saat 17:30 sularında foka ve verilen talimat uyarınca onu ve çevreyi izlemekte olanlara ulaştı.

Dr. Harun Güçlüsoy ve Veteriner Hekim Avni Gök, Hollanda'da bulunan konusunda Avrupadaki en yetkin kuruluş SRRC'de ve 2004'de Yunanistan'da yürütülen iyileştirme çalışmasında, sorunlu foklar ve bakımları konusunda deneyim kazanmışlardır. Güçlüsoy ve Gök'ün yavru fok üzerinde yaptıkları ön incelemede; yavrunun yaklaşık 1,5 aylık, olması gerekenden ortalama 10 kg daha zayıf olduğu, ileri derecede dehidrasyon (su kaybı) belirtileri gösterdiği, 5-7 gündür beslenmediği hükmüne varıldı ve ilk yaşam desteği sağlandı.

Bu yaştaki bir yavru Akdeniz fokunun anne sütünden başka bir yolla doğada beslenmesinin mümkün olmadığı bilindiğinden, yavrunun 5-7 gündür beslenmemiş olması dikkate alınarak, bu süre boyunca annesinden ayrı kalmış olduğu kabul edildi.

Yaklaşık 12 saat boyunca yörede yetişkin bir fokun gözlenmediği, yörenin birincil derecede bir Akdeniz foku yaşam alanı olmadığı ve bilinen bir üreme mağarası içermediği, bilinen en yakın üreme alanının Yunanistan'a ait adalar olduğu, bu yaştaki bir yavru fokun doğum mağarasından 2-3 milden fazla ayrılmadığı bilgileri dikkate alınarak, fokun zayıflık derecesi de göz önünde bulundurularak; yavru fokun doğada % 0 olarak değerlendirilen yaşam şansını artırmak için, yaşaması halinde geri salınmak üzere, rehabilitasyona alınmasına karar verildi.

Durumun SRRC ile kurulan telefon irtibatı ile Hollanda'daki uzmanlarla tartışılması ve alınan kararda görüş birliğine varılması üzerine; lojistik ve tedarik kolaylıkları nedeniyle ve önceden belirlenmiş senaryolar uyarınca, fokun Foça'ya nakledilmesine karar verildi.

Yavru fok aynı gece, Foça'da Club Hotel Phokaia tarafından sağlanan ve temizlenerek hazır edilen bir mekâna nakledildi. Bulunduğu yerde Dr. Güçlüsoy ve Veteriner Hekim Gök tarafından başlatılan ilk yaşam desteğine devam edildi.

Badem'in hikâyesinin devamını, "Badem'in Günlüğü" sayfasından izleyebilirsiniz.

O'nun için dua edin. Zira eğer yaşatabilirsek, dünyaya getireceği yavrularla, tükenme tehlikesi altında olan neslinin devamına katkıda bulunacak.

Badem ve diğer Akdeniz Fokları için SAD-AFAG'a destek verelim.

www.afag.org

Akdeniz Foku

Sistematik Sınıflandırma

Akdeniz foku, yüzgeçayaklılar (Pinnipedia) alt takımına ait bir deniz memelisidir. Yüzgeçayaklılar içinde gerçek foklar familyasındandır. Keşiş fokları (Monachus) cinsinden bir gerçek fok türüdür ve yeryüzünde sadece doğu Akdeniz sahilleri ile batı Afrika'nın bir tek sahilinde yaşamaktadır. Yeryüzündeki toplam 34 yüzgeçayaklı türünü ve Akdeniz fokunun bu türler arasındaki yerini sistematik olarak gösteren şema aşağıda verilmiştir. 34 fok türünden Karaib Keşiş Foku, en son 1952 yılında görülmek kaydı ile yeryüzünden yok olmuştur. (http://www.monachus-guardian.org) Dolayısıyla dünyada şu anda 33 yüzgeçayak türü vardır.

Yaşam Alanı

Akdeniz foku, "Üzerinde yapılaşma olmayan, insanların kolay ulaşamadığı veya insan faaliyetlerinden uzak kalmış, tercihen üreme ve/veya barınma işlevleri gören kıyı mağara ve kovuklarına sahip; sessiz ve tenha kayalık sahiller" i yaşama alanı olarak seçmekte ve bu alanların bozulmasından direkt olarak etkilenmektedir.

Öte yandan bu tanımdan yola çıkarak Akdeniz foklarının farklı yapıda sahilleri (örneğin kumsal kıyılar ve kıyı yerleşim bölgeleri) kullanmadığı sonucuna varılamaz. Akdeniz fokunun özellikle beslenmek için ıssız kayalık sahillerin dışına çıkarak dolaşım alanını genişlettiğini, kumluk, çakıllık kıyılar ve nehir ağızlarına da uğradığı bilinmektedir.

Ancak, Akdeniz fokunun birincil yaşam alanı ıssız ve yapılaşmamış kayalık kıyılardır. Büyük bir deniz memelisi olduğundan dar yaşam alanları içinde barınamaz. Tür ancak, makul büyüklükte ve uygun kıyı alanlarının olması durumunda varlığını sürdürebilir ve güvenle yavrulayabilir.

Dış Görünüm

İri bir deniz memelisi olan Akdeniz fokunun boyu 2-3 metre, ağırlığı 200-300 kilogram arasında değişmektedir. Erginlerin vücudunu 0,5 cm. geçmeyen kısa ve sert kıllar kaplar. Su üstünde görüldüğünde en belirgin özellikleri iri kafaları, uzun bıyıkları ve kömür gibi siyah gözleridir. Ergin dişi ile erkekler arasında belirgin bir boy ve kilo farkı yoktur ancak karakteristik renk ayrımları mevcuttur. Karada yatarken vücudun iriliği ve tombul görünümü göze çarpar. Vücudun her iki yanında ön yüzgeçleri (ön üyeler) ve arkada ise iki parça halinde arka yüzgeçleri (arka üyeler) yer alır.

Erkek: Siyaha yakın koyu kahverenginde olup karın bölgesinde belirgin bir beyaz leke vardır.

Dişi: Açık kahverengi veya gri tonlarda olup karın altları da boyundan kuyruğa kadar sırta göre daha açık hatta beyaza yakın renktedir. Ayrıca üstte bel bölgesinde çiftleşme sırasında erkeklerin neden olduğu tırnak izleri bulunur.

Yavru: Doğduğunda boyu yaklaşık 80-90 cm. ağırlığı yaklaşık 20 kilogramdır. Karın bölgesinde istisnasız görülen bariz bir beyaz leke haricinde tüm vücudu havlu gibi 1-1,5 cm. uzunluğunda parlak siyah kıllarla kaplıdır. Yavru, anne ve babanın da sahip olduğu bıyıklarla doğar. Yaklaşık iki aylıkken kürkünü değiştirmeye başlar ve bir-iki ay içinde uzun siyah kılların yerini kısa ve parlak gri olanlar alır.

Davranışı

Akdeniz foku, ürkek ve diğer yüzgeçayaklı türlerine göre daha az sosyal bir canlıdır. Ülkemiz kıyılarında da yaşayan doğu Akdeniz bireyleri genelde tek tek dolaşırlar ve nadiren birlikte görülürler. Araştırmacıların Türkiye'de zaman zaman 2 ile 4 arasında foku birlikte gözlediği hatta bu sayının çok ender olmakla birlikte 7-8'e kadar çıktığı da bilinmektedir. Birçok özelliği gibi davranışları hakkında da tam bilgi mevcut değildir. Akdeniz foklarının bazı dönemlerde bir araya geldiği ve sonra tekrar dağıldıkları konusunda varsayımlar mevcuttur. Ergin erkek bireyler genelde bir bölge belirler ve yaşantısını burada sürdürürler.

Dişiler erkeğe göre daha gezgin olmakla birlikte, yavrulama döneminde üreme mağarası ve civarını terk etmezler. Genç fok bireyleri ise yetişme dönemlerinde uzak bölgelere gidebilirler. Dişi Akdeniz foklarının çiftleşmek için uzun mesafeler katederek erkek fokların yanına geldiği ve daha sonra erkeğin bölgesinden ayrıldığı tahmin edilmektedir. Çiftleşme denizde olur. Dişi fokun cinsel olgunluğa 4-5 yaşında ulaştığı tahmin edilmektedir. Dişi Akdeniz foku 10-11 aylık hamilelik döneminden sonra, her sene ya da 2 senede, bir yavru doğurur. Bu nedenle, Akdeniz foku üreme hızı düşük, yavru sayısı az bir canlıdır. Doğum, insanların uğramadığı (veya ulaşamadığı) ve içinde hava olan bir kıyı mağarasının en ucunda, dalgaların kolay ulaşamayacağı bir çakıl plaj veya kayalık platform üzerinde olur. Anne, yavruyu yaklaşık 4 ay boyunca kendi sütü ile mağara içinde karada emzirir. Akdeniz foku, yavrusunu doğurmak ve büyütmek için mutlaka karaya (ve özellikle kıyı mağaralarına) muhtaçtır.

Beslenmesi

Akdeniz foku yüzgeçayaklıların ortak bir özelliği olarak etobur bir canlıdır. Besininin büyük bir çoğunluğunu dalarak sualtında yakaladığı balıklar, ahtapot ve istakoz gibi canlılar oluşturur. Avını yakaladığında bazen su üstüne çıkarır. Avını öldürmek ve parçalayarak yiyebilmek amacıyla başını hızla sağa sola sallar. Bu arada ağzında kalan parçayı yer ve savrulan büyük parçanın peşinden yüzerek yakalar. Avını bitirene kadar aynı hareketi tekrar eder. Akdeniz fokları memeli canlılar olduklarından insanlar gibi akciğerleri vardır ve hava ile solunum yaparlar. Su üstünde ciğerlerine aldıkları havanın içindeki oksijeni kullanarak dibe dalarlar ve sualtında solunum yapmazlar. Akdeniz foku genelde 5-10 dakikalık dalışlar yapar ve nefes almak üzere tekrar yüzeye çıkar.

Akdeniz foku diğer yüzgeçayaklılara göre bir sığ su dalıcısı olarak tanınır. Bilinen en derin dalışları 100 metreyi geçmez. Zaman zaman kıyı balıkçılarının ağlarından balık aldıkları da bilinmektedir. İşte bu olay, fokların kıyı balıkçıları tarafından kasıtlı olarak öldürülmesine yol açar.

Dağılım ve Nüfus

Akdeniz fokları 20. yüzyılın başına kadar tüm Akdeniz kıyıları ile doğu Atlantik kıyılarında Portekiz'den Batı Afrika sahillerindeki Senegal'e kadar 1000'lerle ifade edilen bir nüfusa sahip olarak serbestçe yaşamlarını sürdürüyordu. Ancak aşırı avlanma, yaşam alanları kaybı ve deniz ekosisteminin bozulması nedeniyle türün dünya dağılımı daraldı ve nüfusu hızla azaldı. Akdeniz foku bugün dünyada sadece Yunanistan, Türkiye, Fas, Moritanya ve Maderia Adaları'nda yaşamakta olup toplam nüfusu 450 ile 550 arasında tahmin edilmektedir. Moritanya sahillerindeki Akdeniz fokları gerçek bir fok kolonisi özelliği göstererek birlikte yaşamakta popülasyonu ise insan baskısı nedeniyle birlikte bulunmak yerine çoğu zaman tek tek dolaşma ve yaşama şeklini seçmeye zorlanmışlardır.

Akdeniz foku dünyada birbirinden kopuk 2 ana bölgede yaşamaktadır:

1. Atlantik Nüfusu (Moritanya kıyıları, Maderia Adaları ve Fas)

2. Akdeniz Nüfusu (Yunanistan, Türkiye ve Batı Akdeniz)

Türün en büyük populasyonu Ege Denizi'ndedir. Dolayısı ile Akdeniz fokunun Akdeniz'de soyunu sürdürebilmesi ve ekosistemde varlığını koruyabilmesi esas olarak 2 ülkenin elindedir: Türkiye ve Yunanistan.

Bir dünya mirası olan Akdeniz fokunun korunmasında Türkiye önemli bir ülke konumundadır.

Türkiye'de yapılan çeşitli bilimsel çalışmalarda bireysel tanımlama yolu ile 31-44 arasında Akdeniz foku bireyi tanımlanmış olup, kıyılarımızda 100'den az fok yaşadığı tahmin edilmektedir ki dünyadaki fok popülâsyonunun 450-550 olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu sayı önemli bir yer tutmaktadır.

Akdeniz foku dağılımı kıyı boyunca süreklilik yerine belirli bölgelerde yoğunlaşma özelliği göstermektedir.

Türkiye kıyılarında foklar;

1. Marmara'da; Marmara Adaları ve Mola Adaları ile Biga Yarımadası kuzey sahillerinde,

2. Ege'de; Gelibolu Yarımadası Ege kıyıları ile Behramkale arasında ve Yeni Foça ile Datça arasında,

3. Akdeniz'de; Datça ile Kemer arasında, Alanya ile Taşucu arasında ve Hatay Samandağ ile Suriye sınırı arasında, kalan sahillerde var olma mücadelesi vermektedir.

Türün korunma derecesine bağlı olarak kıyılarımızda Akdeniz foku ölümleri olduğu gibi yavrulama ve çoğalma da gözlenmektedir.

Yok, Olma Nedenleri

1950'lerde İstanbul Boğazı'nda bile görülen hatta yavrulayan Akdeniz foklarını günümüzde görmek için aylarca beklemeniz gerekebilir. Akdeniz fokunun bir insan ömrü süresi içinde dünyada yok olma sınırına gelmesi gerçekten trajik bir olaydır. Dünyada diğer fok türlerinin avcıları yine deniz canlıları olmuştur; örneğin katil balinalar, leopar fokları, köpekbalıkları, kutup ayıları ve hatta çakallar gibi.

Peki, sularımızda yaşayan Akdeniz fokunun düşmanı nedir? Bu nadir türü yok eden nedenler ne yazık ki doğal değil. Akdeniz fokunun tek düşmanı insandır! Doymak bilmeyen insanın "keseri hep kendine tutarak ağacı yontmak" şeklindeki doğa yaklaşım biçimi Akdeniz fokunu ve değerli kıyı alanlarını yok etmektedir.

İnsan deyince işin içine hırs ve para dolu bazı belirgin insan faaliyetleri giriyor; yapılaşmayı hızlandıran el değmemiş kıyılarda yeni yolların açılması, ikinci konut kentleşmesi, koyların bir bir turizme açılması, bunların neden olduğu kirlilik, fokların kasti öldürülmesi (eskilerde yağı ve derisi için avcılığı) ve kanunsuz yapılan trol trata ve gırgır avcılığı. Ne yazık ki, ülkemiz kıyılarında amansızca süregelen bu faaliyetlerin denetlenmesi ya hiç yapılmıyor ya da son derece yetersiz.

Akdeniz fokunun yok olması tek bir faktörden kaynaklanmaz. Birbirini tamamlayan 5 faktörün bileşimi sonucunda bu ender deniz canlısı, kıyılarımızla birlikte yok olmaktadır.

Bu faktörler türün azalmasına nasıl etkide bulunur?

1.Yaşam Alanlarının (Kıyıların) İşgali:

Fokların yaşam alanları doğal yapısını koruyan sakin kıyılardır. Türkiye'de böyle alanlar gitgide azalmaktadır. Bu kıyılara açılan YOL ve inşa edilen İKİNCİ KONUTLAR veya TURİSTİK TESİSLER, kıyı alanlarının doğallığını sakinliğini bozduğu için Akdeniz fokları tarafından bu yörelerin terk edilmesine neden olmaktadır.

Üstelik bu olumsuz faktör sadece Akdeniz fokunu etkilememekte, aynı zamanda binlerce yıllık kültürel geçmişe sahip Anadolu kıyılarındaki antik yapıtların ve kültürel değerlerin, verimli tarım alanların TAHRİP EDİLMESİNE neden olmakta ve doğal peyzaj (estetik görüntü) bozulmaktadır.

Akdeniz fokları, insan faaliyet alanlarından uzak yerlerde yaşarlar. Bu ıssız yerlerde insanların bulunmaması, şahıs mülkiyetinin olmamasından kaynaklanır. Kayalık ve dalgalı bir morfoloji arz eden bu tür alanlar, kamuya ait hazine arazilerinden oluşur.

Ancak kamu arazilerinin satıldığı ya da kiraya verildiği ülkemizde, Akdeniz foklarının tutundukları son dallar da kesilmektedir. Ayrıca, 65.000.000 ülke insanımızın ortak malları olan hazine arazilerinin yapılaşma açılması oldukça düşündürücüdür.

2. Yasadışı ve Aşırı Su Ürünleri Avcılığı:

Fokların besinleri tamamen deniz ürünlerinden oluşmaktadır. Denizlerimizde yıllardır yapılan ve hala süregelen kanunsuz ve bilinçsiz su ürünleri avcılığı (kanunsuz yöntemlerle yapılan trol, trata, gır-gır avcılığı ve zaten yasak olan dinamitçilik ve tüplü/ışıklı zıpkıncılık) sonucunda denizlerdeki balık stokları ciddi bir azalma gösterilmiştir. Sonuçta kıyılarda avlanan hem fok (ve beslenme ağının en üstündeki benzeri canlılar) ve hem de küçük kıyı balıkçısı çok zarar görmektedir; foklar besinsizlikten aç kalmakta, kıyı balıkçısı ise geçim sıkıntısına düşmektedir.

Kanserleşmiş bu soruna çözüm bulunmadığı sürece, hem foklar (ve benzeri gelişmiş canlılar)yok olacak hem de insanlarımız çok yüksek fiyatlarla balık yemeye devam edecektir. Hatta hiç balık bulamayacağımız günler de gelecektir Bu ise deniz ekosisteminin çöküşü demektir.

3. Fokların Kasti Öldürülmesi:

Balık stoklarındaki azalmadan dolayı, aynı sularda avlanan fok ve küçük balıkçı arasındaki rekabet şiddetlenmekte ve zaten gelir seviyesi düşük olan küçük balıkçı, fokun neden olduğu en küçük ziyana karşı bile büyük tepki göstermektedir.
Sabrı taşan küçük balıkçı günün birinde denizde karşılaştığında foku tüfekle öldürmekten çekinmemektedir.

Burada kim suçlu; foku öldüren küçük balıkçı mı, yoksa balıkçının ağından yaşamak için balık alan fok mu?

İkisi de değil. Aslında burada sorumlu olan ve sorunun kökünde yatan kanunsuz ve aşırı avlanan trol, trata ve gır-gır avcıları ve her türlü yasadışı su ürünleri avcılığının denetlemeyen yetkili birimlerdir.

4. Fok Mağaralarına Turistik Dalışlar:

Fokların yaşadıkları (yavruladıkları, dinlendikleri veya beslendikleri) mekânlar denizden girilen kıyı mağaralarıdır. İster sualtı, ister su üstü girişli olsun fok mağaraları son senelerde turizm baskısı altında büyük darbe görmüş ve birçok mağara dalgıç turistlerin yol açtıkları rahatsızlıktan dolayı foklar tarafından kullanılamaz hale gelmiştir. Önce tekneler ve yüzerek girilebilen (su üstü girişli) mağaralar ve daha sonra dalış firmaları tarafından mağara dalışı veya fok gösterme adı altında turist daldırılan (sualtı girişli) mağaralar gitgide foklar tarafından terk edilmektedir. Kanunen yasak olmasına karşın bilerek veya bilmeyerek pek çok dalış firması özellikle Bodrum, Marmaris, Fethiye, Kaş ve Alanya civarında fok mağaralarına turistik dalışlar yaptırmakta ve bu konuda hiçbir uyarı almamaktadır.

5. Deniz ve Kıyıların Kirlenmesi:

Denizlerin ve özelde fok yaşam alanlarının kirlenmesi sonucunda foklar bölgeyi daha az kullanmakta veya terk etmektedirler. Denizlerimizde yaygın olmayan bu sorun şu ana kadar somut olarak birkaç yerde karşımıza çıkmıştır. Ancak, potansiyel bir tehdit olarak karşımızda durmaktadır. Ayrıca az da olsa, Akdeniz foklarında ağır metal birikimi tespit edilmiştir.

Kirliliğe örnek olarak, 1996 yıllında önemli fok yaşam alanlarından olan Gümüşlük Çavuş Adası'ndaki fok mağaralarında yaşanan petrol kirliliği, Sinop İnceburun yakınlarında araştırmalar sırasında fok mağaralarında görülen aşırı evsel atık (naylon, ip vs.) kirliliği ve nadir de olsa bazı fokların baş ve boyuna ip ve bez parçalarının dolanmış olması verilebilir. Çavuş Adası'ndaki petrol kirliliği fokun yaşam alanını, Foça'da yaşamış olan Dişi Korsan'ın başına sıkıca dolanmış ip parçası ise türü direkt olarak etkileyen en somut iki kirlilik vakasıdır. Yine de bu sorun ilk üç sorun kadar yaygın ve etkin değildir.


--------------------------------------------------------------------------------
Kaynak : www.afag.org
 

Etiketler
Akdeniz Foku Badem ve AFAG Hakkında

AFAG, 1987 yılında ODTÜ'lü küçük bir öğrenci grubu ile, ODTÜ / Sualtı Topluluğu çatısı altında çalışmalarına başladı. 1991 yılında gerçekleştirdiği yoğun seminer ve tanışma toplantıları sonucunda çekirdek grubunu genişleterek 10 kişilik gönüllü bir kadroya ulaştı. Daha sonra ilk profesyonel ve uzun süreli araştırma ve koruma projesine 1993 yılında WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) maddi desteği ile Foça'da başladı. Foça Pilot Projesi adı altında günümüze kadar başarı ile yürütülen bu proje dışında, AFAG 1993'den bu yana birçok kısa, orta ve uzun vadeli araştırma-koruma-eğitim projeleri gerçekleştirdi. 1994'de Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD)'nin kurulması ile çalışmalarını SAD bünyesinde daha etkin bir şekilde yürütmeye başladı. Mayıs 1998'de ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü'nde görevli ve Kilikya Bölgesinde (Dağlık Taşeli) Akdeniz foku araştırma ve koruma çalışmaları yürüten grubun katılması ile AFAG oldukça önemli bir gelişme kaydetti.

Badem Aralık ayında antalya da bulundu. annesiz deniz fokuna Mustafa Koç un hamiliğinde AFAG a bakılıyor.
gelişimi ve AFAG Hk. da bilgi için
http://www.afag.org/ adresini tıklayabilirsiniz.

Badem, 5 Aralık gecesi Veteriner Hekim Avni Gök (Foça Belediyesi), Dr. Harun Güçlüsoy (DEÜ-DBTE) ve Ayhan Tonguç (SAD) tarafından Foça'ya getirildi. Yavru fok derhal Club Phokaia'da hazırlanan yere alındı ve su kaybını gidermeye yönelik ilk yardıma, gece boyunca 4 saatde bir devam edildi. Avni Gök tarafından yapılan muayenede sağlık durumunun başkaca acil müdahaleyi gerektirmeyecek durumda olduğu belirlendi ve SRRC tarafında gönderilecek uzman gelene kadar bu şekilde devam edilmesine karar verildi. Foça'dan balık tedarik edilerek derin dondurucuya kondu ve İstanbul'dan balık siparişi verildi. Yavru fokların beslenmesinde balık türü ve yağ oranı önem taşıyor.
 

Ynt: Badem'in Hikâyesi

Akdeniz Foku'nu kurşunlayıp öldürdüler

[attachment=1]

Muğla'nın Bodrum İlçesi'ne bağlı Yalıkavak Beldesi’nde kurşunlanarak öldürülmüş bir Akdeniz Foku bulundu.

Koruma altındaki “Badem” adlı Akdeniz Foku'na da çok benzediği için önce “O” sanılan Akdeniz Foku’nun vücudunda onlarca kurşun izi bulunduğu görüldü. Çevredeki insanlar bu katliama isyan etti.




Bodrum Yalıkavak’taki Sporkent 1 Sitesi sahilinde dün akşam saatlerinde site yöneticisi Muaamer Aşan ve site işçisi Üstün Mavi tarafından bulunan ve karaya çekilen 1.80 boylarında 170 kilo ağırlığındaki Akdeniz Foku'nun yeni öldüğü belirlendi.

Akdeniz Foku’nun kafasında ve gövdesinde onlarca kurşun izi olduğunun duyulması üzerine Bodrumlular sahile akın ederken talihsiz hayvan, zabıta ekipleri tarafından Yalıkavak Belediyesi’ne götürüldü.


OTOPSİ YAPILACAK

Site yöneticisi Muammer Aşan, “Öldürmek için kurşun yağmuruna tutmuşlar, bu yapılan vahşetten başka bir şey değil, bunu yapanlar insan olamaz. Koruma altında olan 3-5 foktan biri daha insanların acımasızlığına kurban gitti” dedi.

Sualtı Araştırmaları Derneği Akdeniz Foku Araştırma Grubu Başkanı Cem Orkun Kıraç ise “Ölen Akdeniz Fokuna yarın sabah Yalıkavak'ta veteriner Fulya Massizo tarafından yapılacak otopsi sonucunda gerçek ölüm nedenini öğreneceğiz” dedi.


FOKUN “BADEM” OLMADIĞI KESİNLEŞTİ

Kurşunlanarak öldürülen Akdeniz Foku’nun, 4 yaşlarında, 2 metre boyunda ve 170 kilogram ağırlığında olduğu belirlendi.

Vücudunda çok sayıda kurşun yarası bulunan Akdeniz Foku'nun Marmaris'in Hisarönü Beldesi'ndeki barınağında bulunan “Badem”e çok benzediği ancak o olmadığı da kesinleşti.


Kaynak:
Yaşar ANTER / Bodrum (DHA)

1
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,383
Mesajlar
1,517,440
Kayıtlı Üye Sayımız
172,041
Kaydolan Son Üyemiz
İsmail.s

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst