Aladağlar Trekking (10-13 Temmuz 2013)

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan memuzin Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 1
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 8,919

memuzin

Ana Kamp
Mesajlar
71
Tepkime Puanı
22
Yer
diyarbakır
Etkinlik görüntüleri: http://www.youtube.com/watch?v=B3Hx_O4WG_w

313
 

Etiketler
Ynt: Aladağlar Trekking (10-13 Temmuz 2013)

KATILIMCILAR: Savaş Soymaz & Turgay Yağmuroğlu
TARİH:10-13 TEMMUZ 2013
Rota olarak http://tr.wikiloc.com/wikiloc/view.do?id=3013286 adresinden Çağatay arkadaşın yürümüş olduğu rotayı kullandık.
1.GÜN
Demirkazık Köyü’nde aracımızı Dağ Evi’ne bıraktık. Jandarmaya; yapacağımız etkinlik, güzergah, dönüş zamanı ve iletişim bilgilerimiz veriyoruz. Saat 11.00’da çantalarımızı sırtımıza alarak yürüyüşü başlattık. Çantalarımız ağırlıkları yaklaşık 20 kg civarında. Çünkü dört günlük bir etkinlik için aldığımız yiyecekler vs. bayağı bir ağırlık tutuyor. Asfalt yoldan 3-4 km yürüyerek Pınarbaşı Köyü’ne vardık. Köy girişinde mezarlık var. Mezarlıktan hemen sonra sağa doğru traktör yolu ayrılıyor. Bu yoldan devam ettik. Devam etmeden önce çeşme başında iki çocuk ile sohbet ediyoruz ve dinleniyoruz. Buradan sonraki çıkışlar çok sert. Bir su deposunun tahliye çıkışından buz gibi su akıyor. Burada bir mola verip, sularımızı tazeledik. Bu arada üç tane motosikletli dik yokuşlu yoldan yukarı doğru çıkıyorlar. Selamlaşıyoruz. Birini durdurup, devam edeceğimiz yol hakkında sorular soruduk. Adana Kozan’dan geldiklerini öğrendik. 6 km çıkış yaptıktan sonra 1 km kadar da düz bir yol yürüdük. Kamp kuracağımız yere varmadan yol kenarında tahta bir oluktan akan buz gibi sudan içtik. Yorgunluktan dolayı kampımızı Ulupınar mevkii denilen yerde kurmaya karar verdik. Buradan Çamardı’nın bir kasabasına su gidiyormuş. Bir bölümü tel örgülerle çevrili. Burada Ali isminde sürüsünü otlatan çoban vardı. Bir süre konuşup dinlendikten sonra çadırları kurduk. Ali abi sürülerinin yanına giderken çaydanlık, çay ve ateş yakmamız için odun bıraktı. İlk günün yürüyüşü bizi çok yormuştu. Yemek yiyip çay içtikten sonra uyumaya koyulduk.
2. GÜN
Saat 9.00 civarı uyandık. O sırada Ali abi de geldi. Beraber çay demleyip kahvaltı yaptık. Ali abiyle vedalaşıp Saat 10.00 gibi toparlanıp yola çıktık. Karagöl’e kadar sürekli yükseliyoruz. Yol boyunca pınarlar var. Buralarda molalar verip sularımızı tazeleyip öyle devam ediyoruz. Meydan denilen bölgede 7-8 tane göçer çadırı var. Uzaktan bir amca ile selamlaşıyoruz. Biz ağırdan alınca bize doğru yaklaşıyor ve yolun kenarına oturuyoruz. Otlattıkları sürüde 1000 civarında koyun olduğunu, bayramdan önce köyleri Çukurbağ’a döneceklerini öğreniyoruz. Amcayla vedalaşıp yola devam ediyoruz. Sürekli tırmanış bizi oldukça yoruyor. Aladağların eşsiz manzarası, temiz havası insanı çarpıyor. Çevrede hiç ağaç gözükmüyor. Nereye baksanız sert kayalardan oluşmuş heybetli dağları görüyorsunuz. Öğleden sonra saat 14.00 gibi Karagöl’e vardık. Buraya kadar traktör yolu var buradan sonrası patika. Karagöl etrafında turların çadırları var. Çoban Mehmet ile biraz sohbet edip çay içtik. Şortumu giyip gölde yüzmek istedim ama su biraz soğuk olduğu için geri döndüm. Biz çay içerken Isparta AKUT’tan 8-10 kişilik bir ekip geldi. Biraz da onlarla konuştuk. Saat 16.00 civarında Çömçe Gölü’nde kamp kurmak üzere yola çıktık. Önümüzde sert bir patika var. Sık sık geri dönüp Karagöl’e baktık. Patikayı aştıktan sonra küçük sevimli bir göl vardı karşımızda. Tabanı kaya, suyu buz gibi. Çadırları kurduktan sonra etrafı gezdik, geriye doğru yürüyüp tepeden Karagöl’e tekrar baktık. Ben ateş yakmak için keven aradım biraz buldum. Küçük bir tavamız vardı onunla su kaynatıp kahve yapıp içtik. Böyle yerlerde kahve ve çay o kadar lezzetli ve o kadar değerli ki anlatamam. Daha sonra çadırlara dinlenmeye çekildik. Bir süre kitap okuyup yattım.
3. GÜN
Çömçe Gölü’ndeki 2.kampımızda saat 8.00 da uyandık. Kahvaltı ve toparlanmayla saat 9.00 oldu. Yavaş yavaş ayrılmanın zamanı gelmişti bu sevimli gölden. Biraz yükseldikten sonra Yıldız Gölü’ne vardık. Yıldız Gölü’nün sol tarafında ki tepelikte tek başına bir koyun gördük. Hiç kıpırdamıyor, sadece sağa, sola ve bize bakıyordu. Çevrede hiç koyun sürüsü, göçebe çadırı, göçer grubu olmadığı için koyunun sahibine haber verme olanağımız yoktu. Böyle giderse bir kurda yem olacağını düşünerek yolumuza devem ettik. Gölün solundan geçerek yolumuza devam ettik. Sağda solda kar kümeleri vardı. Kar yemeyi de ihmal etmedik. Önümüzde sert bir yokuş vardı. Teke Kalesi’ne çıkış patikası oldukça dikti. Çıkışta oldukça zorlandık. Sık sık durup kısa dinlenme araları verdik. Yokuşu çıkarken Isparta AKUT’tan gelen arkadaşları gördük. Onlar sabah 4.00 da çıkmışlar yola. Yedigöller’e tepeden bakmış geri dönüyorlardı. Hatta bazıları da bakamamış yarı yoldan geri dönmüşlerdi. Teke Kalesi’ni de geçtikten sonra çok dik geçişler vardı hatta bazı yerler kaya tırmanışı gibiydi. Burası bizi biraz korkuttu. 3500 yüksekliğine kadar çıktık. Teke Kalesi’nin yönünü gösteren tabela var burada. Biraz ilerledikten sonra Hasta Hocanın Yaylası ve Yedigöller aşağıda görünüyor. Tamamen çarşaklı bir patikadan 500 m kadar alçaldık. Adeta aşağı doğru kaya kaya indik çünkü çok dik, adım atmak çok zor. Hatta sonradan katırların bu çarşaklı yoldan yük taşıdığını öğrendiğimizde çok şaşırdık. Ana kampın nerede olduğu görünmüyordu. Yorgunluktan dolayı Hasta Hocanın Yaylası’nda en üstte buluna gölün kenarında kamp kurduk. Aşağıdaki diğer göller ve çevresinde temiz su kaynağı yoktu. Çadırları kurduktan sonra çevre araştırmasında temiz bir su kaynağı bulduk. Buradan su ihtiyacımız karşıladık. Dinlenmek ve uyumak için çadırlara çekildik. Gece boyunca esen rüzgar ara ara çadırlarımızı zorladı.
4. GÜN
Yine 8.00 da uyanıp kahvaltı yaparken bir İngiliz grup bizim geldiğimiz istikamet yönünde yürüyüş yapıyordu. İçlerinde çok yaşlılar bile vardı. Azimlerine ve yaptıkları işe saygı duyarak onları arkalarından izledik. Toparlanmadan sonra yola çıktık. Gideceğimiz yer Çelikbuyduran geçidi. Oradan da inişe geçip Sokullu Pınar’dan Demirkazık Köyü. Bu yolculuğun ana teması olarak yine bir tırmanıştan sonra esas Yedi Göller bölgesine ulaştık. Yaklaşık 2 km yürüdükten sonra ana kamp alanı karşımıza çıktı. Aslında burada kamp kuracaktık ama buranın görünmüyor oluşu ve yorgunluktan dolayı biraz geride kamp kurduk. Ana kamp ta tur aşçısı Cumaali ve çoban Hasan ile bir süre sohbet edip çay içtik. İçtiğimiz çay bizi kendimize getirdi. Bu yolculukta bir kez daha öğrendik ki “Çaysız yaşam hatadır.”  Etrafı dolaşmaya çıktık. Yedi Göllerin en büyüğü olan Dipsiz Göl’ün olduğu tarafa doğru gittik. Cuamali bizi Çelikbuyduran’daki sudan hemen içmememiz konusunda uyardı. Suyu o kadar soğukmuş ki biraz ılıtmadan içildiğinde hasta ediyormuş. Tekrar yola çıktık. Yaklaşık 500 m kadar yükselmemiz gerekiyor. Çıkış yaparken zirve yapmış Fransız dağcılarla karşılaştık rehberleriyle konuştuk . Çelikbuyduran’daki su hakkında söylenenler gerçekten doğruymuş.. Buradan sonra sürekli iniş var. Sürekli iniş bizi çok zorladı. Çıkış kadar belki çıkıştan daha zoru dik inişler. Çünkü ayağınıza o kadar fazla yük biniyor ki ayak bileklerinizde ağrılar oluşturuyor. Ayaklarınız ayakkabının ön tarafına doğru vurmaya başlıyor. Bu da ayakta deformasyona yol açıyor. Sokullu Pınarı’nın ilk başlangıcında birkaç çadır görüyoruz. Selam vererek çadıra doğru varıyoruz. Marmaris’ten gelen grubun bir üyesiyle tanışıyoruz. Bir süre sohbet edip dinleniyoruz. Bize kahve ikram ediyor. Tekrar inişe geçiyoruz. Bu seferde in in bitmiyor. Sona yaklaştıkça ister istemez bir sabırsızlık oluşuyor. Yorgunlukta hat safhaya varmış oluyor haliyle. Dağ Evi’ne varmamız saat akşam 19.00 buluyor. Jandarmayı arayarak tekrar döndüğümüzü haber veriyoruz. Aladağlar yürüyüşü bize çok şeyler katıyor. Doğa sevgisi, arkadaşlık, direnç, vazgeçmeme, sabır ve azim bu yolculuğun anahtar kelimeleri oluyor. Böyle zor bir etkinliği kazasız ve sorunsuz atlatmanın verdiği mutlulukla arabamıza biniyoruz.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,425
Mesajlar
1,517,790
Kayıtlı Üye Sayımız
172,071
Kaydolan Son Üyemiz
kalenbuk

Çevrimiçi üyeler



Geri
Üst