Nisan ayı içinde yaptığım gezinin ilk durağı Doğubeyazıt idi İsakpaşa Sarayı hakkındaki izlenimlerimi sizlerle daha önce paylaşmıştım. Doğubeyazıt'dan sabah saat 09.00'da bir dolmuş ( yada mini otobüs de diyebiliriz ) ile Van'a doğru yol koyuldum. Doğubeyazıt'tan Van'a günde 4 sefer varmış (07.00 , 09.00 , 12.00 ve 14.00). Yolculuk yaklaşık olarak 3 ila 3,5 saat arası sürüyor. Yolun ilk bölümünün coğrafi yapısı adeta bir başka dünya , sarp kayaların arasında yeşilliklerin inanılmaz uyumu. Sanrım bu bölgeyi gezmek için en uygun mevsim ilkbahar.
Van'a ulaştıkdan sonra bir otel'e yerleştikten sonra biraz etrafı öğrenmek amacı ile dışarı attım kendimi o gün Van Kalesini gezdim. Kalenin tarihi oldukça geriye dayanmakta Urartu'ların izlerini bulmak bile olası.
Ertesi gün bu gezimin ikinci önemli noktasına hareket etmek için çarşı içinden kalkan Gevaş dolmuşlarının bulunduğu durağa gittim. Minibüs yereli sayıda yolcu bulunaca hareket ediyor. Bu hattı daha çok üniversite öğrencileri kullanıyor. Gevaş'ta bir yüksek öğrenim kurumu bulunamkta. Yol Geva'a kadar yaklaşık olarak 45 dakkika sürüyor. Gevaş'tan ayrı bir dolmuş ile Akdamar Adasının tam karşısında bulunan iskeleye ulaşabiliryorsunuz. İskeleden bir tekne ile 5 ytl karşılığ adaya ulaşıyorsunuz. Ada girişinde ayrıca bir giriş ücreti alınmakta.
Adanın üzeindeki yegane yapı Kilise binası onun dışında hiç bir yapı yok. Kilise'nin onarımı oldukça iyi yapılmış. Ben kiliseyi gezdikten sonra biraz binanın etrafında dolaştım. Nisan ayı olması nedeni ile ada üzerinde bulunan kayısı ağaçları çiçek açmış idi ve tüm adanın üzerinde beyaz ve pembe çiçekleri ile adaya inanılmaz bir güzellik katmışlardı. Ben o gün adanın üzerinde sanrım toplamda 5 saat geçirdim ve inaılmaz bir keyif aldım. Van gölünün o inaılmaz büyüklüğü içinde bu ada adeta bir cennet parçası gibi idi.
Eğer ki fırsatınız olursa sizlere burayı özellikle bahar aylarında görmeyi tavsiye ederim.
Van'a ulaştıkdan sonra bir otel'e yerleştikten sonra biraz etrafı öğrenmek amacı ile dışarı attım kendimi o gün Van Kalesini gezdim. Kalenin tarihi oldukça geriye dayanmakta Urartu'ların izlerini bulmak bile olası.
Ertesi gün bu gezimin ikinci önemli noktasına hareket etmek için çarşı içinden kalkan Gevaş dolmuşlarının bulunduğu durağa gittim. Minibüs yereli sayıda yolcu bulunaca hareket ediyor. Bu hattı daha çok üniversite öğrencileri kullanıyor. Gevaş'ta bir yüksek öğrenim kurumu bulunamkta. Yol Geva'a kadar yaklaşık olarak 45 dakkika sürüyor. Gevaş'tan ayrı bir dolmuş ile Akdamar Adasının tam karşısında bulunan iskeleye ulaşabiliryorsunuz. İskeleden bir tekne ile 5 ytl karşılığ adaya ulaşıyorsunuz. Ada girişinde ayrıca bir giriş ücreti alınmakta.
Adanın üzeindeki yegane yapı Kilise binası onun dışında hiç bir yapı yok. Kilise'nin onarımı oldukça iyi yapılmış. Ben kiliseyi gezdikten sonra biraz binanın etrafında dolaştım. Nisan ayı olması nedeni ile ada üzerinde bulunan kayısı ağaçları çiçek açmış idi ve tüm adanın üzerinde beyaz ve pembe çiçekleri ile adaya inanılmaz bir güzellik katmışlardı. Ben o gün adanın üzerinde sanrım toplamda 5 saat geçirdim ve inaılmaz bir keyif aldım. Van gölünün o inaılmaz büyüklüğü içinde bu ada adeta bir cennet parçası gibi idi.
Eğer ki fırsatınız olursa sizlere burayı özellikle bahar aylarında görmeyi tavsiye ederim.