penguen
Zirve
- Mesajlar
- 1,599
- Tepkime Puanı
- 11
Halk Hekimliği
İlde halkın yüzyıllar boyu dışa kapalı ve büyük şehirlerden uzak yaşayışı, onun sağlığını da büyük ölçüde etkilemiştir. Coğrafi konum ve aylarca soğuklu kış hayatının yaşanması, halkı; sağlık, hastalık, ilaç ve tedavi konularında kendi kendine yöntem geliştirmeğe zorlamıştır. Böylece geleneğe, tecrübeye ve çevrenin özelliğine bağlı halk hekimliği (geleneksel tıp/ halk tababeti) gelişmiştir. Sağlığa dayalı zengin bir folklorun oluşu bundandır. Halk hekimliğinde, halkın tutum ve inanışı, kültürel değerler egemen olduğunda, hastalık ve tedavilerinde bunların izleri görülür. Kasabalarda yaşayanlar dahil, halk istese de doktor, ilaç ve hastane bulmada zorluk çekmiş, ancak çaresiz kalınınca uzak yerlere gidilmiş veya ilaç getirtilmiştir. Son elli beş yıla, yani 1950’ li yıllara kadar bu durum devam etmiştir.
Günümüzde halk hekimliği yöntemi ile tedavi olma ve ilaç kullanma az görülmektedir. Sayıları gittikçe azalmakla birlikte, bugün ilin pek çok köyünde, kasabalarında, insan ve hayvan sağlığı konusunda etkili olan köy hekimi, kırık çıkık cerrahı ve çocuk uzmanı (kadın) vardır.
Bunlar ilaçlarını genel olarak hayvan ürünlerinden, yörede yetişen bitkilerden ve yakın çevrede bulunan diğer maddelerden yaparlar. Halk inanışında en iyi derman, çiçek, ot ve yiyeceklerden yapılandır.
Hayvancılık yaygın olduğu için, diğer ilaçlarla birlikte, beslenme de hep hayvan ve hayvan ürünlerine bağlı olmuştur. Süt, yoğurt, yumurta gibi hayvan ürünleri günlük beslenmede sürekli kullanılmakla birlikte; sindirim rahatsızlıkları, solunum yolları enfeksiyonları, zehirlenme, kırık, sıcak ve soğuk unsurlu hastalıklarda birçok rahatsızlıklarda ilaç yerine kullanılmıştır.
Bazı hastalıklarda kan alma yöntemine de başvurulur ki, sülük yapıştırma, hacamat, damardan kan akıtma teknikleri uygulanır. Bunlar cilt yaraları, pis kanı temizleme, inak, sarılık, zehirlenme v.s. hallerinde görülür.
Doğum, çocuk sağlığı ve bakımında kendi kendini yetiştiren ve tecrübeye dayalı uygulamalar yapan köy ebeleri; yaşlı bilgili ve tecrübeli kadınlar, bu alandaki boşluğu doldurmuşlardır. Doğumda al karısının lohosaya zarar vermesi ve çocuğu değiştirmemesi inancına bağlı kalınarak özen gösterilmekte, çocuğu nazardan kollamak için çeşitli tedbirler alınmaktadır. Böyle olduğu için çocuk hastalıklarının bir çoğunun sebebi, korkuya ve nazara bağlanmıştır.
Davranış bozukluğu (aklını oynatma, saat geçmesi , delirme vb.) hallerin nedenleri genelde nazar ve korkuya dayandırılmaktadır. Nazar; çocuğa, gence, yakışıklıya, güzele ve zengine değer.
Zorunlu durumlar dışında, artık eski tedavi yöntemlerine günümüzde pek itibar edilmemektedir. Zaten eski halk hekimlerinin sayısı gün geçtikçe azalmaktadır.
İlde halkın yüzyıllar boyu dışa kapalı ve büyük şehirlerden uzak yaşayışı, onun sağlığını da büyük ölçüde etkilemiştir. Coğrafi konum ve aylarca soğuklu kış hayatının yaşanması, halkı; sağlık, hastalık, ilaç ve tedavi konularında kendi kendine yöntem geliştirmeğe zorlamıştır. Böylece geleneğe, tecrübeye ve çevrenin özelliğine bağlı halk hekimliği (geleneksel tıp/ halk tababeti) gelişmiştir. Sağlığa dayalı zengin bir folklorun oluşu bundandır. Halk hekimliğinde, halkın tutum ve inanışı, kültürel değerler egemen olduğunda, hastalık ve tedavilerinde bunların izleri görülür. Kasabalarda yaşayanlar dahil, halk istese de doktor, ilaç ve hastane bulmada zorluk çekmiş, ancak çaresiz kalınınca uzak yerlere gidilmiş veya ilaç getirtilmiştir. Son elli beş yıla, yani 1950’ li yıllara kadar bu durum devam etmiştir.
Günümüzde halk hekimliği yöntemi ile tedavi olma ve ilaç kullanma az görülmektedir. Sayıları gittikçe azalmakla birlikte, bugün ilin pek çok köyünde, kasabalarında, insan ve hayvan sağlığı konusunda etkili olan köy hekimi, kırık çıkık cerrahı ve çocuk uzmanı (kadın) vardır.
Bunlar ilaçlarını genel olarak hayvan ürünlerinden, yörede yetişen bitkilerden ve yakın çevrede bulunan diğer maddelerden yaparlar. Halk inanışında en iyi derman, çiçek, ot ve yiyeceklerden yapılandır.
Hayvancılık yaygın olduğu için, diğer ilaçlarla birlikte, beslenme de hep hayvan ve hayvan ürünlerine bağlı olmuştur. Süt, yoğurt, yumurta gibi hayvan ürünleri günlük beslenmede sürekli kullanılmakla birlikte; sindirim rahatsızlıkları, solunum yolları enfeksiyonları, zehirlenme, kırık, sıcak ve soğuk unsurlu hastalıklarda birçok rahatsızlıklarda ilaç yerine kullanılmıştır.
Bazı hastalıklarda kan alma yöntemine de başvurulur ki, sülük yapıştırma, hacamat, damardan kan akıtma teknikleri uygulanır. Bunlar cilt yaraları, pis kanı temizleme, inak, sarılık, zehirlenme v.s. hallerinde görülür.
Doğum, çocuk sağlığı ve bakımında kendi kendini yetiştiren ve tecrübeye dayalı uygulamalar yapan köy ebeleri; yaşlı bilgili ve tecrübeli kadınlar, bu alandaki boşluğu doldurmuşlardır. Doğumda al karısının lohosaya zarar vermesi ve çocuğu değiştirmemesi inancına bağlı kalınarak özen gösterilmekte, çocuğu nazardan kollamak için çeşitli tedbirler alınmaktadır. Böyle olduğu için çocuk hastalıklarının bir çoğunun sebebi, korkuya ve nazara bağlanmıştır.
Davranış bozukluğu (aklını oynatma, saat geçmesi , delirme vb.) hallerin nedenleri genelde nazar ve korkuya dayandırılmaktadır. Nazar; çocuğa, gence, yakışıklıya, güzele ve zengine değer.
Zorunlu durumlar dışında, artık eski tedavi yöntemlerine günümüzde pek itibar edilmemektedir. Zaten eski halk hekimlerinin sayısı gün geçtikçe azalmaktadır.