8 Mart Dünya Kadınlar Günü

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan güngör Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 8
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 3,386

güngör

Zirve
Mesajlar
3,518
Tepkime Puanı
172
Yer
İstanbul
Bu sabah Açık Radyoda Ömer Madra'dan detaylarını öğrendiğim Dünya Kadınlar Gününün acı tarihçesini sizlerle
paylaşmak istedim.

8 Mart 1857 yılında Newyork daki bir tekstil fabrikasında daha iyi şartlarda çalışmak için direnişe geçen işçilerin fabrikada
eylem yaptıkları esnada çıkan yangında polis barikatını aşamayan çoğunluğu kadın 129 işçinin yanarak ölmeleri ile sonuçlanır.
1910 yılında Kopenhag da yapılan 2.Enternasyonal kadın toplantısında Clara Zetkin in önerisiyle anma töreni şeklinde ilk
eylem gerçekleşir ve 16 Aralık 1977 yılındaki oturumda Birleşmiş Milletler 8 Mart ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılması
kararını alır. Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun.
 

Etiketler
Ynt: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü


Tüm kadınlarımıza İnsan hakları ve yaşam standartlarının yükselmesi anlamında merdiven

basamaklarının çıkıldığı, ''sürekli''bir yaşam diliyorum.

İzmir'den selamlar,sevgiler.
 

Ynt: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü

VE KADINLAR
Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız..


(Nazım HİKMET )

Önlerinde saygı ile eğiliyorum!..
Cavid Sezen


Kadinlargunu
 

Ynt: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Türkiye'nin en acı anketi
Evli her iki kadından biri şiddete uğramış!

http://www.muhalifgazete.com/33151-Turkiyenin-en-aci-anketi.htm

Cavid Sezen
 

Ynt: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Dünya Kadınlar Günü üzerine değerli kabin amirimin bir makalesini sizlerle paylaşmak istedim...
Bizden size selam ve sevgiler...
Rüzgar &Selma

KADINLAR GÜNÜ KUTLAMA DEĞİL SAHİPLENMEDİR
Selma Soyak
İşte yine “8 Mart dünya kadınlar günü” kutlama haberlerini okuyacağız. Neyi, niçin kutladığını bile bilmeyen, pozitif ayrımcılık adı altında ikinci sınıf vatandaş olma seçimini kendi çabasıyla kazanan toplumumuz kadınları güller, karanfiller, hediyeler, belki de çoğu taksitle alınmış tek taş yüzüklerle kendilerine kadın olarak değer verildiğini zannederek kutlamalar yapacaklar.
Oysa dünya kadınlar günü kutlanacak bir bayram değil, dünyanın pek çok yerinde ve ülkemizde hâlâ ezilmekte olan emekçi kadınların süregelmekte olan mücadelelerini anma ve sahiplenildiğini anlatma günüdür. Ezilen, sömürülen, ayrımcılığa tabi tutulan, şiddete maruz kalan kadın emekçilerin mücadeleleri ilk olarak 1800’lü yıllarda başlamıştır. İnsanca yaşama, çalışma koşullarını iyileştirme yolunda sürdürdükleri çabalardan sonuç alamayan kadınlar ilk defa Amerika’da bir tekstil fabrikasında 8 Mart 1857 günü erkek işçilerle birlikte grev yaptılar. Binlerce işçinin çalıştığı bu fabrikadaki greve karşı sermaye sahipleri zalim bir tepki gösterdiler. Fabrikanın sahibi grevin yaygınlaşmasını önlemek üzere grev yapan işçileri fabrikaya kilitledi. İşçilerin dışarı çıkışının engellendiği fabrikada nasıl başladığı bilinmeyen bir yangın çıktı ve binadan kaçamayan 129 kadın emekçi yanarak öldü. Bu olaydan sonraki yıllarda kadın emekçiler sosyalist hareketlenmelerin içinde yer almaya başladılar. Emekçi kadınlar artık seçme ve seçilme hakkı, eşitlik, politik haksızlıkların ortadan kaldırılması, insanca çalışma koşulları için sivil örgütlenmeler içindeydiler. 26-27 Ağustos 1910’da Kopenhag’da gerçekleştirilen 2. Enternasyonale bağlı ULUSLARARASI SOSYALİST KADINLAR KONFERANSINDA Alman sosyal demokrat partisinden CLARA ZETKİN her yıl 8 Mart gününün Dünya emekçi kadınlar günü olarak anılmasını önerdi. 1912 yılında İsveç’ten başlamak üzere bahar aylarının değişen günlerinde dünyanın bazı ülkelerinde emekçi kadınları anma törenleri yapılmaya başlandı. 1921 YILINDA SOVYETLER BİRLİĞİNİN BAŞKENTİ MOSKOVA’DA TOPLANAN 3. ULUSLARARASI KADINLAR KONFERANSINDA, HER YIL 8 MART GÜNÜNÜN “DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” OLMASI KARAR ALTINA ALINDI. Bu grevde ölen emekçi kadınları anma etkinlikleri her yıl SSCB’de ve bazı ülkelerde her yıl 8 Martta gerçekleştirilse de batılı ülkelerde istenmedi ve önemsenmedi. Giderek güçlenen kadın örgütlerinin çabaları sonucunda BM genel kurulu tarafından 1977 yılında 8 Mart gününün “dünya kadınlar günü” olması kabul edildi ama emekçi kadınlar tanımlaması ortadan kaldırıldı. Batılı kapitalist ülkelerin etkin olduğu BM genel kurulundan emekçi kadınlar sözcükleri vize alamazdı tabii ki. Türkiye’de kadınların da bir günü olabileceği ilk defa 1975 yılında düşünüldü. O yıl (Ecevit Hükümeti zamanında) “kadın yılı kongresi” düzenlendi ama toplumumuz bu konuya gereken ilgiyi göstermedi. Zaten 12 Eylül 1980 askeri darbesi bu az ilgilenilen töreni bile yasakladı. Daha sonra 1984’ten itibaren ülkemizde de her yıl 8 Mart günü “dünya kadın günü” olarak ama emekçi kadınlar günü olarak değil de kapitalizmin temeli olan var olan her şeyi tüketmeye yönelik çıkarlar doğrultusunda lay lay lom eğlenceleri olarak kutlanmaya başlandı. İşte bu yıl da böyle oluyor. Kadınlar gününün ne olduğunu, ne olması gerektiğini anlamadan, anlamak istemeden giderek gerileyen toplumumuzda kadınlar “dünya kadın günü” kutlamaya soyunuyorlar. Günlerdir satıcı firmaların reklamları her yanı kaplıyor. Bu çok önemli gün kapitalizmin çıkar ilişkileri içinde çarçur edilmek isteniyor. Oysa bir durup düşünelim. Kadın nedir, toplumun çağdaş gelişimi yakalayabilmesi için neden önemlidir?
1-Kadın toplumun temelidir. Toplumun bütün fertlerini kız ya da oğlan çocuklar olarak kadınlar dünyaya getirir ve büyütürler. Ana kucağından okullara giden, gözünü dünyaya açtığı andan itibaren dünyayı algılamaya çalışan her insan yavrusunun ilk öğreticisi bir kadındır. Sonra büyüyen toplumunda yer edinen, toplumunun çeşitli kademelerini oluşturan her insan bir kadın tarafından yetiştirilir. O kadınlar emeğin değerini, her oluşumun nedenini bilerek öğretirlerse, toplumun gelişimine önderlik ederlerse, büyüyen çocuklar daha ileri toplumları kurabilirler. Kör inançlara sahip, gelişime kapalı, sadece para ve çıkarlara önem veren kadınların yetiştireceği çocuklar ise sorgulamayı önemsemeyen analarının elinden “ben merkezli, sorgulamaktan kaçınan, gelişimden uzak” insanlar olarak büyürler ve onların yarattığı toplumlar tam da kapitalizme destek olacak biçimde bilgiye, ilime, bilime kapalı, gerici, çıkarcı toplumlar olarak hayatlarını sürdürmeye çalışırlar.
2-Kadın kutsal emeğin temeli olmalıdır. Kendi emeğiyle kendi ayaklarının üzerinde durmasını bilebilen kadın toplumunu da ileriye taşıyacaktır. Evlilik kurumunun kanatları altına sığınmış, emeğini değerlendirmek yerine hiç de uygun olmadığı hallerde bile aile kurumunun uzlaşmaları ile çıkar ilişkilerini sürdürmek tercihinde bulunan kadınlar, MİRAS HAKLARI İÇİN VERDİKLERİ MÜCADELELERİ, EMEK HAKLARINI ELDE ETMEK İÇİN VERMEYENLER İÇİNDE YAŞADIKLARI TOPLUMLARINA KATKIDA BULUNMADIKLARI GİBİ, ÇIKAR ODAKLI İLİŞKİLERİ YAYGINLAŞTIRMAKTADIRLAR.
Kadın emeğini sorgulamayla birleştirdiği zaman toplumunun önünü açar. Özellikle Türkiye gibi erkek egemen toplumlarda kendisine dayatılan yaşam biçimlerini sorgulamayan kadın toplumun geriye gidişinin de sorumlusu olur. Çünkü kadına dini inanışları doğrultusunda getirilebilecek dayatmalar ancak ve ancak sorgulayarak önlenebilir. Bir kadın kendisinden istenen davranışların mutlaka nedenini sormalıdır. Neden okula gönderilmemeliyim? Neden babam yaşındaki erkekle evlenmem dayatılıyor? Eğer kendim istemiyorsam neden başımı örtmeliyim? Neden çalışmama izin verilmiyor? Neden bir erkek tarafından vahşice şiddete uğratılıyorum? Neden benden önce erkeğin istekleri geçerli oluyor? Bir erkek ve bir kadın neden eşit haklara sahip olamıyor? Neden ülkemin meclisinde sayıları bir avucu geçmeyen kadın millet vekiline karşı yüzlerce vekil var? Neden yönetimlerde hep ilk tercih erkekler oluyor? Neden benim yerime karar veren bir erkek oluyor da ben hiç ilk karar organı olamıyorum? Neden benim emeğim erkeğin emeğinden daha ucuza kiralanıyor?
Özellikle ülkemizde kadınlar bu soruları kendilerine sormuyorlar. Hele yaşadığımız son yıllar kadınların toplumdaki yerinin giderek yok olmaya yüz tuttuğu bir süreç haline geldi. Toplumsal gelişimle, gelirin adil dağıtılmasıyla, emek haklarının ve insanca yaşamın sağlanmasıyla, kadın erkek eşitliğiyle hiç ilgisi olmayan “türbana özgürlük” için yıllarca mücadele eden kadınlarımız, bunu bireysel özgürlük adı altında sürdürürlerken, örtünme dışında ne sağlayacağını hiç sorgulamadılar. İnsanca yaşama koşulları için ise mücadele eden kadınlarımız ne kadar da azınlıkta görünüyor. Emeğe değer veren, erkekle eşit olduğu bilincine sahip, kendisini geliştirmeye çabalayan kadın ülkemizde ne yazık ki çok az. Burası hâlâ başlık parasıyla kadınların satıldığı, zengin koca avındakilerin yaşadığı, para ve çıkarlar karşısında kendi emek haysiyetine önem vermeyen, eğitimin önemini kavrayamamış kadınların yaşadığı bir ülke gibi görünüyor. Hem de öyle ki, kadınlarımız geçtiğimiz yıllarda AKP Hükümetinden ısrarla kendilerini erkek önünde ikinci sınıf varlık haline getirecek “POZİTİF AYRIMCILIK YASASINI” sokaklarda bağıra çağıra elde ettiler. Hem de en bilinçli, kendilerini en önde gören kadınlarımız. Pozitif ayrımcılık ne demek? Ben güçsüzüm, haklarımı bilmiyorum, talep edemiyorum, birileri beni korumalı. Öyle mi? O zaman yasa da tamam buyrun korunun. Üstelik de kendileri hiçbir mücadelenin içine girmeyen kadınlarımız, pozitif ayrımcılığı da TBMM’deki egemen erkek topluluğundan istediler. Korunmak sadece zavallılar, kendisini korumaktan acizler içindir. Korunmayı isteyin, elde edin, sonra kapitalizm tarafından çarpıtılmış “dünya emekçi kadınlar günü” dünya kadınlar günü olarak her yıl 8 Mart günü önünüze gelsin. Oturun, hediye olarak çiçekler, mücevherler ayağınıza gelsin, şık restoranlara yemeklere götürülmeyi bekleyin. Ertesi gün de gazetelerde mankenlerin, zengin sosyete kadınlarının, şarkıcıların, sinemacıların vs. dünya kadınlar gününü nasıl kutladıklarını okur, aranızda tartışırsınız artık.
Öyle değil hanımlar. Kadın olmak emektir, sevmektir, kendi ayaklarının üzerinde durarak, kimseye yük olmadan ileriye bakmaktır. Kutsal emeğiyle toplumunu ileri götürmektir. DÜNYA KADINLAR GÜNÜ DE EMEĞİYLE TOPLUMUNUN ÖNÜNDE GİDEN KADINLARIN ANILDIĞI, SAHİPLENİLDİĞİ BİR GÜNDÜR. Her durumda ve tüm değerleri acımasızca tüketen kadınların günü değildir. İçinde yaşadığımız topluma iyi bakın. Bana neci davranışlarınızla, ilgisiz ve bilgisiz oluşunuzla, neleri, ne toplumsal değerleri tükettiğinizi, ne varları yok ettiğinizi anlamaya çalışın.
Kadınlar gününü hak ediyor musunuz, hak etmiyor musunuz belki anlarsınız.
8 Mart 2012
İstanbul
 



Ynt: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Başta ülkemin kadınları olmak üzere bütün kadınların kadınlar gününü kutluyorum, varlığımızı onlara borçluyuz.
En kötü günleri türkü tadında olsun,
Türkülerle kalın, sağlıkla kalın.
 

Ynt: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü

evet bu gün bizim günümüz müş. yaşasın daba daba duu !!! demek gelemiyor içimden :(

sebebide Türkiyede son 1 aydır , her gün , eksiksiz 1 kadın ölümünü duyuran haberler olduğu için. Evet her gün, bir koca , kadın ını fazla sevmekten !! , benim olmayan kadın ölsün anlayışı ile kadının ölüm fermanını yazıyor ve anında uyguluyor . ben bu kadar yaydan çıkıldığı bir ortam hatırlamıyorum.

Ne oluyor bu topluma böyle ? Neden kadın ın yaşam hakkı bir erkeğin elinde olsun. Bakın daha çalışma ve sosyal haklardaki eksikliklerden bahsetmiyorum. Bir yaşam hakkından bahsediyorum. Ve bu yaşam hakkını en çok hizmet ettiği ve en çok emeğini verdiği hayat arkadaşı , eşi alıyor. Ve erkek de , bu cinayeti, kadın benden başkasını sevmesin , yaşamında sadece ben olayım diyor. ( ben evde ne zulum yaparsam kadın bunu kabullensin ve benim evimde otursun, itiraz etmesin , bu durumu kabullensin ve sussun istiyor. ) Sürekli Arabesk müzik dinleyen ve beni sevmeyen ölsün algısı ile yetişen beyinler :(

Sonuç sevgiyi yaşamasını bilemeyen erkeklerin , kendilerinin hayat yolunda en yakın arkadaşlarını cezalandırmaları !!!

Bu öyle kötü örnek oluşturuyorki , zulme sesini çıkarmak niyetinde olanlarda , ölmek mi yoksa bu çileye katlanmak mı arasında seçime zorlanıyor ve büyük kesimde susuyor !!

Bu hafta Sn Doğan Cüceloğlunun " Bir Kadın bir ses " adlı kitabını okumayı bitirdim Gerçek yaşamdan Sn. Saniye Demirci Çelik in yaşamını konu ediyor. kendisi aile içi şiddet (alkolik koca ) ile 30 yıl süren evlilik yaşamı ile hem kendini hem eşini hemde toplumu sorguluyor. Sıkıntılı zamanlarını kaleme döktüğü şiirleri ile geçiriyor. Doğan bey , uzman gözüyle hem Saniye hn anlattıklarını hemde hemdi düşüncelerini derlemiş. Okunması gereken bir kitap. Türkiyede kadın olmanın zorlukları üzerine okunası bir kitap. öneririm

.
Çalışan - üreten- doğuran - besleyen - kısacası toplumu adam eden, ardından da adam ettiklerinin baskısı ile ezilen kadınlar ! Hedef daha bilinçli bir toplum yaratabilmek adına önce kadınlarımızı eğitmeli ve haklarına sahip çıkmayı öğretmeli ve ekonomik yönden güçlü kadınlar olmalı , bunun için mesleği olan kişiler olmalı , özgüvenli olmalı ki , kader deyip oturmasın , her soruna çözüm üretebilecek bilinçte olsun. Bilinçli kadın - Bilinçli aile ve bu ailede yetişen bilinçli nesil . Atatürk Türk kadınına , uygar toplum içindeki kadın vizyonu ile haklar verdi. Bunları korumak ve yükseltmek bizim sorumluluğumuz

.
insan eğitimi için 4+4+4 ler olmaz. 10 + 10 + 10 + 10 ...lar olmalı. Çünkü ilk 10 yıl zaten ben kim im sorusunun yanıtı olacak bilgiler lazım. Sonraki 10 yıl , ben nelerden hoşlanıyorum nasıl bir meslek yaparım sorusuna yanıt . sonraki 10 + ben hangi işte başarırım teorinin üstüne pratik deneyim , Sonraki 10 + toplumda okur yazarlık sadece okul sırasında kalmamalı, her insan mutlaka kitap okuyarak , kendini istediği alanlarda bilgisini tamamlamalı.

yaşam zaten bir okul.
okullarda kişişel gelişim dersleri olmalı.
her aile doktoru gibi , aile psikologları olmalı.
toplumum sanatsal - kültürel aktiviteleri olmalı . Her insan gıda ile karnını doyurmayı bilgiği gibi , sanatsal aktivite ile ruhunu da doyurmalı ve terbiye etmeli .
okulda her bireye sağlık - hukuk temel dersleri görmeli ..kendine bakabileceği temel eğitim ve hakkını nerede , nasıl sorgulayacağını öğreneceği temem hukuk bilgisi ...soran , araştıran , sorgulayan toplum yaratmak için gerekli .
evlilik kursları olmalı ...birlikte yaşamaya bireyler gerçekten hazırmı diye kursa gitmeli ve belge almalı.
çoçuk yapmadan önce kursa gitmeli ve sertifika almalı. hem ruhu hemde bütçesi buna uygun mu diye .Türkiyede silah verilen kişiler, her yıl ruh ve beden sağlığı kontrolüne çağrılmalı ve ruhsatları onaylanmalı. aksi halde ruhsat iptal edilmeli .

bütün bunları yazarken , biz nasıl ortamda yetiştik , şimdi nasıl bir toplum olduk ve gelecekte toplum nasıl olacak sorularını düşünelim. Yine Sn. Doğan Cüceloğlunun kitabından örnek vereceğim BİZİ BİZ YAPAN SEÇİMLERİMİZ . Gelecekte nasıl bir toplum istiyorsak, onun temelleri bu günden atılıyor.

TV dizilerinin hakkında konuşmak yerine en son okuduğumuz kitaplar üzerine konuşmaya ne dersiniz. hatta tavsiye edilen kitaplar ve yorumlar diye bölüm açalım. belki vardır da bu konuya bakmadan yazıyorum . hepimizin iyi özelliklerimizin büyümesi , kötü özelliklerimizin azalması dileğiyle

..Vesile ile Hayatımıza olumlu katkı sağlayan tüm insanlara teşekkür ederiz
 

Ynt: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Tüm dünyadaki kadınların dünya kadınlar günü kutlu olsun. Kadınların hakkı hiç zaman ödenemez.
 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlu olsun.

“dünya kadınlar günü ilk kez 8 mart 1857’de new york’ta bir tekstil firmasında çalışan kadın işçilerin 16 saatlik çalışma süreleri, düşük ücret ve insanlık dışı çalışma koşulları sebebiyle greve çıkmasıyla başlar. kadınların isteklerini göz ardı etmeye çalışan polis ekipleri ve patronlar bu olayın diğer fabrikaları etkilememesi ve duyulmaması için kadınları fabrikaya kitlemişlerdir. ama bu grev çoktan etkisini göstermiş, abd’deki önemli işçi mücadelelerinden biri haline gelmişti. ve inanılmaz bir işçi dayanışmasının oluşmasına zemin hazırlamıştı. kadınlar sesini duyurmuş, eşitlik ve özgürlük istediklerini herkese göstermişlerdi. lakin patronlar bu dayanışmayı dikkate almamış ve kadınları kilitleri yerden çıkarmamışlardı. fabrikada kilitli kalan kadınlar ise biçare halde özgürlüklerine kavuşmayı beklerken o gece fabrikada çıkan yangın sonucunda 129 kadın yanarak can vermişti. bu olay hiçbir şekilde medyaya yansıtılmamış ve üstü kapatılmaya çalışılmıştı. ama buna rağmen kadın işçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katılmıştı. herkes o gün tek bir şey için oradaydı. kadınlar için eşitlik ve özgürlük…”

google dan alıntı yapıldı.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,429
Mesajlar
1,517,860
Kayıtlı Üye Sayımız
172,076
Kaydolan Son Üyemiz
Fevzican

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst