penguen
Zirve
- Mesajlar
- 1,599
- Tepkime Puanı
- 11
İSTANBUL Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü ve Afet Yönetimi Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, kurak ve sıcak geçen kışlar nedeniyle 2007 yılının, son 1400 yılın en sıcak yılı olduğunu belirttiği 1998 yılından daha sıcak olma ihtimlali bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Kadıoğlu, 2030 yılına kadar sıcaklığın artacağını, yağışların da azalacağını açıkladı.
Meteorolojik afetlerden dolayı ekonomik kayıplarında hızla arttığını söyleyen Prof. Dr. Kadıoğlu, kuraklık, ani seller ve denizlerdeki su seviyesinin yükselmesinin Türkiye’de artması beklenen afetler arasında olduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Kadıoğlu, “8 bin 200 metre kıyısı olan bir ülkede deniz hiç yükselmeyecekmiş gibi benim memleketim olan Trabzon’da denizin tam içine yollar yapılıyor. Türkiye ne kadar başını kuma gömmüş işte ortada” dedi. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı’nın Erzurum 8’inci Bölge Müdürlüğü’nde düzenlediği ‘Kar ölçümü ve kayak eğitimi’ seminerinin ilk gününde dünyanın gündeminde olan küresel ısınma konusu ele alındı.
Erdoğan Cimilli Konferans Salonu’nda düzenlenen seminere konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, dünyada iklimin her zaman değiştiğini söyledi. Binlerce yıl geriye giderek iklimi belirleyebildiklerini anlatan Prof. Dr. Kadıoğlu, iklimin bütün medeniyetleri yok eden ve ortaya çıkaran önemli bir parametre olduğunu vurguladı. Son 10 yılda yayınlanan 980 makalenin bir tanesinde bile ‘küresel iklim değişikliği yoktur’ ifadesine rastlanılmadığını belirten Prof. Dr. Kadıoğlu, şöyle konuştu:
“Dünyanın iklimi nasıl değişmiş, nasıl gelmişiz bu güne, yarın nelerle karşılaşacağımızı söylemek bakımından bu çok önemli bir şey. Doğa sanki hepsini kayıt altına almış gibi. Buzullara baktığımızda bunları görebiliyoruz. Her bir katmanı bize ayrı ayrı bilgiler veriyor. Laf olsun torba dolsun, gündem olsun diye entel dantel çevrecilik şeyi değil. Bu çok önemli bir şey. Bakın Roma İmparatorluğu buzul çağında kaybedilmiş. Vikingler Tuna Nehri’ni aşıp, İstanbul’a gelmişler. 16’ncı yüzyıla bakarsanız Fransızlar pasta yemek zorunda kalmış. Neden? Çünkü ekmek yok. Küçük bir buzul çağı hiçbir şeyin yetişmemesine sebep olmuş. İklim dünya var olduğundan beri hep değişmiştir. O yüzden biz her 10 yılda bir mevsim normallerini değiştiririz. Karşılaştırmayı daha doğru yapabilmek için bu şarttır.”
Dünyada son 10 yılda yayınlanan 980 makelenin bir tanesinde bile ‘küresel iklim değişikliği yoktur’ denmediğine vurgu yapan Prof. Dr. Kadıoğlu şöyle devam etti:
“Küresel ısınmayı inkar eden, ‘Burası belirsizdir, ‘burada şüphe vardır’ diyen yok. Isınmanın insan kaynaklı olduğu kesin. İklim nasıl değişiyor? Fabrikalar, araçlar, gereçler, egzozlar, evinizdeki çay ocağı da bunlardan bir tanesi. Bu endüstriyel ürünlerden doğan sera gazı, dünyanın dengesini bozuyor, iklimi değiştiriyor. Bununla birlikte endüstriyel karbon olayı var. Karbondioksit miktarı binlerce yıl 300 ppm’i geçmemiş. Hep dengede kalmış. Sanayi devrimi ile beraber, karbondioksit oranı da görülmemiş derecede artıyor. Böyle bir şeyi dünya daha önce hiç yaşamamış. Bunların büyük bir kısmı sanayiden geliyor. Yani kar amaçlı faaliyetler. Gelişmekte olan ülkelerde araziye yükleniyorlar. Bataklıkları kurutup tarım alanlarına çeviriyorlar. Ormanları kesip satıyorlar, mera yapıp, fast food restoranlar açıp et ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Bunlar da karbon yutanlarını yok ediyor. Ağaç karbonu alıp, oksijene çevirirken, bunu yok ettiğin zaman bu süreç ortadan kalkıyor. Bu da problemin yüzde 25’ine neden oluyor.”
‘KURAKLIK YAŞANACAK’
Küresel ısınma ile ilgili dünyadaki tüm olası planlarda ve ölçümlerde Türkiye’nin bu süreçten etkileneceğine işaret eden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, dünyada değişen iklim şartları nedeniyle 2030 yılına kadar hava sıcaklığının kış aylarında 2, yaz aylarında ise 2- 3 derece artacağını öne sürdü.
Bununla birlikte yağışların kışın yüzde 0- 10 arası, yazın ise yüzde 5, 15 arasında azalacağını kaydeden Prof. Dr. Kadıoğlu, yüzde 15- 25 oranlarında da kuraklık yaşanacağını vurguladı.
Meteorolojik afetlerden dolayı ekonomik kayıplarında hızla arttığını söyleyen Prof. Dr. Kadıoğlu, kuraklık, ani seller ve denizlerdeki su seviyesinin yükselmesinin Türkiye’de artması beklenen afetler arasında olduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Kadıoğlu, “8 bin 200 metre kıyısı olan bir ülkede deniz hiç yükselmeyecekmiş gibi benim memleketim olan Trabzon’da denizin tam içine yollar yapılıyor. Türkiye ne kadar başını kuma gömmüş işte ortada” dedi. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı’nın Erzurum 8’inci Bölge Müdürlüğü’nde düzenlediği ‘Kar ölçümü ve kayak eğitimi’ seminerinin ilk gününde dünyanın gündeminde olan küresel ısınma konusu ele alındı.
Erdoğan Cimilli Konferans Salonu’nda düzenlenen seminere konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, dünyada iklimin her zaman değiştiğini söyledi. Binlerce yıl geriye giderek iklimi belirleyebildiklerini anlatan Prof. Dr. Kadıoğlu, iklimin bütün medeniyetleri yok eden ve ortaya çıkaran önemli bir parametre olduğunu vurguladı. Son 10 yılda yayınlanan 980 makalenin bir tanesinde bile ‘küresel iklim değişikliği yoktur’ ifadesine rastlanılmadığını belirten Prof. Dr. Kadıoğlu, şöyle konuştu:
“Dünyanın iklimi nasıl değişmiş, nasıl gelmişiz bu güne, yarın nelerle karşılaşacağımızı söylemek bakımından bu çok önemli bir şey. Doğa sanki hepsini kayıt altına almış gibi. Buzullara baktığımızda bunları görebiliyoruz. Her bir katmanı bize ayrı ayrı bilgiler veriyor. Laf olsun torba dolsun, gündem olsun diye entel dantel çevrecilik şeyi değil. Bu çok önemli bir şey. Bakın Roma İmparatorluğu buzul çağında kaybedilmiş. Vikingler Tuna Nehri’ni aşıp, İstanbul’a gelmişler. 16’ncı yüzyıla bakarsanız Fransızlar pasta yemek zorunda kalmış. Neden? Çünkü ekmek yok. Küçük bir buzul çağı hiçbir şeyin yetişmemesine sebep olmuş. İklim dünya var olduğundan beri hep değişmiştir. O yüzden biz her 10 yılda bir mevsim normallerini değiştiririz. Karşılaştırmayı daha doğru yapabilmek için bu şarttır.”
Dünyada son 10 yılda yayınlanan 980 makelenin bir tanesinde bile ‘küresel iklim değişikliği yoktur’ denmediğine vurgu yapan Prof. Dr. Kadıoğlu şöyle devam etti:
“Küresel ısınmayı inkar eden, ‘Burası belirsizdir, ‘burada şüphe vardır’ diyen yok. Isınmanın insan kaynaklı olduğu kesin. İklim nasıl değişiyor? Fabrikalar, araçlar, gereçler, egzozlar, evinizdeki çay ocağı da bunlardan bir tanesi. Bu endüstriyel ürünlerden doğan sera gazı, dünyanın dengesini bozuyor, iklimi değiştiriyor. Bununla birlikte endüstriyel karbon olayı var. Karbondioksit miktarı binlerce yıl 300 ppm’i geçmemiş. Hep dengede kalmış. Sanayi devrimi ile beraber, karbondioksit oranı da görülmemiş derecede artıyor. Böyle bir şeyi dünya daha önce hiç yaşamamış. Bunların büyük bir kısmı sanayiden geliyor. Yani kar amaçlı faaliyetler. Gelişmekte olan ülkelerde araziye yükleniyorlar. Bataklıkları kurutup tarım alanlarına çeviriyorlar. Ormanları kesip satıyorlar, mera yapıp, fast food restoranlar açıp et ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Bunlar da karbon yutanlarını yok ediyor. Ağaç karbonu alıp, oksijene çevirirken, bunu yok ettiğin zaman bu süreç ortadan kalkıyor. Bu da problemin yüzde 25’ine neden oluyor.”
‘KURAKLIK YAŞANACAK’
Küresel ısınma ile ilgili dünyadaki tüm olası planlarda ve ölçümlerde Türkiye’nin bu süreçten etkileneceğine işaret eden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, dünyada değişen iklim şartları nedeniyle 2030 yılına kadar hava sıcaklığının kış aylarında 2, yaz aylarında ise 2- 3 derece artacağını öne sürdü.
Bununla birlikte yağışların kışın yüzde 0- 10 arası, yazın ise yüzde 5, 15 arasında azalacağını kaydeden Prof. Dr. Kadıoğlu, yüzde 15- 25 oranlarında da kuraklık yaşanacağını vurguladı.
