14 Şubat Sevgililer Günü

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan gulendam Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 15
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 7,622

gulendam

Ana Kamp
Mesajlar
96
Tepkime Puanı
0
Yer
İstanbul
Web
fleures.blogcu.com
ÇİÇEKLERİN DİLİ- Belki onlar anlatamaz ama Siz onlarla çok şey anlatabilirsiniz.

AÇELYA : Gerçek şu ki, Her şey bitti!
ÇAN ÇİÇEĞİ : Aşkımıza Sadakatle bağlıyım.
ÇİN GÜLÜ: zarif ve çok güzelsin
GÜL(KIRMIZI): Seni seviyorum ihtirasla bağlıyım.
GÜL(PEMBE): Arkadaşımsın
GÜL(KIRMIZI-BEYAZ): Birliktelik isteği
KAMELYA: Kusursuz bir aşıksın
KARANFİL(KIRÇILLI) : Üzgünüm ama bitmek üzere
KARANFİL(KIRMIZI) : Kalbimi kırdın
KARANFİL PEMBE) :Senii unutmayacağım!
KARANFİL(SARI) : Beni hayal kırıklığına uğrattın
LALE(ALACALI): Gözlerin çok güzel
LALE(KIRMIZI):Aşkımı itiraf etmek istiyorum!
LALE(SARI) :Umutsuz bir aşk!
LEYLAK(BEYAZ) :Hoş ve namuslu birisin!
LEYLAK(MOR) : Sana ilk görüşte aşık oldum!
MENEKŞE(MAVİ) : Sana sadık kalacağım!
MENEKŞE(MOR) : Düşüncelerimi zaptettin
MİMOZA : Fazla alıngansın!
NERGİS : Saygılarımla
ORKİDE: Aşkım sen çok güzelsin, çok özelsin
PAPATYA :Temiz bir kalbin var
SARMASIK: Aşkıma sadığım
YASEMİN: Güzel ve çekicisin
ZAMBAK: Seni neşeli ve nazik buluyorum.
 

Etiketler

Ynt: 14 Şubat Sevgililer Günü

nergisin anlamı çok hoşuma gitti.
sanki çiçek değil de dilekçe veriyoruz :D
 

Ynt: 14 Şubat Sevgililer Günü

Sevgisini anlamanız için papatya falı! Seviyor..Sevmiyor

KADINLAR İÇİN PAPATYA FALI

Seviyor... Sizin yaptıklarınızla ilgileniyorsa,,,
Eğer işinizin nasıl gittiğini merak ediyor, onunla daha az zaman geçirmenize neden olabilecekse bile terfinizi kabul etmenizi istiyorsa, köpeğinizin nasıl olduğunu soruyor, ders programınızı ezberliyorsa,,, Sizi seviyor...

Sevmiyor... Planları hep belirsizse,,,
Arkadaşlarıyla beraber olabilmek için sizinle yaptığı planları erteliyor yada iptal ediyorsa.Sizi sevmiyor..
Seviyor... En sevdiğiniz hobileri paylaşıyorsa...
Çok ilgi duymasa da sadece sizi mutlu etmek için 3 saat süren operaya geliyorsa, sizinle beraber olabilmek için yaptığınız aktivitelere katılıyorsa... Sizi seviyor...

Sevmiyor.. Hasta olduğunuzda ortadan kayboluyorsa,,,
Morali bozuk olduğu için Cumartesi öğleden sonra onun köpeğini veterinere siz götürüyorsanız. ama o sizin için aynı şeyi yapmıyorsa,,,

Seviyor... Sizi sık sık arıyorsa,,,
Bazen sadece ne yaptığınızı merak ettiği için, bazen işiniz, arkadaşlarınız, hayatta yapmak istediklerinizi konuşmak için bazense sadece sizi özlediğini söylemek için arıyorsa.. Sizi seviyor,,,

Sevmiyor... Gelecek hk.da hiç konuşmuyorsa,,,
Bir sonraki buluşmanızdan sonrası için ve gelecek hakkında hiç konuşmuyor, beraber bir gelecekten bahsettiğinizde konuyu değiştiriyorsa...Sizi sevmiyor,,,

Seviyor... Ailesine ve arkadaşlarına hep sizden bahsediyorsa,,
Ailesine ve arkadaşlarına sizi, okulunuzu, işinizi, başarılarınızı, yeteneklerinizi ve arkadaşlığınızı anlatıyorsa... Sizi seviyor,,,

Sevmiyor... İlişkinizi bir sır olarak anlatıyorsa,,,
Sizi arkadaşlarıyla gittiği toplantılara çağırmıyor, arkadaşlarını hiç tanımıyor, ailesinin sizin farkında olduğundan emin değilseniz...Sizi sevmiyor,,,

Seviyor...Ailenize ve arkadaşlarınıza çok iyi davranıyorsa,,,
Onlardan hoşlansa yada hoşlanmasa da aileniz ve arkadaşlarınızla ilgileniyor ve onlarla vakit geçirmekten zevk alıyorsa.. Sizi seviyor,,,

Sevmiyor... Onunla neler yaşayacağınızı bilmiyorsanız,,,
Elinde kırmızı güllerle birden kapınızı mı çalacağını, yoksa son anda buluşmanızı mı iptal edeceğini tahmin edemiyorsanız...Sizi sevmiyor

Seviyor...Aşkınızın bitmediğini hala gösteriyorsa,,,
Planları çok yoğun olmasına rağmen, ilişkiniz için daima zaman yaratabiliyorsa, moraliniz bozuksa kendi planlarını iptal ediyorsa, özel bir gün değilse de size kırmızı üller ve kartlar veriyorsa... Sizi seviyor,,,

Sevmiyor...Sizin tavsiyelerinizi dikkate almıyorsa,,,
Onda beğenmediğiniz özellikleri söylemenize rağmen, bunları hiç dikkaye almıyorsa, sizin nefret ettiğiniz ancak arkadaşlarının çok sevdiği sakalını kesmiyorsa,... Sizi sevmiyor,,,

Seviyor...Sevdiğini her zaman dile getiriyorsa,,,
Her yaptiği hareketle bunu göstermesine rağmen, sık sık " Seni Seviyorum" sözünü de söylüyorsa sizi kesinlikle seviyor.

ERKEKLER İÇİN PAPATYA FALI

Seviyor...İşinizle ve hobilerinizle ilgileniyorsa,,,
En son model bilgisayarlarla yada arabalarla ilgilenmesede siz söz ederken dikkatle dinliyorsa, işinizde yaşadığınız sorunlarla ilgileniyorsa...sizi seviyor,,,

Sevmiyor...Siz mesaj bıraktıktan sonra geri dönmüyorsa,,,
Çok yoğun olduğunu bahane edip telefonlarına bıraktığınız mesajlara rağmen sizi aramıyorsa... Sizi sevmiyor,,,

Seviyor...Ailesine ve arkadaşlarına hep sizi anlatıyorsa,,,
Sizden, işinizden, düşüncelerinizden sık sık bahsediyorsa, ailesi ve arkadaşları hep sizi anlattığınızı söylüyorsa... Sizi seviyor,,,

Sevmiyor...Sizinle herkesin içine çıkmaktan kaçınıyorsa,,,
İşinizi olduğundan daha önemliymiş gibi anlatıyorsa, beraber dışarı çıktığınızda ne giyeceğine o karar veriyorsa, sizinleyken arkadaşlarını görürüse hiç görmemiş gibi yapıyorsa,,, Sizi sevmiyor,,,

Seviyor...Hobilerinizi paylaşıyorsa,,,
Spor delisi olmasa da arkadaşlarınızla yaptığınız hiçbir spor müsabakasını kaçırmıyor, sürekli tezahürat yapıyorsa... Sizi seviyor,,,


 

Ynt: 14 Şubat Sevgililer Günü

Sevgililer Günü Nedir? Sevgililer Günü Tarihçesi...

Sevgiler Günü'nün başlangıç tarihi eski Roma İmparatorluğu zamanına uzanıyor. Eski Roma'da 14 Şubat günü bütün Roma halkı için önemli bir gündü. Çünkü bu günde Roma tanrı ve tanrıçalarının kraliçesi olan Juno'ya duyulan saygıdan ötürü tatil yapılırdı. Juno ayrıca Roma halkı tarafından kadınlık ve evlilik tanrıçası olarak da biliniyordu. Bu günü takip eden 15 Şubat gününde ise Lupercalia Bayramı başlıyordu.

Bu bayram, halkın genç nüfusu için büyük önem taşıyordu. Bunun nedeni ise yaşantıları kesin kurallar ile sınırlandırılmış, bunun doğal sonucu olarak bir birliktelik yaşama şansı olmayan bu gençler, sadece bu bayram süresince bile olsa birbirlerinin partneri oluyorlardı.

Hangi genç bayanın hangi genç erkek ile bir çift oluşturacağı eski bir gelenek olan ve Lupercalia Bayramı'nın arife günü yapılan bir çekiliş ile belli oluyordu. Romalı genç kızlar, isimlerini küçük kağıt parçalarının üzerine yazıp bir kavanoza koyuyorlardı.

Erkekler ise kavanozdan bu kağıtları çekerek üzerinde hangi kızın ismi yazıyorsa o kızla bayram eğlenceleri boyunca beraber oluyorlardı. Bu birliktelikler birbirine aşık olan çiftler için bayram süresinin dışına taşıp genellikle evlilikle sonlanıyordu.

İmparator 2. Claudius, Roma'yı kendi katı kuralları ile zalimce yöneten bir hükümdardı. Onun için en büyük problem, ordusunda savaşacak asker bulamamaktı. Ona göre bu durumun tek sebebi Romalı erkeklerin aşklarını ve ailelerini bırakmak istememeleriydi. İşte bu yüzden, Roma'daki tüm nişan ve evlilikleri kaldırdı.



Aziz Valentine de Claudius'un hükümdarlığı zamanında Roma'da yaşayan bir papazdı. Kendisi gibi papaz olan Aziz Marius ile birlikte Claudius'un yasağına rağmen gizlice çiftleri evlendirmeye devam etti. Ancak İmparator bu durumu bir süre sonra öğrendi. Aziz Valentine, insanları evlendirmeye devam ettiği için tutuklandı ve yaptıklarının cezası olarak sopa ile dövülerek öldürüldü. Milattan sonra 270 yılının 14 Şubat'ında Hıristiyan şehitliğine gömüldü.

Aynı zamanlarda Roma'daki putperestler, şubat ayı içinde kutlanan Lupercalia Bayramı'nı kendi putperest tanrıları için kutluyorlardı. Bayram öncesi yapılan geleneksel çekilişi ise seromoniye bağlı kalarak kendileri için uygulamaya başladılar.

Hıristiyan Kilisesi'nin ilk kurulduğu yıllarda hizmet veren papazlar, bu törenlerin, özellikle de evlenmemiş gençlerin putperestler ile birlikte anılmasından rahatsız oldukları için bir çözüm buldular. Bu gençlerin isimlerinin azizlerle birlikte anılmasını istedikleri için Lupercalia Bayramı'nın başladığı günü Aziz Valentine Günü olarak kutlamaya başladılar. O gün bugündür her yılın 14 Şubat'ı "Sevgililer Günü" olarak kutlanmaya devam ediyor ve yeryüzünde kadın ve erkek beraber olduğu sürece de kutlanmaya devam edecek gibi.
 



Ynt: 14 Şubat Sevgililer Günü

"TAVUK SUYUNA ÇORBA"

DENIZ KABUKLARININ YOLCULUGU"


Uzun uzun yillar evvel...Uzak sahillerin, nemli kıyılarinda güzeller güzeli bir kiz yapragi üzerinde, yemyesil ormanlarda yasarmis......Adi yokmus..Bir isme de, ihtiyaci yokmus zaten...
Duyamaz ve konusamazmis, O......Tüm gün topladigi deniz kabuklariyla ugrasirmis sadece.....Her sabah uyandiginda, “acaba bugün, hangi deniz kabuklari bulma sansina sahibim” diye merak duyarmis.....Kime sorsaniz, tüm deniz kabuklarinin birbirine benzedigi o uzun sahillerde, o aylardir yillardir hep mutlu ve her günü ayri bir umut ve güzellik içinde, heyecanla yasamaktaymis.....Çünkü O zamanin, sevenler için sonsuz olduguna inanirmis...... Çünkü O, zamanin, sevinenler için kisa üzülenler için çok uzun, korkanlar için çok hizli , bekleyenler içinse çok yavas oldugunu, bilirmis......O, sonsuzu seçen, seven , ama çok seven bir yürege sahipmis......Topladigi ve dokundugu her deniz kabugu ile, yüregine bir parça daha sevgi biriktirmekteymis......O,deniz kabuklarinda, kulaklariyla duyamadigi, bilinmez nice sesleri dinlemekteymis aslinda....Yüreginin kumsallari ve sulari, ona hiç gitmedigi, hiç görmedigi kiyilarin, nice hikayelerini anlatir durularmis......
Dünya, onun yüreginde atarmis... Dünya, onun yüreginde ses verirmis evrene.....O, dünyayi yüreginden isitir, bilir ve yasarmis......Bazen isittiklerimiz, yeter saniriz...bildiklerimiz gerçek saniriz....Ve bunlar mutlu etmez bizi.....Çünkü mutluluk;duyamadiklarimizda,gidemediklerimizde,fark edemediklerimizdedir....Oysa, görebildiklerimizden, daha fazlasidir gerçekler.....Günlük döngüler içinde, Sevdiklerimizle ve kendimizle paylasabilecegimiz seylerden uzak kalarak yasiyoruz hayatlarimizi maalesef....Hayat bu olmamali..Isler hiç bir zaman durulmayacaktir ki, hep yogun, hep çok olacaktir....Ama sular bile durulur. Durulur ve durulanir o zaman su; sedeflenir, sakinligin, dinginligin tatli huzuru , derinligi aks olur kumsallarda...Bu hayattir iste.. Hayat oradadir...Dinlerken, beklerken, izlerken, durulanirken..Hayat orada yasanir gerçel anlamda.. Oysa bizler mekanik ve elektronik bir dünyaya hapis vaziyette suursuz yasiyoruz, “hayat, bu” diye....Yasamimizi, hayata ve kendimize endeksleyebilmeliyiz...Gerçekle, dogru arasindaki farki görebilmeliyiz....Hepimiz ...Gerçekten mutlu olmak, sadece yüregin isidir...Yüreklerimize firsat vermeliyiz....Her yeni güne baslarken, hangi deniz kabuguna dokunarak, bilinmedik hangi yasama katilacagimiz sansina gülümseyerek, umutla uyanmaliyiz.....Var olmanin güzelligi bu olsa gerek...Acaba, bugüne kadar, yüreginizde kaç deniz kabugu biriktirmissinizdir ? Sen..., bugün hangi deniz kabugunu dinledin, ve bugün kaç deniz kabugu topladin? Insanin yüregi, belki de, deniz kabuklarindan örülü olmali. Her yürek, bir kumsal olmali belki de.....Kumsal gibi sonsuz olmali....Kum tanelerinin kristallerinde, nice deniz çiçekleri, sedefleri açtirmali her gün için.. Ve, her mevsimde ebruli olmali o kumsal, her kosulda kumsalda olmali varligimiz. Mesela, yazi, kumsal mevsimi biliriz sadece. Fakat, kisin da, oradayizdir.. Insanlar nedense, kumsallari, sadece yazin fark ederler....Ne talihsizlik.! Tipki, yüreklerimizi de, ayni talihsizliklerle fark edemedigimiz gibi Belki de, maviyi görmek degildir önemli olan.. Belki, bakislarimiz gökyüzüne yöneldiginde, Önce, uçurtmayi görebilmeli gözlerimiz.. Önce uçurtmayi görebilirsek, mavileri de yakalariz zaten....Uçurtma, mavidedir nihayetinde....Eger her gün, yeni bir var olma çiçegi açiyorsa gözlerimizde ve Yüregimizin ebruli kumsallarindan, yepyeni deniz kabuklari, sedeflertoplayabiliyorsak, Yokluk yok demektir, degil mi? VE, her sabah ya da aksam üstleri, Sulanmali mutlak o var olus çiçeklerimiz...Güne ya da aksama baslarken Yürek su ister....Çiy ister...Sebnem ister...Insanin en yalniz oldugu zaman dilimlerdir, sabahin eri ve aksamüstleri.....Insanin en çok kendi oldugu, kendinde ve kendiyle oldugu vakitlerdir onlar.Dogrularimizdan, gerçege yönelik yolculugun basladigi vakitlerdir. Sonsuza uzanan, uzanmasi gereken yürekler yollarini çiçeklendirme ve deniz kabuklarini sevgilendirme vakitleridir.Dogrulariniza sahip çikin.Kendinizi yakalayin.Sonsuzlugu, kendinizden esirgemeyin.Bakin, dinleyin, dokunun, deniz kabuklarinin size söyleyecekleri var..Yüreginizin, ebruli kumsalindan ayrilmayin.
 

Ynt: 14 Şubat Sevgililer Günü

Kimse yazmazsa aşk ölür mü?

Aşk ve edebiyat... Her türlü duygu yoğunluğunun esin perisine güç kattığı biliniyor ama gerçekten birbirleri için olmazsa olmaz mıdır bu iki sözcük? Yazarlarımıza sorduk. Bir de sevgiliye hediye etmek üzere bir aşk kitabı seçmelerini rica ettik

Şebnem İşigüzel: Edebiyat aşka çıkar
Aşk da edebiyat da birbirleri için var. Yine de yaşanmayıp okunan aşklar her zaman çok daha güzel. Bana kalırsa edebiyat aşka çakar! Sevgiliye hediye edilecek kitap: “Anna Karenina”, Tolstoy.

Ahmet Ümit: Coşkusundan kaybederdi
Aşk olmasaydı da edebiyat olurdu ama dramatikliğinden, çekiciliğinden, coşkusundan birazcık bir şeyler kaybedebilirdi. Sevgilime hediye edeceğim aşk kitabı, Nâzım’ın “Saat 21 - 22 Şiirleri” olurdu.

Selim İleri: Aşk yalnız sanatta
Aşkın ancak edebiyatta, resimde, müzikte olabildiğine inanıyorum. Yaşamda aşka inanmıyorum. Sevgiliye bir aşk kitabı armağan etmek bence anlamsız. Eğer gerçekten bir aşk varsa, kitapla değil yaşamla olması gerekir.

Aslı Erdoğan: Aşk, yitirişin adı
'Aşk’ sözcüğünün anlamını almasında, yani 'romantik aşk’a indirgenmesinde edebiyatın sorumluluğu açık... Yazma edimi ölümlülük bilincine çözülemez bağlarla bağlı: Ölümlülük bilincinin ve ölümü unutuşun sırt sırta durduğu andan doğar yazı. Anlatmak, sonuna dek anlatmak için sonuna dek silinmek, bütün dünyayı yitirmek gerekir. 'Aşk’, bu yitirişe verdiğimiz adlardan biri. Sevgiliye Henry James’in kitaplarından birini armağan ederdim.

Talat Halman: Organik bağ yok
Aşk birçok eserin ve özellikle başyapıtların teması, ruhu, öyküsü ve dramı olmakla beraber, nice şaheser aşkla ilişkisizdir. Bence aşk ve edebiyat arasında organik bir bağ söz konusu değil. Sevgiliye armağan etmek için benim seçeceğim aşk konulu kitaplar: Petrarca’nın ve Shakespeare’in soneleri, Mevlana’nın “Divan-ı Kebir”i ve Yunus Emre’nin seçme şiirleri, Neruda’nın aşk şiirleri.

Nazlı Eray: Aşkımı romanla anlattım
Aşk olmasaydı edebiyat da olmayabilirdi, çünkü edebiyat bir duygu patlaması, bir düşünce aktarımı, bazen bir çılgınlığın satırlara yansıması. Sevdiğim bir kişiye duygularımı anlatabilmek için “Aşık Papağan Barı” adlı romanımı yazmıştım. Şimdi de o romanımı hediye olarak öneriyorum.

Cem Mumcu: İkisi de deli, ikisi de akıl ötesi
İkisi de yoklukla, kayıpla, eksikle, ölümle besleniyor. İkisi de tamamlanmak istiyor, ikisi de '’tam’lıktan rahatsız. İkisi de hem bilgiye muhtaç hem '’bilgi’yle zehirleniyor. İkisi de 'yukarı’ya uzanmak için derinlere gömülü. İkisinin de nesnesi hayal, malzemesi kalp. İkisi de deli, ikisi de akıl ötesi.
Hediye için, bir aşk kitabı olmamakla birlikte ilk aklıma gelen “Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı” (Robert Pirsig) oldu nedense.

Lale Müldür: Yeni bir kitap için yeni aşk beklerim
Benim aşk-dışı şiirlerim, yazılarım olsa da yeni bir kitap için yeni bir aşk beklediğim doğrudur. Çünkü ancak yeni bir aşkla engelleri kıracak her şeyin yeni baştan nedenini niçinini, anlamak zorunda kalırım. Hediye olarak Ingeborg Bachmann’ın “Malina”sını seçerdim.

Küçük İskender: Aşk Tanrı’dan destek bekler, edebiyat şeytandan
Aşkla edebiyat arasında çok ciddi bir ilişki olduğunu söyleyemem; biri insanla, diğeri kelimelerle temasın ve bunun sıkıntısının dışavurumu. Aşk Tanrı’dan destek bekler, edebiyat şeytandan.
Artık çok sıkıcı bulsam da “Venedik’te Ölüm” (Thomas Mann) hâlâ ayakta.

Sinemayı da etkiledi

Şebnem İşigüzel’in, sevgiliye hediye edilecek kitabı Tolstoy’un “Anna Karenina”sı, defalarca filme de aktarıldı. 1935 tarihli ilk uyarlamada Greta Garbo’ya Frerdic Marc ve Freddie Bartholomew eşlik etmişti. Greta Garbo uzun yıllar Anna Karenina rolüyle anılmıştı.

http://sanat.milliyet.com.tr/detay.asp?id=2982
 


Ynt: 14 Şubat Sevgililer Günü

Can Dündar yazısı

Kırmızı karanfil

Sevgililer Günü vesilesiyle Mustafa Kemal'in az bilinen, "çok masum bir gönül hikâyesi"ni anlatacağım.
Selanik'te öğrenci iken, Nadire diye bir komşu kızı varmış.
Ciğerlerinden hasta olan bu kız Mustafa'ya pek hayranmış.
Her geçişinde pencereye koşar, ona bakarken yüzünü al basarmış.
Bir gün komşu kızı Hatice'ye açılmış:
"Mustafa Bey, öteki arkadaşlarına hiç benzemiyor" demiş.
Bu gizli sevdayı Mustafa'ya hissettirmeye karar vermişler.
Hatice, Zübeyde hanımların evine girer çıkarmış. Bir cuma, ailece oturmaya gitmişler.
Mustafa evde yokmuş.
Hatice, üst kattan bir şey getirmesi istendiğinde aklındaki planı uygulamaya koymuş.
Sofadan geçerken, saksı içindeki kırmızı karanfillerden birini gizlice koparmış. Mustafa'nın üst katta soldaki yatak odasına dalmış. Karyolasının başucundaki masanın üzerinde açık duran tarih kitabının üzerine karanfili bırakmış.
Korkudan titreyerek koşar adım aşağı inmiş.
Çiçeğin Nadire'den geldiğinin anlaşılacağına eminmiş.
* * *
Az sonra Mustafa eve gelmiş.
Zübeyde Hanım'ın ve Hatice'nin annesinin ellerini öpmüş.
Hatice'nin de elini sıkmış.
O dönem Türkler arasında el sıkma âdeti olmadığından Hatice şaşırmış biraz... Zaten gizlice bıraktığı çiçekten dolayı pek heyecanlıymış.
Mustafa bu heyecanı hissetmiş; gözlerini Hatice'nin gözlerine dikmiş.
Küçük kız ne yapacağını bilememiş.
Mustafa "Ders çalışmam lazım" deyip yukarı çıkmış. Çıkar çıkmaz da tekrar aşağı indiği ayak seslerinden anlaşılmış.
Hatice kalbinin duracağını hissetmiş.
Çünkü, geldiğinde Mustafa'nın elinde o kırmızı karanfil varmış.
"Bu çiçeği benim kitabımın arasına kim koydu?" diye bağıracak diye çok korkmuş Hatice...
"Ben ettim, sen etme" der gibi bakmış ona...
Mustafa, Hatice'yi müstehzi gözlerle süzdükten sonra dışarı çıkmış.
Hatice hemen gidip olanları Nadire ablasına anlatmış.
"Ölüyordum korkudan. Bir daha beni böyle işlere sokmayın" diye yalvarmış.
Nadire, çiçeğinin adresine ulaşmasının keyfiyle beklemeye başlamış.
* * *
Aradan epey bir zaman geçmiş.
Bir gün Hatice, Zübeyde Teyze'sinin kendisini oğlu Mustafa'ya istediğini öğrenmiş.
Ama Hatice'nin annesi, Mustafa asker olup uzaklara gidecek diye bu izdivaca yanaşmamış.
Konu kapanmış.
Mustafa, Harbiye'de okumak için İstanbul'a gitmiş. Lakin annesine gönderdiği her mektubun altına "Hemşiremiz Hatice Hanım'a da mahsus selamlar ederim" cümlesini eklemeyi hiç ihmal etmemiş.
Harbiye'den erkânıharp yüzbaşısı olarak çıktığında Hatice'yi yeniden istetmiş.
Bu kez Hatice'nin ailesi razı olmak üzereyken sarayda çalışan bir ahbapları onları uyarmış:
"Ben, onun hakkında saraya gelen jurnalleri okudum. İstikbali çok karanlık. Aman uzak durun" demiş.
Hatice'nin annesi, kızını alelacele bir başkasıyla evlendirmiş.
* * *
Yıllar geçmiş.
Mustafa Kemal, "Atatürk" olmuş
Evlenip çoluk çocuğa karışan Hatice, yaşadıklarını 1920'lerde bir kış günü, Kocaeli'nde Maarif Müdürü olan apartman komşusu Münir Hayri Bey'e anlatmış.
Münir Hayri, daha sonra sinema tahsili için yurtdışına gitmiş.
Döndüğünde Atatürk kendisinden hayatını perdeye yansıtacak bir senaryo yazmasını istemiş. Senaryonun esaslarını da bizzat dikte ettirmiş.
"Filme başka neler koymalıyız?" diye sorduğunda Münir Hayri, biraz da çekinerek, "Her filmde kadın ve aşk unsuru aranır, bilmem nasıl emredersiniz" demiş ve yıllar önce Hatice'den dinlediği hikâyeyi Atatürk'e nakletmiş.
Hatırlamış Atatürk; gülmüş:
"Ben, Hatice'nin o karanfili kendi hesabına koyduğunu sanmıştım" demiş.
Ve devam etmiş:
"Hatice zekâsı, güzelliği ve terbiyesiyle örnek bir kadındı. Her vakit hayatımın en değerli hatıraları arasında kalacaktır."
Sonra Nadire'yi de hatırlamış:
"O kızcağızı da bir kâtiple evlendirdiler. Sonra öldü."
* * *
Hazin değil mi?
Devamı var:
Birkaç gün düşündükten sonra Münir Hayri'yi yeniden çağırmış Atatürk:
"Tamam" demiş; "Bizim çocukluk hikâyesini filme koyalım. Yalnız Hatice'nin ismini koymayalım. Bu, çok masum ve hiç de şerefsiz olmayan bir hikâyedir, ama belki Hatice'nin torunları filan istemezler."
Münir Hayri'nin senaryosu "Ben Bir İnkılap Çocuğuyum" adını taşıyordu; Atatürk rahatsızlandığı için çekilemedi.
Hatice mi?
Son sürprizimiz de bu:
Hatice Hanım milletvekili seçildi ve Meclis'e girdi.
Torunları hayatta mıdır acaba?


can.dundar@e-kolay.net
 

Ynt: 14 Şubat Sevgililer Günü

14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ'NÜ KUTLAYAN DA VARDI, PROTESTO EDEN DE

Dünya aşk tazeledi, Hintliler dayak yedi

Sevgililer Günü, yine yaratıcı organizasyonlara vesile oldu! Kimi sevgilisine çikolata banyosu, kimi uzay patatesi, kimi HIV testi ikram etti. Muhafazakâr Hintliler ise âşıklara dayak attı

DIŞ HABERLER SERVİSİ

Sevgililer Günü, dünyanın dört bir yanında farklı şekillerde kutlandı. Tayland'ın başkenti Bangkok'ta 1000'den fazla çift, Sevgililer Günü'nü toplu nikâh töreniyle kutladı. Budist geleneklere göre nikâhı kıyılan ilk 10 çifte hayat sigortası ve balayı tatili hediye edildi.

İster çikolatayla, ister şarapla!
Japonya'da bir sağlık merkezi, Sevgililer Günü'nü kutlayacak çiftler için çikolata banyosu hazırladı. Sağlık merkezi, misafirlerine aralarında 'şarap banyosu', 'kahve banyosu' ve 'sake banyosu'nun da bulunduğu çeşitli seçenekler de sundu.

Uzay patatesiyle asil bir yemek!
Çin'in Şanghay kentinde birçok lokanta, Sevgililer Günü mönüsüne 'Pembe Orkide Ağacı' da denilen ve bir uzay aracında mutasyona uğratılarak elde edilen tohumlardan büyütülen patatesi dahil etti. Lokantalar, tanıtımlarında, bu patatesin Sevgililer Günü'nün asaletini temsil ettiğini belirtti.

Sevgilim sana 'HIV testi' aldım!
Güney Afrika'da çiçek ve çikolata hediye etmekten sıkılanlar için "HIV testi" yeni ve orijinal bir hediye seçeneği olarak sunuldu. Johannesburg'da bir tıp merkezi, 9 kişiden birinin AIDS'e neden olan HIV virüsünü taşıdığı bir ülkede ideal hediye olarak HIV testini çiftlere yaklaşık 4 YTL fiyatla yapacağını bildirdi.

Hint sevgililere meydan dayağı!

Hindistan'ın Keşmir bölgesinde ise Duhtaran e-Millet (Milletin Kızları) adlı bir Müslüman örgüt, lokantaları basarak sevgilileri dövdü, Sevgililer Günü kartpostallarını yaktı. 14 Şubat'ı bir yürüyüşle protesto eden örgüt üyeleri, "Batı kültürünün Müslüman Keşmir'de kök salmasına izin vermeyeceğiz" diye slogan attı.

Uçak gövdesinde evlenme teklifi!

14 Şubat Sevgililer Günü, İstanbul'da renkli etkinliklerle kutlandı. Günün en ilginç buluşu 'uçak gövdesine yazılan evlilik teklifi'ydi


Maltepe Belediyesi, ilçenin meydanında aşk mesajları için bir "sevgi duvarı" oluşturdu. Maltepeliler kalp şeklinde yapılan kutucuklara aşklarını dile getirdi.
Nişantaşı'nda vatandaşlara doğal Viagra olarak bilinen afrodizyak hap 'Vittesse' dağıtıldı. Mankenler Nadya İvanova ve Elena Marinova'nın dağıttığı ilaçlar kapışıldı.
Beyoğlu Belediyesi tarafından İstiklal Caddesi'nde yürüyüş düzenlendi. Galatasaray'da vatandaşlara Çigan müziğinden örnekler sunuldu.
Şişli Belediyesi'nin etkinliğinde ise Şişli Meydanı'nda canlı müzik eşliğinde aşk şarkıları çalındı. Vatandaşlara balon dağıtılırken, meydanın iki köşesine kurulan sevgi ağaçları dileklerle doldu. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül yaptığı konuşmada, CHP lideri Deniz Baykal'ı isim vermeden şöyle eleştirdi: "Beni bir tek gün bile güldürmek istemeyenler var. Türkiye'nin gülmesini istemiyorlar. Benimle uğraştıkları kadar Türkiye için uğraşsalardı iktidar olurlardı. Allah bizi o Ankara'daki bir zalim var, o zalimin şerrinden korusun. O benim yüzümü güldürmedi. Allah da onun yüzünü güldürmesin."

Türküm, evliyim, boşanmam

DIŞ HABERLER SERVİSİ
Dünyada her 10 kişiden 7'si evliliğin ömür boyu sürmesi gerektiğini düşünüyor.
Halkın yüzde 92'sinin ömür boyu evlilikten yana olduğu Türkiye, bu konuda dünya genelinde ikinci sırada geliyor.
AC Nielsen şirketinin Sevgililer Günü için 46 ülkede 25 bin kişinin katılımıyla yaptığı araştırmaya göre, ömür boyu evlilik fikrine inananlar arasında ilk sırada yüzde 97 ile Endonezyalılar, yüzde 92 ile Türkler, yüzde 89'la da Filipinliler ve Malezyalılar geliyor.
Batı dünyasında ömür boyu evlilik taraftarlarının en fazla olduğu ülkenin ABD olduğu, Amerikalı erkeklerin kadınlara oranla bu fikri daha fazla savunduğu belirlendi.
Katolik ve muhafazakâr köklere sahip Avrupa ülkelerinin ise ömür boyu evlilik fikrine soğuk baktığı ortaya çıktı.

http://www.milliyet.com.tr/2007/02/15/yasam/ayas.html
 





Ynt: 14 Şubat Sevgililer Günü

sevgilisi olanin olmayanin
Olup da YOK gibi olanin
YOK da VAR gibi olanin
Olmayip cOK isteyenin
OluYO da noluYO diyenin
Oldugu icin cOK mutlu olanin
Olmadigi icin cOK mutlu olanin
Onsuz olamayanin
Onunla hic olamayanin
Herseye ragmen yureginde HEr daim aska yer olanin SEVGİLİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN sevgi HEP seninle olsun yureginde aska HEP yer olsun
 

Ynt: 14 Şubat Sevgililer Günü

bende tüm Gezenbilir Ailesinin Sevgililer gününü kutluyorum , hep mutlu olalım :D
 

Ynt: 14 Şubat Sevgililer Günü

SEVGÜLÜLER GÜNÜÜÜZZZ SEVGÜLÜLÜ OLAAAA
SAPP SAPP DOLAŞILMAYAAAA
Bi DAHAKİİİ SEVGÜLÜLER GÜNÜNE GADARR SEVGÜLÜÜÜÜ BULUNAAAAAA
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,420
Mesajlar
1,517,729
Kayıtlı Üye Sayımız
172,067
Kaydolan Son Üyemiz
Birkium

Çevrimiçi üyeler



Geri
Üst